• katıldığım fikir.

    kapitalizmin üç başarısı vardır;
    birincisi kendi değer sistemini yani her şeyi paraya tahvil etmeyi doğal dürtümüz haline getirmesi,
    ikincisi herkesi fakir olduğuna inandırma gücü,
    üçüncüsü de asla yıkılamayacağı algısını iyice içimize yerleştirmiş olmasıdır.
    bunların üçü de sanaldır ancak inananı çoktur. sözlük de bundan gayrı değil. nitekim bu az sayıda yorumda bile her üç örneğe de rastlamak mümkün.
    biri çin'e 1.000-1.500 tl ye gitmeyi veya görüntülü konuşma yapmayı hayat kalitesinde yükselme sanar, duygularını bile paraya tahvil etmiştir (1. ye örnek) öbürü insanın doğal halinin, sahip olduğu eşyanın/şeyin (mesela ev) daha iyisine sahip olmayı istemek olduğunu sanar (2. ye örnek) , bir diğeri de kapitalizm yıkılmalı fikrine karşı "yav he he" gibi anlamsız bir cevap verir veya bu fikri öne sürenin aslında kapitalizmden yeterince nemalanmadığı için böyle düşündüğünü söyler (3. ye örnek).

    dünyadaki gelir adaletsizliğini artıran, sürekli gelecek nesillere sermaye aktarımını (miras) sağlayarak kendini garantiye alan, sürekli büyümeye ve kara muhtaç olduğu için savaş ve ölüm dahil her şeye kar elde etme dürtüsüyle bakan, bu yolda devletleri de köleleştirmiş olan bu sistem elimizdeki yerine konamayacak tek değeri yani dünyayı yok ediyor. bunu görmek bu kadar zor mu?

    tabi ki kapitalizmin yıkılması zor ama kesinlikle imkansız değil.

    sosyalizm veya bir başka alternatif her zaman olmalıdır. dünya kapitalizme tutsak edilmemelidir. en azından biz bireyler bu konuda daha uyanık olmalı ve kapitalizmin tuzaklarına düşmemeliyiz.

    bir arkadaş sanayi devriminde kapitalistlerin (ingiltere gibi) gerekli önlemleri aldığını ve bu sebeple oralarda sosyalizmin yeşeremediğini söyler. tarihsel olarak bu doğrudur ancak ilkesel olarak şunu bilin ki; kapitalizm her nerede emekten haktan, adaletten yana bir tavır alıyorsa bu sadece ama sadece emekçiler isyan etmesin diyedir (ingiltere'de yaşanan da buydu). sadece ama sadece sosyalizmin orada yeşermesini istemediği içindir. eğer bugün çalışanların bazı hakları varsa bu kapitalizm bu hakları gönüllü olarak verdiği için değil sosyalizmden dolayı göt korkusu yaşadığı için olmuştur. sosyalizmin gölgesi bile kapitalizmi ürkütür. o sebeple sosyalizm yok sayılmamalıdır. en azından bir denge unsuru olarak hayati önemdedir.

    araştırıldığında görülecektir ki hitlerin iktidara gelmesinden tutun da (şansölye hitleri başbakan yapmıştır çünkü alman kodamanları alman sosyalist partisinin oylarını yükseltmesinden endişelenip şansölye üzerinde hitleri başbakan yapması yönünde baskı kurmuşlardır) ışid'e kadar (kökeni talibana dayanır. taliban afgan mücahitleri tarafından kurulmuştur. afgan mücahitlerini ise amerika, sovyetler birliği afganistan'ı işgal edip sosyalizmi yaymasın diye silahlandırmış ve eğitmiştir) her pisliğin sebebi kapitalizm ve az önce dediğim gibi emek yararına ne kazanım varsa hepsi sosyalizm/komünizm sayesindedir.
  • yazarinin tespitlerine sonuna kadar katildigim baslik.

    burada yazarin gorusune antitez uretmeye calisan tum insanlar, ofke ve hirs irmaklarinin icinde bogulmaktadirlar. kontrolsuz egonun yonlendirdigi isiltili illuzyonlara sahip fikirleriyle, kendilerini tatmin etme cabasi icindeler. sistemi sindirmis ve -dogal olarak- tatmin olamamis acliklari, cumlelerine ofke bulastiriyor. rahatlikla gorebilirsiniz.

