• şöyle olmuştur: beyle çok gelişmiş bir canlı türü var uzayda. işte her şeyi aşmış, yarmış abiler. laboratuvarda falan yeni yaşam formları üstüne çalışıyorlar sıkıntıdan. ses seda yok tabii, millet telepatiye vermiş kendini. sonra bi kaza oluyor, tüpler karışıyor, yeşil dumanlı ufak bir yangın falan... aaa bi bakıyorlar, ortaya yeni bir canlı türü çıkmış. çıkmış çıkmasına da, eleman defolu. kıllar var bedeninde, kötülüğe eğilimli, bağıra çağıra konuşuyor, yiyor içiyor sıçıyor...

    ee adamlar ne de olsa uzaylı, gelişmiş. hadi kaldırın çöpe atın olayı olmuyor. "lan ne yapalım bunu" falan derken, biri duvardaki dev ekranda mavi bir gezegen gösteriyor. işte okşizen var, su var falan. tamam diye düşünüyorlar kendi aralarında. bir de dişisinden yapıyorlar dedemizin*, birkaç hayvan salıyorlar ortama, "burada yaşasınlar, bizden uzak olsunlar" diye getirip bırakıyorlar.

    işte sonra uzay gemilerine atlayıp üç yüz yılda bir bakıyorlar, ne yapmışız, ne hale gelmişiz diye. arada bir içimizden birini seçip ayar veriyor ve bir kitap bırakıyorlar. kimseyi öldürmeyin, yalan söylemeyin, komşunun karısına sarkmayın, etek traşı olun, falan...

    sonra memleketleri olan gezegene dönüp, "lan iyi ki yollamışız lavukları, burada kalsalardı, bizim gezegenin de içine ederlerdi" diye sessiz kahkahalar atıyorlar telepati yoluyla.

    kesin böyle olmuştur.
  • hesiodos'un soylar efsanesi...
    bu efsane insanın tam olarak nasıl yaratıldığını açıklamaz. ..sadece yaratılmış olduğunu varsayar ve sonrasını anlatır bize...der ki hesiodos..chronus'un egemenliği sırasında, ölümsüz tanrılar ilk insan soyunu yaratmi$lar... buna "altın soy" deniyormu$.. bereketli topraklarında tanrılar gibi ya$armı$ ilk insan soyu, mutluluk içinde ya$ar, mutluluk içinde ölür, sonra toprağı ve insanlari koruyan birer minik cine dönüşürlermi$...

    sonra "gümüş soy"unu yaratm$ tanrılar... gümü$ soy, altın soy kadar zeki değilmi$... aptallıklarıyla başlarını derde sokar, tanrılara saygısız davranırlarmı$... zeus bunu saygısızlık olarak nitelendirmiş ve onları yeraltı cinlerine dönü$türüp toprağın altına gömmü$..

    "tunç soy" yaratılmış ardından...oysa yeni gelen bu soy, çok daha betermiş öncekinden.. birbirlerine saldırmaktan, savaşmaktan, öldürmekten başka yaptıkları yokmuş.. zeus'un devreye girmesine gerek kalmamış bu sefer, onlar kendi kendilerini yok etmişler ve hades'in karanlık yeraltı dünyasına göcmü$ler..
    "demir soy" en son gelmiş ve hala sürmekte olan soydur... yine bu efsanede denir ki, bir altıncı soy daha gelecek... saygısız, sevgisiz, yokedici bir toplum olacak ve hak kavramı ortadan kalkacak, güçlüler kazanacak, güçsüzler ölüme mahkum olacak. (pek de yanılmamış galiba... 6. soy geldi mi, ne dersiniz? :))

    ovidius'un metaporphoses adlı yapıtındaki anlatısı:aşklarıyla olympos çevresinde oldukça ünlü olan zeus, kız kardeşi demeter'e kaptırmış gönlünü, onunla beraber olmuş ve güzeller güzeli kore doğmuş..(kore, daha sonra yeraltı tanrıçası olduğunda ismi persephone olacak...bu da başka bir hikaye :)) kore, güzelliğinin yanı sıra son derece alımlı, kibar, zeki ve güleryüzlü bir kızmış. iflah olmaz çapkın zeus, tutup kendi kızına aşık olmuş bu güzelliği gördüğünde. aklı fikri kore ile beraber olabilmekteymiş.. bir gün onu yalnız başına ormanda otururken gördüğünde, fırsat bu fırsat demiş, bir yılana dönüşmüş ve onunla beraber olmuş. kore, zagreus'a hamile kalmış. o sıralar zeus'un gözdesi, en sevdiği kore olduğu için, oğlu zagreus'un da ayrı bir önemi varmış zeus için.. onu deliler gibi seviyor, koruyor, kolluyormuş.

    ancak zeus'un onu sevdiğinden çok nefret ediyormuş kıskanç hera zagreus'tan... hera'nın hışmından korkan zeus, bir mağaraya saklamış oğlunu. zamanında kendisini büyütmüş olan kuretlere emanet etmiş onu. hera veya onun saldığı adamları yaklaşacak olursa, korkunç sesler çıkarıp onları korkutmalarını ve aynı zamanda bebek sesini bastırmalarını iyice tembihlemiş. ancak hera'nın öfkesi öyle büyükmüş ki, zagreus'u bulamayınca titanları çağırmış kendisine yardıma.. titanlar bebeği bulmuşlar kuretlerin sakladığı mağarada... ancak bebek zagreus korkmuş dev titanlardan ve mağaranın daracık dibine saklanmış...titanlar bir ayna getirmeyi akıl etmişler mağaranın girişine. zagreus kendi aksini görünce aynada, meraka kapılıp dışarı çıkmış.. işte o anda üzerine atılmışlar bebeciğin titanlar ve onu paramparça edip etlerini yemişler. geriye sadece kemikleri kalmış...
    bunu duyan zeus öfkesinden deliye dönmüş ve şimşeklerini göndermiş titanların üzerine... oracıkta küle dönüşmüş titanlar ve zagreus'un kemikleri... zaman geçmiş, yağmurlar yağmış. yağmur suları çamura dönüştürmüş zagreus ve titanların küllerini...
    prometheus gelmiş sonra. ( kendisi bir titan olduğu halde, zeus'a karşı savaşmayı kabul etmedikleri için kardeşi epimetheus ile prometheus, tartaros'a gönderilmemiş, zeus tarafından insanın yaratılışında görevlendirilmişlerdir.)

