kırık hava
-
kırık havalar, belli bir ritmi olan türkülerdir, semahlar, deyişler, maniler vs bu kapsama girer, kuzey yörelerimizde sallama da denir (bkz: uzun hava)
-
ölçüsü ve ritmi belli olan bütün türkü ve oyun havaları, kırık hava adı altında toplanırlar.
yörelere göre aldığı isimler;
iç marmara: güvende
trakya: karşılama
balıkesir: bengi
doğu karadeniz: horon
erzurum: bar
doğu anadolu: değiş
iç anadolu: bozlak
ege: zeybek
serbest ölçüde olanlar içün; (bkz: uzun hava) -
solunur sıklıkla. hayalim kırılır, kalbim kırılır, yollar kırılır gozumde... ve cocuklugumdan bir kol aklımda... alçıda! ne ip atlayabiliyor, ne de sokakta...iste o yuzden, hala;
"sübyan kogusu yüreğim
tahtadan kollarım, ellerim
cıtkırılırım, dünleri sektiririm
kırılganım, seke seke gelirim
acılar harmanı ülkem
yüreğime hasad yakışır
kollarıma ve ellerime
ortopedistler yapışır
zoruma gider sakarlığım
yeter cektigim kırığım
balkon demirine konar bahar
kırık havayı sedef kakmayla oyar
yıllar yılı oncesiymiş
insanların tanrıları,
alçıya dokulen insan suretiymiş
alçıya dökülürmüş insan suretleri
bir guzel tapınılırmış
beni ikide bir niyeymiş
ille illet alçıya alıyorlarmış
nedeni anlaşılmış
mış miş bırak simdi bunları
bahar kaçıyor bahar
baharmış kaçarmış
...
ülke uzun bir hava
yaşanır hep kırık hava
..."* -
1990 tarihli banu kırbağ albümü.
-
ibrahim sadri'den dinlediğim şiir.
http://fizy.com/#s/1ahdp3
ah yabangülü
ah karahazer çiçeği
ah gurbetin şıvanyıldızı
bir dağda bıraktığım
bir dağda bulacağım leyla menevşesi
günyüzü görmemiş memleketgülüm
olursa
bir yağlı kurşundan olur ölümüm
bir seherde açsınlar bağrımı
en deli ruzi garlar essin
ne yiğitti desinler
ne filinta
ne hercai fiyaka
dönüp baktıkları zaman
bir oltu tesbihi
bir gümüş tabaka
bitlis tütününden yarım kalmış bir sarma cigara
şeyh izzettin’in dünyanın bütün çocuklarına yazdığı muska
ve sevda adına
kurutulmuş bir karanfil bulsunlar
mintanımın altında
ah yabangülü
ah karahazer çiçeği
ah gurbetin şıvanyıldızı leyla menevşesi
yağmurlu bir akşamda, duldada
dedemden dinlediğim ilk duam gibi
yeşil ceviz altında koşturan karınca gibi
harran üstünde parlayan süreyya gibi
emek gibi toprak gibi
kan gibi hoyrat gibi
adilcevaz fırtınası yedidağın eşkıyası gibi
yasak gibi bayrak gibi baskın gibi
erişilmez bir şeydi seni sevmek
ah leyla menevşesi
ah yabangülü
ah yaktığım o içli türkü
hani o zalım diyen, hani hayın
hani o
kaç para eden perakendesi
şu üç kuruşluk perişan dar-ı dünyanın
hepimiz geldik zulümlere
hepimizin içinde biraz düşünce biraz öfke
toprak damlar altında uykusuz bekledikçe
şeyh izzettin’i toprağa verdiğimiz gece
sakalları ağardı dünyanın
yediyıldız koptu gökte
yedi yumruk yedim yüzüme
sevdim seni ve yakalandım
ah leyla menevşesi
ah yaban gülü
ah karahazer çiçeği
sattılar beni pazarda
göksüme şifasız ecza sürdüler
ve yürüdüler
gençliğimin üzerine
kahpe bir akşamdı yürüdüler
türkülerime yürüdüler
canıma yürüdüler darmadağın
billah bir sendin fikrimdeki
bir de mintanımdaki karanfil
yağmur da yağıyordu
kuşlar da vardı
uzandım yıldızlara tutamadım
saçlarım ağardı şehir zindanlarında
alem uykudaydı
adilcevaz uykudaydı
sevdam menevşem memleketgülüm uykudaydı
kuyudaydım
saçlarım ıslanmıştı
sahtiyah uykudaydı
çıplaktı üzerim
mintanım kana bulanmıştı
ah karahazer çiçeğim
sen uzaktaydın yıldızlar uzaktaydı
zühre uzaktaydı tarık uzaktaydı
adilcevaz uzaktaydı şeyh izzettin uzaktaydı
memleket uzaktaydı
ah bir dağa bıraktığım
bir dağda bulacağım leyla menevşesi
ah gurbetin şıvan yıldızı
sen de böyle gideceksen
memleket böyle ağlayacaksa
ben kabuslarına tabir düzeceksem
şehir eşkiyalarının
kıyamet diyeceksem
ve seni bekleyeceksem
bütün kuyulara
bütün suna boylu dağlara adını bağıracaksam
yırtılan mintanım
akan kanım
ağaran saçlarım
ve memleketim için
dön diyeceksem
dön
dön yabangülü
dön karahazer çiçeği
dön gurbetin şıvanyıldızı
dön leyla menevşesi, memleketgülü
yağmurlu bir akşamda, duldada
dedemden dinlediğim ilk duam gibi
yeşil ceviz altında koşturan karınca gibi
harran üstünde parlayan süreyya gibi
emek gibi toprak gibi
kan gibi hoyrat gibi
adilcevaz fırtınası yedidağın eşkıyası gibi
yasak gibi bayrak gibi baskın gibi
erişilmez bir şeydi seni sevmek
ah yabangülü
ah leyla menevşesi
bir seherde açsınlar bağrımı
en deli ruzi garlar essin
ne yiğitti desinler
ne filinta
ne hercai fiyaka
dönüp baktıkları zaman
bir oltu tesbihi
bir gümüş tabaka
bitlis tütününden yarım kalmış bir sarma cigara
şeyh izzettin’in dünyanın bütün çocuklarına yazdığı muska
ve sevda adına
kurutulmuş bir karanfil bulsunlar
mintanımın altında
ah yabangülü
ah karahazer çiçeği
ah gurbetin şıvanyıldızı
bir dağda bıraktığım
bir dağda bulacağım leyla menevşesi
seni sevmek var ya seni sevmek
seni sevmek memleket
memleket seni sevmek -
uzun havalar dışında kalan usullu halk müziği ezgileridir.
türkü dışında kalan ve yöreden yöreye deyiş, koşma, semah, tatyan, barana, zeybek, horon, halay, bar, bengi, sallama, güvende, bozlak, karşılama, ağırlama, peşrev, teke zortlatması, gakgili havası, dımıdan, zil havası, fingil havası adlarını alır. -
-
-
gayet de temel anlamda aldım ben onu, sevimsiz bir hava, yağmur yağsa da bi kendine gelse hava da ben de
-
hüsnü arkanın yeni albümü ve harika yeni şarkısı:
"ben seni nasıl sarıp nasıl seveyim
hayalimde düşümde"
dinleyelim
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap