• kabulu ilk aldigimda, danismana mail atiyorum. sizi en kisa surede sahsen tanimayi umuyorum gibi bi sey diyicem (bkz: in person)

    - i hope to meet you in human.

    insani sen sec, eptim diye bitirseydim keske.
  • animatörlükte ilk senem, hayatimda ilk kez sahneye cikip playback show'da keman calip show'dan sonra disco'ya inmisim.ilk golümü atabilmek icin yanip tutusuyorum ama cok cömezim henüz.disco cayir cayir yaniyor,takim arkadaslarim tecrübeli tabi,hemen hemen hepsinin yaninda aslan gibi hatunlar.ben barda takilip birami yudumlarken,kadir inanir bakisi atiyorum etrafa.(bir aydir tik yok ama yinede devam ediyorum ayni bakisa) derken, icki almaya bara geliyor bir kiz.ben diyeyim ilah, siz diyin nükleer silah.
    yaklasik iki salise kadar bana baktigini zannediyorum,tam emin degilim.ama ümitleniyorum.ickisini aldiktan sonra bana "hi" diyor. beklenen olmuyor ve sacmalamadan ben de ona "hi " diye cevap veriyorum.sanki herkes bize bakiyor, pacalarimdan adrenalin akiyor.kiz birazcik daha yaklasip "can i have a fag ? " diyor. ben onu " can i have a fuck " anliyorum sicirtma ingilizcemle.kisa bir süre abusladiktan sonra nikah memuruna cevap verircesine istekli bisekilde "yessss" diyorum.manasizca bakisiyoruz belli bir müddet.cesaretimi toplayip elini beline atiyorum " hadi cikalim artik burdan " der gibi.kiz bir anda sinirlenip " what the fuck are you doing " tarzi bisey söylüyor.bizi gören baska bir animatör kiza sorunun ne oldugunu soruyor,ben mal gibi duruyorum kenarda.animatör arkadasim anira anira gülmeye basliyor ve bana kizin benden sadece sigara istedigini söylüyor.

    itin götüne giriyorum,uzun bir müddet orda kaliyorum.arkadasim ayni gece o kizi götürürken, ben onlara itin götünden el salliyorum.
  • subway'de ağır aksanlı bir zenci bayan tost yapmak için kullanılacak ekmeğin cinsini sormaktadır:

    - white or wheat?
    - yes.
    - (bir süre bezgin bir şekilde müşterinin gözlerine baktıktan sonra) white or wheat?!
    - no? :(
    - the bread! what kinda bread? white or wheat?
    - yes? :((((((
    - o.k. wheat it is.
  • bir amerikaliyla geyik yapiyorum,adama trap oynadigimdan falan bahsediyorum, nasil oynandigini anlatiyorum.
    -you wait with the rifle in your hand to shoot the orange flying dicks!
  • bir dostumla ingiltere'de bir supermarket ortamında yol almaktayız ve amonyaklı cif arıyoruz. cif'ibulamayınca oradaki bir görevliye;
    -excuse me?do u have "cif"in this store?
    +hmm..sorry,i am afraid we dont..

    başka ihtiyaclara bakarken, birden hayvan gibi bir cif standı görüp amonyaklı cif'i elime aldığım gibi mudur kılıklının yanına yel gibi varıyorum.
    -i asked that lady, if u have cif! but she told that u dont have cif in this store!(o sıra gorevliler falan toplanmış,kalabalık müşteri grubu bizi izliyor.)
    aptal gibi suratıma bakan müdür kılılıklı;
    +sir,did u mean "sif"?

    aman allahım!.. "elimde havaya kaldırdığım bu amanyoklı cif'i keşke götüme sokaymışımda yel gibi artislik yapmaya gitmeseymişim..lan ben çocukluğumdan beri,hatta yalnız ben değil biz ülkecek ona "cif" dedik,yazıldığı gibi okuduk.."sif" diye mi okunuyordu o?..vay anam vayy..vay benim yıllardır gördüğüm ingilizceye..vay benim yiğit anam,çilekeş anam..yıllarca beni okutmuş..tabi sif diye okunur lan o.." diye diye başım onde dostumu buldum,olanları anlattım.. birbirimize sarıldık..varsın ibne desinler,biz sif'e yıllarca cif demiş bir milletin evlatlarıyız,bize komaz..o cif alındığı gibi kaldı ne ben ne arkadaşım elimizi sürmedik.süremedik.
  • canpare bisküvi sine könpeyr diye soylediklerinde olurrr...
  • "çöpü at"ı "throw the chop" diye ceviren bi arkadasimizin yaptigi turden salakliklar.
  • sabahları ne yaptığını anlatmaya çalışan bir arkadaştan geliyor..
    -l wash my hundred hocam*...
  • bu diyalog da benden gelsin...
    -l see too many zincay ** in new york...
  • efendim trocero bir ingilizle sohbet halindedir. bir süre sonra karşısındaki adamın burnunun kırmızılığının genetikten öte bir nedeni olduğunu kavrar, halini sorar. adam işte grip oldum, ağzım burnum akıyor minvalinde birşeyler söyler. trocero kendisine fazla gelen aklın bir kısmını paylaşacak ya;

    + are you using drugs ?

    - no never !!!!

    + ah sorry, i meant medicine.

    o gün bu gündür şu drug ve medicine kelimelerini bir fasıl düşünmeden kullanmaz fakir.
hesabın var mı? giriş yap