• (bkz: gol olur)
  • sadece winner'ların hoşlandıkları kızlar gelmez halı saha maçlarına, loser'ların da hoşlandıkları kızlar gelebilir.

    soldan, yerden ortalanmış topa 18 içinde dokunamayarak, boş kaleye yuvarlayamayan, havadan gelen topa ayak üstüyle vurup aut'a dahi atamayıp, taca gönderen, çalım yapayım derken topa basıp yere düşen, kaleye geçtiği anlarda, çerçeveyi bulan tüm topların gol olduğu, kaleden çıkarılırken ağır hakeretler edilen, maçı izleyen orta yaşlı amcalar tarafından "şişşşt cimbomlu, hiç ekmek yemedin mi?" sorularına maruz kaldığı yetmezmiş gibi olabilecek en berduş haliyle sahada bir o yana bir bu yana koşturan, doğuştan talihsiz ve yeteneksiz insanların da hoşlandığı kız maça gelir.

    işte o zaman, o 60 dakika, günlere, haftalara, aylara bedeldir. geçmek, bitmek, tükenmek bilmez. lanet olasıca 60 dakikadır.

    ben mi? vurursam gol olur. (vurursam!)
  • olası bir harekettir. hareketi faciaya çeviren sahadaki* diğer elemanların söz konusu kişinin gelen kızdan hoşlandığını biliyor olmasıdır. sahadaki herkesin, hatta kenardakilerin yüzünde bile pis pis bir sırıtış belir. bu şebelek ifadeyle bir kıza bir kızdan hoşlanana bakar dururlar. yapılan her kaş göz işaretinde erkişi daha da kızarır, bozarır. diğerlerinin aksine gayet ciddi bir ifadeyle maça devam etmeye çalışır, "edem gibi öynasanıza oylum yea" gibi bişiler söylediği duyulur. 10 dakika bu şekilde dayanıp, kenarda bekleyen bir arkadaşıyla yer değiştirir sonunda. kızın yanına gelip oturduğunda "ya ben bunlarla oynayamam çok kötü oynuyolar yaa" diyerek durumu kurtarmaya çalışır. hırs yapıp maça devam edenler içinde kendi kalesine gol atanlar bile olur.
  • en az bir defa sakatlandım ayağına yere yatar. ama ben kırılgan değilim, sertimdir, ne pozisyonlar gördük, havasıyla diğer kişilere elini havaya kaldırarak iyiyim mesajı verir.
    ardından top onla alakasız yerdeyken sakatmış gibi seker, bacağının bir orasına bir burasını eller. ayrıca bu kişileri kız geldikten sonra kızın bulunduğu taraftaki kanatta daha sık görürüz.
  • kızdan hoşlanan şahısın adeta 30.000 redbull içirilmiş bir boğaya dönmesiyle devam eder.
  • maç içerisinde varlık gösteremeyen, rahat tavırlar sergileyip, gazozuna maç yapar gibi oynayan hödökleri bir anda maymuna döndüren hadisedir. bir kaç dakika önce önündeki topu kovalamayan, ceza sahası içinde ayağına gelen topa vuramayan, kıçını kaldırıp koşmaya önem vermeyen bu dallama, kızımızı demir tellerin arkasında fark ettiği anda birdenbire canlanacak, akrobatik hareketler yapmaya çalışacaktır. bu andan sonra uçan kafalar, voleler, rövaşatalar havada uçuşur. gol vuruşu yapmak için atılan ortaya ölümüne zıplanır. her şey, kızın ilgisini çekip, " a bak şu esmer çocuk iyi top oynuyormuş " dedirtip, onun ilgisini çekmek içindir. hele de bir kaç gol atıp, kızla göz göze gelinmişse, maçtan sonra kesin bana verecek havalarına girer, daha çok asılırsın maça. ulan halbuki kızlar ne futboldan anlayan erkeği sever ne de oynayan. o yüzden gereksiz bir eylem ve gereksiz bir atraksiyondur. maçın zevkini kaçırır, futbolun samimiyetini yok eder.
  • o anda o insanın içine;

