• şimdi melih gümüşbıçak dün devirdiği çam ile gündeme gelmiş ama, sadece ona saydırıp diğerlerini irdelememek haksızlık oluyor aslında.

    sonuçta melih gümüşbıçak sadece lig tv'nin maç zevkinin içine etmekte üstün başarı gösteren spiker ekibinin kıdemli bir üyesidir, o kadar. bunun ötesinde kendisinde üzerinde durulacak öyle aman aman özgün bir yan göremezsiniz, görebileceklerinizin neredeyse tamamı o ekipteki herkesde var olan ortak özelliklerdir. nitekim melih gümüşbıçak başlığı altında sayılan olumsuzlukların neredeyse tamamı bu ekipteki her elemanda da mevcut özelliklerdir aslında. yani bu ekip son derece homojen, benzer özellikler taşıyan elemanlardan kurulu, bu nedenle de birileri tarafından özenle seçilmiş izlenimi veren bir ekiptir.

    bu ekipte ismini bildiğim bir de melih şendil vardır, bunların dışındakilerin ismini dahi bilmez çoğu kişi. çünkü ekip zaten adeta birbirinin klonu gibi duran elemanlardan kurulu olduğu için aslında tek tek isimlerinin bilinmesi bile gerekmemektedir toplum nezdinde.

    hepsinde dikkat çeken ilk ortak özellik katlanılması zor ve kulak tırmalayıcı bir ergen ses tonuna sahip olmalarıdır. bunların bir kısmı, en azından melih gümüşbıçak, televole ekolünden geldiği için belki düzgün bir fiziğe sahip olmalarına dikkat edilirken ses tonları pek önemsenmemiş olabilir, ama maç anlatımında boyun posun değil ses tonunun daha önemli olduğu pek dikkate alınmamış herhalde.

    ikinci en önemli ortak paydaları ise her birinin inanılmaz bir disiplinle uyguladıkları bir söylem birlikteliği olmasıdır. dikkat edilirse bu adamlar maç anlatırken hiçbir zaman fikir ayrılığına düşmüyorlar (bkz: sevgiliyle lig tv spikerleri uyumunu yakalamak). her konuda her zaman fikir birliği içindeler. hakem kararlarından futbolcuların maç içindeki psikolojilerinin tahliline kadar her değindikleri hususta aynı düşünüyorlar daima. ayrıca bu yorumlarında da kendi iradeleri ile değil de sanki üstleri tarafından kendilerine tebliğ edilmiş izlenimi alınan bir "lig tv politikası" na harfiyen uyuyorlar.

    nedir bu politika, mesela bu sene için bu politikanın ana hattı anadolu takımlarını bolca gazlamaktır. yine bu sene için konuşursak istanbul takımlarından ikisini sürekli yerin dibine sokarken bir diğerini ise hafiften pohpohlamak (isim belirtmeye gerek yok, herkes yerin dibine sokulanlar ile pohpohlananların hangileri olduğunu gayet net görüyor, biliyor) da bu politikanın yan unsurlarıdır. buradan amaçlanan da artık medyanın başlıca düsturu halini almış olan ve kamuoyunu her türlü yalana inandırmakta gayet etkili olduğu bilinen bir şeyi kırk kere söylersen olur yönteminde yatıyor. böylece lig tv senelerdir erman ve şansal ile yürüttüğü kamuoyunu manipüle etme politikasını artık spikerleri üzerinden de uyguluyor. mesela geçmiş yıllarda cassio de souza soares lincoln'u hem spor kamuoyuna rakibi aşağılayan, küçümseyen bir adam gibi gösterip hakkında nefret uyandırmak için, hem de galatasaray camiasına "bu adam parasını alıp yatıyor, oynamıyor" fikrini empoze etmek için yürüttükleri kara kampanya gayet de başarılı sonuçlanmıştı. sonuçta hakemler lincoln'ü sudan sebeplerle oyundan atar hale gelirken, galatasaray'ın da adamı kovması sağlandı, operasyon tamamlandı. benzer bir durum misimovic'te de yaşandı (bkz: misimovic'i eleştirmekle yükümlü lig tv spikerleri). dün guti hernandez hakkında gümüşbıçak'ın yaklaşımı da benzer bir operasyonun başladığını düşündürüyor insana ister istemez. ama bunun gümüşbıçak'ın kendi şahsi tasarrufu olması pek mümkün değil. kendisi beşiktaşlı bilinen bir insan olabilir, hatta fanatik beşiktaşlı da olabilir, ama insanların bu kadar tatlı para kazandıkları bir konumda ne taraftarlıklarının, ne fanatikliklerinin geçerli olmayacağını, paranın sıcak yüzü sayesinde amirlerinden gelecek kendi kimlikleri açısından aykırı gibi görünen her türlü görevi de gayet büyük bir sadakat ve heves ile yerine getirebilecekleri unutulmamalı.
  • her biri birer şansal büyüka eseridir.

