• yapılan araştırma sonucunda 1.9 milyon yıl önce de modern insanlar gibi tam olarak dik bir şekilde yürüdükleri ayak fosilinden tespit edilmiş.

    http://www.iflscience.com/…umans-million-years-ago/
  • dik yürüyen insan, ateşi kullanan insan.
  • belki de insanlığın ilk kez bir şey deneyip başardığı eylem (bkz: ayaklarının üstüne basabilmek)
  • son araştırmalara göre, soylarının tükenmesinde tembelliklerinin de rolü olduğu düşünülüyor. yaptıkları aletler hep yakın çevreden edinilen taşlardanmış. bu durum teknolojik olarak ilerlemelerinin önünü kapatmış gibi görünüyor. iklim şartları değişince de uyum sağlamakta zorlanmışlar.

    bence fena bir yaşam değil. tembellik hakkını kullanan, akıllı insanlar olduklarını düşünüyorum.

    arkeofili
    bilimfili
  • kendilerini dış dünyaya açma noktasında oldukça tembel davrandılar. farklı bir yeri keşfetme gibi bir eylemleri hiç olmadı ve merak duygusuna da pek sahip değillerdi.

    dolayısı ile teknolojik bakımdan ilerleyemediler ve soyları tükendi. yaşadıkları bölgede değişen iklim koşullarına ayak uydurmalarını sağlayacak aletleri geliştirmedikleri gibi bölgeden gitmeyi de düşünmediler ama homo sapiensler ve neanderthaller öyle mi? uzun mesafelerde dağlara gidebilecek ve buralara tırmanmayı sağlayacak aletler ürettiler.

    araştırmacılar der ki, “`onlar sadece tembel değil, aynı zamanda çok muhafazakardı`”

    bilin bakalım kime benziyorlar?
  • neandertallar ile karistirilan irk.

    homo erectuslar soylenildigi gibi tembel insanlar degildi. zaten erectkelime anlami bakimindan dik demekti. ilk insanligin en buyuk sorunu iki ayak uzerinde durabilmek iken, homo erectuslara neye dayanarak tembel denilip, hicbir meraklari yoktur denilip ustune de benzetme yapilmis anlayamadim?

    insanligin atasi sayilirlar. atesi kullanmislardir. antik denizciler, homo erectus fosil ve kalintilarindan anlasildigi uzere gunumuzden 700 bin yil once gunun sartlarina gore iyi derecede denizcilik ve gemicilik bilgilerinin oldugu ortaya cikmistir. (bkz: new scientist dergisi, 14 mart 1998 sayisi) kafatasi yapisi modern insanin kafatasi yapisina benzemese de gunumuzde (bkz: aborjinler) ve pigmelerle benzerdir. zaten kafatasinin kucuk olmasi zekayi etkilememektedir.

    ortalama bir patolojistseniz, modern insandan bile ayirt edemeyeceginiz bir fosil yapisi varken, bilip ogrenmeden sallamayalin bari.
  • homo erectusu diğer türlerden ayıran en önemli özelliği ateşi kullanması ve ateşin yardımıyla afrika'dan daha soğuk kıtalar olan asya ve avrupa'ya yayılmış olmasıdır. .9 milyon-250 bin yıl öncesi arasında yaşamıştır.
  • insana ait özelliklerden biri ve aslında üzerinde düşünülmesi gereken çok derin özelliklerden biri de iki ayak üstünde dik yürüme becerisidir. bu hususta ufkumuzu genişletmeye katkıda bulunacak bir şeyler yazmanın gerekli olduğunu düşündüm.

    evrimsel açıdan ayaktayken av hayvanlarına ve düşmana karşı savanı taramak daha kolaydır. kolların hareket etmek için kullanılmaması sayesinde insan cinsi, ellerini silah olarak kullanmak, birbirlerine işaretlerde bulunmak gibi avantajlara sahip olmuştur. ellerimizi daha fazla kullandıkça, ellerle bir şeyler yapabilme kabiliyetimiz doğal olarak gelişti. evrimsel baskının ellerde ve parmak uçlarında daha yoğun bir sinir ağını tetiklemesi ve kasların gelişimi ile, insanlar çok ince işler yapabilme becerisi kazandılar. bu sayede çok başarılı ve işlevsel aletler üretebildiler. alet üretimine ait ilk kanıtların 2.5 milyon yıl öncesine dayandığı göz önünde bulundurulduğunda, yapabileceklerimizin bir sınırının olmaması daha iyi anlaşılabilir.

    diğer yandan iki ayak üstünde durabilme becerisi, daima avantajlara sahip değildi. arkaik atalarımızın 4 ayak üstünde yürümesi ve görece olarak daha küçük kafataslarına sahip olduğu göz önüne alındığında, dik pozisyona geçiş aslında büyük bir zorluk içeriyordu. insanlar, ince aletler geliştirebilmenin bedelini boyun ve sırt ağrıları ile ödediler.

    iki ayak üstünde durmanın zorluklarından bahsetmeye devam edelim. aslında kadınlar bunun bedelini, başlarda erkeklerden daha fazla ödemek zorunda kaldılar. daha dik duruş ile birlikte gelen daha dar kalçalar, doğum kanallarını daraltıyordu. aynı zamanda evrimin bir parçası olarak süregelen bebeklerde beyin büyüklüğünün artması da doğumda mortalite oranını artırmıştır. kadınların hayatta kalabilmeleri ancak erken doğum sayesinde olabiliyordu. doğal seçilim bundan dolayı, erken doğumlara daha fazla yaşama tutunma şansını verdi.

