• iz yayıncılık tarafından 92-97 yılları arasında yayınlanan aktüel siyasi fikri....vs dergi.
    ahmet şişman önderliğindeki ilk birkaç sayısı muazzam, sonrasında derginin nispeten gerilediği düşünülüyor.
    şu yazarlar ilk sayılarda yazılarını yayınlamışlar; rasim özdenören, ersin gürdoğan, yusuf yazar, kâmil erdem, mustafa özel, kemal sayar, ilhan kutluer, vecdi akyüz, kemal kahraman, ali bulaç, fehmi koru, cihan aktaş, ahmet davutoğlu, davut dursun, âlim kahraman, ibrahim kiras, lale müldür, ali sali, süleyman gündüz, erol göka....vs
    kısaca bomba gibi dergi(ymiş), geçmiş gitmiş
    http://www.dunyabizim.com/news_detail.php?id=6806
    http://www.dunyabizim.com/news_detail.php?id=6873

    aynı dönemde iz yayıncılık tarafından çıkarılan bir diğer dergi için (bkz: bilgi ve hikmet dergisi)

    edit: teşekkürler goes to zhang
  • -bir durum veya olayın duyular yolu ile insan üzerinde bıraktığı etki, intiba, imaj.
    -uyaranların, duyu organları ve ilişkili sinirler üzerindeki etkileri veya belirli bir durumun kişi üzerindeki çözümlenmemiş bütün etkisi. *
  • geçmişimle ilgili neredeyse her şey bir izlenimden ibaret.

    hiçbir şey hatırlamıyorum çünkü.

    karımla ya da az sayıdaki arkadaşımla içip sıçtığımız gecelerde "geçmiş" önemli bir sohbet konusu oluyor. herkes bir şeyler anlatıyor, en küçük ayrıntılarına kadar hatırlıyorlar ve anlatıyorlar hikayelerini. dinlerken hayranlıktan gözlerim kamaşıyor. (ne demekse!)

    beş yaşındayken kapı komşularının çocuğuyla yaşadıkları gerilimden ya da birlikte atıldıkları maceralardan söz ediyorlar. ilkokula başladıkları gün neler hissettiklerinden ve orta birde elli kişilik sınıflarda nasıl uyum sorunu yaşadıklarından filan.

    lise aşklarından söz etmelerini anlıyorum ama sınıflarında olan herkesi ve her olayı hatırlayıp coşkuyla anlatmaları kafamı karıştırıyor.

    nasıl evlenme kararı aldıklarını, birlikte nasıl mobilya seçtiklerini, düğün günlerini, gerdek gecelerini hatırlıyorlar.

    ben hiçbir şey hatırlamıyorum.

    hayatımla ve geçmişimle ilgili olan her şey bir izlenimden ibaret benim için.

    çoğunlukla yalan söylüyorum bu yüzden. (hayatımda denizi ilk kez muğla milas'ta gördüm diyorum mesela; keçi boynuzu ağaçlarından tepemize akrepler düşüyordu. ama aslında hatırladığım bir şey değil bu, bir izlenim sadece. çünkü sözünü ettiğim o hafta boyunca bunlar konuşulmadı muhtemelen, iki aile arasındaki gerilime kurban gittim.)

    boşlukları doldurmak için hikayeler uyduruyorum ve inanmaları için dua ediyorum.

    tuhaf bir şekilde inanıyorlar.

    bir zamanlar benim de bir ailem vardı, diyorum. annem, "hadi eve gel artık" diye çağırırdı beni, o çatının altında yeşilçam filmlerinde olduğu gibi neşeyle yemek yer, birbirimize hikayeler anlatırdık.

    ilgiyle dinliyorlar beni ve bu kadar ayrıntıyı nasıl aklımda tuttuğumu anlayamıyorlar.

    "geçmiş en soylu yakacaktır" diyor nabokov. benim yakacak bir geçmişim yok, birtakım hikayeler uydurmaktan başka bir şansım da yok. izlenimlere içelim!
  • görülenlerin zihinde bıraktığı etki, çağrışım, imge, intiba.
  • bir kişiyle kurulan iletişim süresince algılanan özelliklerinin değerlendirilerek o kişi hakkında bir fikir oluşturma sürecidir.
  • ınsan zihni izlenimi üretir mi? yoksa duyumsar mı?
  • örneğin; herhangi bir eski yüz yıl'ın bu kadar ışıklı olmayan herhangi bir gecesi eminim insanı bu kadar karantina altına almıyordu. ölen hayal gücüne yapılacak mecazi bir otopsinin mecazları, izlenimlerin parmak izleriyle dolu.

    arzu? haz? huşu? tesir?

    algının onaylanmayan tasvirleriyle şekillenen ne varsa, dokunduğu uyaranı mesken tutarken neleri değiştirir?

    gecenin 21. yy'da aldığı renk, yayıldığı zihin, uyardığı cisim...

    alacakaranlıklara benziyor izlenimlerin içeriği. anlamsız kılan ve ayrılmayan yanlarıyla daha etkili.
  • resim sanatındaki izlenimcilik akımı ismini claude monet'e ait "izlenim" isimli tablodan almaktadır. bir sergi sonrası sanat eleştirmeni louis leroy bunu yazdı. monet’nin “izlenim, gündoğumu” resminin adını tüm grubun üslubuna yakıştırdı. leroy eleştirisine “izlenimcilerin sergisi” diye başlık attı. izlenimcilik akımının adı da böylece konmuş oldu.
  • "g. deleuze, söz konusu romanın geçmişe değil, geleceğe dönük olduğuna inanır. öğrenmek de özellikle göstergelerin edinilmesiyle ilgilidir. (...) kibarlar aleminin göstergeleri (başka bir şeye göndermeyen boş göstergeler); aşk göstergeleri (aldatıcı göstergeler); izlenimlerin ya da duyumsanabilir niteliklerin göstergeleri; ve son olarak da temel nitelikli sanat göstergeleri (bütün öbür göstergeleri dönüştüren göstergeler)." mehmet rifat - marcel proust ya da bir roman yaratmak

    (bkz: izlenimcilik)
    (bkz: ilk ilzlenim)
  • izlenim, dünyadaki nesnelerin insanların duyu organlarının üzerinde bıraktığı etkidir.

    örneğin çocukluğunda mahalle takımı için evdeki kumaşlardan bayrak tasarlayan bir kişinin, yetişkinliğinde, tasarladığı bayrağı unutmadığını söylerken gözünün önüne getirdiği bayrak şekli, işte çocukluktaki o anın içini dolduran kumaşın izlenimidir.
hesabın var mı? giriş yap