    tutturmussunuz bir insan dogasi. dogadan bu denli hizli bir ivmeyle uzaklasan baska bir canli turu var mi? senin daha iyi bir araba istemenin icguduyle falan alakasi yok. kokusmus boktan kulturun kanina nufuz etmis olmasiyla alakasi var.

    firsatlar dunyasinda yasayan kardes, suriyede her gun gotunde bomba patliyor olsaydi da takim elbiseni giyip masturbasyon pesinde kosabilir miydin? ya da kenya'da bebegini olumden kurtarmak icin yiyecek bocek arayan bir kadin olsaydin?

    bir de kuzey ulkeleri muhabbeti var... ulan dunyanin bir yerinde insanlar sidiklerini icerek hayatta kalmaya calisiyorsa ve baska bir bolumunde gotunu yayarak sicak cikolata iciyorlarsa; burada ovunulecek bi bok yoktur. vatandasi olmak ve orada yasamak icin can attiginiz yerdeki insanlar, rahatligi birakip iclerindeki sorumluluk ve vicdan duygusunu dindirebilmek icin multeci kamplarina gidiyorlar. dogru hatirliyorsam afrikadaki en verimli saha yardimini norvecli bir kadin yurutuyor.

    sizin coktan unuttugunuz ve uzaklastiginiz sevgi, dunyadan silinmeye yuz tuttu. biri demis ya, neden degil sonuc diye. pek tabii oyle.

    sevgisizligin, sorumsuzlugun, bencilligin ve rekabetin sonuclari.

    "insanoğlu her zaman her şeyin daha fazlasını ister, bu herkes için geçerli bir davranış şekli. ev alma hayalleri kurarsın aldıktan sonra neden daha büyüğü değil dersin. sıradan bir araba alırsın; daha sonra neden bir volkswagen golf ;) veya audi değil dersin. birisini seversin birlikte olursun, neden daha güzeli olmasın dersin. dersin de dersin."

    bak hele bak. bu herkes icin gerekli bir davranis sekliymis. birisini "sever"missin, birlikte olurmussun ve neden daha guzeli olmasin dermissin. bu herkes icin boyleymis.

    sistemin yoz kulturu adamin kafasina sicmis,bir de bagiriyor utanmadan: "ben o kadar fazla yok oldum ki, birlikte oldugum insanlara satin aldigim esyalar gibi bakiyorum. benim icin "sevgi", bir alisveristen ibaret. daha iyisini bulursam, eskisini atarim! di mi? hi?"

    vay arkadas... simdi bunu samimi bulmayacaksiniz belki ama sizin icin uzuluyorum. huzun bu bildigin. bu kadar donuklastiginiz icin, duygulari unuttugunuz ve kayboldugunuz icin.

    her firsatta ovdugunuz insanoglunun essiz(?) yetileri silah yapmaktan farkli islevlere de yardimci oluyor, haberiniz olsun. evrensel duyarlilik sahibi olabiliyorsunuz mesela.

    evren. bak evren diyorum. ara sira dusunmeniz lazim.

    ufak oldugunuzu hatirlamaniz icin.
  • avcı toplayıcıdan tarım toplumuna geçerken bana mı sordunuz ulan! şimdi bokunuzda boğulun.

    bir aborijin atasözü.
  • din yok olmadıkça, dinin dayatmaları yok olmadıkça; kapitalizm yok olmuş neye yarar. bu dönem kapitalizm olur, başka bir dönemde ise başkaca bir şekilde vuku bulur.
  • artık su götürmez bir gerçektir. herkese, her yerde güçlü olmayı empoze eden bu sistem insanların birbirlerine karşı vahşileştiriyor, dünyanın refahını düşürüyor idir. bir bebeğin ölüyor ve/veya ölmek üzere olması da, bunun sessizleştirilmeye çalışılması da, bunun ekşi sözlük tarafından sansürlenmeye çalışılması da, birilerinin gücünü kaybetmemek için elinden gelen her türlü pisliği ardına koymaması sebebiyledir. aynı sansürün sözlükteki diğer başlıklar ve kişiler arasında uygulanmıyor olması bunun kanıtıdır. hükümetlerin tüm zulümlerinin ortak noktası budur. artık bu tüm dünyanın sorunudur.

