• pera palas'taki atatürk odasının duvarında asılı olan halı. özelliği atatürk'ün vefatından önce önce hediye edilmiş olmasına karşın atatürk'ün ölüm saatini göstermesiymiş. bir sürü forum sitesinde geçene abuk bir komplo teorisi olsa gerek. çünkü aslında halının vefattan sonra getirildiği iddiaları daha ciddi.

    edit: daha önce bu başlıkta o halının özelliklerini gösteren üç satırlık bir copy paste vardı. o an kaynak göstermeden koymuştum. daha sonra entrylerimi elden geçirirken bunu farkettim ve parantez içinde anonim ibaresi koydum yanına. kimsenin uyarısı falan sözkonusu değildi. artık her alıntıda kaynak gerektiğinden nette aramama karşın doğru düzgün bir kaynak bulamadım. forum sitelerinde çıkıyor karşıma. dolayısı ile alıntıyı toptan siliyorum. bu entryi okuyup da "bu laf kalabalığı" ne diyecekler aşağılara baksınlar ve üç satır etrafında dönmüş gürültü hakkında bilgi sahibi olsunlar.
  • ataturk'un olumunden 2 bucuk yil sonra pera palas'a getirildigi rivayetleri ayyuka cikan, aslinda hint degil, iran dokumasi oldugu iddia edilen hali.
  • oldukça şaşkınlık verici ve inanılmaz gelen bir olay ve hediyedir. pera palas'ta söz konusu oda zaten oldukça etkileyici ve ilgi çekici eşyalarla bezenmiştir. bir de size odayı gösteren kişi, bu halıyı ve anlamını açıkladığı zaman hayretinizi gizlemeniz imkansız hale gelir. (ayrıca oda, müze şeklinde korunmaktadır ve mustafa kemal'e ait pek çok kişisel eşya da özel dolaplarda saklanmaktadır.)
  • çarpıtmalara iftiralara ve de evet benim hata yapmama sebep olmuş bir halıdır.

    evet öncelikle kendi açımdan ele alayım. zamanında atlayarak, ihmalkarlıkla, ya da bazı kişilerin iddia edebileceği gibi kasten kaynak vermeden kendime ait olamayan bir cümleyi dahi koymam etik değil. en azından kendi etik anlayışımca. üç sene önce girmişim, muhteremin intihalleri patlayınca evet gözden geçirdim entrylerimi. kimse uyarı yapmadan da değiştirdim. yoksa "link vermeyi bilmiyordum, şöyle düşünmüştüm, gak guk" edebiyatına girecek bir durum da olmadı (ki girmek acziyet riyakarlık ve takiyyedir) kaynağında kendim önlemini aldım. uyaran olsa idi de değiştirirdim.

    muhterem kendi çarşaf çarşaf intihalleri ile beşbine yakın entry içinde bulduğu bu örneği kıyaslamak ve kendi yediği herzeleri basitleştirmek gayretkeşliğine düşmüş. hayır efendim salt hukuk mantığı açısından bakarsanız bu intihal değildir. özgünlüğü olmayan, her yerde bulunabilecek bir bilginin sözlüğe aktarılmasıdır. evet etik bir sürçmedir ve yine bizzat tarafımdan düzeltilmiştir uyarı olmadan. kendi yaptığı intihalleri burada tartışacak değilim. tamam benim bulduklarım düpedüz intihaldi. bir sürü yazarın çarşaf çarşaf ve kendilerince fikri derinliğe sahip yazılarını kendisi yazmış gibi sözlüğe taşımıştı. niketese'nin bulduklarının biri hariç hepsi intihaldi. ama seyh edebali nin osman gazi ye nasihati entrysi intihal değildi. çünkü kimse muhteremin o vasiyeti yazmış olduğunu düşünemezdi. bu tek bir örnek. belki bir iki tane daha bulunabilir. ama gerek ilk intihaller bulunduktan sonra ve gerekse yazılarını silip canlandırdıktan sonra başka intihaller de bulundu. yazılarını silip canlandırdıktan sonra önemli bir kısmında düzeltme göremedik. buna kör inat diyorlar sanırım. bu başlıktaki örnek ile kendi intihallerini kıyaslaması düpedüz samimiyetsizlik ve gözbağcılık.

