• aslında dışarıdan izleyince çok sıkıcı bir şey, öne gidip geri geliyorsun. antremanlar da öyle; ergo, ağırlık, koşu, ergo, ağırlık... diğer atletizm branşlarında olduğu gibi kürekte de, sporun zorluğu sıkıcı olmasına mani olur ama. bir de tekne yeterince kuvvetli gidiyorsa; kürek sonunda rüzgarın yüze çarpışı, tekne suyu yarıp geçerken sudan çıkan ses ve aynı anda aynı şeyi yapmanın getirdiği beraberlik hissi başka bir sporda yakalanamaz sanırım. formdaysan, tekne gücüne yanıt verir, değişik ve güzel bir hissiyat yaratır bu durum. tatmin/acı/zevk ve kendine güvenin birleşimi gibi bir şey.

    bir de nereden baksan asil görünüyor bence. kürekler, tekneler, taytlar, giyilen şeyler, ellerdeki nasırlar hepsi ayrı ayrı cool. şu videodaki gibi, [http://www.youtube.com/watch?v=6bcwo-pvcoi http://www.youtube.com/watch?v=6bcwo-pvcoi]
  • yaklaşık 12 yıl önce bırakmış olduğum eylem. galatasaray kürek takımındayken şeref ile parçalı formayı taşıma ve çubuklu formaya karşı yarışma imkanı sağlamış, sonrasında ise galatasaray üyesi olmamı sağlamıştır. o günlerde edindiğim dostluklar, orta okul, lise çağlarında spor yapmış olmanın kazandırdıkları, yakın çevrem dışında bir çok insan tanımış olmanın verdiği tecrübe ve hayat derslerini ise bu eylemi bırakmak zorunda kaldıktan sonra daha iyi anladım. bir de o günlerden kalma bir deyişimiz vardı, kürekçinin totosu oturağa oturdu mu kalkmak, kalktı mı bir an önce oturmak ister. yıllar sonra bile ne zaman dalgaların sesi kulağıma gelse gözlerimi kapar kürek çektiğim günleri yüzümde hoş bir tebessümle anarım. (bkz: çok özledim be sözlük)
  • mütevazı bir itirazdır dünyanın hallerine. mağlubiyete doğru coşkulu bir seyir halidir.
  • sahil köylerinde büyüyen çocukların, köyün futbol sahasında araba sürmeyi öğrenmeden önce ve bisiklet kullanmayı öğrendikten sonra denizde babanın belirttiği menzile kadar gidip gelerek öğrendikleri spor aktivitesi.
  • dakika başına en yoğun kalori yakılan ve tam vücut kondisyonuna cevap verebilen ender sporlardan biri sanırım bu. kesin konuşmayım, emin değilim. emin olduğum tek bir şey var; türlü türlü sporlar arasında kelebek yüzme antrenmanı yapanlar (hakkıyla yapabilenler) ve boksörler dışında (tam bir boks antrenmanı adamın iflahını sikiyor) pek saygım olmuyordu spor salonuna gidenlere. plaj vücudu çıkarmaya kasan piyasa bebeleri hala alayı gözümde... yakılan yoğun kalorinin tam vücut kondisyonuyla alakası yok çünkü (gelsin bok atmalar). ama şunu hakkını vererek yapıyorum diyen adam için cidden saygım yüksek.

    şöyle söyleyim; iki haftadır falan kürek çekmeye çalışıyorum ve 20 küsur senedir spor yaparken ilk defa götümden soluduğumu hissediyorum.
  • universitede basladigim, dersler labarotuvar yuzunden baslarken biraktigim sipor.
    yillar gecti. is hayatina atildim. fazla mesailerle (65+ saat) bilgisayar/bira gobegine kavustum. bir 10kilo aldim. 85 oldum.

    ilkbaharda boksa baslayip yine fazla mesaiyle goturemedim.burda kurek makinasi almak house of cardsdan aklima girdi. underwood sayesinde kiydim aldim.
    yilbasindan bir hafta once cekmeye basladim.
    1.5 aydir cekmekdeyim. her sey degisti. gitgide hizli cekmeye nefesimi teknigimi gelistirdim. her hafta dort gun en az 30dk cekmeye basladim.
    500m zamanlarim 2 dk altina dustu. dun ilk defa 10000m cektim. gurur duydum sacma bir sekilde. 2 kilo verdim. hayatim boyunca yapicagim spor bu. sonunda buldum.
    evde saat 10da aksam firt firt cekerken kusmamaya calisirken hedefler geliyor aklima. o pis les bira gobegi. her atilan terle biraz daha yakinim eski halime....
    eger hem kas yapip kardio yapmak istiyorsaniz spor bu.
    kosarken agriyan dizlerim yok.
    ertesi gun antreman yapmamis gibi kurek cekebiliyorum.
    size tavsiyem petes beginnersrowing planle baslayin.gelsmeleri goruceksiniz yakin zamanda. 1 sene icinde spor yapan kasli bir atlet olabilir belki sirinleri bile gorebilirsiniz.
  • bilmeyenler en çok kol ve sırt kaslarını çalıştırdığını iddia etse de, 2k'nin sonuna yaklaşırken önce bacaklarınızda his kaybı yaşamaya başlarsınız. çünkü kürek çekerken* kollarınızı düz tutup, bütün işi bacaklarınıza yaptırırsınız. eğer kürek çekerken kollarınız ve sırtınız bacaklarınızdan daha çok ağrıyorsa yanlış yapıyorsunuz demektir. rob waddell'ın dediği gibi kürek çekerken aldığınız gücün %60'ı bacaklardan, %30'u sırttan & %10'u da kollardan gelir.

    ayrıca; (bkz: antidepresan etkisi gösteren şeyler)
  • bacakları perişan eder.

    ama uyumlu bi ekip varsa zevklidir. tempolu olarak 6-7 dakikadan sonrası epey yıpratır adamı.

    kulüpleri oluyor bunların. ulaşması zor değil.
  • üniversiteden mezun olunca bırakmak zorunda kaldığım spor dalı. hala özlüyorum. yerine normal antrenmanların arasına (bkz: indoor rowing) koyarak yıllardır bir şekilde hevesimi almaya çalışsam da asla eskisi gibi olmamıştı. şimdi belimi sakatladığım için ona da ara vermem gerekiyor. (bkz: fuck)
  • bunca zaman yapmadığıma hayıflandığım, kısa süre içerisinde haşır neşir olup acayip zevk aldığım spor dalı.

    dragon boat festivaline hazırlanmak için bir süredir yaptığımız antrenmanlarda şunu gördüm ki, kürek kollarla değil, dönme hareketi sayesinde vücutla çekiliyor. kollar ve omuzlardan çok bel ve sırt ağrıyor. bacakların duruşu nedeniyle, ikisi de itme-çekme kuvvetiyle epey çalışıyor. ancak kondisyon kazanmak veya kilo vermek amacıyla yapılacak bir iş değil, bilakis kondisyon olmadan bu işi yapmak bence zor. ayrıca milli takımı çalıştırmış, olimpiyat görmüş hocanız arkada kırbaçlarken disiplin şart!

    gelişmek ve başarılı olmak için en önemlisi çokça antrenman ve senkronizasyon*. o olmazsa her kürek boşa gidiyor, birbirine çarpıyor, denge bozuluyor. en güzeli, insan sudayken hiçbir şey düşünmüyor. 1 dakikalık yarış temposunda kürek çektikten sonra, fiziksel acı ve zihinsel haz birbirine karışıp insana çığlık attırıyor. kesinlikle muhteşem bir meditasyon!
hesabın var mı? giriş yap