    dünyanın emperyalist kesimine karşı dimdik durmuş, muhtemelen gelmiş geçmiş en büyük dehalardan biri, devamındaki liderlere örnek olmuş olan mustafa kemal atatürk'ün, kendi kurucu olduğu ülkesinde sapına kadar nefret ediliyor olmasının sebebi kapitalizmdir. bizi post-truthlar ile kandıran, manipüle eden, gezide kitap okuyan adama terörist diyen, odtüde elinde sadece pankart bulunduran adama terörist diyen, molotof tuttuğu yalanını ortaya atan medyanın bu kadar kokuşmuş olmasının sebebi de güç kaygılarıdır. bu dediklerim kesinlikle var olan hükümet eleştirisi boyutunda algılanmamalıdır, tüm dünyaya mahsus bir sorunun türkiye örnekleridir. gücü eline alan herkes çeteleşmektedir, bu üniversite topluluklarında bile baş gösterir. bir yerin başkanının, ne olursa olsun maksimum 4-5 senede bir değiştirilmesinin anlamlı sebepleri vardır.

    dünyada terör saldırılarının olmasının, silah üretiliyor ve satılıyor olmasının, enerji arayışı içerisinde koşuşun hepsinin ortak gayesi güce ulaşmaktır. bunlar, milyonlarca insana her türlü zararı verdiği gibi aynı zamanda grupların kutuplaşmasına, nefretlerin körüklenmesine sebep olmaktadır.

    işin özü dünya kokuşmaktadır. her türlü sistem çökmüştür. neo liberallerin yarattığı sistemde her boşluktan kar edilmeye çalışılması dünyayı mahvetmiştir. birileri 3 değil 5 milyar dolar kazanacak diye 2 milyar insanın refahı önemsenecek derecede düşmüştür. bugün dünyanın en zengin 8 kişisi ile en fakir 3.6 milyarlık yarısı aynı kapitale sahiptir. insanlar açlık, susuzluk çekmektedir. acı çekmektedir. hukuk önünde eşit değildirler. eğitim almak için, dünyaya katkısı olması için kendilerinden para istenmektedir. her şeyin çivisi çıkmıştır ve her ortamda sanki yolunda gidiyormuş gibi gösterilmektedir. uyanma vakti gelmiş de geçiyordur.

    en kısa zamanda ortak paydada buluşulup, karşılıklı yardımlaşmanın empoze edildiği ve bunun insanları başarıya götürdüğü; devletlerin en azından eğitim, sağlık ve güvenlik hizmetlerini ücretsiz ve nitelikli hale getirdiği bir sistemin kurulması şarttır. tarih, bu tarz değişimlerin reddedilmesi sebebiyle soykırım ve savaş örnekleriyle doludur. aksi halde, günümüzde her alanda ezilen ve sinirleri çökertilmiş orta seviye kesimin "çıldırması" kaçınılmazdır. çünkü tarih gerçekten de tekerrürden ibarettir. sözlükte çok değil 3-4 sene önce bolca görülen hümanizmden şu anda eser kalmamıştır. insanlar tam anlamıyla "kafayı yemiştir". sonuçlarının ağırlaştırılmasına fırsat vermeden bu problem çözülmelidir. savaşlardan ders çıkarılmalıdır. bir an önce yapılmalıdır..

    ek. "anti emperyalist karşıtı" yazıyordu. düzelttim. onlarca insan beni bununla cahil diye eleştirirken, entry döşerken, yeni başlık açarken, mesaj atıp durumu "yanlış yazmışsınız sanırım" diye belirten sadece 1 kişi var, aybe. güzel de bir "yardımlaşamıyoruz" örneği daha..
  • hatırladığım kadarıyla "ince memed"deki ağa, ekilenin üçte ikisini kendine alırdı. çünkü toprak onun. bir ara sinirlenip bunu dörtte üçüne çıkarınca da köylüler isyan etmişlerdi. fakat ağa "ben olmasam siz ne yaparsınız?" ve benzeri söylemler ile insanları sindirmiş, bir şekilde köylüleri korkutmuştu. üzücü bir tablo.

