• levent gültekin'in, adını açıklamadığı bir üst düzey bürokrata dayandırarak tayyip'in söylediğini iddia ettiği söz. eğer bu olay doğruysa ülke hakkındaki tüm korkularım gerçek olacak gibi.

    "türkiye'nin yararına olan her şey erdoğan'ın aleyhine. erdoğan'ın işine yarayan her şey ise türkiye'nin aleyhine. ne yazık ki böyle bir durum var artık. kendi pozisyonunu sağlama almak için, kendi seçmeni dâhil bütün ülkenin hayatını tehlikeye atıyor. adını vermeyeyim, çok üst düzey bir bürokrat, emekliye ayrılma aşamasında tayyip bey'le vedalaşmaya gidiyor. tayyip bey o bürokrata, yapacakları ile ilgili bazı şeyler anlatınca bürokrat diyor ki ‘bu dediklerinin yarısını yap, iç savaş çıkar bu ülkede' tayyip bey de “çıksın, ezer geçeriz” diye karşılık veriyor. yani iç savaşı göze almış bir lider var. ne için? kişisel hırsı. başka bir gerekçesi yok."
    http://t24.com.tr/…ciksin-ezer-geceriz-demis,344984
  • inandirici olan diyalogtur.

    tahminim kelimeler, cumleler birebir boyle degildir ama anlami buyuk ihtimalle buna yakinsadigi icin levent gultekin bunu gundeme tasimistir.

    disaridan ulkeye bakildiginda zaten tsk ile pkk arasindaki sehir savasi bir ic savas olarak goruluyor. suriye'de sam'in iki yuzu diye haber yapildiginda ulkenin bir tarafinda savas varken diger tarafinda millet kozmetik fuarinda takiliyor seklinde gorseller paylasildiginda suriye'nin aslinda ulkemizden cok da farkli olmadigini gosteriyor. iki ulkede ic savasin boyutu sadece hacimsel olarak farkli.

    turk ve kurt milliyetciliginde kirilma bu kadar buyukken bir de uzerine siyasal islam ile laiklik uzerinden silahli ic savasa gidecek kadar kirilma yasanirsa ulkenin hali gercekten vahim olur. bu savas su an zaten silahsiz olarak medya uzerinden yapiliyor ve zaten herkesin korkusu bunun da sicak bir ic savasa gidecek olmasidir.

    insanin yok o kadar da olmaz diyesi geliyor ama yok o kadar da olmaz dedigimiz bircok sey aslinda farkinda olarak ya da olmayarak basimiza geldi. su an belli bir suzgecten gecirerek haber yapsaniz turkiye'yi disaridan suriye gibi gosterebilirsiniz. evet, bu haberleri belli bir suzgecten gecirdiginiz icin boyle algilanir ama bunun asil sebebi secimli habercilik degil bu tip haberlere malzeme olacak kadar olgunun gercekten de ulkede var olmasidir. kurt turk milliyetciligi kiralmanin zirvesini yasiyor, siyasal islam ataturk'un cumhuriyeti ile psikolojik savas halinde ve doguda bir cok kasabanin hali suriye'deki savas sehirlerinden farksiz hatta daha beter.

    peki tayyip gercekten "ezer geceriz" demis midir? benzeri bir anlamda cumle neden kurmus olmasin ki? cemaat ile o savasinda su an bir adim onde degil mi? son secimleri bariz bir sekilde kazandi. kagit uzerinde sehir savaslarinda tsk pkk'ya gore ustun geliyor, medya ve siyaset uzerinden ataturk'e karsi savas acmis durumda, 17-25 aralik yolsuzlugunu oyle ya da boyle atlatmis, bu durumda kendine gore ezer, geceriz diye cikarimda bulunmasi cok da abes degil.

    mevzu yavas gelsin, saci basi dagilmasin espiri noktasini coktan asti. artik bazi seylerin farkina varmak lazim.

    ekleme: turkiye'de ic savas olmaz, soyleniriz ederiz ama biz birbirimizi severiz diyenlere gelsin;
    (bkz: 6-7 eylul olaylari)
    (bkz: sag-sol catismasi)
    (bkz: gezi parki protestolari)'daki bazi esnaf ve polisin halka olan tutumu ve o donemdeki basbakanin aciklamalari (bkz: polise talimatı ben verdim)
    (bkz: 6-7 ekim olaylari)
  • (bkz: bireysel silahlanmanın önemi)

