• yakında işlevsiz kalabilir. halkın daha rahat anlayacağı bir dille söylemek gerekirse; elimizde patlamasına az kaldı.

    daha öncesinde (2007 yılında) seyirci olmayışı nedeniyle iptal edilen türkiye motogp'de olduğu gibi, f1 yarışlarında da aynı sıkıntıyı yaşamaya başladık. şimdiden f1 takımlarından isyan yükselmeye başladı. seyircisiz bir f1 pisti istemiyoruz diye. e adamlar da haklı, 2009 istanbul grandprix sadece 30 bin seyirciyle geçildi. elalem başka ülkede tek günde 100 bini devirirken, burada kurda kuşa f1 izletiyoruz.

    şimdi itiraz eden elbette olacak ama, gidip kuş uçmaz kervan geçmez bir yere f1 pisti yaparsan olacağı bu. ki zaten ülke insanının futbol dışında (ki onu bile seyirci sayısında yerlerde sürünüyoruz) hiçbir spor dalına ilgi duymadığını biliyorduk. bir de bu pisti vahşi hayatın hüküm sürdüğü bir yere yaptıktan sonra seyirci beklemek tetriste çubuk beklemekten öte bir şey değil.

    ülkeye bir şey yapmak istiyorsanız, ille de istanbul'da olacak diye kıçınızı yırtmayın be kardeşim. keşke o pisti antalya'ya yapsaydınız da, en azından haziran ayında devasa turist potansiyelini kullansaydınız. ama yook, illa payitahtta olacak her şey...
  • anasının amı gibi bilet fiyatları, ebesinin amı kadar uzak lokasyonu varken nasıl insanlar ilgi göstermedi hayret ediyorum gerçekten.

    ilgili organizasyonda bir tane bile ilgi uyandıracak milli değer olmaması da cabası. malezyanın bile yarışları aldıktan sonra sikko bir takım da olsa hem ana sponsorluğu hem de pilotu olmuştu. hala nasıl tutmadı ülkemizde mana veremiyorum gerçekten.

    tamam ortada ciddi bir emek olabilir ama kültürü oluşturmadan adam sikmeye çalışırsanız alacağınız sonuç kaba taslak istanbul parkın şu anki durumu gibi olacaktır. örnek olsun.
  • belki biliyorsunuzdur, formula 1'in turkiye'ye gelmesi ilk planlandiginda, zamaninin izmir belediye ba$kani ahmet piri$tina'nin, bu organizasyonu selcuk ve ku$adasi arasina yapilacak bir pistte yapilmasi gibi bir onerisi vardi.. hatta o donem, ba$kan, izmir'in onde gelen i$ adamlariyla beraber bernie'yi falan agirladi izmir'de.. ancak, sonrasinda istanbul ticaret odasi ve istanbul'lu i$ adamlari lobisinin araya girdi ve bernie'nin gozunu boyayarak izmir'i devreden cikardi..

    piri$tina'nin plani, yari$i, ku$adasi, efes, meryem ana gibi turistik yerlerin yanina ve izmir'e sadece 70km uzakliga konu$landirmak suretiyle, organizasyonu yabanci turistlere cok cazip bir hale getirmekti.. boylece bolge turizmine de saglam katki yapilacakti.. zaten bu olaya ev sahipligi yapan ulkelerin cogunlugu, formula 1 pistlerini zaten kalkinmi$ buyuk $ehirler yerine, ekonomisine katkida bulunmak istedikleri bolgelere yapiyorlardi.. pri$tina'nin plani bu acidan son derece mantikliydi..

    tabi ki memleketim, "mantikli" i$lerin ulkesi degil.. pist, guzelim ku$adasi yerine, istanbul'da bir dagin ba$ina yapildi.. secilen bolgenin hic bir cekiciliginin olmamasi yuzunden organizasyona yabanci turist hic cekilemedi.. bilet fiyatlarinin astronomikligi de yerli turisti kacirdi.. sonuc olarak, istanbul'un formula 1 macerasi, turkiye ekonomisinin gotune giren bir ba$ka kaziktan oteye de gidemedi.. du$unenlerin ve emegi gecenlerin eline vereyim..
  • f1'le vakit kaybedilmiştir, kesinlikle halkın hizmetine açılmalı, yeni organizasyonlar düzenlenmelidir.
    aklıma gelenler;

    gebze-harem minibüsleri ve kadıköy pendik minibüsleri arası yarışmalar
    apaçiler arası şahin, 15 yaş üstü modifiye bmv, honda yarışları
    motorlu servis elemanı müsabakaları
    yeşil yanınca pitstoptan en hızlı çıkan taksici yarışması
  • öncelikle söylemek lazım ki pist görsel açıdan müthiş özelliklere sahip, herkesin dile getirdiği gibi. parkur hakkındaki görüşlerden ziyade pist çevresi ve tribünlerin yapısı hakkında organizasyonda hasbelkader bir görev aldığım için biraz detay verebilecek durumdayım.

