• abi çok garip bi tesadüf değil mi ya. düşünsene birine aşıksın. sonra bi bakıyosun o da sana aşık.

    abi nasıl ya. o kadar insan varken nasıl denk gelir.

    hayır gelsin tabi de. nasıl ya.
  • ve iki tarafın da bunun farkında olmaması
    (bkz: dünyanın en kısa melankolik hikayesi)
  • dünyanın en güzel duygusudur. hissedersiniz. size fani ömürde cenneti tattırır. tatillere gidersiniz. konserlerde sesiniz kısılır. gecenin bir köründe buz gibi suya dalarsınız. uyku tulumlarında, çadırlarda birbirinize bakarak sabahlarsınız. her sabah o kalkmadan önce kalkar boynunu koklarsınız. sizi evinizde hissettirir. uyanmadan saatlerce onu izlersiniz. ya da sabaha yakın bir vakitte birden boynunuza dolanan bir elle uyanır, yine o kokuyu duyarsınız. etrafınızdakiler hayran hayran bakar size. 3 yıl sonra bile ne zaman elinizi açsanız hemen yapışır eli avuçlarınıza. ilk günkü gibi çarpar kalbiniz. titrer nefesiniz. ağzını açtığında acaba ne diyecek diye hemen dikkat kesilirsiniz.

    fakat en kötü hisse de sadece bir adım uzaklıkatadır.

    seve seve ayrılabilirsiniz sonra. elleri ellerinizde, hıçkıra hıçkıra ağlayarak. araya aileler girer, arkadaşlar girer, arada olmaması gereken kim varsa onlar girer ve olamazsınız bu yüzden. onun gözleri sizi arar bilirsiniz. sizin gözleriniz evinizin önünde onu arar, o bilir. ama aramazsınız. ne o sizi arar bir daha ne de siz onu. farklı farklı zamanlarda gezdiğiniz yerlere gidersiniz, yediğiniz restoranta. farklı farklı zamanlarda çay demlersiniz. hala o sizin sevdiğiniz gibi sever çayı. şekersiz, biraz da bergamot. bilirsiniz. hep gittiğiniz cafenin sahibi gelir oturur yanınıza, "dün geldi" der, "seni sordu"... "ee, ne dedin abi?" diye sorarsınız heyecanla, "aynısından içti, gitti dedim" der. "ama senin de onu sorduğunu söyledim, haberin olsun" der. kalbiniz yine pır pır atar. ama arayamazsınız. ayrıldıktan 4 yıl sonra ilk kez haber alırsınız. bir kısa mesaj. numarayı hemen tanırsınız. ne de olsa ezberinizdedir hala... çok kısa bir mesaj hem de... sadece "keşke." yazar mesajda. ama sizin gecenizi sabaha kadar yaşla doldurmaya yeter. hem de bu güzel bahar akşamlarından birinde.
  • 30 yıldır bir defa bile başıma gelmedi. genelde zincirleme gidiyor. sen ona, o ötekine, beriki sana diğeri berikine diye. böyle tren yapıp birbirimizi sikiyoruz. beyin kimyasına sıçtığımın insanoğlu işte.
  • emel sayin'dan geliyor efenim: (bkz: ruyalar gercek olsa)
  • bundan birkac ay oncesine kadar birakin karsilikli olanini, bildigimiz ask icin bile "yok! yok! yok!" diye cigirtan birisi olarak, bugunume baktigimda var oldugunu hayretle gordugum ve hayatimin en mutlu gunlerini yasamami saglamis patlayan seker formundaki hayatin tadidir. hayatin yeniden anlamlanabilcegini gosteren, insanin ayaklarini yerden kesen, gene keza insanin hayatta hic bir seyden korkmamasini saglayan, gelecege umutla baktiran hadisedir karsilikli ask yasamak. daha bir kac hafta oncesine kadar evliligi dunyanin en sacma 'organizasyon'u olarak gorurken, birden evlilik hayalleri kurduran, onunla dunyaya bir cocuk getirmek ozlemiyle internette bebek karyolalari modelleri bakmama sebep olan, dunyanin en muhtesem duygusudur karsilikli ask yasamak. hele bir de iki taraf da uzun sure karsilikli olarak platonik ask yasadiysa... bal nedir ki? kaymak nedir ki?*...

    edit: geçiciymiş. sıkılınca gidiyormuş. varmış "yok yok yok" diye bağıranların bir bildiği...