    prometheus, şekil vermiş bu çamura... insan bedenini yaratmış... o sırada oradan geçmekte olan tanrıça athena, prometheus'un eserine hayran kalmış ve çamura hayat üflemiş. işte ilk insan böyle yaratılmış... zagreus'un saflığı, temizliği, iyiliği ve güzelliği ile titanların kötülüğü ve çirkinliğinin bir karışımı... insanın içinde hem iyilik hem kötülük bulunması bundan olsa gerek :))

    zaman geçmiş köprülerin ardindan coook sular akmiş insanoğlu çoğalmaya başlamış... (bu kısım da mitolojinin birçok yerinde olduğu gibi oldukça kafa karıştırıcı. çünkü birazdan göreceğimiz pandora, ilk kadın ölümlüdür. demek ki pandora gelene kadar insanlar, yani erkek bireyler, bir şekilde kendi başlarına çoğalmayı başarmışlar... nasıl? bu da mitolojinin bilinmezlerinden biri :))

    insanoğlu yaratıldığında prometheus kardeşi epimetheus'a der ki, "şimdi de sen bu ölümlü canlıların sıfatlarını dağitiver bilaaderim..." epimetheus başlamış onlara iyi kotu özellikler vermeye... en son sıra insana gelmiş.epimetheus bir bakmış ki, elindeki bütün güzel sıfatları dağıtmış, insana verecek birşey kalmamış! (işte tam bu can alıcı noktada, prometheus'un "ileri görüşlü / önceden gören", epimetheus'un "geri görüşlü / sonradan gören" anlamlarına geldiğini belirtmemde fayda var sanırım :)) prometheus yetişmiş o anda ve insana iki ayağı üzerinde durma yetisi, ateşi ve bunu kullanacak zekayı vermekte karar kılmış...ne verseydiki daha adam olana cokhh bile..

    insanlar gelişmeye başlamışlar... zeus karışmış orda hemen işin içine... demiş ki, biz tanrılara tapınmayı öğrensin bu insanoğlu.. "bana, kurban ettiğiniz her hayvanın bir parçasını vereceksiniz... hangi parça olduğuna ben karar vereceğim. haydi kurban edin bana şurda duran koyunu" diye buyurmuş...

    prometheus insanlara yardımcı olmuş hemen... ölümsüz bir tanrının, insanoğlunun yiyeceğine kendisini ortak koşuyor olmasına öfkelenmiş ve bir oyun oynamış zeus'a... kurban etinin en güzel parçalarını iskembenin içine doldurmuş... en kötü kısımlarla kemiklerin üstünü bir güzel örtmüş yağlarla... insanlar demişler ki , "buyur seç bakalım, hangi parçaları sana verelim kurban ettiğimiz hayvanlardan, ulu zeus?" zeus şöyle bir bakmış, "o iğrenç işkembeyi ben ne yapayım, şu yağlarla kaplı semiz etleri seçiyorum" demiş... ancak bir bakmış ki yağların altında kemik dolu. çok öfkelenmiş zeus... kendisini aldatmış olan insanlara ve prometheus'a çok içerlemiş hatta bi köşeye çekilmiş hirsinden ağlamiş garibim.. bir tanrı olarak oyuna getirilmeyi hazmedemiyormuş ama, kararı kesin olmak zorundaymış tanrının; hayır bunu beğenmedim diğerini alacağım diyemezmiş...

    tanrıların tanrısı, üçkağıda gelmiş olmayı yedirememiş kendisine, ve onlara ceza olsun diye ellerinden ateşi geri almış ve baldiri ciplak sekilde birakmiş insanoglunu.... prometheus yine yetişmiş hiziraleyhisselam gibi imdadına insanların.. gitmiş tanrısal ateşten bir parça çalmış, onlara vermiş...prometheus gostermis yine delikanliligini...
    işte böylesine insan dostudur, mitolojinin ilk asisi olan prometheus..hep insanlar için çalışmış, savaşmıştır. tanrıları hep son derece sıkıcı ve adaletsiz bulmuştur..

    zeus, prometheus'u cezalandırmaya karar vermiş. hephaistos'a onu kafkas dağlarına zincirlemesini emretmiş. ..cezası çok ağırmış: kolları iki yana açılmış şekilde zincire vurulan prometheus'un karaciğerini gündüz boyunca bir kartal didikleyerek yiyor, sonra ciğeri gece boyunca yeniden büyüyormuş. büyük acılar çeken prometheus bu cezaya sonsuza dek çarptırılmış, zira kendisi ölümsüzdür..banane olm ben ölümsüzüm diyerekden zeusu çileden çikartiyormu$..prometheus delikanli oldugu kadar espiliymişde..

    sonunda prometheus yeniden özgürlüğüne kavuşmuş.. ama nasıl, işte bu kesin olarak bilinmiyor... bazı kaynaklara göre, hercules kurtarmış onu... bazıları ise, zeus'un onu affettiğini söyler... çünkü, zeus yine gönlünü yeni bir aşka, su perisi thetis'e kaptırdığında, prometheus bunu görüp, "thetis'in doğuracağı çocuk babasından çok daha kuvvetli ve iktidar sahibi olacak, sakın onla beraber olma" demiş (hatırlatma: prometheus=önceden gören... sanırım bir nevi kahinlik de sayılıyor bu... ) ve zeus onun zincirlerini çözmüş...
    ardından insanlar arasındaki yaşamına devam eden prometheus, zeus'un hala kendisine bir kötülük yapabileceğini biliyormuş. (bkz. üst satırdaki hatırlatma :)) bu yüzden kardeşi epimetheus'u uyarmış: "sakın tanrılardan hediye kabul etme !" ancak günün birinde epimetheus, bir tanrı hediyesini kabul edivermiş! güzeller güzeli pandora imiş bu hediye... ilk dişi insan, ilk ölümlü kadın... epimetheus görür görmez aşık olmuş pandora'ya ve onu geri yollayamamış..

    pandora yanında bir kutu getirmiş... prometheus demiş ki kardeşine, "beni dinlemedin, hediyeyi kabul ettin, ama bari şu kutuyu sakın açma! başımıza bir bela gelecek" fakat merakına yenilen epimetheus, yine kardeşinin öğüdüne kulak vermemiş. kutuyu açar açmaz, bütün dertler, kötülükler, üzüntüler, sıkıntılar saçılmış etrafa. prometheus hemen atlamış kutunun üstüne, kapağını kapatıvermiş. böylece tek birşey kalmış kutuda: umut...

    umut o anda prometheus'un yönetimine girmiş... onu çok iyi korumuş prometheus ve asla gerekenden fazlasını vermemiş kimseye; ve kardeşinin hatalarının sonucu, yaratmış olduğu insanoğlunu asırlar boyunca korumak, kollamak zorunda kalmış....
    evet ebeme sevgilerle kulaklari çinliyordur umarim...
  • dini kaynaklarda şu sekilde yeralır :

    sumer'de: tanrılar, özellikle dişi tanrılar çoğalmaya başlayınca işlerin çokluğundan, yiyeceklerini hazırlamanın zorluğundan yakınıyorlar ve bütün tanrıları var eden deniz tanrıçası nammu'ya bir çare bulması için yalvarıyorlar. o da bilgelik tanrısına bilgeliğini ve marifetini göstermesini söylüyor. bilgelik tanrısı yumuşak kilden şekiller yapıyor ve tanrıçaya sesleniyor:

    "ey annem! adını vereceğin yaratık oldu,/onun üzerine tanrılann görüntüsünü koy (30),/dipsiz suyun çamurunu karıştır,/kol ve bacakları meydana getir./ey annem! yeni doğanın kaderini söyle!/işte o bir insan!"

    bu iş esnasında bütün tanrıların annesi, yer tanrıçası, doğum tanrıçası ve bilgelik tanrısı olmak üzere 4 tanrı birlikte bulunuyorlar. tevrat tekvin 2-7: "rab allah yerin toprağından adamı yaptı ve onun yüzüne hayat nefesini üfledi ve adam yaşayan can oldu."

    tevrat'ta insanın yaratılışı iki türlü anlatılmış:

    tekvin bap 1: 26:

    "allah yeri, göğü, yıldızlan, bitkileri hayvanları yarattıktan sonra allah dedi: 'suretimizde benzeyişimize göre insan yapalım! o yeryüzünde her şeye hâkim olsun.' ve allah insanı kendi suretinde yarattı ve onları erkek ve dişi olarak yarattı."

    böylece yaratılmanın son günü; 6. gün bitiyor. talmud'a göre bu ilk adem'le birlikte yaratılan kadının adı lilith'dir. bu kadın kendini adem'le eşit görüp, onun sözünü dinlememiş ve bir dişi cin olmuş, erkeklere sataşmaya başlamış. yakaladığı bir erkeği bırakmazmış. özellikle ayın yedinci günü erkekler için büyük tehlike imiş. bu lilith, sumer aşk tanrıçası inanna'nın ağacına yuva yapıp onu kestirmeyen bir cinin adı. (bkz. hartmut schmökel, das land sumer, stuttgart, 1962, s.141.)

    allah daha sonra adem'i topraktan, karısını da kaburgasından yaratıyor. görüldüğü gibi tevrat'ta insan altıncı günde erkek ve dişi olarak yaratıldığı halde, tekrar erkek çamurdan, kadın onun kaburgasindan yaratılıyor.

    tevrat'ta birbirinden ayrı iki yaratılış efsanesini özetleyecek olursak (tekvin, bap 1:31): yaratılış altı günde oluyor. birinci günde tanrı gökleri ve yeri yaratıyor, gece ve gündüzü meydana getiriyor. ikinci gün, suları ayıran bir kubbe yapıyor ve bu kubbeye, tanrı, gök diyor..

    üçüncü gün, suların altından toprağı çıkarıyor, ona, yer diyor. suları bir yere toplayarak onlara deniz diyor. yerden ağaçlar, bitkiler çıkartıyor. dördüncü gün, gökkubbesinde güneş, ay ve yıldızları yapıyor. (halbuki birinci günde gök ve yer yaratılmış, gece ve gündüz güneş ve ay'sız meydana gelmiş, hatta ikinci günde bitkiler ve ağaçlar bile çıkmıştı.) beşinci gün, suda yaşayam hayvanlarla kuşlar yaratılıyor. altıncı gün sığırlar, sürüngenler, yerde yaşayan bütün hayvanlar yaratılıyor. yaratılan bütün hayvanlara egemen olması için tanrı, insanı kendi görünüşünde ve erkek, dişi olarak yaratıyor. ve onlara, "çoğalın!" diyor. böylece, altıncı günde yaratma bitiyor. yedinci gün tanrı dinleniyor.

    bap 2:4'ten itibaren, yaratma değişik olarak anlatılıyor. yukarıda, her türlü bitki ve insan çift olarak yaratıldığı halde, burada yağmur henüz yağmadığı için, bir kır otu ve fıdanı yoktu, deniyor. yerden bir buğu yükseliyor ve tanrı yerin toprağından adam'ı yapıp hayat nefesini üflüyor. ve adam; yaşayan can oluyor. bundan sonra, tanrı, doğuda aden'de bir bahçe yapıyor, adam'ı oraya koyuyor ve o yalnız kalmasın diye, kaburgasından kadını yaratıyor. bu gösteriyor ki, bu hikâye iki ayrı kaynaktan alınmış. ikincisi sumerlilere dayanıyor. ilginç olanı, babilliler daha sonra yaşamış olmalarına rağmen, onların yaratılış efsanesinden iz olmaması.

    kuran'da insanın yaratılışı çeşitli surelerde değişik tarzda geçiyor: mü'minun suresi, ayet 12:

    "insanı süzme çamurdan yarattık."

    rahman suresi, ayet 14:

    "allah insanı pişmiş çamura benzeyen balçıktan yarattı." âli imran suresi, ayet 19:

    "allah'ın nezdinde isa'nın durumu adem'in durumu gibidir. allah onu topraktan yarattı."

    secde suresi, ayet 7:

    "o ki, yarattığı her şeyi güzel yapmış ve ilk başta insanı çamurdan yaratmıştır."

    en'âm suresi, ayet 2:

    "çünkü bizi çamurdan yaratan, ölüm zamanını takdir eden ancak odur."

    hâcc suresi, ayet 5:

    "ey insanlar! şunu bilin ki, biz sizi topraktan, nutfeden, sonra pıhtılaşmış kandan, sonra hilkati belirsiz bir lokma et parçasından yarattık.

    hicr suresi, ayet 26:

    "ant olsun ki, biz insanı (pişmiş) kuru bir çamurdan, şekillenmiş cıvık bir balçıktan yarattık."

    bu ayetin diğer bir çevirisi de; "ant olsun ki, insanı balçıktan, işlenebilen kara topraktan yarattık."

    ayet 27-28:

    "rabbin meleklere, 'ben, balçıktan, işlenebilen kara topraktan bir insan yaratacağım, onu yapıp ruhumdan üflediğimde ona secdeye kapanın' demişti."

    ayet 30-31:

    "bunun üzerine, iblis'in dışında bütün melekler hemen secde ettiler. allah, 'ey iblis! seni secde edenlerle beraber olmakta alıkoyan nedir?' dedi."

    ayet 33:

    "'balçıktan, işlenebilen kara topraktan yarattığın insana secde edemem' dedi."

    ayet 34:

    "'öyle ise defol oradan sen artık kovulmuş birisin, doğrusu hesap gününe kadar lanet sanadır dedi." (bu ayetlerde de görüldüğü gibi, şeytan aslında bir melek, ama 'itaatsiz' bir melek.)

    görüldüğü gibi her üç dinde de insan çamurdan yaratılmış. fakat sumer'de insanın yaratılma nedeni ve nasıl yaratıldığı aynntılı olarak anlatılmış.

    r. cooper kitabının 209. sayfasında150 yıl önce şunlan yazmış:

    "bir insanın çamurdan meydana geldiğine ve hayat nefesi verilerek canlandığını düşünmek, kadının erkeğin kaburgasından yaratılmış olduğıınu kabul etmek, ancak barbarların yaşadığı çağa ait olmalı. bunlara inananlar, ayın küflü peynirden yapıldığı din kitaplarında yazılsa ona da inanırlar. insanlar adem ile havva'dan üremiş olsalar bu kadar farklı ırklar nasıl meydana gelir?"

    tevrat'a göre yaratılış 6 bin yıl önce olmuş. hıristiyanlık da bu tarihi kabul etmiş. kur'an'da bu yok. fakat islam inanışına göre 5 bin yıl önceymiş. buna karşılık sumer kral listesine göre, 241200 yıl öncesine gidiyor. çinliler 49 bin yıl önce diyorlarınış. mısırlılara göre 13 bin yıl önce, heredot ise 17 bin yıl önce diyor. bunlara göre tek tanrılı dinlerin yaratılış başlangıcı olarak verdikleri tarihler, ne tarihsel kaynaklara, ne de biliınsel kanıtlara uyuyor. bugün 4 milyon yıl önceye ait insan fosilleri bulundu. allah-varsa eğer- neden doğrusunu yazdırtmadı acaba?

    kaynakça ve dipnotlar:

    27. tarih sumer'de başlar, s.64-69.

    28. kur'an'da yaratılış ile ilgili diğer ayetler:

    tevbe suresi, ayet 3:

    "şüphesiz ki, sizin rabbiniz gökleri ve yeri 6 günde yaratan, sonra da işleri idare ederek arşa yerleştirendir."

    hûd suresi, ayet 7:

    "o, arşı su üzerinde iken gökleri ve yeri 6 günde yaratandır."

    furkan suresi, ayet 59; secde suresi, ayet 4: (iki ayet de aym)

    "gökleri ve yeri ve ikisinin arasındakileri 6 günde yaratan, sonra arşa yerleşen rahmandır."

    sâffât suresi, ayet 11:

    "ey muhammed! allaha eşkoşanlara sor! kendilerini yaratmak mı daha zordur, yoksa bizim yarattığımız gökleri yaratmak mı? aslında biz kendilerini özlü çamurdan yaratmışızdır."

    fussilet suresi, ayet 9, 11-12:

    "ey muhammed! size yeri iki günde yaratanı mı inkâr ediyorsunuz ve ona eşkoşuyorsunuz?"

    "sonra duman halinde bulunan göğe yöneldi ve ona ve yeryüzüne 'isteyerek veya istemeyerek buyruğuma gelin' dedi . ikisi de 'isteyerek geldik' dediler. allah bunun üzerine 2 gün içinde 7 gök yarattı ve her göğün işini kendisine bildirdi. yakın göğü ışıklarla donattık ve bozulmaktan koruduk." (burada hem allah, hem üçüncü şahıs konuşuyor!)

    29. s.n. kramer, the sumerians, s.150, 151. giovanni pettinato, das altorientalische menschenbild und die sumerischen und akkadischen schöpfungsmythen, heidelberg, 1971.

    30. buradan anlaşılacağı üzere, sumer'de, tanrılar insanı kendi görünüşleriyle yaratmışlardı. bu da onların tanrıları insan gibi düşündüklerine bir kanıt oluyor. aynı deyimi tevrat'ta buluyoruz.
    tekvin bap 1:27

    "ve allah insanı kendi suretinde yarattı, onlan erkek ve dişi olarak yarattı."

    tekvin bap 9:6

    "çünkü allah kendi suretinde adam'ı yaptı."

    kur'an mâide suresi, ayet 64:

    "yahudiler 'allah'ın eli sıkıdır' dediler. dediklerinden ötürü elleri bağlansın.

    lanet olsun! hayır! onun iki eli de açıktır, nasıl dilerse sarf eder."

    âli imrân suresi, ayet 115:

    "doğu da batı da allah'ındır. nereye dönerseniz allah'ın yüzü oradadır."

    sâd suresi, ayet 71:

    "rabbin meleklere demişti ki, 'ben muhakkak çamurdan bir insan yaratacağım. onu tamamlayıp içine ruhumdan üfürdüğüm zaman derhal ona secdeye kapanın!' melekler toptan secde ettiler. yalnız iblis secde etmedi, zira o büyüklük tasladı, kâfirlerden oldu. allah, 'ey iblis! iki elimle yarattığıma secde etmekten seni men eden nedir? böbürlendin mi , yoksa yücelerden mi oldun?' dedi. lblis, 'ben ondan hayırlıyım, beni ateşten, onu ise çamurdan yarattın' dedi."

    görülüyor ki, tüm dinlerde tanrı, "insan"a benzer şekilde tarif edilmiş.
  • insanın yaratılışı mitleri, gerçek bir bilgi değeri olmasa da, "kültürlerin hayata bakış açılarını" anlamak ve onlar gibi düşünebilmek, en azından nasıl düşündükleri hakkında fikirler edinebilmek açısından son derece değerli mitlerdir. bu tarz anlatılara safsata, hurafe gibi yakıştırmalar yapmak mantığa aykırıdır. çünkü evet, bunlar birer safsatadır o amiyane tabirle. burada mantıksız olan, bu yaratılış mitleri'ni ciddiye alıp, "gerçek olup olmaması" konusunda değerlendirme yapmaktır. bunlar elbette gerçek değildir. bunlar bize sadece antik dünya insanlarının hayal gücünü ve düşünlerini anlatırlar. ve sadece bu sebeple bile değerli görülmeye, araştırılmaya layıktırlar. burada bu mitlerin bir kaçını vermek istiyorum:

    sümer mitolojisi’nde:

    sümer mitolojisi'nde insanın yaratılış amacı, bizzat kendisinin etkilediği diğer mitolojilerde (sami, hellen, hint-iran, anadolu..) olduğu gibi tanrılara hizmet etmektir. yukarıda bahsettiğimiz dünya tamamen ve yalnızca tanrıların yaşadığı ve işlerini kendilerinin hallettiği bir dünyadır. ancak tanrılar sıkılmış ve yorulmuştur. birgün bir eğlencede bilgelik tanrısı enki'ye kendilerine hizmetkarlar yaratmasını salık verirler. enki de annesi ki, yani ninmah ile birlikte kilden yapılmış 6 tipte "insan"ı tanrılara sunar. ancak bunlar akılsız, kültürsüz ve konuşmayı bilmeyen varlıklardır.