    her şeyden önce eğer paddock alanına giriş hakkına erişebilecek bir bütçeye sahip değilseniz yarışı izlemenin en güzel yeri televizyonun karşısıdır. zira pit stop alanlarının hemen üstünde yer alan takım konuklarının da ağırlandığı vip padok tribünü gerek iç mekandaki yarışı tv'lerden izleme avantajı gerekse sürekli içecek servisi ve de en güzeli pit alanını yaklaşık 4 metre üsten izleme imkanıyla eşsiz bir yer. diğer tribünlerde ise önünüzden 5 saniyede geçip giden ve eğer kulak tıkacınız yok ise belli bir süreden sonra kulaklarınızı duymaz hale getiren bir yapıya sahip.

    şu da var ki pistin tüm tribünleri için (açık alanların bazıları bu ekranların görüş açısında değil) parkurun çevresine yerleştirilmiş 12 dev ekran var ve bunlardan yarışın geneli ile araçların dereceleri izlenebilir ama elbette kısmen görüş ve mutlak bir ses problemi yüzünden çok da etkili değil.

    olası izleme mevkilerinden en konforlusu gold tribün (ana tribün-grandstand). padok alanının tam karşısında start düzlüğüne bakan bu yerin tam karşısında yer alan 2 dev ekran var. yapı olarak üç katlı olan bu tribünün iki kanadı görüş açısının uzunluğu açısından kanımca en elverişli yerini oluşturuyor. sağ uç kanadı start düzlüğünün yanı sıra ilk virajı görme imkanı da vermesi bakımından iyi bir seçim olabilir. ayrıca pitten hemen çıkışı paralel olarak görmesi de apayrı bir unsur. bu tribünün sol kanadı ise start düzlüğünün girişini ve pistin son 3 virajını görme imkanı sunuyor. izlenebilecek mesafe açısından sağ tarafından daha fazla alanı görüyor. bu tribünün üstünün kapalı olması öğle vaktinin bunaltıcı güneşinden (ve yağarsa yağmurdan) koruma sağladığı unutulmamalı. şahsen bilet alanlara gold tribünün 302. yerleşimini öneririm (ana tribünün sol kanadı üçüncü kat dev ekranın tam karşısı); burası ayrıca yarış sonundaki kupa seramonisinin yapılacağı yerinde tam karşısında bulunmakta.

    portatif tribünlerin oluşturduğu silver ve bronz tribünler ise bence pek rağbet edilmemesi gereken yerler. bunların ikisi pistin son virajlarını (silver tribün 7 ve 8), diğer silverlar ise parkurun başlangıç virajlarını ve ilk iki dilimini görüyor. üstü açık olan bu tribünlerin sağladığı pek konfor yok. içlerinden en iyisi yine bence pistin iniş çıkışlı 3.-4.-5.-6. virajlarını gören silver tribün 2'dir.

    bronz tribünler ise pistin arka tarafındaki uzun düzlüğe bakmakta, nispeten ucuz ve bol bol motor gürültüsü ile güneşlenme imkanı var. içlerinden en iyisi ise kesinlikle pistin en hızlı dönülen virajlarından olan ve pistin çıkışlara ve spinlere müsait 9. viraja bakan bronz tribün 6.

    en keseye uygun biletler olan açık alan biletleri ise hiç bir konfor sağlamıyor. pistin orta kesimindeki portatif tribünlerin aralarına serpiştirilmiş şu an için toprak gelecek yarışlarda ise muhtemelen çim alanlar bunlar. yürümekten ve sıcaktan bunalmaktan çekinmeyen illa da uzaktan ve çok kısa da olsa formula 1 arabası görmek, sesini duymak isteyen kişiler için ideal olabilir.
    bilete para vermek istemeyenler için ana tribün girişinin sol arka tarafında kalan pist dışındaki iett otobüslerinin belkediği ufak tepe biraz da olsa (start düzlüğü öncesindeki son virajın bi kısmı) pisti gördüğünü ve açık alanın yerini tutabileceğini akıllarda tutmak gerektiğini söyleyebilirim.

