• doğal entel olmadığımdan ve şu an yapay entellik yapmaya da üşendiğimden anladıklarımı yazamıyorum ama "aman yarabbi, ne kadar çok şeyler anladım" hissiyatıyla çıktım. bilim kurguya da ağlanmayalim artik diye ağlama problemini kendi içimde çözmeye çalıştıysam da sonunda hem ağlayıp hem anlayıp tamamladım.

    sevgi dolu bilim kurgu mu olur be. çok fazla güzeldi.
  • bu sitede insanlar bazı şeylere allah gibi tapıp, bazı şeyleri şeytan gibi taşlamakta çok meziyetliler objektif olabilen az. bu filmi sevmedim desem ulan sen anlarsın iyi filmden dürrük git de recep ivedik izle hödö hödö hödö yapacak bi sürü adam çıkar illaki fakat abi valla sevmedim ya. tamam iyi bi fikir, senaryo güzel senaryo, çok büyük beklentiyle gittim, baya ilk yarı kaptırmışım kendimi hopladılar zıpladılar bi dev dalgalar acaip işler falan yerimde kıpır kıpır oldum ama filmin çoğunda inceden içim bayıldı benim. konu iyide çoğu yerde içime inceden bi sıkıntı bi daraltı geldi. iyi senaryo falan da ulan bi tek ben mi işleyişi vasat buldum? valla burda beni dövecekler diye korkuyorum.
  • stanley kubrickin 1968 yapımı (bindokuzyüzaltmışsekiz) 2001 a space odysseyini izlemeden bu filme "gördüğüm en özgün uzay/zaman yorumuydu" diyeni sıtenli'nin sarıp yakıp içeceği yapımdır. ha gayet bu da başarılıdır, orası ayrı.
  • bir yazar hakkında en doğru yorumu yapmmış. fantastik kurgu bir nolan filmi olarak mükemmel, gerçek bilme dayalı bir bilimkurgu ve/veya felsefi bir film olarak çok zayıf. gidin izleyin, etkilenin, biraz beyin jimnastiği yapın o kadar. özetle seyirlik. hayat değiştirecek film arıyorsanız tarkovski nin solaris i ve tabi ki 2001.

    bu arada müzikler harika gerçekten ama onlar da solaris ve 1996 yılında yapıdlığını sandığım the dig isimli oyundan esinlenmiş. aha bu da oyunun longplay linki. hemen başındaki müzik. oyun boyunca benzer soundlar devam ediyor.

    edit: hadi yine iyisiniz sound track videosu da varmış. link
  • en sevdiğim hobim olan "bok gibi film bekleyerek sinemaya gitmek"i gerçekleştirmeme vesile olan film. çevremdekilerin memnuniyetsizliğinden etkilenerek bok bekledim fakat gayet memnun ayrıldım.

    --- spoiler ---
    film iğrenç insan ırkının, halihazırda yaşadığı gezegeni kurutup bitirdiğinden, içine sıçmak için yeni gezegen bulma çabasını anlatıyor. arada da işte karadelikler, kuantumlar felan. bu kadar şeyi keşfetmiş ama mevcut ve gelecek dünyalar için yapacağı en büyük iyiliğin kendi neslinin tükenmesi olduğunu hala düşünemiyor. bir de döllenmiş yumurta taşıyor yanında, üreyecekmiş, hayatta kalma içgüdüsüne sıçtığım. beşinci boyuttan mesaj da gönderiyor olsan, aptalsın insanoğlu, keşke tükensen.
    --- spoiler ---

    vizyonum bu kadar. karadelik güzelmiş.

    -

    not 1: bunu izleyip beğenen, henüz izlemediyse cube ve contact'ı da izleyebilir rahatlıkla.

    not 2: bir de, keşke fizikçi olabilecek kadar zeki olsaydım. film boyunca bunu düşündüm evet.
  • sanırım haddinden ve de beklediğimden de fazla beğendiğim için bir şeyler yazma dürtüsü uyandı içimde. aslında haddim olmayan işlere kalkışmamam gerekir ama bakıyorum da mal mal yorumlar, ucu bir yere varmayan kof eleştiriler ile dolu bir yerde kendi sıradan fikirlerimi karalamam çok da yersiz olmaz.
    ve bunun için şuradaki* sorulara bilimsel sayılmayacak kendi cevaplarım ve görüşlerim ile cevap vermeye çalışacağım.

    --- spoiler ---

    1- herşeye rağmen görev için robotlar daha uygun değil miydi?

    film içinde bunun için verdiği cevap yeterince tatmin edici aslında. yaşamak ve yaşamını devam ettirme iç güdüsü olağanüstü durumlarda daha iyi ve daha hızlı sonuçlar doğuracaktır insanlarda. ve sahip oldukları teknolojideki robotlar her ne kadar zeki olsalar da gördüğümüz üzere yapay zeka da sayılmazlar.

    2- yiyecek çok kısıtlı olduğu ve ordular artık olmadığı için savaşlar çıkması gerekmez mi?

    yaşanmış olan savaşlar veya kıtlıklar insan sayısını yeterince düşürmüş ve belki de bundan ders çıkarmış olmalılar. güç, zaman ve zihinlerini ortak hayatı idame ettirme üzerine harcamak gibi bir algıya sahipler gibi. gayet de olası.

    3- murphy kanunu cooper'ın anlattığı gibi midir?

    murphy kanunları bir şeyin kötü gitme ihtimali varsa, öyle de olur teması üzerine kuruludur. cooper ise kötü değil de iyi de gidebilir ve bir ihtimal varsa o ihtimal sanki bunda olmasa da bir başka gerçeklikte gerçekleşebilir gibi düşünmüş karısı ile birlikte ve bu fikir hoşlarına gitmiş. kızın adını o nedenle de murphy koymuşlar ki başta lastik patladığında kabaca kızına bunu anlatmıştı. gerisini ben doldurdum. kendi bakış açım.

    4- uyku odaları neden o kadar kirliydi?

    o fayansların süt beyaz olma zorunluluğu neden var ve bu neden önemli anlamadım açıkcası? sonuçta içinde uyudukları sıvı ve torba steril olsa gerek yeterince. buraya odaklanmalı.

    5- cooper'ın kendi genç haline koordinatları göndermesi paradox yaratmaz mı?

    beşinci boyuttan olaylara müdahele eden insanlar buna engel de olabilirlerdi, oldular da diye varsayıyorum.

    6- 23 sene uyumadan bekleyen romilly'nin delirmesi gerekmez miydi? nasıl geç kalan çocuklarını bekleyen baba gibi sakin kalabildi?

    arada uyuduğunu söylüyor ama görüyoruz ki çok da uyumamış. bunun nedeni de "40 cm alüminyum ve arkasında hiçlik var" diye cooper ile konuşara içindeki güvensizlik duygusunu sunmuştu. bu duygu ve de kuantum verileri üzerine çalışma gerekliliği onu uykuda zaman geçirme konusunda rahatsız edip ayık kalmaya itmiş olabilir.
    ek: bu soruya eksik cevap vermişim. sakinliğinin açıklaması tam nedir bilemem ama; bahsettiğim görev bilinci (hesaplamalar,veri toplama) ara dönemde intihar etmesini ve de delirmesini engelleyebilmiş, sonrasında da yavaş yavaş olgunluk evresinden geçip kabullenmeye varmış diyeceğim.

    7- dr. mann'ın hayatta kalması için ortalığı birbirine katmasına gerek var mıydı?

    geri dönüş için dünyadakilere bir şeyler uydurabilmesi ve kandırabilmesi için sahte sinyallere bir yalan uydurmalıydı. ve bunu yanındaki bu insanlarla yapamazdı. ayrıca korkak olarak etiketlenmek ve hatırlanmak istemez dünyaya döndüğünde.
    manyak davranışlarının altında bu var sanırım.

    8- eğer başka varlıklar insanlara yardımcı olmaya çalışıyorsa profesöre denklemin çözümünü verseler herşey daha kolay olmaz mıydı?

    başka varlık? algımızın dışında bir dünyaya ilerleyebilmiş gelecek insanları idi yardım edenler anladığım hali ile. mevcut haldeki insan-bu durumda cooper- beşinci boyuta algısal olarak hazır olmadığı için, iletişim kurabilmek adına odalardan ibaret olan 3 boyutlu ortamı kullanıyorlar.
    çok da duruma hakim değiller sanırım. bu da böyle muallakta bir iletişim yolunu zar zor bulabildikleri gibi bir tez doğurur.
    evet bence sadece kapı aralayabiliyor, ve tam manası ile derin bir müdahale gerçekleştiremiyorlar bu nedenle direk iletişim kurmak, formülleri aktarmak gibi bir şey yapamıyorlar. bu görüş en azından benim açımdan mantıklı.

    9- kara deliğe bu denli yaklaşmak ve etkisinden çıkmak bir uzay aracı için mümkün müdür?

    hikayenin başlangıcı aşağı yukarı bundan 100 yıl sonrası desek, o zamana kadar bir çaresini bulmuşlardır diye bir varsayım ortaya koyabiliriz.

    10- cooper 4 boyutlu küpün içindeyken robot neredeydi ve bir kara deliğin içinde nasıl iletişim kuruyorlardı?

    beşinci boyut insanlarının desteği diyelim buna da. zira olaylar istedikleri noktaya gelince orayı kapatıp cooper'ı uzay boşluğunda bıraktılar hatırlarsanız.

    11- eğer brand'in gezegeninden bilgi gelmesi mümkün değilse brand'in sevgilisiyle mutlu bir hayat yaşamadığını cooper nereden biliyor da bu denli uzun bir yola çıkıyor?

    bu soruya cevabım yok ama kızı için o kadar uğraşıp onunla iki dakika geçirip brand'in yanına yeniden gitmesi abes değil mi diye bir soru var. onun cevabı bana göre, görmek istediği hali ile, hatırlayabildiği hali ile orada olmayan yaşlı bir kadın ne olursa olsun içinde o özlemi giderebileceği bir nesne olarak görülemez(empatimi yapıp bu sonuca vardım). o küçük kız artık geçmişte kalmış bir anı(hayalet) ve henüz hayalet olmamış bir başka anı ise hala kurtarılabilir durumda.
    bu nedenle böylesine muazzam bir deneyimi paylaştığı güzel bir kadın için ait olmadığı o koloniyi çok rahat terk edip gidebiliyor.

    --- spoiler ---

    hürmetler.

    edit: ekler*.
  • sinemada mısır patlatan bir çalışan olarak bu film ve izleyici kitlesi hakkında gözlemlerimi paylaşmak istiyorum:
    - izleyicilerin büyük bir kısmını dönüşte salona yolladığım hallerinden farklı görüyorum.
    - bu film için gözlükleri nereden alacağız, diye sorup "bu yalnızca imax" cevabını aldıktan sonra sinirlenen izleyicilerin bile film çıkışında yüzlerinde memnun bir ifade oluyor.
    - yalnızca bu filmin çıkışında bu kadar sessiz bir kalabalık görüyorum, insanlar ya düşünceye dalıyorlar ya da tam bir şey söyleyecekken "bi dk ya" diyip kendilerini durduruyorlar, sonra yine düşünmeye devam ediyorlar. yürüyen merdivenlere kadar sürüyor bu durum çoğu zaman; ama en azından sürüyor.

    ülkemizdeki sinema kültürünün ve biletlerdeki fahiş fiyatların rezilliğinin ortada olduğunu düşünerek ekonomik açıdan şöyle tanımlayabilirim interstellar'ı:
    ben 400 lira maaş alıyorum; çalışan olduğum için bu filme ücretsiz girdim ama şunu söyleyebilirim ki o parayı verip imax'te izlemeye kesinlikle değen bir film. birkaç ay sonra hala vizyonda olursa, para verip tekrar izlerim.
  • filmin ozeti icin;

    (bkz: insanoglu kuş misali)
  • bir nolan filmi.adettendir böyle filmlerde gelecek vizyonlarında, kehanetlerde bulunulur. kubrick reis'in vakti zamanında "sovyet yapıştırır hacı!" deyip "devoshka ,moloko" falan vurdurması gibi. (tabi clockwork orange interstellar dan farklı biraz ama olsun) şimdi bu nolan başkan hangi akla hizmet "hintli yürür hafız !" kafası gütmüş abd'de drone'la epsonyaj yapmak nedir ağa? tamam yazılımda iyiler, tıpda işkilliler, uzay teknolojilerinde dingildekler ama bu kadar ileri gider mi?

    nolan başkan insanlığı katmerli kurtarmıyor mu ayar etti beni.bir kere kurtar bırak di mi efenim.ama enikonu iyi bilimkurgu.yanlış olmasın!
  • ya ülkenin yarısı teorik astrofizikçi, ya da son yayınlanmasında cosmos'un peşine bunu izleyen herkes buraya doluşmuş.
hesabın var mı? giriş yap