la complainte de la tele
-
televizyonun şikayetnamesi olarak da türkçeye çevrilebilecek, muhteşem bir leo ferre şarkısıdır. bu şarkısında üstad de gaulle dönemi fransa’sının resmi televizyonculuk anlayışlarını acımasızca eleştirir.
tam olsun şarkının sözlerini de yazayım.
on m'appell' la télé, la montreuse à tout-va
avant d'fair' le trottoir j'me les caill' sur les toits
j'suis pas grand-chos' de bien, c'est sûr, mais ce qui m'gêne
c'est leurs yeux interlopes qui me luxent les antennes...
j'ai un gars qu'est direct et l'autre qu'on nomm' play-back
et tout ça s'pellicule et tout ça s'met en boîte
mais les clients sérieux c'est pas qu'ils m'embarrassent
et pour pas fair' d'envieux j'me les fais face à face
on m'appell' la télé, la montreuse électrique
et j'suis comme un' morphin' qu'endort la république
quand y'a des pinailleurs qui m'soulèv'nt des problèmes
sur qui ou quoi ou qu'est-ce... j'leur dis : jugez vous-mêmes
un ministre à l'année que l'trottoir indispose
entre deux cabinets fréquent' ma télé-close
pour les yeux affamés qui vont chercher fortune
dans mon lit à colonnes j'peux leur montrer ma une
on m'appell' la télé des famill's tout c'qui y'a d'mieux
j'ai des ministres oc-cultes à qui je fais les yeux
j'suis la télé-partouze, final'ment, faut bien l'dire
qu'importe la partouze quand c'est pour le plaisir
des fois j'suis l'invisible, j'en ai qui marchent à ça,
t'as pas vu, mon coco, mes soutiens-caméras ?
quand je suis exciting, y'a de drôl's de poulets
qui fout'nt un carré blanc sur ce qu'ils vont lorgner
on m'appell' la télé et j'fais tous les quartiers
avec mes patt's en l'air j'ai l'voyeur assuré
l'olympe s'est vidé, l'music-hall du bisness,
alors pour le remplir il tâte mon palmarès
depuis qu'j'ai d'la lectur' pour tous j'suis un peu snob
j'bouffe avec montherlant qui m'amélior' mon job
mais comm' le vendredi c'est le jour d'la morue
mon mac panorama me fout au coin des rues
on m'appell' la télé d'la photo cavaleuse
sur mon trottoir là-haut j'me sens tout' transisteuse
tout comm' les fill's publiques qu'ont leur jour de sortie
moi pour prendre un coup d'air faut qu'j'me tap' le rugby
des fois j'suis comm' les grues qui font du sentiment
j'fais pas payer trop cher et tout l'monde est content
des fois j'suis pas causeuse, c'est quand j'ai mes affaires
alors je dis : barka ! et j'prends l'frais mon p'tit père... -
ayrıca sözlükteki fransızca bilen suser oranı düşük olduğundan türkçesini de yazıyorum.(ragıp duran'ın medyakronikteki köşesinden alınmıştır.)
televizyonun şikâyetnamesi
bana derler televizyon, gösteririm her şeyi
önce biraz kalça salladım, şimdi de damlara çıktım
aslında pek öyle matah bir şey değilim, bu kesin, ama canımı sıkan
milletin şehlâ bakışları çevrilmiş durmuş antenlerime
bir oğlum var, adı canlı yayın, ötekinin adı da play-back
her şey filme alınıyor ve kutulara konuyor
benim bazı ciddi müşterilerim de var ama pek canımı sıkmaz onlar
kimseyi de kıskandırmamak için onlarla ‘teke tek’ yaparım bazen
bana derler televizyon, elektrik göstericiyim
cumhuriyeti uyutan bir tür morfin sayılırım
bana sorun çıkaran bir takım cazgırlar çıkarsa meydana
ne, nedir, ne zaman, nasıl filan derlerse, ‘kararı siz verin!’ derim
bir bakan mesela yıl boyu kırıtırsa
iki toplantı arasında gelir benim stüdyoma
açgözlüler servet peşinde koştuğunda
benim sütunlu yatağıma gelirler, gösteririm onlara birinci şeyimi…
…
benim adım aile televizyonu her şeyin en iyisi bende
benim şahane bakanlarım var onlara şehla gözle bakarım
aslında açıkça söylemek gerekirse ben grup-seks televizyonuyum
maksat zevk almaksa grup-seks fena bir şey mi yani
ben bazen görünmez olurum, kimi de bu ayağı yer
görmedin mi benim sütyen gibi kameralarımı
heyecan verdiğimde yavrular çıkar ortaya
o zaman da alt tarafta küçük bir kırmızı nokta görünür
benim adım televizyon her yere girer çıkarım ben
önayaklarım havada bakarım da etrafa, dikizci garanti
iş dünyasının müzikholü olimpia boşaldı,
doldurmak için yeniden salonları, gelirler benim yarışmalarıma
bir süredir bir kitap programı başlattım ya asil takılıyorum artık
montherlant’la yemeğe çıktığımdan beri işlerim iyi gidiyor
ama cuma, balık günü olduğu için
panorama adlı pezevengim beni kaldırıma itiyor
benim adım televizyon, koşuşturur görüntülerim
kaldırımda salınırım da, hep gelip geçiciyim
hani hayat kadınlarının da bir tatil günü vardır ya
işte ben de izin günü gider rugby maçı izlerim
kimi zaman hissiyat yapan fahişe gibiyimdir
müşteriden fazla para istemem böylece herkes memnun
iş tutarken bazen de sessiz sedasız kalırım
'hadi be aslanım, bu sefer de şeker ablan yapsın masrafı' derim o zaman
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap