• dokuz aylık taşınma devresi ile bir yıl kadar süren "ye-yat-altına yap" sürecini devirmiş çocuğa sahip anne ya da babanın "bu çocuk bana tokat atmaya başladı, acaba nasıl davransam" diyerekten giriştiği öğrenme süresi sonrasındaki sanrılarıdır...
    özellikle ergenlik döneminizde anne babanızı eğitimi konusunda eleştirmiştiniz ya... hodri meydan... gidin kitapçınıza kıyın paranıza, en ciltlisinden en afillisinden bir çocuk eğitimi kitabı edinin...
    çocuk 18 ay-24 ay arasında mı? açın ilgili bölümü, ne diyor?
    *çocuklar yetişkinleri gözlemleyip taklit eder. bu yüzden eğer siz olumlu davranışlar gösterirseniz çocuğunuz da sizi örnek alacaktır. onun “lütfen”, “teşekkür ederim” gibi sözcükleri kullanmasını istiyorsanız, öncelikle siz ona ve çevrenizdeki diğer insanlara karşı sık sık bu kelimeleri söyleyin.
    uygulama:
    -ahmet canım şu primayı getirir misin lütfen... (getirirse teşekkür de edeceğim)
    -öff başlayacam primadan şimdi kalkamam maçın son dakikaları...
    -ahmet lütfen dedim ama sıçacam bacağına...
    neyse ilk denemede başarılı olamayabilirsiniz...umudunuzu kaybetmeyin...

    * çocuğunuz, onu azarladığınız ya da bağırıp çağırdığınız zamanlardan çok onunla sakin, saygılı bir tutumla konuştuğunuz zaman sizi dinlemeye eğilimlidir. bu yüzden yanlış bir davranışı düzeltmeye çalışırken azarlamak ya da bağırmak yerine, sakin bir şekilde ve onunla göz kontağı kurarak doğruları ona anlatmaya çalışın.
    uygulama:
    çocuğunuzu elinde tuvalet fırçası ile yakaladınız hatta ağzına doğru götürüyor. (hemen tuvaletin kapısı neden açık kaldı diye suçlamaya kalkmayın gelen misafirler çocuğun adetini bilmiyor olabilirler). hemen düşünmeye başlayın nasıl yaklaşmalısınız?
    -azarlamadan bağırmalıyım... bağırmamalıyım ama nasıl el koysam? hah göz kontağı kurdum... allahım gözümün içine bakarak ağzına götürüyor... bayılacağım sanırım...

    * olumsuz cümlelerden çok olumlu emir cümleleri kurmaya dikkat edin. örneğin “kediye vurma!” uyarısı yerine “kediyi yavaşça okşa” diyerek ona kediyi nasıl sevmesi gerektiğini gösterebilirsiniz
    uygulama:
    - "oğlum çimleri yeme" dememek lazım, ne demeliyim, "oğlum çimleri pişirelim de öyle ye" yok olmaz, "oğlum çimleri okşa, ama okşarken ağzında olmasın" bu da olmaz içinde olumsuzluk var...
    -ahmetttt gel buraya çabuk, delireceğim ya biraz da sen bak çocuğa....
    -çok yorgunum, az önce sen mutfakta iken ben 2 saat oynattım... hemen de pes ediyorsun...
    -*%6!
    yarım saat sonra...
    -anne, gelsene bize, oğlanı 1 saat tut da ben ütü yapayım...
  • gecen bir arkadaşımla aramızda geçen konuşmadır;

    a- bizim ufaklık birşeyler istedi yapmadık çok sinirlendi ve kızdı bana
    ben- ee sen ne yaptın??
    a- ya kitapta diyorki böyle durumlarda onunla konuşun hede hödö
    b- alla alla ilginçmiş
    a- evet hatta geçen gün sinir krizi geçirdi bizim ufaklık ama bildiğin krize girdi çok sinirlendi
    b- yahu el kadar çocuk nesine sinirlendi niye bu kadar yüz veriyorsun?
    a- yok abi kitapta diyorki böyle durumlar olabilirmiş ve onunla konuşup bu durumu çözmek gerekirmiş..
    bu konuşma epeyce böyle gitti tabi benimde asabım oynadı.