    bunun üzerine enki, kendi başına bir insan yaratmaya karar verir. ancak başarısız olur. yarattığı şey yine akılsız, zekadan yoksun bir varlıktır. şimdi, gelelim bu mit hakkındaki büyük soruna: insanın yaratılışı adlı mit tabletinin buradan sonrası fena halde tahrip olmuş ve kırıklı haldedir. bu yüzden mitin devamında sadece ninmah'ın enki'ye çok kızdığını, ve beğenilmese de insan'ın tanrıların hizmetindeki akılsız bireyler olarak çalıştırıldığını öğreniyoruz.

    mitin devamında yine lahar ve aşnan adlı iki bereket tanrısının, bu hizmetkar ve çilekeş insana acıdığını ve "yaratılan tüm iyi şeylerin hatrına" ona soluk verdiklerini, aklı ve düşünceyi bahşettiklerini öğreniyoruz. burada belki lahar ve aşnan'ın kişiliğinde hellen'lerde insan'a kültürü tanıtan prometheus'u bulabiliriz.

    ayrıca bu mit haricinde, sığır ve tahıl adlı metinde de, lahar ve aşnan'ın insanı yarattığına dair, daha doğrusu "yaratılmış olan akılsız ve ruhsuz insana soluk verdiklerine" dair ifadeler geçmektedir. şüphesiz bu mitlerin devamı vardır ve belki de bulunacaktır. ancak kitabı-mukaddes'teki yaratılış efsanesi'nin babil aracılığıyla sümer'den alındığını söylemek yerinde olacaktır. nitekim sümer'e oranla geç olan hellen mitlerinde de sümer etkilerini görüyorsak, yaratılış hakkındaki sami kökenli olduğunu düşündüğümüz hikayelerin sümerli asılları da bunulabilir. yapılan araştırmalar sonucunda, örneğin adem ile havva mitinin sami değil de, doğrudan sümer kökeninin de bulanacağını düşünmemek için hiçbir sebebimiz yok..

    yunan mitolojisi’nde:

    "tanrılar ile titanların büyük savaşı" titanomakhia'dan sonra tanrılar "kendilerine hizmet etmeleri amacıyla" insan'ı yaratır. tanrılar kendi yiyeceklerini, içeceklerini hazırlamaktan, kendi kıyafetlerini yapmaktan bıkmıştır.. bu yüzden insan yaratılmıştır. ancak insan ilkeldir ve akli yetisi, kültürel bilgisi yoktur. bu sebeple titan iapetos'un oğlu prometheus insanlara acır ve bilgeliği ve bilgiyi temsil eden, yalnızca olympos'ta bulunan "ateşi" insanlara tanıtır. ancak zeus buna çok kızar. insanlar ateşi almalarına rağmen yine de ilkellikle cezalandırılır ve evrensel bilgiye ulaşmak için kendileri çaba göstermek zorunda bırakılırlar. prometheus ve kardeşi atlas da ceza alırlar. atlas yer küreyi taşımakla cezalandırılır. prometheus ise hindikuş dağlarına sürülür. burada bir kayalıkta zincire vurulan prometheus'un hergün yenilenen ciğerini sürekli parçalayan ve yiyen bir akbaba vardır. ancak birgün, bu duruma içerlenen herakles, hindikuş'a gider ve prometheus'u kurtarır.

    prometheus verdiği onurlu mücadele sayesinde saygınlık kazanır ve ölümsüzler arasına alınır. gerçekten yüce bir kahraman olarak görülmeye başlanmıştır. hatta bazı mitlere göre insanları zeus değil, bizzat prometheus yaratmıştır.

    mısır mitolojisi’nde:

    1. mısır mitolojisi'nde gök ve yer'i temsil eden nut ve gem'i yaratan, "ilk tanrısal çift", hava ve nem, şu ve tefnut, karanlıklarda gezerken kaybolurlar. re - athon bir gözünü onları aramaya gönderir. göz, onları bulduğunda "sevinçten ağlamaya başlar" ve bu "yaşlar şekillenip insana dönüşür."
    2. daha az kabul gören başka bir mite göre ise tanrı ptah birgün çok derin düşüncülere dalar ve düşünce gücüyle insanı yaratır.
    3. bazı yerel bölgelerde, daha doğrusu tarımın ve zanaatkarlığın daha etkin olduğu aşağı mısır'daki anlatılara göre tanrı khunum, insanı kutsal çömlekçi çarkında yaratmıştır.
    4. çok az bilinen bir mite göre ise tanrı atum, insanı tükürüğünden yaratmıştır.

    son olarak iskandinav mitolojisi'nde:

    1. germen toprakları'nın daha çok kuzey bölgelerinde, yani norveç, isveç ve izlanda'da anlatılan birinci mite göre "ilk üç kutsal tanrı"; odin, hoenir ve lodur, birgün yolda rastladıkları "iki ağaç gövdesini" canlandırırlar ve bunlara insan adını verirler. erkeğin adı ask, dişinin adı embla'dır. insanların soyu bu çiftten türer.

    2. ikinci ve daha çok alman kültüründe benimsenen efsaneye göre ise "ilk adam" dev tuisto'nun oğlu mannus'tur. mannus'un üç oğlundan "üç büyük alman kabilesi" doğmuştur. ingevon, hermion ve istevon.
  • bir insan şekli yapmış tanrı bir gün çamurdan,
    demiş ki: 'insanoğlu, türesin bu hamurdan!'
    düşünmüş ki ne duyar, ne hisseder bu çamur,
    insanoğluna çok var, yetişmez yalnız hamur.
    demiş: 'uçup çıkayım göklere bir ruh bulayım,
    çamura ruh katayım, tam bir tanrı olayım'
    tanrı ne yaratsaymış, şeytan da kıskanırmış,
    hele fırsat bulsaymış, ne korkar, utanırmış.
    tanrının çıplak tuysuz bir de köpeği varmış
    yabancıya vermez yüz, tepinerek havlarmış.
    tanrı demiş köpeğe : 'eğer şeytan gelirse,
    sakın aldanmayasın,sana bir şey verirse'
    bir ruh bulayım diye tanrı uzaya çıkmış;
    tanrı ne yapmış diye, şeytan ortaya çıkmış
    köpek şeytanı görmüş, korkutarak havlamış.
    bakıp köpeği süzmüş, güzel sözle tavlamış.
    demiş: 'ey köpek niçin tüysüzsün sen doğuştan?
    titriyor bak hep için,rahatın yok soğuktan;
    tanrı'nın insan'ına gel yol ver bir bakayım;
    senin tüysüz sırtına, altın tüyler takayım.'
    köpek bu söze kanmış, havlamamış şeytan'a,
    şeytan çamuru almış tükürmüş ilk insana.
    şeytanın tükrüğüyle köpekte hep boyanmış,
    altın tüy buldum sanmış, pis tüylere donanmış.
    tanrı dönünce bakmış, insanı tükürüklerle,
    köpek de dolaşıyor, gururla pis tüylerle.
    köpeğe demiş: 'doyma insandan rahat bulma,
    nefret etsinler senden, dayaktan eksik olma!'
    tanrıdan kıllı imiş, atası ilk insanın,
    (vücudu da kıllıyı, aslında oğuz-han'ın.)
    şeytanın tükrüğünü, çevirmiş tanrı içe,
    insanın iç yüzünü, getirmiş tanrı dışa.
    insan ölümlü olmuş,içi hastalık dolmuş,
    fesat kalbini yolmuş,insan gökten kovulmuş.
    güzelmiş dıştan insan, sakın bakıp aldanma!
    güdermiş içten şeytan, sakın aldanıp kanma!