    *
  • küllerinizden yeniden doğduğunuzda karşınıza çıkacak olandır.

    "birey" olmayı başarabilmiş iki insanın hesapsız kitapsız, uçsuz bucaksızca "kendisi" olabildiği ve karşısındakine de "kendisi" olmaya izin verebildiği ilişkidir karşılıklı aşk.

    tadından yenmez.
  • şu başlığı görünce gülümseme yaratandır. :)

    çok şanslıymışım ben meğerse, bilmiyordum ki bu gerçekleşene kadar. o zamana kadarki hüzünleriniz eğer bu durum olursa az gelmeye başlıyor. diyorsunuz ki, aman sonunda bu vardıysa, az bile çekmişim. nasıl biliyor musunuz, ilk defa çikolata yemeniz onun tadını keşfetmeniz gibi bir şey.

    insan ne yapacağını da bilemiyor bu için için aşk ortasında. mutlusun da yahu gerçekten, nasıl yetecek ki ömür o güzelliğe güzelliğini anlatmaya diyorsun. belki de ilk defa uzun yaşamayı düşünüyorsun. için bir o kadar olmuş, yüreğin dolup taşıyor sevgiyle, aşkla. bunu göstermek istiyor insan, keşke diyorsun ben nasılım bir bilse. nasıl biliyor musunuz, ilk defa gökyüzünün rengine bakmak gibi bir şey. denize yahut, ufuğa...

    demek değil ki bu hiç sorunsuz, hiç kavgasız, hiç hüzünsüz geçer bu hikâyeler. fakat kızarken bile yönü değişiyor o sinirin kendinize kızıyorsunuz bu sefer. ya da ilk defa biri size kızarken siz onun sesindeki inceliğe vuruluyorsunuz. nasıl biliyor musunuz, annenizin kucağında uyumak gibi, biraz çocuk olmak-masallara dönmek gibi.

    yaşadığınız her durum, her an, yaşayacaklarınız olduğunu gösterircesine. yok işte öyle samimi bir bağlılık başka. "sevmek" eylemi bile kıskanır sizi. ne olursa olsun, onun yanında olacağınızı bilirsiniz. söz vermekten farklı bu, "bilirsiniz". bırakılır mı ki hiç yaşamak?

    nasıl biliyor musunuz, sarılmak gibi. mesafe tanımaksızın.

    öyle işte. nasıl anlatayım ki.

    şimdi böyle iyiyim, sağolsun tanrı'ya. :)
  • bir de aynı zaman dilimlerinde, yani en azından zaman düzlemindeki bireysel aşık olma zaman dilimlerinizin kesişiyor olması gereklidir. sen varken o yoksa, o varken sen yoksan yine olmaz.

    yani ne demeye çalışıyorum: sen ona şimdi oldun, ama o sana peşin fiyatına vade farksız 36 ay sonra oldu. ama sen 36 ay sonra artık hissetmiyorsan, yine asıl olanın yanında bok gibi bir şey oldu. sıra sıra sevmekler oldu ama tek bir "seviş"mek* bile olmadı. ölüm gibi oldu aslında ama kimse ölmedi. var ya öyle şiir, ondan oldu işte.

    be careful what you wish for diyor ya gevurlar, ne dilediğine dikkat et sonra gerçek olur diye. bu şekilde olması, hiç olmamasından daha iyi bile olabil... yok len şaka manyak mısın.
hesabın var mı? giriş yap