    insanın ailesini koruyabilmesi lazım.
  • 40 yaşındayım. bu kadar korkmamıştım. iyi kötü yaşayıp gidiyorduk. artık korkuyorum. iç savaştan, dış savaştan, ışıd tipli herifler tarafından kafamın taşla ezilmesinden, domates patates alırken patlayan bombayla parçalanıp ölmekten, dinsizim diye tutuklanmaktan, bir gün bir avm'de boko haram tipli herifler tarafından durdurulup namazla ilgili testlere sokulmaktan, ne yaparsam yapayım başarılı bulunmamaktan, anlattıklarımın dinlenmeyecek olmasından, kara kara günlerden korkuyorum. kamçıdan, falakadan, peçeden, çarşaftan korkuyorum. yanımdan homurdanarak geçen 1500 sene öncesinin arabistanı tipli ve kıyafetli şımartılmış heriflerin potansiyel saldırganlığından korkuyorum. bu bomba mı? bomba şunun bavulunda mı diye düşünmekten de yıldım. kendim ölsem neyse. ya kıymetlilerime birşey olursa? ya ailem? kimse sorarım hesabını? nerde ararım kayıbımı diye de kafayı yiyorum. çoluğa çocuğa, tipleri değişmiş bebelerle dolu okul bahçelerine bakıp bakıp hüzünleniyorum.

    çok korkuyorum işsiz kalmaktan, insanların işlerini aşlarını kaybetmelerinden çok korkuyorum. suriyelilerin ne olduklarının belli olmamasından, acıyıp dost bellememiz mi gerekli yoksa hep gardımızı mı almalıyız diye düşünmekten de yoruldum. kesecekler mi bizi diye de korkuyorum. biz insan kesemeyiz ki. ben kesemem yani en azından bence. öyle büyütülmedim. ama şimdi başlarında kendilerinden uzun şekilli bağlanmış örtüleri ile minicik kızlara bakıyorum. gözlerindeki fer gitmiş. topu bile kontrollü oynayan bebeler olmuşlar. tuhaf tuhaf, küçük kadın gibi davranmaya zorlanan sabiler. bunlar kesebilir mi bizi birkaç sene sonra? bu çocuklara namaz kılmayan hayvandır diye öğretiliyorsa okullarında, onlar bizleri insan gibi görmeyecek ki? her birimizin yok olmasından sevap kazanılan yaratıklar olarak görecekler. kendi milletimin çocuğu beni sevmeyecek. kendi ülkemde el gibi kalacağım. çocuklara neler anlatılıyor, neler öğretiliyor biliyorum. aklı başında bir ülkede herkes istifa ederdi bu öğretiler yüzünden. ama burda trend bunlar artık. bayramda seyranda gösteriler yapan çocukların kime ne zararı vardı acaba? içleri sevgiyle eğlenceyle dolu çocuktan kime ne zarar gelir? sen öyle çocuklar yerine tutar da devlet kanalında en büyük hayalim kendimi kontrol noktasında patlatmak diyen boooombooş bakışlı kız çocuklarını hedeflersen, örnek gösterirsen, yeğlersen, ben korkarım. çok da korkuyorum boş bakışlı çocuklardan. çocukların başına da neler neler geliyor zaten. aileleri dahil herkesin de bu kadar susmasından korkuyorum. sadece liseliler hayattayız dedi işte son zamanlarda. onun dışında ölü herkes. tek tek hepimizi yok etseler bir tane de hesap soranımız çıkmaz ha diye dertleniyorum. çok korkuyor herkes. geri kalanı da yalaka zaten. ruhu öyle şekillenmiş yapacak bişey yok. dilenci ruhlu ezik insanlar ellerine yetki verilince bizi nasıl zevkle ve kişneyerek öldürür anlamıyor musunuz?

    bu diyaloğun aynen de böyle geçtiğinden eminim. eksiği var fazlası yoktur hatta. ama gerçekten de anlamadığım şey şu; tarafları kim olacak bu iç savaşın? kürtlerle türkler mi? evdeki yüzde elli ile biz mi? alevilerle sünniler mi? ülkemizdeki milyonlarca suriyeli bu savaşa dahil mi? gerçekten anlayamıyorum. o kadar ayrıştırdılar o kadar böldüler ki dostumuzu düşmanımızı bile karıştırır olduk. şüpheci olduk, ruh hastası olduk.
    sebep olanlar inşallah bizden beter olur. delirip kuduz gibi köpüre köpüre ölürler inşallah.
  • "ezer geçeriz"deki "biz" arkasındaki çomarlar değil elindeki silahlı güçtür. iç savaş çıksa oy verenleri devlet döver de sever de zihniyertindeki hasta insanlar olduklarından elindeki silahlı gücü müthiş bir destek ve şevkle kullanacak bir insandan bahsediyoruz.
  • herhangi bir iç savaşta kimse kimseyi ezip geçemez. herkes ezilir gider. dünyanın en korkunç, en iğrenç şeyidir iç savaş. dışarıdan gelecek olan bir işgale veya savaşa kıyasla daha yıkıcıdır ülkeler açısından.
  • sıklıkla levent gültekinin sohbetlerini izlerim. kendisi eski islamcı olduğundan iktidar çevrelerini iyi tanıyor. bu tip duyumlarını çok paylaşır. bu açıdan güvenilir bir kulisçi olduğunu teyit edebilirim bir takipçisi olarak.
  • ciddiye alınması gereken söz.

