• cem düzova tarafından kaleme alınan istanbul büyükşehir belediyesi şehir tiyatroları tarafından yeni sezonda izleyici ile buluşmaya hazırlanan oyuncu kadrosunda emre narcı, gürol güngör, hasip tuz ve müslüm tamer'in bulunduğu oyunun yönetmeni ise nihat alpteki.
  • bu sezon izlediğim oyunlar arasında oyunculukların en iyi olduğu oyunlardan biri.
    gerçekten tebrik ediyorum, şahaneydiler.
    fakat konu daha fazla detaylandırılabilirdi, daha farklı bir açıdan anlatılabilirdi.
    oyunculuklar olmasa bu konu ile gidilecek bir oyun değil.
  • pandemiden sonra ilk izlediğim şehir tiyatroları oyunu olduğu için ilk başta ‘tiyatroya’ adapte olmakta zorlandım. yüksek tempolu, bol efektli, her sahnesi olaylı film dizilerden sonra tiyatroya bu kadar ara vermişken adapte olmakta siz de zorlanabilirsiniz. biraz da insanların tiyatrodan beklentilerini gözden geçirmesi gerek diye düşünüyorum. en akıcı oyunlarda bile perde arasında kaçanları görmek üzücü oluyor. tiyatro da size keyifli vakit geçirmeyi amaçlar ama ilk önceliği değildir ve bir dizi ile aynı kefeye koymak haksızlık olur.

    oyunumuza geçecek olursak, temposu düşük bir oyun. oyuncuların zaman zaman ‘vakit geçmiyor’ söylemleri bilinçli bir tercih olarak bunun seçildiğini düşündürtüyor. vakit geçmemesi, beklenen kamyonun bir türlü gelmemesi bana godot’u beklerken’i hatırlattı.

    oyun, broşüründe ezenler ve ezilenlere dair çok şey söylediğini vaad ediyor ancak ben oyunun pek sözü olduğunu düşünmüyorum. pek çok şeyden bahsediyor, ağalık sisteminden, demokrat parti döneminden,kaçakçılıktan, sınırdan kaçakçılık yaparken ölen köylüden, ağanın istediği kadına kendi malı gibi davranmasından ama sadece yüzeysel bir şekilde bahsediyor bu konulara dair ne ayrıntı veriyor ne de bir söz söylüyor.

    rejiye geçecek olursak, ibb projeksiyon olayını oyunlarına çok iyi entegre etmiş vaziyette ancak bu oyunda arkada gördüğümüz vahşi hayvanlar ne anlama geliyordu tartışılabilir. şehmuz’un lezgin ağa ile tartıştıkça içinde uyanan, isyan eden yaralı vahşi hayvan olarak da yorumlanabilir ki biraz zorlama olur; dağlık bir yerde geçiyordu oyun biz de arkaya kurt, ayı koyduk olarak da yorumlanabilir size kalmış ama bence tam oturmuyor.

    oyunculuklar güzeldi, şiveli bir oyun olmasına rağmen şive batmıyordu gerçekçiydi. tek getirebileceğim eleştiri lezgin ağanın ellerinin çok bakımlı narin olması ağa gerçekliğine uymuyor ancak tek eleştirimin bu olması oyunculukların ne kadar iyi olduğunu gösterebilir.

    genel olarak ortalama bir oyundu diyorum, iyi bir tiyatro izleyicisi iseniz gidebilirsiniz ama ayda yılda bir tiyatroya gideyim dedim eve yakın salonda bu oyun varmış diye seçilecek bir oyun değil.

    iyi seyirler
  • türklerin ilk bilim-kurgu dizisi olacakmış.

    link burada

    yandan çarklı game of thrones izlenimi edinsem de önyargılı olmaktan yana değilim. dizi başlayınca görelim.
  • konusu zaman yolculuğu olacak türk bilim kurgu dizisi. merakla beklemekteyiz.

    dizide 2117 yılının istanbul'u da olacak deniyor. fakat öyle futuristik sahneler değil de yaşanan çevre felaketi yüzünden oluşan post-apokaliptik bir ortam olacakmış. oha lan hem zaman yolculuğu hem post-apokaliptik senaryo...