    '' şeytanın tükrükleri içinde kalan insanoğlu,hilekar, yalancı ve kötü olmuş.gerçi bu yuzden , insanın dışı temiz görünürmüş ama; şeytanın tükürükleri ile dolu olan içi, fesatla sıvanmış imiş. tanrı göklerde yaşasın diye yarattığı insanoğlunu, şeytanın bu hareketi yüzünden beğenmemiş ve yeryüzüne indirmiş. demiş ki :' git seni gözüm görmesin, git de yeryuzunde yaşa, gerektiği zaman öl ve gerektiği zaman da doğ! sen gökyuzunde olumsuz olarak yaşamaya layık bir varlık değilsin!'
    insanın içinde kalan şeytanın tükrükleri yüzünden hastalıklar doğmuş. bunun için de insanoğlu hastalanır iyileşir ve ölür olmuş.''

    bahaddin ögel - türk mitolojisi 1 - vı. türklere göre 'insan' - altay destanlarında 'insan'
    insanın yaratılışı s.104-105

    copy paste değil alın teri de niye yazmadan bakmadıysam amk, hazır yazılmışları varmış intirnitte, çakar/yapıştırır geçerdim.

    bir de kabak yine insanın götünde patlamış. ne bahtsızmış la şu insanoğlu. şeytan tükürdü diye dehilenmiş bu sefer de.
    tanrıların yanı, cennet, gökler derken bakalım dünyadan ne zaman yiyecek siktiri ?
  • aleksi zorba'ya göre insan şöyle yaratılmış:

    "tanrı bir sabah, cinleri başına toplanmış halde uyandı. 'ben ne biçim tanrıyım ki' dedi, 'vaktimi gecirmek icin bana günnük yakacak ve küfredecek insanlarım yok? baykuş gibi yalnız yaşamaktan bıktım artık! tuuh!' avuclarına tükürdü, camur yaptı, iyice yoğurdu; kücük bir insan yapıp günese bıraktı. yedi gün sonra aldı, pişmişti. tanrı ona bakıp güldü: 'hay şeytan alsın beni!' dedi. 'bu düpedüz domuz be! başka şey istiyordum, başka şey oldu. hapı yuttum, ama oldu bi kere...' sonra, ensesinden yakalayıp bir tekme attı: 'haydi bas!' dedi, 'git, başka domuz yavruları da yap. dünya senindir; yürü! biir, iki, marş!..' fakat o, domuz değildi. başında fötr şapka, omuzlarına rasgele atılmış bir ceket, ütülü bir pantolon ve kırmızı tüylü çarıkları vardı. belinde de, -ona şeytan vermiş olmalı- üstünde, 'seni yiyeceğim' yazılı, bilenmiş bir laz bıçağı taşıyordu... bu insandı.

    tanrı, öpsün diye elini uzattı ona. ama insan, bıyığını burarak dedi ki: 'yol ver be moruk, geçeyim!'

    (bkz: vios kai politia tou alexi zormpa)
  • herhangi bir kavramın birden fazla yaklaşımı olabilir ve her yaklaşım ile farklı bir yönüne yaklaşabilirsiniz. örneğin türkiye asya ve avrupa'nın kesiştiği anadolu üzerinde kurulmuştur diyebilirsiniz. ya da savaşlarda ölen yüzbinlerce türk gencinin omuzlarında kurulmuştur diyebilirisiniz. her ikisi de kendi içinde tutarlı olabilir.

    alak suresinde belirtildiği gibi insan bedeni itibari ile bir et-kemik yapıdır. yani insan bilinci bedende var olmuştur. keza sadece insan değil dünya üzerindeki yaşamın temelinin su olduğunu her bilim adamı kabul ediyor artık. diğer yandan vücudumuzun diğer elementleri uzaydan gelme değil bifiil şu anda yaşadığımız dünya'da var olan elementlerdir. yani dünya'nın toprağı ve suyu ile yoğrulduk biz zaten. ama bu yoğrulmayı dışarıdan bir tanrı yapmadı elbet.

    fakat burada ki işareti iyi anlamak lazım. insan bilinci ve geri kalan her şey gerçekten yok idi. hatta şöyle bir hadis rivayet edilir. rasulullahın allah var idi ve onunla beraber hiç bir şey yok idi sözü hz.ali'ye sorulduğunda o an bu andır (el an kema kan), yani hala öyledir ifadesini kullandığı söylenir.
  • ilkinin değil ama ırkın yaradılışı semavi dinlere göre akrabalar arası ilişki * ile oluşmuştur. modern tıbbın ensest sonucu doğan çocuklara ilişkin tespitlerinden hareketle, belki o yüzdendir insan ırkının defolu / hatalı olması*; savaşla / açgözlülükle kendimizi yok etmemiz.
  • ilginçtir birçok farklı inanış ve kültürde, insanın yaratılışı aşamasında işin içine bir şekilde toprak (ve türevleri; balçık, kil, taş... ) giriyor. ilgili efsanelerden bazılarını yazmaya çalışalım:

    antik yunan mitolojisi:
    -promethus bir titan olduğu halde tanrılarla titanların savaşına katılmaz. malum, savaşı titanlar kaybeder ve idareyi yeni nesil tanrılar alır. kendisi sonraları bu yenilgiyi hazmedemez ve intikam almaya karar verir. yeni tanrılara bela olacak (belki de zamanla yerlerine geçecek) insanı; gözyaşı ile ıslattığı balçıktan bizzat elleriyle şekil vererek yaratır. sonrasını hepimiz biliyoruz; zeus prometheus'u bir kayaya bağlar ve cezalandırır. hikaye burada bitmez. zeus'un öfkesi dinmez. prometheus'un kardeşi epimetheus'un başına bela olması için pandora olarak bildiğimiz ilk kadını yaratır. zeus, pandora' yı yaratma işini bir başka tanrı hephaistos'a verir. hephaistos pandora'yı su ve çamurdan heykel şeklinde yaratır. sonra içine ateşi koyar.

