• toplum yapısını etkileyen düşünce ve inanç sistemi.
    ilk kez 1796'da kendi ideasını tanımlamak için fransız yazar destutt de tracy'nin kullandığı kelime.
  • siyasal ilkeler bütünü.
  • terry eagleton kitabı
  • marksist teori, ideolojinin maddi karakterinden dem vurmaktadır, ancak bu dem vurma, ideolojinin maddi süreçlerin (üretim etkinliği, üretim arçlarının mülkiyeti vs. gibi) doğasınca belirleniyor, şekillendiriliyor olmasını iddia etmeyi aşan şekilde, kendisinin* de düşünsel bir nesne, kavram olmanın ötesinde maddi bir doğası olduğunu iddia etmek gibi bir keyfiyeti vardır. ideolojiyi görünür kılma, anlama, çözümleme gibi "patenti" marksizme ait düşünsel faaliyetin, marksist felsefecilerimizi idealizm'e kaydırması tehlikesine karşı alınmış gardın sonucu olan bir aşırılık olsa gerektir bu yaklaşım.
  • kelime olarak ilk kez 1797 yilinda destutt detracy tarafindan kullanilmis, fransiz devrimive devrim sonrası ortaya çikan "fikirler bilimi" kastedilmistir.
  • amaç değil araçmış bazılarına epey sonra farkettik. kandırılmışız meğer
  • ideoloji teriminin kökeni onsekizinci yüzyıldın sonunda fransız filozof de tracy'nin çalışmalarına dayanır. ama ideolojinin toplumsal, politik ve ekonomik koşulları belirlemekle ilişkisini tanımlamanın, toplumun maddi temelinin (altyapı) ister istemez bir üstyapı doğrumasını sağlayan süreci aydınlatanın da çok marksizm olduğu kabul edilir. burada toplumun fikirlerle açıklanmasından çok fikirler toplumla açıklanmaktadır; fikirlerin toplumun ve tarihin öğeleri olmaktan başka bir tarihi yoktur. marks ve engels, alman ideolojisinde düşünceyle toplumsal dünya arasında fikirleri sınıfsal çkarlarn ifadeleri olarak tanımlayan katı, nedensel ve mekanik bir ilişki bulunduğunu varsaymakatdır; fikirler, sadece dışsal bir ekonomik düzenin pasif yansımalarıdır. bilgi gölge-fenomendir (epiphenomenon) ve nesnel toplumsal çıkarların ürünü olarak, toplumda ve toplumsal değişmede aktif bir rol oynamaktan acizdir.

    ideoloji kavramını çarpıtılmış düşünce olarak, sınıfsal çıkarları savunmak adına gerçek ilişkileri mistifiye eden bir yanlış bilinç olarak ortaya koyan anlayış, alman ideolojisinde ayrıntılı bir şekilde geliştirilmiştir. ideolojik düşünce, gerçekliği, nesnel açıdan gerçek olanın tersine çevrilmiş haliyle, başaşağı kavrar; tıpkı dini toplumsal bir ürün olarak gören materyalist doktrinin karşısında, insan yaşamını tanrı'nın bir uzantısı olarak tanımlayan dinde olduğu gibi. ideoloji, bu ilk formülasyonda bilince eşdeğer haldedir ve çıkarların yaşam sürecinin basit refleksleri ve yankıları durumuna gelmesini yansıtır.
    ...

    ekonomik temelle ideolojik üstyapı arasında tam bir nedensel ilişki bulunduğu tezi, marx'ın 1859'da kaleme aldığı politik ekonominin eleştirisine katkıda yeniden görülmektedir. marx bu kitapta üretim güçlerinin "toplumun ekonomik yapısını, kendi üstünde hukuksal ve politik bir üstyapının yükseldiği ve belirli toplumsal bilinç biçimlerine denk düşen gerçek temeli oluşturduğunu; maddi yaşamın üretim tarzının genel toplumsal, politik ve entellektüel yaşam sürecini koşullandırdığını" ileri sürmektedir (marx 1971:21-21). nitekim, engels'in ideoloji tartışmalarının pek çoğunda baskın durumda olan da bu determinist anlayıştır:

    "ideoloji, düşünür diye adlandırdığımız kişi tarafından gerçekten bilinçli olarak, ama yanlış bir bilinçle gerçekleştirilen bir süreçtir. onu zorlayan gerçek dürtüler kendisi için de bilinmedik olarak kalır, zaten öyle olmasa ideolojik bir düreç de olmazdı" (marks ve engels, cilt 2:497).

    bu temelde, marxizmin kendisini de kapsayacak şekilde her türlü düşünce bir ideoloji olarak nitelendirilmelidir.

    engels, ideolojinin, toplumdan ayrı olarak, bağımsız bir varlık kazanmadığı, özerk bir gerçeklik olarak ayrı bir tarihi olmadığı halde, bir dereceye kadar kısmi bir özerkliğe sahip olduğu konusunda ısrarlıdır; ideoloji, gerçek dünyanın tersine çevrilmiş halini yansıtmasına, dolayısıyla "yanlış" olmasına rağmen, bütünüyke bir gölge-fenomen olmadığı gibi, toplumsal-ekonomik yapının pasif biçimde yeniden üretilmesini de yansıtmaz. engels'e göre fikirlerle toplum arasında mekanik olmayan, karşılıklı bir ilişki vardır. (alan swingewood 1998, sosyolojik düşüncenin kısa tarihi: 96-98)
  • alternatif bir tanım olacak ama:

    21 yüzyıl fani dünyasında ve pratikte ideoloji, artık kör kör taraf tutmak olarak anlaşılırken, pratiğin en hayati noktasına değinildiğinde görülecektir ki, ideoloji bir şeyi neden tercih ettiğini/etmediğini, yaptığını/yapmadığını açıklayabilme gücüdür. "bunu yapıyorum, çünkü... " diyebilme yeteneği veren güç, ideanın farkında olmayı sağlayan "loji". insanları galeyana getiren ideoloji hep, bir çeşit popülizm olmuştu çünkü.

    bu açıdan bakınca günümüz dünyasında oldukça büyük bir güruhun neden ideolojiye yabancı bir hayat yaşadıklarını görmek mümkün. önünüze gelen ilk fırsatta sokakta birine bir şeyi neden yaptığını sorun -terslenmeye mahal vermeden tabi :) - eğer "herkeş yapıyo" diyorsa, işte o ideolojiden özgürleşmiş bir insan, tebrikler doğru kurbanı buldunuz, tepe tepe kullanın...
hesabın var mı? giriş yap