    tutarsa, gerçekten kaliteli bi iş olursa türk dizi sektörünün milat noktası olur.
  • aynı zamanda kahramanmaraş'ın elbistan ilçesine bağlı bir köy.
  • rüzgar ekmek'te yer alan metin eloğlu şiiri.

    incecikten bir kalıncaya geçiyorum;
    suyunuz var mı? acıktım da...
    suskunluğa atılan her adımda,
    diyorum ve dinliyorum.

    sonra çiçekler başlıyor ulumaya;
    demek ki doğa-toplum ilişkisi kördüğüm...
    elifi elifine elli yıldır gördüğüm;
    kimsenin ayakları eremiyor suya.

    döneceğim elbet, azıcık bekle;
    etten çarçabuk sıyrılmaz ki bunca sinir.
    seni özlerken de, bıkarken de gülümsenir;
    kan/ter içinde, gözyaşıyla, emekle...
  • bir toprak ağası ile marabası arasındaki ilişkiyi anlatan ibb oyunu. konusu başta beni çekmese de oyuncuların başarılı performansı sayesinde salondan beğenerek ayrıldım. oyunda ezen ve ezilen anlatılmış, ama bana daha çarpıcı gelen kısmı her iki karakterin de menfaati doğrultusunda tüm değerlerini hiçe sayıyor olmasıydı. karakterlerin köylü kurnazı ve kaypak oluşu bana göre ast üst ilişkisinden daha ön plandaydı, daha vurucuydu. oyuncuların dili kullanışları, karakterlerini yansıtan mimik ve tavırları çok iyiydi. dekor ve görsel amaçlı kullanılan vidyolar da hoş olmuş. ancak önde oturmama rağmen oyuncuların sesini duyabilmek için zaman zaman kendimi zorladım, arkadakilerin net duyabildiğini sanmıyorum. salondan kaynaklı da olabilir bu durum. son on beş dakika kuru sıkı tabanca patladı patlayacak endişesiyle geçti, buna da başka bir çözüm olsa keşke. izleyiniz.
  • bir tiyatro oyunu.
    (bkz: istanbul büyükşehir belediyesi şehir tiyatroları)

    --- spoiler ---

    oyuncuların ikisi de tanıdık geliyordu muhtemelen daha önceden tecrübesi olan oyuncular. ancak yine de şunu söyleyeyim, yazar ağa-maraba ilişkisini anlatıyor ve bazı yerlerde o kadar zorlama diyaloglar kurmuş ki oyuncular da bi yerden sonra kendilerini zorlamaya başladılar. bana öyle geldi en azından.
    konunun anadolu'nun içinden olması, yani bize ait olması çekiciydi lakin bize ait olan şey illa ağanın, marabanın anasına taciz etmesi vesaire üzerine olmak zorunda değil diye düşünüyorum.

    --- spoiler ---
  • geçmiş hem geçmiştir hem geçmektedir, o yüzden geçittir.

    "benim dağ'ım böyledir. toprağa bağlılık, gitmeye özlem! bir sığınak ve bir geçit! bal, kaymak ve kan ile yoğrulmuş yöre! ne cennet, ne cehennem! arafat!" amin maalouf - tanios kayası

    "göbeğinin altında bir şey çıt etmişti. içinin çeşmesinden bir damla kan aktı, çoğaldı, çoğaldı. geçidi kapladı kan. lisa, bütün duyargalarını açıp kavradı geçiti, renkleri gördü. çünkü bacaklarında bir deniz lalesi açmıştı. mankenler, kan-uykuda yüzer kaldılar." tomris uyar - yaz düşleri / düş kışları

    (ilk giri tarihi: 10.1.2015)

    (bkz: geçemek), gelgeçir
    (bkz: geçki), geçek
    (bkz: abbara)
    (bkz: gabaaltı)
    (bkz: kertil), boğaz
    (bkz: belen/@ibisile)
    (bkz: kapı), babilik
    (bkz: thermopylai savaşı/@ibisile), pylai
    (bkz: daryal boğazı)
hesabın var mı? giriş yap