• hukuka dair uğraşmak istemeyeceğim -kısa bir düşünme anı... evet.- tek alandır.
    kullanılan eski kelimelerden birçok kişinin rahatsız olduğu ve fakat kavramları tam olarak ifade etmek bağlamında çok başarılı bulunan hukuk dili, günümüz türkçesine bile doğru düzgün çevrilememektedir - "butlan" yerine "kesin hükümsüzlük" demek pek de pratik bir şey değildir mesela.
    o yüzden, hiç hukuk metni çevirmedim ama içimdeki ses diyor ki, önce gündelik türkçeye çevirmek diye bir şey olmamalıdır. örneğin, temyiz kudretinin ne olduğu bilinmeli, kavram idrak edilmiş olmalı ve çevireceğimiz dildeki karşılığı bu idrakle aranmalıdır.

    başka bir örnek olarak; uzlaşma ve arabuluculuk kavramları birbirinden farklıdır. hem hukuki terimler arasında bazen çok ince olabilen mahiyet farklarını görebilmek, hem de metnin çevrileceği dilde bunları nelerin karşıladığını dikkatle aramak gerekir; sözlük hazırlayanlar bu ince farkları görmezden gelip iki kelimeye eş anlamlı muamelesi yapmış olabilirler gayet.

    cümlelerin uzunluğu ve virgülün yanlış yere konmasının ne anlamlara gelebileceği konularına hiç girmiyorum...

    sonuç itibariyle, hukuk çevirisi yapabilen bir muhterem görürseniz, ceket iliklemekten kaçınmayınız efendim.
  • tıp çevirisinden zordur. ikisini de yapmış ve hatta tıp ile alakalı (akademik olmayan) çevirilerden hayatını kazanan bir adam olarak söyleyebilirim ki, tıptan açık ara zordur. zira tıpta terimler genelde batı dillerinden geldikleri için, bir terimi bilmeseniz de, arayıp bulmak ve nüanslarını çözmek nispeten daha kolaydır, ayrıca tıp neticede pozitif bilim temelli bir alan olduğu için, anlatım daha direkttir. hukukta ise zaten söz söylemenin incelikleri üzerine kurulu bir alanda çalışılmakta olduğundan, her kelime, her noktalama işareti ve her virgül ayrı dikkat ister. onun için en karmaşık ve meşakkatli akademik çevirilere bile anında evet diyebilecek kadar kendime güvensem de, hukuki çeviriyi almamak için dokuz takla atma hakkımı saklı tutuyorum.
  • hukukçu olmayanların yapmasının yasaklanması gereken çeviri.

    bakın sayın çevirmenler, hepinize söylüyorum.

    hukuk dışındaki diğer spesifik alanlar için de geçerlidir eminim; özel bir metin çeviriyorsanız metnin özelliğini bilmeniz gerekiyor. türkçe hazırlanmayan bir metinde kullanılan ifadeler, elbette ki bizim hep kullandıklarımızdan farklı olacaktır. sizin süfer çevirdiğinizi düşündüğünüz ve çok içinize sinen birtakım çevirileriniz bu açıdan değerlendirildiğinde bizim için ızdırap kaynağı metinler olabilirler. siz çok iyi bir iş yaptığınızı düşünürken, burada o çeviriyi okuyan ben daha ilk maddeye bakar bakmaz "üff ingilizce kalıpları bunlar, abi biz buna böyle demeyiz ki, biraz izan biraz özen yaaa..." diye triplere girer ve metne kessinlikle konsantre olamam.

    mesela siz şöyle bir çeviri yapmışsınız:

    "sahip, talep edilen paraları havale etmemesi durumunda, işletmeci işbu anlaşmadan doğan yükümlülüklerini yerine getirmediğinden dolayı suçlanamaz"

    bu böyle denmez. bir kere "suçlanmak" ne demek, metnin orijinalinde suç/ceza hukukuna ilişkin bişey var mı ki sen suçlanmak diyorsun? suç teknik bişeydir, özel hukuk sözleşmelerinde "suç" olmaz. burada şöyle bişey diyebilirdin:

    "sahip'in bu madde uyarınca talep edilen bedeli havale etmemesi durumunda, işletmeci işbu anlaşmadan doğan yükümlülüklerini yerine getirmeye zorlanamaz"

    ya da şöyle bir cümlen var örneğin:
    "müdür ve, sahibin talebi üzerine, işletmecinin yöneticileri, belirli sürelerde ve en az 3 ayda bir, veya ihtiyaç olduğunda, tüm ortak çıkar konularını gözden geçirmek üzere... blablabla" - dayanamicam bu uzun ve bozuk cümleye.

    bu ne allahını seversen? "en az 3 ayda bir" dedikten sonra "veya ihtiyaç olduğunda" ne demek? o virgüller ne, her kelime sonuna virgül koyacaksın utanmasan.

    of yoruldum şu saçma metni okumaktan yemin ederim. hukuk çevirmenleri için ayrı bir eğitim olsun arkadaşım. düz mütercimlik okumakla olmuyor.
  • en son bunu ardıl yapmaya kalkan çevirmen şu an kızılay meydanında fesle dolaşıyormuş diye duydum.
  • ilk yapıldığında baş ağrısı yapan, sinir bozucu bir iştir. bunun nedeni aslında türkçe-ingilizce arasında değil, bütün kanunlarımız kanunu esasi diliyle yazılmış olduğu için, osmanlıca-arapça-ingilizce arasında kalınmasıdır. işin tarjikomik yanı, aslında mevcut tüm kanunların da fransızca.dan vs. çevrilmiş olmasıdır. zamanla kolayca alışılır. aşina olunan terimlerin sayısının artmasıyla ivme kazanılmaya başlanır. ilk seferde yarım sayfacık şey 3 saat alırken, daha sonra koca antlaşmalar fırt diye biter. hele bir de wordfast vs. gibi yardımcı programlar kullanıyorsanız, hukuk terimlerine rağmen hayat güzel bile gelmeye başlayabilir.
  • çok uzun sürdüğünde, mouse tutmaktan bilek fıtığı olmakgibi bir riskle karşı karşıya kalınan şey. uykusuz kalınan zamanları ve cümle nerede bitiyor acaba diye bakarken noktanın metnin bir buçuk sayfa ötesinde bir yerlere koyulmuş olduğunun görüldüğü zamanları saymıyorum bile.

    ama şöyle bi şey olaya giriş açısından gayet yardımcı olabilir:

    http://www.edebiyatdergisi.hacettepe.edu.tr/…ay.pdf
  • keskin bir ömür törpüsü türüdür. yabancı dilde hukuk eğitimi almış kişiler bile 2bucuk sayfa süren bir cümleyi çevirmektense deve hendek ilişkisini tercih edecek duruma gelebilmektedir.
  • hukukcu olmayan ve yaptigi isin kalitesinden haberdar olmayan bunyelere cerez gelen ceviridir. pek ala cikardiklarini sandiklari isler bir hukukcunun onune gittiginde rezil olurlar da haberleri olmaz.
  • kesinlikle bulaşılmaması gereken bir iştir. bir sayfa tutan tek bir cümleyi çevirmekle filan uğraşacaksınız. bir kere yaptım bir daha açlıktan öleceğimi bilsem para kazanmak için yapmam.

    ancak belli başlı kalıpları olduğundan da şüphelenmiyor değilim. eğer öyleyse, birkaç çeviri sonra rahat da edilebilir. bilemedim len, kafam karıştı :)
hesabın var mı? giriş yap