    yine iki ayak üstünde durmanın avantajlarına gelirsek, erken doğum daha fazla yavru bakımı anlamına da gelir. bu yüzden insanlar dolaylı olarak iki ayak üzerinde durma sayesinde müthiş sosyal beceriler elde ederek toplumsal sorunlarını daha kolay çözer hale gelmişlerdir. erken ve az gelişmiş doğan yavrularının bakımı için başka insanlara ihtiyaç duyan annelerin, yalnız yaşaması yerine bütün bir kabile içinde kalabalık gruplarda yaşaması, dayanışmayı ve toplumsal yaşamı desteklemiştir. bu sayede sosyal ilişkilerde olağanüstü gelişmeler yaşanmıştır. dolayısıyla evrim, daha güçlü sosyal ilişki kurabilenleri desteklemiştir. insan yavruları daha az gelişmiş doğdukları için, diğer hayvanların yavrularına kıyasla daha fazla eğitilebilir durumdadır. bu yüzden çocuklarımıza, kurulan toplumsal yapıların da desteği ile kapitalist ya da sosyalist; müslüman, budist ya da yahudi olarak şekil verebilme becerisi kazandık.

    aslında gelişen alet kullanımı ile birlikte bazı araştırmacılar tarafından insanlığın ilk buluşlarından biri olarak değerlendirilen kemik iliğini keşfetme becerisi edindik. o zaman besin zincirinde daha alt sıralarda olan insanlar, ancak büyük yırtıcıların geriye bıraktıkları hayvan leşlerindeki kemikleri parçalayarak kemik iliğine ulaşabildiler. yani bir nevi artıklarla yetinmek zorunda kaldılar. diğer hayvanların besin zincirinde alta ya da üste çıkmaları kademeli ve orantılı bir şekilde olurken, aksine insanların evrimin yardımı ile besin zincirindeki orantısız sıçrayışları belki şu an bizleri, 2 ayak üzerinde duran en gaddar ya da en dengesiz hayvan haline getirdi. aşırı üreme de dahil olmak üzere kendimizi kontrol etmeyi başaramazsak, kendimizin sonunu getirmeyi başaracağız gibi duruyor.

    kaynak: sapiens: a brief history of humankind
  • bayrağı teslim aldığımız cesur, avcı ve iki ayak üzerinde durabilmelerinin yanında oldukça da hızlı koşabilen bir türdür homo erectus. fakat iki ayak üzerinde durabilen ilk tür değildir. bu tür (bkz: australopitekus)'tur.

    gruplar halinde avlanmaya başlayan ilk tür (bkz: homo habilis)'ti. zaten bayrağı bize teslim eden homo erectus da bayrağı homo habilis'ten almıştı. 2 milyon yıl içerisinde gruplar halinde avlanabilme yeteneklerine de bir da hızlı olabilmeyi eklemişlerdir doğal seleksiyon dahilinde. hayatta kalma ihtimallerini yüksek tutmak için avlarını önce yaralayıp daha sonra da av pes edene kadar sabırla kovalayıp takip ettiler. hatta bayrağı devraldığı homo habilis'in boyu 1,60 iken hızla koşma gereksinimi sebebiyle bunu da 1,80 e çıkardı homo erectus.

    ayrıca beyin lobları da homo erectus döneminde ciddi şekilde büyümüş, sebeb-sonucu daha dikkatli bir şekilde düşünmeye başlamıştır. örneğin bulunan bir fosilde ağzında hiç diş olmayan bir dişi homo erectus görülmüştür. bunun anlamı yaşlanan grup üyelerini ölüme terketmeyip onun hayatta kalması için yemeklerini çiğneyerek onu yıllarca hayatta tutmuşlar. bu duygusal bağların gelişmesi de beynin büyümesiyle gerçekleşmiştir.

    ve tabi ki en önemlisi de ateşe hükmetmeyi, ateşi kullanmayı öğrenen ilk tür olmasıdır. saatler süren çiğ et sindirimi ile kaybolan enerjiyi pişmiş et yiyerek korumuş ve bu enerjiyi de beynin gelişmesi için kullanmıştır.

    bir bayrak bize, bir bayrak da (bkz: neandertal)'e teslim etmiştir. fakat neandertal bu bayrağı yaklaşık 28000 yıl önceye kadar taşıyabildi ve biz de bu sahnede tek başımıza kaldık.

    sonuç olarak ben şu an bilgisayarımı kullanarak kablosuz internetimle şu an bu yazıyı yazabiliyorsam homo erectus'un cesareti, sosyalleşme konusundaki becerileri ve her şeyden önemlisi merağı sayesindedir.
  • ayağa kalkma nedenleri dışkı kokularından rahatsız olup uzaklaşma isteğidir diye bir şey biliyorum.
    -ulan hayri yapacağın işi sikiyim kak kak kak... şeklinde de diyalog geçmiş olabilir belki kendi iç dünyasında.
hesabın var mı? giriş yap