• attila ilhan'ın son 10 sayfasını yazamadan vefat etmiş olduğu son romanı. asistanı tarafından tamamlanmış galiba piyasaya çıkıyor.
  • bugün kitapçılarda yerini almıştır.
  • ataturk'un yasamina degisik bir bakis acisi kullanilarak, olaylari farkli konumlardan ve o zamanin turkcesi kullanilarak anlatan bir kitap. zaman zaman okudugunuzu tam olarak anlamamaniza ragmen ne olacak nasil devam edecek seklindeki meraktan okumaya devam ettiginiz, attila ilhan'in son romani.
  • attila ilhan usta, maalesef bu romanini tamamlayamadan aramizdan ayrilmis...
    herseyden once, kitap "eksik"... ikinci inonu savasi ile ataturk'un izmir'e girisi arasindaki bolum cok ustunkoru gecilmis, neredeyse yok gibi... ustanin turk tarihinin bu kadar onemli bir bolumunu boyle ustunkoru gecmeyecegi cok acik, bu donemin oncesini, ince ince, dantel isler gibi islemis olmasi da bunun kaniti zaten (bkz: allahin sunguleri reis pasa)... bahsekonu bolum o sarisin kurt'un neredeyse tamamen aynisi, dolayisiyla senaryoyu romana cevirmek icin yeterince vakit olmadigini buradan da anlamak mumkun...
    sanirim, o bolumu en son yazacakti ve arastirmalari suruyordu ama omru vefa etmedi.
    eksik oldugunun bir baska gostergesi de kullanilan dil bence. evet, attila ilhan severler icin cok tanidik ve cok keyifli ama usta'nin asla tahammul gosteremeyecegi hatalar var icinde... siz bir attila ilhan kitabinda "ladys and gentlemans" seklinde bir ifade bulunabilecegini dusunebiliyor musunuz... ya da onun gibi bir ustanin kitabin her yerinde, defalarca -kendi ifadesiyle bir "fikr-i sabit" gibi- "agzi dumanli kopek" tanimini kullanabilecegini... attila ilhan, sirf bu ifadeyi onlarca degisik sekilde yeniden uretebildigi icin ustadir ve benzetmeler cok mecbur kalmadikca tekrar etmeyecektir. bu arada, mecburiyetten ne anladigimi da acmam lazim belki; ornegin "o karanlikta biz"in kadin kahramanin agzi "ustura yarasi" gibidir ve defalarca tekrarlanir. ama bu, o kisinin simgesi, "alamet-i farikasi"dir ve kisinin o ozelligiyle de hatirlanmasi beklenir. oysa, gazi pasa'daki "kuvvaci comar"in agzi-burnu, bence, son okuma yapilmadigi icin gozden kacirilmis bir hatadan ibarettir. ustelik bu tekrarlanan benzetmeler elbette sadece bu ornekle sinirli degil!
    ayrica, kitabin bir yere baglanmiyor olmasi da -"o sarisin kurt"u hesaba katmadan konusuyorum elbette- ustamin daha yazacagini ama gereginden cok erken gitmis oldugunu gosteriyor.
    bir de fransiz-amerikali gazeteciler arasindaki ask/cinsellik iliskisi ustaya yakismayacak kadar havada kalmis gibi geldi bana. aslinda sanirim, yakin turk tarihini ulusalci bir bakisla belgelemekle, ustanin kendisine ozgu kadin-erkek iliski dokusuna uygun bir seks hikayesi kurmak arasindaki arada kalmislik, boyle bir his uyandiriyor okuyucuda... farkli kosullarda o kitapta insana oyle bir vurgu yapilirdi ki, romanin gectigi tarihi doku bile geride kalirdi (bkz: sirtlan payi).
    benim anladigim usta o sarisin kurt'u senaryo olarak 1998'de yazmis. senaryosu filme cekil(e)meyince, romana cevirmeye baslamis ve buyuk bir bolumunu yazmis ancak ne yazik ki tamamlayamamis.
    belki turkiye is bankasi kultur yayinlari'nin bu durumu kitabin bir yerinde yazmasi gerekirdi. sakin yanlis anlasilmasin, kitap bu haliyle basilmasaydi demiyorum, sorum "kitabin tamamlanmamis oldugu bir yerinde belirtilmis olsaydi yazara saygi adina daha iyi olmaz miydi"dan ibarettir. yoksa, ben de ustanin yazdigi ne varsa okumaktan ayricalika benzer bir his duyanlardanim, oyle ya da boyle kitap basildigi icin bundan sadece mutluluk duyabilirim.

    meraklisi icin notlar: kitabin bir anlamda "devam"ini okumak isteyenlerin o sarisin kurt'u 377. sayfasindan itibaren okumalari gerekiyor.
  • atatürk yalova'ya gelir. astığı astık kestiği kestik olduğu dönemlerdir. yerel bir gazete manşet atar "gazi paşa yalova'da" diye. ancak baskıda bir hata olur manşet şöyle çıkar "mazi paşa yalova'da" ertesi gün yaverleri görür gazeteyi. yazı işleri müdürü vs. göz altına alınır. atatürke sorarlar. ne yapalım diye. tabi adam yalvar yakar salya sümük. senelerce içerde yatma tehlikesi var. ataya sorarlar ne diyorsunuz paşam diye. "bu nasıl bir gazetedir ki kendi muhariri bile okumaz. koyverin zavallıyı gitsin." der.
  • attila ilhan’ın aynanın içindekiler serisi’nin son kitabı... benim kanaatime göre seri, beşinci kitabı “o karanlıkta biz” ile bitmiş zaten. son iki kitap seriye zayıf bağlarla tutunuyor. hoş, büyük yazarımız da kitapların birbiriyle sıkı bağlantı içinde olmadığını sıralama gözetmeksizin okunabileceğini bir yerde yazmıştı. ancak yine de son iki kitap hakkındaki görüşüm, yukarıda yazdığım gibi...

    “allah’ın süngüleri” kitabı hakkında daha olumsuz kanaatlerim oluşmuştu. (#115073389) bu kitabı çok daha beğendim, sıcak buldum.

    yanlış anlaşılmaya mahal vermemek için belirteyim. son iki kitap da güzel kitaplar. zihnimde güzel ve değerli izler bıraktılar. ancak serinin önceki kitaplarında çıta o kadar yüksek ki... bu iki kitap, bir parça aşağıda kalınca garipsedim sanırım.

    bu kitapta artık milli mücadele’nin en azından silahlı safhası sona eriyor. fikriye’yle olan ilişkinin hüzünlü bitişi... latife’yle tanışma ve evlilik sürecine gidiş... zübeyde hanım’ın son günlerine şahitlik etmek... atatürk’ü kanlı canlı yaşıyorcasına yanı başında hatta zihnindeki düşüncelerle takip edebilme imkânı bulmak... bunlar gibi değerli pek çok bölüm var.

    gâzi mustafa kemal’i attila ilhan’dan dinlemek bile ayrı bir mutluluk...

    gazi mustafa kemal’i seven insanlar, yılmaz özdil “mustafa kemal” gibi kitaplar yerine, bu kitapları okumalı...
  • 16. basımını okuyorum,yazılmasına vesile olanı da,yazanı da saygıyla selamlıyorum.
hesabın var mı? giriş yap