    -nuh ve tufan hikayesinin bir benzeri yunan mitolojisi'nde de vardır. burada ana kahramanımız adı deucalion'dur. klasik hikaye: baş tanrı zeus insanları cezalandırmak için büyük bir tufan göndermeye karar verir. prometheus, deucalion'a tufanı önceden haber verir. deucalion ve karısı bir deniz taşıdı yapıp tufandan kurtulur. çiftimiz karaya çıkınca tanrılara kurbanlar keser. ve tanrılardan başka insanların da yaratılmasını isterler. tanrıça themis bu isteğe cevap verir: "tapınağımdan ayrılınca, kemerlerinizi çözün ki giysileriniz serbest kalsın. sonra yüzlerinizi saklayıp büyük annenizin kemiklerini arkanıza atın." çiftimiz başta bu sözlerden bir şey anlamasa da, " heralde büyük annemiz dünya, kemikleri ise çevremizdeki taşlar, kayalardır " diye düşünür ve işe koyulurlar: önceelbiselerini gevşetip başlarını örterler. sonra elbiselerinin eteklerine taş doldurup parnassos dağı’nın yamacından aşağı doğru yan yana yürürler. yolda taşları omuzlarının üzerinden arkaya atarlar. taşlar yere çarpınca sertliklerini kaybeder. yumuşar ve büyür, insan şeklini alır. kısa süre sonra kayaların katı bölümü insan kemiğine dönüşürken yumuşak nemli toprak içeren tarafı et olur.
    (donna rosenberg`;dünya mitolojileri)
    not i: bu hikayenin orta doğu versiyonu için (ibrahimi dinlerden de daha eski versiyonu): utnapiştim
    not ii:yunan mitoslarıyla ilgili kaynaklar nette bol miktarda mevcut . ben genel olarak wiki ve azra erhat hoca'nın mitoloji sözlüğü kitabını kullanıyorum.

    sümer, babil mitolojisi`:
    -kendi temel ihtiyaçları için çalışmaktan bıkan tanrılar, angarya işleri yapacak birilerini yaratması için, ( tatlı suların ve bilgeliğin tanrısı) enki'ye giderler. enki o sırada uyumaktadır. tanrıça nammu, enki'yi uyandırır. daha sonra enki, suların derinliklerinden çıkarıp kardığı balçıktan insanı yaratır.

    -yukarıdaki efsanenin bir başka versiyonunda tanrılar baş tanrı marduk' tan kendileri yerine çalışacak başka varlıklar yaratmasını isterler. marduk bu yaratma işini enki'ye, enki de doğum tanrıçası nimmah' a verir. nimmah önce zihninde tanrıyı düşünür sonra elini suya daldırıp derinliklerden balçık çıkrar. çıkardığı balçığa şekil vererek insanı yaratır.

    -muazzez ilmiye çığ, kur'an incil ve tevrat'ın sümer'deki kökeni kitabında samuel noah kramer'den şöyle bir alıntı yapmış:
    "sümer'de tanrılar, özellikle dişi tanrılar, çoğalınca işlerinin çokluğundan yakınmaya başlıyorlar ve tanrıları var eden deniz tanrıçası nammu'ya yakarıyorlar. nammu da bilgelik tanrısına marifetini göstermesini söylüyor. bilgelik tanrısı yumuşak kilden şekiller yapıyor ve tanrıçaya sesleniyor:.. "

    yazınında devamında bir şiir var. ilgili şiiri kramer'in sümer mitolojisi kitabından alıntılıyorum:
    "ey ana, sözünü ettiğin yaratık var edildi,
    onun üstüne tanrıların... yerleştir;
    denizin dibinin yüzeyindeki kilden yüreğini yoğur,
    iyi ve soylu şekilleyiciler kili berkitecekler,
    sen, sen onun uzuvlarını ortaya çıkar
    ...
    ... insan olarak..."

    -sümer, gılgamış destanında tanrıça aruru, kahramanımız gılgamış'a arkadaş olması için enkidu adında birisini yaratmaya karar veriri. destandan enkidu' nun yaratılışı:
    " aruru ellerini yıkadı; bir parça çamur koparıp yazıya attı.
    ve yazıda yiğit engidu’yu yarattı.
    çamurdan yaratılan engidu, demir gibi sertti"
    (muzaffer ramazanoğlu çevirisi)

    aynı efsaneyi donna rosenberg şöyle anlatmış:
    "nintu, kafasında ikinci bir kahraman insan tasarladı
    ve onu tanrı anu biçiminde yarattı.
    ellerini yıkadı ve bir tutam çamur aldı, düşündüğü gibi şekil verdi.
    uruk'tan üç günlük mesafeye, geniş ve yeşil bir düzlüğe fırlattı.
    enkidu tamamen yetişmiş bir insan olarak doğdu. "

    -bir başka sümer mitolojisi'ne göre de ana tanrıça nintu insanı çamurdan yaratmıştır
    (donna rosenberg;dünya mitolojileri, nintu maddesi)

    -babil yaratılış destanı olan enuma eliş'te tanrı marduk'un tanrıça tiamat ve kingu ile olan mücadelesi anlatılır. savaşı marduk kazanır. kingu' yu öldürür. kingu'nun kanını toprak ile karıştırıp insanı yaratır.
    (not: bu kısmı alexander heidel'in enuma eliş kitabından aldım. yazar, "kanın toprakla karıştırılması" olayının sadece bazı eski yunanca çevirilerde olduğunu yazmış. başka eski kaynaklarda toprakla karışma olayı yokmuş. insanın, sadece kingu' nun kanından yaratıldığı yazıyormuş. meraklısı aynı kitaptan daha derin okumalar yapabilir. )

    türk mitolojisi:
    -(altay efsaneleri)
    “yine günlerden bir gün, tanrı ülgen denize bakarak duruyordu. şaşırdı birdenbire. bir toprak parçacığı sularda yüzüyordu, toprağın üzerinde bir kil görünüyordu. ‘toprak üstündeki şey’ dedi, ‘nedir acaba?’ insanoğlu bu olsun, insana olsun baba. görünmeye başladı, insan gibi bir şekil, birden insan olmuştu, toprak üstündeki kil”. bu ilk insanın ise, adı olmuştu erlik.” (ögel, 1971: 100-101). ögel’in aktardığına göre, iran mitolojisinde de ilk insan, kil denilen yapışkan topraktan yapılmıştı. onun için iranlılar ilk insana “kil şah” adını veriyorlardı. türkler ise daha çok “balçık” üzerinde durmuşlardır (1971: 101)."
    (ekber enveri, türk yaratılış mitlerinde toprak, motif akademi halkbilimi dergisi, 2018, cilt: 11, sayı: 24, s. 91-99)

    -altay türkleri mitlerinden bir diğeri:
    “bir insan şekli yapmış tanrı bir gün çamurdan.
    demiş ki: "insanoğlu, türesin bu hamurdan!
    düşünmüş ki ne duyar, ne hisseder bu çamur,
    insanoğluna çok var, yetişmez yalnız hamur.
    demiş: uçup çıkayım göklere bir ruh bulayım,
    çamura ruh katayım, tam bir tanrı olayım.” (…)
    (mustafa aça, dünya mitolojilerinde toprak simgeciliği, kültür araştırmaları dergisi, 2018, cilt: 1, sayı: 1, s. 23-35.)