    arkadaşımız hukuk bilmeden hukukçuluğa soyunuyor. ama mantık kurgusu çok ters. önce bu örneğin intihal olduğu hükmünü veriyor sonra da hukukta katil olmak için tek bir cinayetin yeterli olduğundan, hırsız olmak için tek bir hırsızlığın yeterli olduğundan örnekler veriyor. kıyaslama mantığına hayranım. yazılarından hareketle kendisi hakkında "arabistan'da doğmuş, iran'da yaşamış" yorumu karşısında da cinsel müstehcen entry yazanların kerhanede doğmuş olabileceği çıkarımında bulunmuştu. (bkz: mustehcen yazanlarin kerhanede dogmalari olasiligi) aslında aşinayım bu mantığa. risale i nur mantığı. gerçi hayatının odağına yerleştirdiği risale i nur'u da 10 yıldır alakasi kalmayan ben kadar da bilmiyor ya ayri konu. (bkz: beşinci şua)

    arkadaşimiz "bülbüllere lisan öğreten vakvak" * misali hukuk muallimliğine de soyunuyor ama sakil duruyor. bilmeden ahkam kesince eline yüzüne bulaştırıyor. öncelikle hukukta cürümle kabahatin farkını öğrenmesini ve ondan sonra da haddini bilerek klavyeye dokunmasını salık vereceğim. burada diline doladığı konu kabahattir. kabahatimin sorumluluğunu baştan aldım. ancak kendi irtikap ettikleri apaçık cürümdür. ayrıca yeni ceza yasası ile bir kısım suçlarda hatadan zamanında dönünce kamu davası açılamayacağına dair hükümler de konmuştur. biraz öğrensin de öyle yazsın. ki bu suç da değildir. istediği hukukçuya sorsun. işte ülkemizin en büyük sorunu. bazı kompleksli kişilerin kendini hukukçu sanması.

    ve zorunlu bir açıklama daha: sözlüğe gireli üç seneyi geçti. yazarlığımın ilk aylarında fikri hukuk, sözlük konsepti, internet hukuku gibi konularda tam oturmuş bilgi ve fikirlerim olmadığından bir kaç tane o da bir elin parmaklarını bulmaz copy paste entryler girmiştim link vermeden. osmanlı tarihi ve padişahlara dair biyografik anekdotlar idi hatırladığım kadarı ile (kesinlikle fikri şeyler değiller). ancak daha sonra yaptığımın yanlış olduğu kanaatine vardım ve hiç bir uyarı almadan kendim sildim ya da editledim. bu dediklerim üç sene kadar önce oluyor. gerçi bu başlıkta mal bulmuş mağribi gibi atlanan entry de üç sene öncesine ait. bu da hiç zorunluluğum olmadığı halde her şey açık olsun diye verdiğim bir bilgidir tepe tepe kullansın kullanmak isteyen. bahsi kapatmadan bir diğer başlıkta yaptığım gibi teşekkürümü edeyim yine. en samimi arkadaşım bile ne kadar naz yapsam, israr etsem beşbine yakın entryimi incelemezdi. arkadaş iki ay boyunca incelemiş. hem de olumsuz bir şeyler bulmak güdüsü ile. bula bula bunu ve kendisini komik duruma düşüren bir kaç örneği bulmuş. olsun entryler gözden geçti. teşekkür ediyor ve bir sakinleştirici almasini öneriyorum. korkarim ki iki aydir titriyor ve hala geçmemiş titremesi.

    diğer intihal iddialarının zavallılığını görmek için tekrar tekrar: (bkz: #7934947)
  • bu halıya dikkatlice bakıldığında demokrat parti iktidarı, (büyük ve küçük menderes ırmakları. biri 19, biri 50 cm) 1960 darbesi (halının farklı yerlerine dağıtılmış 3 tane 5, bir tane de k, bir de silik bir yassıada şekli) demirel iktidarı (dev bir şapka ve baraj) 1980 darbesi (onlarca darağacı) görülebilmektedir. (sosyal mesajlı entry yazdım, başım göğe erdi))
  • atatürkün bu halı üzerinde çekilmiş fotoğrafını sanki seccadeymiş gibi lanse eden orospu çocukları türedi, üstüne üstlük fettoşun seccade üzerinde ayakkabıyla çekilmiş fotoğrafıyla karşılaştırıp algı yaratmaya çalışıyorlar. dikkate almayınız.
  • dönemin hindistan devlet başkanı atatürk'e 1930 yılında sevgi ve dostluk simgesi olarak ipek bir halı göndermiştir. halının üzerindeki desen ve motifler bir kahine özel olarak hazırlatılmış olup atatürk'ün yaşamına ilişkin gizemli şifreler içeriyormuş.