    buradaki atarlara hiç aldanmayın. "yavaş geç"miş de, bilmem neymiş.

    son 14 yılda devlete bir sürü polis alındı. büyük bölümünü çevik kuvvet gibi toplumsal olaylarda halkla karşı karşıya getirilen birimlere alınan ve kendisine ne emredildiyse onu yapan itaatkar gençler oluşturuyor. çoğunun ideali "milliyetçi muhafazakar erdoğan aşığı" olarak tanımlanabilir.

    polis kadroları arttırılmaya devam ediyor.

    http://www.memurlar.net/haber/571357/

    onun yanında jöh ve pöh 40 bine çıkacak. 40 bin!

    http://www.haberturk.com/…i-karakol-insa-edilecek/2

    zaten erdoğan o zor tuttuğu çomarlara filan güvenmiyor. erdoğan bu işe aldığı ve emirlerini yerine getireceği polislere güveniyor. kendi ss birimine.

    "bana bir talimat gelirse ben yaparım..." "benim ekmek param..."
    https://www.youtube.com/watch?v=dgr1ed_9_oy

    emirlerle ilgili iyi okunması gereken bir deney var:
    (bkz: milgram deneyi)

    erdoğan askere de güvenmez. askerin içerisinde kendisine biat etmeyenler çıkacaktır zira yetişen subaylar, her ne kadar ergenekon ve balyoz ile kemalist ve vatansever askerlerin bir kısmı tasviye olsa da, belirli bir geleneğe bağlı yetişir ve askerin başında hulusi akar olsa da, asker ile millet karşı karşıya gelmez.

    ama polis gelir.

    erdoğan'ın ezip geçeriz dediği birim de, polistir.

    bugüne kadar söyledikleri önemli ölçüde doğru çıkan fuat avni erdoğan'ın iç savaş da dahil her şeyi göze aldığını zaten yazmıştı.

    özet geçiyorum: bye bye happiness...
  • atatürkçü ve laik kesimin ciddiye alıp hazırlanması önlemini alması gereken iddiadır.

    malum karşımızda insan değil iç güdüleriyle hareket eden vicdansız, ahlaksız, beyinsiz bir hayvan sürüsü var.
  • (ara: saçın başın dağılmasın)

    muhtemelen "kafiyeli" sohbet seven (ki insanların çoğu böyledir), ve karşısında levent gültekin (bkz: #59466044) bulunduğu için onun ağzına göre anlık küçük beyaz bir yalan pırtlatan birinin tetiklediği yaygara. adam nereden bilsin pırtlattığının bir yaygaraya malzeme olacağını.

    peki rte neden yalanlamıyor? neden yalanlasın? ağlak radikallerin komik ve ödlek çırpınışlarını izlemek hoşuna gidiyor! bu türden (komik ve ödlek çırpınışlara yol açan) hangi söylentiyi yalanladığını veya hangi sözünü düzelttiğini gördünüz?

    o da bir can, o da bir insan. yarınından emin olmayan bir insan. tek eğlencesi komik ve ödlek muhaliflerin çırpınış ve yaygaralarıdır belki.

    adamın çocuk yaşlarından beri kurduğu bir düş vardı. tıpkı bizim toplumun tamamının değilse de büyük çoğunluğunun güle oynaya kuracağı sosyalist cennet düşümüz gibi. şimdi sınırlarını görmüş, %50'ye gelmiş dayanmış. o oyun bir zamanlar hayal ettikleri gibi %60-70-80 olmayacağıyla, öyle bir türkiye olmadığıyla yüzleşmiş. üstelik bu seçmenin ancak bir kısmının onun düşlerini paylaştığını da senden benden iyi biliyor. velhasıl, düşleri sosyolojinin duvarına çarpmış. (bkz: 28 mayıs 2013 taksim gezi parkı direnişi) gündüz hayalinde gece kâbuslarında gezi var, allah göstermesin, gezi'nin silahlısı var. ezmesen sonun kötü, ezsen gene sonun kötü! rahmetli başgan miloseviç'i yaptırımlar altında perişan olan kendi devleti teslim etti lahey'e. son nefesini hücrede verdi adam.

    diyelim ki kurgum yanlış. yani rte gerçekten öyle bir laf söylemiş. bu neyi değiştirir? özellikle solcu olduklarını iddia edenlere soruyorum, 150 senedir işçi sınıfı hopladı zıpladı diye, 100 senedir somut koşulların somut tahlili diye kafa skiyorsunuz. bunlardan anladığınız bu mu? bir adam gelecek, kafasında bir şey hayal edecek, ve o gerçek olacak. öyle mi? nereye gitti sınıf? uluslararası dengeler? cumhuriyetin kazanımları? kürtler? aleviler?

    bunları bir liberal solcu olarak ben sorduğum için utanmalısınız.
hesabın var mı? giriş yap