• şöyle örneklendirilebilecek durumdur: yapacak iş güç yoktur. sabahları güneşin ilk ışıklarına kadar bilgisayar başında oturulur. bir türlü gelmeyen uykunun yolu gözlenir. daha sonra "ulan güneş doğuyor artık yatmalıyım" denir kendi kendine. yatılır. öğlen saatlerine hatta akşamüstlerine kadar uyunur. yapacak iş güç yoktur. uyandığında öğlen yemeği ile karışık bir öğün olarak yemek yenir ve gene bilgisayar başına geçilir. msn, yahoo games vs. vakit geçirici boş aktivite ile zaman öldürülmeye çalışılır. televizyonda takip edilen dizi falan varsa akşamları araya o diziler girer. ama hiçbir üretkenlik, sosyal yaşam belirtisi yoktur. işte bu nokta hayattan zevk alınamayan bir noktadır.
  • bunalıma giren herkesin ya$adığı bir $ey;
    ben niye giyiniyorum? güzel giyinsem ne olacak? ee buraya geldimde ne oldu $imdi? parfüm sıksam, güzel koksam ne olacak ki yani, bu insanı neden seviyorum ki herkes aynı, zaten her canlı bir gün ölümü tatmayacak mı?
  • hayatın sizden zevk aldığı zamanlarda hissedilen...

    literatürde depresyon falan diye geçer bu. reçete ve öğütlerden oluşan tedavisi ise özetle şöyle bi$ii;
    (ara: kaçınılmazsa zevk almaya bak)
  • iş güç derken, büyük bir kısırdöngü içinde tatsız tuzsuz, yavan bir hayatın yaka paça çekiştirip insanı içine almasıyla başlayan durumdur.
  • geride bırakılan milyonlarca sperme yapılan haksızlıktır.
  • ula$ılması zor, ula$ıldığı zaman intihara sürükleyen duygu.

    7.5 yil sonra gelen edit: bu aralar ulastim, doruklarinda geziyorum, basligi acan biri olarak yakisti, iyi oturdu bedenime hehe.
  • hayattan zevk alıyormuş gibi yapıp kendini kandırmak da bu kategoriye girer sanırım. kendini kandırabilirsin kolayca ama insanları asla..
  • "neden yaşıyoruz? zenginde olsak fakirde olsak sonumuz belli? ulen darwin yaktın benii marmara çırası gibi" sorularıyla kendi kendine çıldırmak neticesinde uzun süreli boşluk yada hayatı anlamsız bulma durumudur.
    bu durum mutlaka her insanın hayatının belli başlı dönemlerinde uzun yada kısa yer almıştır. kimileri birkaç günde kendine gelirken kimileri de yıllarca "neden yaşıyorum, bunu yapsam ne olur, yapmasam ne olur gibi" düşüncelerle yıllarını hiç yoktan harcamıştır.
    bu tür durumlardan kurtulmanın tek bir yolu vardır ki, oda bunalıma girmiş, yada hayattan zevk almayan insanın elinde değil. çevresindeki insanların elindedir.
    ona biraz daha sıcak ve biraz daha dostça yaklaşıldığında ister istemez etki-tepki misali "bana değer veriliyor. beni hala seven birileri var" düşüncesiyle hayata kazandırmaktır. (bkz: motive etmek)
  • insanlar kendi kaderlerini kendileri çizerler. verdiğiniz yanlış kararlardan, çevrenizdeki insanların sizi sürekli mutsuz etmesinden dolayı, zaman içinde hayattan zevk alan biri olmaktan çıkıp hayata küsen biri olursunuz. görünürde hiç bir sorun yoktur. her şey güllük gülistanlıktır. ama içinizde volkanlar patlıyordur. bir tek siz bilirsiniz yaşadıklarınızı, bir tek siz bilirsiniz gerçekleri. ölene dek sır kalacak, başkalarının mutluluğu için kendinizi feda edeceksinizdir. ama değeriniz hiç bir zaman yeteri kadar anlaşılamayacaktır. size de en çok bu koyacaktır. hayatta bazıları her daim kazanır, bazıları da kaybeymeye mahkumdur. isyan edersiniz, nerede yanlış yaptım diye.
  • dostlarınızın yada sevgilinizin yanınızda olmadığı uzun bir süre zarfında hissedilen boktan bir duygudur. sadece tek birşeyden zevk alabilirsiniz o da özlem. o da belli bir süre sonra yerini hayattan zevk almamaya bırakıyor, zorunlu değişiklik olarak.
hesabın var mı? giriş yap