    yahu kardeşim adama demezlermi 3 yaşında çocuk bu, biryere kadar anlamaya çalışalım ama bu ne tavizdir böyle.. ben o yaşlarda bu tavırlara giricem yerdim herhalde tokadı ne kitabı. yanlış anlaşılmasın ben kitap okuyalım, öğrenelim çocuğumuza karşı bilnçli olalım buna inanıyorum.. ama sanki bu çocuk doğarken kullanma kılavuzunuda bir kitap halinde bu arkadaşıma vermişler. olmaz bu kadar yahu..
  • babaannelerin, anneannelerin dert yandıkları durumdur." bu yeni yetme okumuş gençler herşeyi kitaplardan öğreniyor, çocuk büyütmenin de kitaplarda yazıldığı gibi olduğunu sanıyorlar" şeklinde eleştrilerini sıra sıra dizmektedirler bu çeşit insanlara. kitaplarda yazanlardan birşey olmayacağını anlayan şanslı ebeveynler de analarına babalarına çocuklarını emanet etmektedir, iyi de yapmaktadır.
  • kemerle dövmekten iyi olan çocuk büyütme yöntemi.
  • bilmemek degil ogrenmemek ayip oldugundan kelli daha once cocuk yetistirmemis kisilerin buyuklerine, arkadaslarina danismanin yaninda kitaplardan, internetten vs. yararlanmasi da gayet muspettir. ancak bu tur kitaplarda "cocuk buyutme olayini abartmayin, simartmayin cocugu, biraz rahat olun, kasmayin cok" yazmayacaginin da farkinda olmak gerekir. kimse almaz/okumaz oyle kitabi, zaten kitap da en fazla uc sayfa olur.
  • bazen de, satırı satırına uygulayarak çocuğunuzu büyüttüğünüz kitabın yazarı, çocuğunuz eşek yaşına geldikten sonra, tüm anne babalardan, çok hatalıymışım, çocuk böyle bakılmazmış, bu kadar özgürlük vermek yanlışmış, aslında dayak da olmalıymış, pardon, hepinizden özür dilerim diyebilir.

    bütün dünya anne-babalarından bu özürü dileyen yazar için, ki, aralarında benim de bulunduğum bir koca nesil kitabıyla büyütülmüştür.

    (bkz: benjamin spock)
    (bkz: #4036873)
  • sadece günümüzde yapılan birşey değil,
    25 yıl önce, tek başlarına çocuk* büyütmeye çalışan annemle babamın da yaptığı şeydir.
    kısa bir süre öncesine kadar ellerinde bulunan ve sayfalarında ilk soyut resim çalışmalarımı* yaptığım "annenin el kitabı" isimli, ama el kitabı boyutlarından çok kalıncana bir sözlük boyutlarında olan kitabın yazarı da ihsan doğramacı'dır* (her ne kadar sonradan bu eserin, ingilizce aslından birebir çeviri olduğu ve ihsan doğramacının plagarism yaptığı ortaya çıktıysa da, bu konuyu şimdilik es geçebiliriz)
    az buçuk okuma yazma öğrenip, evdeki kitapların hepsini okumaya kendimi adadığım ilkokul günlerimde ben de kitabı baştan sona okumuş ve çocuk büyütmenin "bebek işi" olduğuna kanaat getirmiştim.
    kitapta, ateşlenen bebeğe yapılacak müdahalelerden, banyo faslına, hatta banyo suyunun dirsekle ölçülmesi ritüeline kadar pek çok faideli bilgi de mevcuttur.
    hatta banyo sayfası zamanında ıslandığından, az buçuk eğri kalmıştı. sanırım annemle babam, önce kitabı okuyup sonra banyoyu hazırlamak yerine, bir yandan okuyup bir yandan da beni yıkamayı tercih etmişler ki, kendilerine buradan selamlarımı gönderirim.
  • kitabına bağlı...
    misal eğer dindar bi kişiyseniz hiç bakmadıysanız çocuk büyütürken bakmak istersiniz kutsal kitabınıza...
    feylo-sofsanız eflatun
    tarihten hoşlanırsanız braudel okumak gelebilir içinizden
    roman severseniz ahmet mithat efendi okumak isteyebilirsiniz kulacığına

    en iyisi olması gerekmez yani baktığınız kitapların
    sizinle en muhabbetlisinin ona da bir faydasının dokunacağını umabilmek olabilir zaman zaman kitaba bakarak cocuk büyütmek.
    ya da hatta, hep sevmek istediğiniz kitaplara çocuğunuzla aranızdakinden bir parça aktarabilmek...
  • aptallarin bile yapabilecegi istir.

    (bkz: raising smart kids for dummies)
  • kendileri daha okul kitaplarindan kopmamisken cocuk buyutmeye kalkan anne-babaların yaptigi is.
    allahtan nananemler zamanında duruma el koymus da acliktan ve sefaletten kurtulmusum. yoksa bizimkilere kalsa kitaba bakip "daha mama saati gelmedi" diyerekten beni heder edeceklermis.
hesabın var mı? giriş yap