    -memlüklüler arasında yaygın olan bir efsaneye göre:
    "ilk çağda yağmurdan hâsıl olan seller karadağcı denilen bir dağdaki mağaraya çamur sürükleyip getirir ve bu çamurlar insan kalıbına benzeyen yarıklara dökülür. su ve toprak bir süre bu yarıklarda kalır. güneş, su ve toprak döküntülerini kızdırıp pişirir. akabinde dokuz ay süreyle esen rüzgâr insan şeklindeki ilk canlıyı şekillendirir. sonunda ay atam (âdem) adı verilen ilk insan yaratılır. yaratılan ilk eril insandan sonra süreç tekrarlanır ve bu defa ilk dişil canlı ay-va (havva) yaratılır. bunların birbirleri ile evlenmesi sonucunda insan soyu çoğalmış olur (inan, 1986: 21)."
    ( yard. doç. dr. süheyla sarıtaş)

    çin mitolojisi:
    -çin mitolojisi'nin yaratıcı tanrıçalarından nu wa (nugua) sarı nehir boyunca süzülürken bu nehir yatağındaki maddeyi kullanarak insanı oluşturmaya karar verir. nehrin yatağından avuç avuç ıslak çamur alır ve onlardan küçük insanlar oluşturdu. yürümeye hazır olduklarında, onlara yaşam soluğunu üfler. bir süre sonra, nugua insanlara tek tek biçim vermekten usanır daha hızlı bir yol bulur: nehir yatağındaki ıslak çamura bir ip yerleştirir ve ipi üst ucu tamamen kaplanana kadar suda dolandırır. daha sonra ipi sallar. etrafa dağılan her damla çamur bir insana dönüşür.
    (donna rosenberg`;dünya mitolojileri ve wiki nu wa maddesi)

    antik mısır mitolojisi:
    -antik mısır'da, şimdi var olan her şeyin yapıcısı, var olacak olanların yaratıcısı, yaratılmışların kaynağı, babaların babası ve annelerin annesi tanrı khnum insanı bir çömlekçi çarkının üstünde şekil verdiği kilden yaratır. görsel
    (e. a. wallis budge, mısır'da ölüm sonrası fikri)

    nijerya mitolojisi:
    evrenin yaratılışının anlatıldığı efsanede en büyük tanrı oloron ve genç tanrı obatala'nın yaptıklarıişler uzun uzun anlatılır. bu hikayelerden birinde tanrı obatala balçıktan heykelcikler yapar. yeteri kadar heykelcik yaptıktan sonra göğe dönüp tanrı olorn'a şöyle yalvarır:
    "bana bir baba gibi olan sen, olorun, beni işit! balçıktan heykelcikler yaptım, ama yalnız sen onlara soluk üfleyebilir, onları canlı insanlar haline getirebilirsin. ife'de insan dostlarımın olması için, senden, benim hatırıma bunu yapmam istiyorum". bunun üzerine olorun, obatala'nın yarattığı heykelciklere soluk üfler. heykelcikler hareket edip insan olur.
    (donna rosenberg, dünya mitolojisi)

    inka mitolojisi:
    -inka tanrısı kon tiki virakoça başta dev bir ırk yaratır. sonra bunlara sinirlenir ve yine bir tufanla her şeyi yok eder. kon tiki sel suları çekilince yeni baştan yaratmaya koyulur. bu sefer insanları taştan yaratacaktır:

    "taştan adamlar, taştan kadınlar ve taştan çocuklar biçimlendirdi ve boyadı."
    (donna rosenberg)

    diğer bazı mitolojiler:
    -kızılderili (şayen) yaratılış mitinde ise tanrı maheo, yeri yaratmak için kuşları su altına toprak ya da çamur getirmeleri için gönderir. tanrı maheo, diğer canlıların da yardımıyla su tavuğunun gagasında getirdiği çamurla toprak büyükanneyi yaratıp su kaplumbağasının sırtına yerleştirir (marriot-rachlin, 1998: 39-40)
    -bir moğol efsanesinde ilk yaratıcının; insanı topraktan beraber yarattığına inanılır (harva, 2015: 94).
    -iran mitlerinde ilk insanın topraktan yaratıldığı anlatılmaktadır (curtis, 2016: 37).
    - çingene mitinde de ilk insanın hammaddesi denizin dibindeki topraktır(berger, 2015: 44-45).
    -ingiltere’nin kuzey batısında yer alan abenaki’de ve quebek’in güneyinde anlatılan bir mite göre; tabaldak bir taştan kadın ve erkeği yarattı fakat sonucu beğenmedi (haviland, 2002: 442).
    (son bölüm ortak kaynak: tuğçe erdal, türk ve dünya mitlerinde insanın yaratılışı ve toprak, türkiyat araştırmaları enstitüsü dergisi)

    kuran'da topraktan yaratılma:
    -andolsun biz insanı çamurdan (süzülmüş) bir hülasadan yarattık..." (mümin)
    -"allah sizi (hz. âdem'i) bir topraktan, sonra bir meniden (hz. âdem'in neslini) yarattı." (fatır, 35/11).
    -"o'dur ki her şeyin yaratılışını güzel yaptı ve insanı yaratmaya çamurdan başladı." (secde, 32/7).
    -"andolsun biz insanı kuru bir çamurdan, değişmiş cıvık balçıktan yarattık..." (hicr, 15/26).
    -"(iblis: 'ben bir salsaldan (kurumuş çamurdan) değişken bir balçıktan (hamein mesnun) yarattığın insana secde edemem.' dedi." (hicr, 15/33).
    ...

    tevrat, incil :
    - rab tanrı adem'i topraktan yarattı ve burnuna yaşam soluğunu üfledi. böylece adem yaşayan varlık oldu (tekvin)

    edit:
    eski avustralya mitolojisi:
    tanrı bunjil insanı kilden yaratmış sonra da burnundan, ağzından, göbeğinden ruh üflemiştir.
    (mircea eliade, dinler tarihine giriş; gök tanrılar, göksel simgeler ve ayinler)
  • sümer mitolojisi şöyle diyo:
    dişi tanrılar doğduktan sonra tanrılar geçim sıkıntısı çekmeye başlarlar.ağlayıp sızlarar ve isterler ki enki buna bir çare bulsun.oysa enki o sırada derin bir uykuya dalmıştır, yakarışları duymaz.tanrıların anası deniz dertlerini enki'ye iletir ve enki de onların hayatlarını kolaylaştırmak için en usta sanatkarları görevlendirir.böylece ortaya kil ve çamurdan insan çıkar.böyledir.
hesabın var mı? giriş yap