    giren oyuncu: gennaro gattuso

    çıkan oyuncu: maldonado

    değişiklikleri yapıldıktan sonra aradan 5 dakika geçmeden nefes borusu ile anüs yolu zorunlu değişikliğine gidilir.
  • hatunu görür görmez deli beygir gibi koşulur akabinde de faul yapılsın yapılmasın sahadan tek ayak üzerinde sekerek ya da aksayarak çıkılır. istenir ki şefkat alkışlarla gelsin. oyuncu (!) için ikinci yarı ya da uzatmalar o andan itibaren başlar.
  • öyle bi' şeydir ki bu insanı yaşanan an itibariyle kararsızlıklar silsilesiyle baş başa bırakabilir.
    (bkz: kendimden biliyorum)
    lise yıllarında günlerinizin onu düşünmekle geçtiği bi' kız vardır hoşlanılan, yakınsınızdır ama bilemezsiniz onun bi' şeyler hissedip hissetmediğini. bi' gün onunla ilgilenmeyi bırakıp bahçede basket oynamayı seçmişsinizdir, rakip güçlüdür, oyun zorlamaktadır sizi, top tam sizin savunduğunuz kişideyken bahçeye malum kişi gelir, bi' an göz göze geldikten sonra kafada soru işaretleri belirir "acaba ne yapmalıyım?" diye ve sonra gaza gelmeye karar verirsiniz sonunda ne olacağını bilmeden. önce savunduğunuz kişiden kaparsınız topu, seri hareketlerle dışarı çıkıp bi' üçlük atarsınız, girmiştir ve bu anda malum kişi yürümektedir. rakip başladıktan sonra bu sefer arkadaşınız topu kapar ve oyun kurmanız için size atar ama siz artık frenleyemezsiniz kendinizi, bi' üçlük daha gelir takım arkadaşlarının "atma lan" replikleri eşliğinde, neyse ki o da girmiştir ve malum kişi çok yaklaşmıştır size o anda. rakip oyuncuların beklemediği performansı sergilemiş olmamdan dolayı sinirlenen rakip oyun kurucu topu alır ve bizim takımdan bi' kişiyi geçer, sonrasında benim üzerime doğru yürür, hareketi yapmaya yeltendiğinde elimi uzatmamla keserim topunu, uzun boylu takım arkadaşımda kalır top, pota altına doğru girer sinirli şekilde ama iki kişinin engellemesi nedeniyle topu dışarıya doğru, bana yollar, ben aldığım gibi potaya yollarım topu, top rakipler dahil herkesin "oooo" diye bağırmasıyla birlikte girer ve maç benim üçlüklerimle biter, o anda önce uzun boylu arkadaş ve diğer takım arkadaşı ile birlikte bi' sevinç gösterisi yapılır, sonra arkamı döndüğümde malum kişinin orada olması ve yanına çağırması ile bu sevinç ikiye katlanır, neyse ki malum kişinin bahçeye girmesi ve yanınıza gelmesi arasında geçen sürede ters bi' senaryo gerçekleşmemiştir ve rezil olmamışsınızdır, bu da sizin için güzel bi' anı olarak kalmıştır.
  • maç yapan genç, birinin kendini izlediğini bilirse heyecanlanır. en azından ben heyecanlanırdım. psikolojimi sikeyim aybalam, kontrol edemiyorum duygularımı.

    sokakta maç yaparkene, uzun süre kesişmekten bilimum geometrik kurama temel olduğumuz bi' kız varıdı, o geldi. kaldırımda arkadaşlarıynan bizi izlemeye başladılar. normalde hakan balta gibi görev adamı olan ben, bir anda cantona gibi lider olmaya heveslendim. takım arkadaşlarına bağırmalar, pozisyonlara itirazlar, çalıma girmeler... kimseyi duymuyordu kulaklarım. uyarıları hiç siklemediğim gibi uyarma gafletinde bulunanları incittim sözlerimle, örseledim.

    neyse,

    maradona'nın kabul etmediği evladı gibi oynuyordum. hayatımın maçıydı ve o ana kadar her şey yolundaydı. sonra bişi oldu. gaza geldim. kendi kalemin önünden şut çekmeyi planladım kafamda ve uyguladım. uygulamaz olaydım hacı, ayağımı sikeyim nasıl ayak varsa top gitti çötannkkk deyu kızın yüzüne geldi. çığlıklar, ağlamalar, "hayvan", "ay burnun kanıyo ebru", "ay hatice teyze yetiş, ayy valla kanıyo" feryatları...

    5 kilo verdim sıkıntıdan. saçlarım beyazladı oracıkta. rögar kapağının altına saklanmayı düşündüm ninja tosbalar gibi ancak ebatlarım izin vermedi buna. o saatten sonra mutlu bir çift olabilir miydik biz? bence olamazdık. ki olamadık da zaten. anası dövecekti, kaçtım şahsiyetsizce. bir özür bile dileyemedim kızdan baboviç.

    diyeceğim o ki, sempatik bir hareket gibi duruyor bu ama işin özü öyle değil. her daim dikkatli olmak şart. en azından heyecanını kontrol etmeli insan. gaza gelmememeli bu noktada :(
hesabın var mı? giriş yap