    hemen önemli bir tavsiye için, tüm bilet sahipleri ana tribünün hemen arkasında yer alan geniş alana girme hakkına sahip, burada çeşitli restoranlar, takım ürünlerinin satıldığı storelar ile takımların kendi araçlarını ve simülasyon oyunlarını izleyicilerle buluşturduğu bir alışveriş-gezi alanı var. buraya herkes uğramalı, gideceği tribüne ise kesinlikle uzun yürüyüşlerle değil bu alanın hemen girişindeki asfalttan 5er dakikada bir pistin çevresinde ring yaparak dolanan ücretsiz iett otobüsleri ile ulaşmak en akla yatkını.
    her sene aynı kalmayacak tabi ama bu ilk seneye özgü olarak bahsettiğim bu alışveriş alanında fiyatlar pahalı (hamburger 8, kola 5 ytl mesela), takım ürünleri markasına göre 25 ila 50 ytlden başlıyor. özellikle ferrari ile bridgestone storelarındaki kızlar görülmeye değer. hele ferrari store'unda satışla görevli bir kız var ki (türk değil) insan değil*.

    pist çevresi ve tribünler hakkında genel görüşlerim bunlar, dediğim gibi vip veya (kısmen) gold tribün biletiniz yok ise yarışı tvden izlemek çok daha konforlu ama heyecan için ve konfordan ziyade bu olaya tanıklık etmek, gezmek, aktivite yapmak, motor sesi duymak, insanlarla konuşmak yani bu olayın parçası olmak için istanbulpark güzel bir mesire yeri olur, olacaktır..
  • zamanında kenan sofuoğlu şöyle yazmış:

    basın bildirisi

    ben supersport dalında bir dünya şampiyonu’yum. öyle bir şampiyon ki kendi ülkesinde yarışma imkanı olmayan bir şampiyon. dünyanın en pahalı tesislerinden birine sahip olmamıza rağmen yarışmasına izin verilmeyen bir şampiyon. yabancıların kendi vatandaşlığına almak için yarıştıkları, ancak bunu kabul etmeyen bir şampiyon. âşık olduğu bu spor dalında, büyük fedakârlıklarla yarışan bir şampiyon.

    ülkemize kazandırılan istanbul park tesislerine, vakıfların fedakârlığına ilave olarak faizleri hariç 250 milyon dolar harcandı. formula yarışlarının yayın ve ticari haklarının sahibi ecclestone’a 135 milyon dolar garanti edildi. bunun yarısı ödendi, kalanı ödenmeye devam ediyor. istanbul belediyesi istanbul park’a ulaşabilmek için 70 milyon doların üzerinde yol masrafı yaptı. harcanan ve vaat edilenlerle birlikte maliyetin 400 milyon doları aştığı böylesine bir tesis acaba dünyada kaç adet var? peki bu tesis yılda kaç gün kullanılıyor biliyor musunuz? sadece üç gün. geri kalan 362 gün, sadece bay ecclestone’u mutlu edebilmek için boş tutuluyor. sizin vicdanınız buna müsaade ediyor mu? peki son yarışı kaç kişi izledi? ücretsiz dağıtılan biletlere rağmen 15 binden az. 100 binin üzerinde koltuk boş kaldı.

    halbuki bu tesisin yapılmasını planlayanlar ne demişlerdi? neler vaat etmişlerdi? bir hatırlamaya çalışın lütfen. zihinlerinizi fazla zorlamanıza gerek yok.

    her yıl tanıtma fonundan 13 küsur milyon dolar alan bay ecclestone, şimdi 26 milyon dolar istiyor ve, “vermezseniz ben bu yarışı başka ülkelere götüreceğim,” diyerek tehdit savuruyormuş.

    ben dünyanın her tarafında yarıştım. bu konudaki rayiçleri biliyorum. bunun bedeli 3-5 milyon dolar arasındadır. ancak kazandığı paranın hesabını bilmeyen bazı petrol zengini ülkeler daha yüksek bedeller ödeyebilirler. bildiğim şu ki gelişmiş ülkeler, kazandığı paranın halkı için ne ifade ettiğini bilen ülkeler 3-5 milyon dolardan daha fazla para ödemiyorlar.

    kaldı ki formula yarışları dünyada seyirci kaybediyor. motosiklet seyircisi artarken formula’nın hem seyircisi azalıyor, hem de yarışan şirketlerin bir kısmı çekilme hazırlıkları yapıyorlar. başta ingiltere olmak üzere, yarışın düzenlendiği bir kısım ülkeler de gelirlerin yeterli olmaması hesabıyla zaten çekilmek üzereler.

    ben, bu tesisin, senenin üç günü çalışmasına izin veren bay ecclestone’un istediği bedelin fahiş olduğunu iddia ediyorum. halkımızın soyulmasına ses çıkarılmamasına isyan ediyorum.

    dünyada benzen pistler bütün sporculara ve halka açıktır. ilgili federasyonların koyduğu emniyet kuralları dahilinde antrenman yapılır, eğitimler verilir ve sayısız yarışlar düzenlenir. sporcular, dünya şampiyonları böylesine tesislerde yetişir. bu ülkenin parasıyla yapılan böylesine bir tesisi sporcusuna kapatma lüksü kimsede olamaz.

