• kültürel mirastır. velakin günümüzde arkasına saklanılan gelenek mefhumunun maskesini kaldırırsak;

    "gereksiz alışkanlıklar silsilesi, cahilin zekaya karşı silahı, akılla çürütülemeyen fikrin aksi yönündeki eylemin mantık dayanağı, odunlar için sosyal yaşam..." şeklinde tanımlar ortaya çıkacaktır.

    okuduğumuzu anladık mı: şair burda geleneklere dil uzatmamaktadır. saçma, cahilce, kötü niyetli eylemlere bahane olsun diye dayatılan şaibeli geleneklere karşı okuru uyarmaktadır.
  • zamanında yaşamı düzene sokmuş, genellikle kullanım süresi uzadıkça yaşamı zorlaştırmış yazısız kurallar.
  • bir ideoloji olarak muhafazakarligin en onemli unsurlarindan biridir gelenekler. gecmisten gelen birikim bugunu ve yarini belirlemelidir.
  • aslolan özelliği iyi ya da kötü olmasından ziyade eski olması olduğu için her daim sorgulanması gereken davranış yığını. bir şeyin gelenek olması onu otomatik olarak iyi yapmaz,ama kendisinden önceki insanların ayak izlerini takip etmeyi zorunluluk haline getiren insanlarda kendi iradelerinin üstlenmesi gereken sorumluluğu üstlerinden atmalarının verdiği iç huzuru nedeniyle belleklerinde yalancı bir "iyi" algısı oluşturması geleneklerin her daim iyi olduklarına dair bir yaygın kanı yaratmıştır. oysa ki sadece insanlığın "tik"leridirler.

    edit: thx u vincentl.
  • fi tarihinde birilerinin alışkanlığı olan bazı davranışların zamanla tüm topluma yayılması ve devam ettirilmesi saçmalığı. zamanında adamın biri zeytini üzerine kekik serpip limon sıkarak yemeyi sevdiği için bu bugün geleneksel kahvaltı olabiliyor. veya vakti zamanında kendi evlenemediği için kıskançlığından çatlayan kadının biri her düğünden evvel gelini ağlatmaktan sadistce bir zevk aldığı için günümüzde yeni gelinin mutluluğunu paylaşmaktansa onu düğünden evvelki gece ne yapıp edip ağlatmak gelenek haline gelmiş. şımarık çocuğun biri düğün alayının önünü kesip "para vermezseniz buradan nah geçersiniz, zaten babam köyün ağası, düğününüzü bile yaptırmam" deli dumrulluğunu yapıp damattan birkaç kuruş para koparttığından beri de "gelenek" adı altında artık her görülen gelin arabasının önü kesilip "geleneksel gasp" yapılıyor. bir eve yeni taşınan birilerinin eşyalarını inceleyebilmek, ne kadar zengin olup olmadıklarını görmek için "hayırlı olsuna geldik" yalanı altında konu komşunun evi işgal etmesi geleneğinin de zamanında mahallenin en meraklı teyzesinin başının altından çıktığına eminim.
  • kelime-terim karşılığı “bir toplulukta zaman içinde meydana gelen kültür birikiminin sonucu olan gelenek, bir kültürel problem boyutuyla sosyoloji, felsefe, din ve edebiyat alanında tartışma konusu olmuştur.

    bu kavramın geniş bir alana yayılması tanımlama ile ilgili açılımları da beraberinde getirmiştir. bu nedenle de, gelenek terimi ile ilgili bütün disiplinlerin de kabul ettiği bir tanım yapmak mümkün görünmez.

    öte yandan, gelenek kavramı pekçok disiplinde önemli bir olgu olarak üzerinde kafa yorulmuştur. bu terim, bazı disiplinlerde “anane” kavramının karşılığı olarak kullanılmıştır. yapılagelen tanımların özellikle sosyoloji bilimindeki anlamlarına uygun olduğu görülmektedir.

    gelenek kavramını gordan marshall, “belirli davranışsal norm ve değerleri benimseyip aşılayan, gerçek ya da hayali bir geçmişle süreklilik gösteren ve genellikle yaygın biçimde benimsenen ritüeller ya da başka sembolik davranış biçimleri ile ilişkili toplumsal pratikler kümesi” olarak gösterir.

    bunun yanında, gelenek anlam olarak bir sürekliliği ifade eder. kuşaktan kuşağa aktarılarak bir milletin kültürünün devamını sağlar.

    gelenek sık sık toplumsal kararlılığın ve meşruluğun kaynağı olarak görülür ve mevcut gelişime temel sağlayabilmek için de geleneğe başvurulur.

    hilmi ziya ülken ise, gelenek terimini “toplumda değerler ve kurumların en ağır değişen ve eski toplum devirlerini yenilerine bağlamaya yarayan sosyal miras." olarak açıklar.

    ülkemizde gelenek kavramı üzerine yapılan tartışmalarda rene guenon, frithjof schoun, martin lings, lord nortbourne, g. eaton, t. s. eliot’ın görüşlerinin önemli bir yeri vardır.
  • "inançların büyük anne ve babalardan çocuğun anne ve babasına, onlardan da çocuğa miras bırakıldığı ve zincirin böyle sürüp gittiği anlamına gelir. veya yüzyıllar boyunca miras kalan kitaplardan. geleneksel inançlar sıklıkla bir hiçten başlar; belki de başlangıçta bazıları bunları uydurur. tıpkı thor ve zeus hakkındaki hikayeler gibi. fakat birkaç yüzyıl boyunca aktarıldıktan sonra bunların çok eski olmaları gerçeği onları çok özel görünür kılar. insanların yüzyıllar boyunca aynı şeye inanmış olması gibi basit bir nedenle insanlar bu şeylere inanırlar.
    gelenek budur.
    gelenek ile ilgili sorun, ne kadar uzun süre önce uydurulduğundan bağımsız olarak, hikayenin, hala tam olarak orijinal hikaye kadar doğru veya yanlış olmasıdır. eğer sen doğru olmayan bir hikaye uydurursan, bunun birkaç yüzyıl boyunca aktarılması onu daha fazla doğru yapmaz!"

    richard dawkins
    inanmak için iyi ve kötü nedenler
  • taraftarlarının ve karşıtlarının büyük çoğunluğunu sevmediğim mefhum.
  • neden sorusunu sormayı sevenler için zihni tırmalayan anlamsız kurallar bütünüdür. örneğin ailenizden biri ölmüşse, üzüntüden ayakta duramazken ve oturup ağlamak, yalnız kalmak, onu düşünmek isterken, bir sürü alakalı, alakasız insan ziyarete gelir. onların derdine düşmek, ağırlamak, yemek düşünmek zorundasınızdır. ölünün kırkı çıkar, ellisi çıkar siz yine yemek düşünürsünüz. samimiyetine inanmadığım birileri tutup da başın sağ olsun dese ne demese ne?
hesabın var mı? giriş yap