    bu kadar yetersiz spikerler olmalarına rağmen yıllardır ligin yayıncı kuruluşunda maç sunmaları cidden çok enteresandır. bu durum yetmiyormuş gibi ellerindeki en önemli spiker olan ercan taner de geçtiğimiz dönemlerde ntv bünyesine geçmiştir.

    lakin her yeni futbol sezonunda görmekteyiz ki şansal bey spikerlerinden gayet memnun durumda, zira yıllardır kanala doğru düzgün maç anlatabilecek başarılı spiker transfer etme gereği duyulmuyor. (bkz: güntekin onay) (bkz: murat kosova) (bkz: okay karacan) (bkz: ercan taner)*
    sen istediğin kadar hd yayın yap, spider cam kullan, onu yap, şunu yap; bu mevcut spiker kadrosuyla izleyiciye kaliteli yayın sunman mümkün değil.
  • lig tv alıp izlememe nedenlerinden biride bu spikerlerdir, gerçekten maçın heyecanı ve atmosferinden koparak alaksız konularda örneklerle seyir zevkinin içine etmektedirler.
  • bu kadar dandik, bu kadar ne oynandığından habersiz, bu kadar rahatsız eden maç anlatımı yapılmaz arkadaş. gereksiz istatistikler, sürekli geyik tespitler, durmadan, bir önceki maç, , ondan önceki maç sözleri ile insanı ayar eden bilgiler.

    futbol gibi istatistikten uzak bir oyunu istatistik manyağı yaptınız ya. ne desek boş..
  • ses tonları irrite edici spikerlerdir. eurosport türkiye'den 2 tane spiker transfer etmek bu kadar mı zor?
  • bursaspor'un 2-0 önde olduğu ve galatasaray'ın bırakın gol atmayı organize şekilde rakip yarı sahaya gitmekten aciz olduğu maç sırasında dakika 86 ya da 87 de bursaspor'un son dakikalara avantajla girdiğinin belirtilmesi maç boyunca en çok dikkatimi çeken anlardan birisiydi. acaba onlar bu şekilde galatasarayla ya da bizimle dalga mı geçiyorlar diye sormakta aklıma gelmedi değil ama yine saçmaydı kanımca. zira futboldan azıcık anlayan 8 yaşındaki yiğenim maçın son 5 dakikasını izleseydi o da aynı yorumu bariz yapardı. sonuç bir galatasaraylı olarak zaten zar zor izleyebildiğimiz bir diğer maçı daha izlemeyi çileye çevirdiler.
  • ercan taner gittikten sonra tadı tuzu kalmayan, kalite ortalaması düşen kimseler topluluğu.
  • samimi bir şekilde maç anlatıyorlar, düzgün bir şekilde yorumlarını yapıyorlar, ben beğeniyorum. spikerlik sadece futbolcu ismi söyleyip, istatistikleri okumak değildir, bu adamlar bu işi beceriyor. gayet kaliteliler, böyle devam etsinler.
  • anlattıkları maçtaki takımın* kaç yabancıyla oynadığını hesaplayamaz, bütün devre arası acaba hangi yabancı çıkacak diye konuşurlar. sonra türk statüsünde bir oyuncu çıkıp yerine bir yabancı girince* bir özür bile dilemez hiç böyle birşey olmamış gibi davranırlar.
    (bkz: 30 ocak 2011 ibb beşiktaş maçı)
hesabın var mı? giriş yap