    ülkemizi, kendi paramızla yaptığımız tesislerimizi, yönetimimizi, sporcularımızı ve en önemlisi zihinlerimizi esir alan ecclestone’un hükümranlığına lütfen bir son verelim. biz kendi yağımızla kavrulmasını bilen asil bir milletiz. bu tesisleri türk halkına, türk sporcusuna açalım. bu esareti bitirelim, sporcumuzu kendi tesislerimizle buluşturalım.

    benzeri tesislerin dünyada nasıl işletildiğini bilmeyen bir halkı yanlış bilgilerle yönlendirmek, korkutmak kolay, ancak çok şükür ki aramızda bunun nasıl işletileceğini iyi bilenler var. bu tesisin türk halkı tarafından yönetilmesi konusunda sorulursa çözüm önerilerimiz elbette olacaktır.

    bu tesisin asıl sahibi benim. bu tesisin asıl sahibi türk sporcularıdır. bizi ecclestone’a tercih edenlere isyan ediyorum. konuyu başbakanımın, maliye bakanımın, devlet bakanımın, gençlik spor genel müdürümün, türk tanıtma fonundan sorumlu bakanımın, değerli basın mensuplarının, türk sporcularının, istanbul büyükşehir belediye başkanının, ilgili federasyonların, bu ülkenin ve tesislerin sahibi tüm halkımın dikkatine arz ediyorum.

    ben bir dünya şampiyonu’yum. başka ülkelerin kucağına itiliyorum. yaşım ilerliyor. ben kendi ülkemde çalışmak, kendi ülkemde yarışmak, kendi ülkemde şampiyon olmak, şampiyonluk kupasını ülkemde kaldırmak, yeni sporcuları teşvik etmek ve yeni yeni şampiyonların yetişmesine imkan sağlamak istiyorum.

    benim şampiyon olduğum, daima ilk üçte iddialı yarıştığım, rekorlar kırdığım dünya superbike (world sbk) yarışı varken içinde hiçbir türk sporcusunun olmadığı ve yakın gelecekte de maalesef olamayacağı ve inanılmaz paralara mal olan formula’ya ısrar niye?

    türk sporcularının kelepçelerini, prangalarını çözün. bize hakkımız olan bu tesisi emanet edin. sizi mahcup etmeyeceğimize söz veriyorum.

    kenan sofuoğlu
    supersport dünya şampiyonu

    http://www.pitcafe.com/…ofuoglunun-basin-bildirisi/
  • f1 takviminde yer almayacağı kesinleştiği için artık rahatlıkla götümüze sokabiliriz. istanbul yerine antalyada yapılsaydı bu pist şimdi yarışlar devam ediyor olacaktı.
  • insan gibi tribün olan tek yere 700 tl isteyip, arabalar önünüzden geçtikten sonra 1 dakika boşluğa bakmanızı sağlayan, dev ekranlar koymaktan dahi aciz bir yönetim tarafından işletilip, kapanmak zorunda bırakılan yarış pisti.
  • aklimda ne zamandir, bu aralar gideyim 20 dk gazlarim hem pisti gorur hem stres atar gelirim diyordum. en son kafamda 120-130 lira gibi bi fiyat yer etmisti ki zaten oyleydi. ancak bugun ogrendim ki intercity bu organizasyon icin 300 lira gibi bi meblag istiyormus.
    bundan once derdim hep, bunun gibi organizasyonlar gayet guzel ve daha da yayginlasmali. insanlari pistlerde gazlamaya tesvik edip, caddelerde dehset sacmalarini bi nebze de olsa azaltabilir ancak bu haliyle bu pistin, boyle sacma sapan rakamlarla, porscheli berkecanlarin favori yanlama mekanlarindan fazlasi olamayacagini dusunuyorum.
  • yapanlar, tahsis edenler, avantasını alanlar aldı ve çürümeye terk ettiler. tıpkı planlandığı gibi.
hesabın var mı? giriş yap