    ilgili halının görseli için tıklayınız. .

    dikdörtgen şeklinde olan halının üzerinde bir saat resmi vardı ve bu saat 9. 07'yi gösteriyordu. yani halının belirttiği saat atatürk'ün beyin ölümünün gerçekleştiği saati gösteriyordu. ayrıca halının ana desenini kasımpatı çiçekleri oluşturmaktaydı. kasım ayında yetişen bu çiçekler hüzün ve elemin simgesi olarak biliniyordu. halıda bunlardan başka on kollu bir şamdan ile on tane fil motifi bulunmaktaydı. bu bilgileri bir araya getirdiğimizde "kasım'ın 10'unda, saat dokuzu yedi geçe bir hüznün yaşanacağı" anlamına ulaşılmaktadır.

    kaynak: (bkz: tarihimizin ilginç ve şaşırtan olayları)
    (bkz: orhan yeniaras)
  • 70'li yıllarda çocukluğumdan beri anlatılır. adam akıllı bir kaynak yoktur.

    özellikle son yıllarda atatürk'le ilgili yazılan kitaplar olsun, web siteleri olsun, msb, add gibi kurumlarda da adam akıllı bilgi yoktur.

    neden insanın inanası gelmiyor? 1930'lu yıllarda hindistan, çok karışıktı. ingiliz himayesi altındaydı. gandi, bir takım siyasal hareketler yapıyordu ama hapisten de kurtulamıyordu. hindistan, 1947'de bağımsızlığını ilan ettiğine göre, en karışık haldeyken... ne bileyim kahin mahin büyücü sihirci pek inandırıcı gelmiyor bana.

    ortada bir halının olması, saatin 9.07 geçmesi, kasımpatı çiçeklerinin olması fazla şehir efsanesi ve uydurma. kasım bizim dilimizde november, eyvallah da kasımpatı ingilizce ve diğer birçok batı dillerinde krizantem* diye telafuz ediliyor.

    yani yazıyı ters çevirin, soldan okuyun, sağdan yazın filan çok çomarca. durun bakalım üstadlara soralım. biraz daha araştıralım. bir bilene bilmesi gerekenlere soralım.

    1 yıl sonra gelen edit: üzerinden cehalet akan biri gelmiş 1930 yılında hindistan devlet başkanı diyor. lan hindistan 1947'ye kadar ingiliz sömürgesindeydi. devlet başkanları da ingilizdi. zaten ülkenin adı da hindistan değil, britanya hindistanı idi. yöneticilerin hepsi ingilizdi! üstelik bu olayı konu eden kaynaklar(!) 1929 derken sen ne diye 1930 yazıyorsun? kaynak olarak da ekşi sözlük veriyorsun. yuhh yani!

    üstelik hangi kaynağı araştırırsanız araştırın; 1919 ile 1938 arası atatürk'ü ziyaret eden, bırakın devlet başkanlarını, herhangi bir devletin üst düzey yöneticisi, büyükelçisi ve/veya askeri komutanı arasında hintli yoktur!

    pera palas'ın internet sitesindeki kaynak da sktiri boktan bir halı şirketinin linki!
  • kesin hurafe.
  • bir insan bir insana neden ölüm bilgisini içeren bir halıyı verir? gayb sadece allah tarafından bilinir derler, umarım sadece bir tesadüftür. bu şekilde ise komplo teorisyenlerinin komedisi olarak gülerim ama eğer bu tür bilgiler insanlar tarafından da ulaşılabiliyorsa oldukça ürkütücü ve tehlikeli şeyler.
hesabın var mı? giriş yap