    dünyanın önde gelenlerinden bir şirket, market araştırması için "danışman" pozisyonunda bulunan 2 çalışanını görevlendiriyor. iş 1 ayda yapılacak. çalışanlar aylık 3.000 lira "net" kazanıyorlar (eski bir veri, ama rakamlar kendi içinde değerlendirilebilir). yani iş toplamda 6.000 liraya yaptırılıyor, projenin ayarlanması harici, yani toplam emeğin neredeyse tamamını harcayan bu kişilere 6.000 lira veriyorlar. şirket ise işten 100.000 lira kazanıyor, tabi devlet haraç kestikten sonra geriye kalan miktardan söz ediyorum. devlet bir miktar haracı da emekçiden kesiyor, her 3.000 için kendisi 1.500 alıyor, sonra emekçi 3.000'i harcarken yine vergilendiriyor. araba gibi bazı ürünlerde bu vergi üründen de pahalı oluyor.

    sonuçta 50.000 tl üreten kişiye sadece 3.000 tl kalıyor. en azından üstteki ince memed örneğindeki oran olsaydı 12.500 tl kalacaktı, ki o örnekte bile sermaye emeğe göre abartı kazanıyordu. üstüne kesilen vergileri filan hiç saymıyorum. köpek gibi çalıştırılmayı saymıyorum.

    e bizimki, yani günümüz, ağa örneğinden bile kötü bir tablo o zaman. sözde kıçıkırık bir kaç "hak" harici, emekçiye kalan %25'ten %6'ya düşmüş durumda son 50-100 yılda. gerisi "mal" sahibinin. bahaneleri de aynı; köy ağası "ben olmasam siz ne yaparsınız?" diyordu şimdi de kapitalizm savunucuları "kapitalizm olmasa ne olur siz biliyor musunuz?" diyor. bu başlıkta da benzer yorumları görebilirsiniz.

    hadi diyelim vergiler benim için harcanıyor olsun, ama öyle de değil. devletin, kestiği bu vergileri en öncelikli olarak nitelikli bir eğitim ve sağlık sistemine yatırması gerekirken bu para şatafatlı binalara ve onların elektrik harcamalarına ayrılıyor. yolda yürürken beyninde bomba patlayıp parçalanabiliyorsun, nitelikli eğitim alamıyorsun, hastanelerde kuyruklara giriyorsun. bu liste uzar gider. yurt dışında da sadece "biraz daha iyi" bir tablo var o kadar.

    çalıştığın şehirden ev almak için yaklaşık 120 aylık emeğini istiyorlar, köpek gibi çalıştığın sistemde tam 10 yıllık parayı barınma gibi temel bir ihtiyaca veriyosun (bak bu yurtdışında da aynı). medya "ülke büyüyor" diyor da ben niye büyümüyorum (bkz: #78537494)? neden üniversite mezunları bu kadar az kazanıyorlar? rakamlar güncel değil bir iki sene öncesi ama, üstte verilen örnekteki 3.000 tl alan kişiler türkiye'nin en iyi okulundan mezunlar, hadi günümüzde 4000 alsınlar. istanbul'da hala bazı şirket ik'ları 3.000 lira giriş maaşını "iyi" olarak nitelendiriyor.

    en kötüsü de, bunları kimseye anlatamıyorsun. sözlüğe yazdığında aşağı yukarı aldığın tepki de "yea konuşma amına koduğumun tembeli" oluyor. "milleniallar da çok ötüyor" oluyor. napalım ötüyoruz işte..
  • gelin özel mülkiyetikaldıralım, küveti votka ile doldurup k.çımıza orak ve çekiç sokalım.
  • sizi şuraya alalım (bkz: decentralized autonomous organizations)

    şu anda gerekli değildir, ilerde olacaktır. o günler yakın değildir, uzak da değildir. bir gün demokrasi çalışmayacak ve doğrudan demokrasi denenecek. o çalışmadığında ise insanlar devlet dışı merkezi organizasyonları sorgulayacak, banka vs. gibi. sonra sıra devletlere gelecek.

    umulur ki o gün geldiğinde entelektüel devrim tamamlanmış olur da kaotik bir anarşiye sürüklenmeyiz.
hesabın var mı? giriş yap