• hafta sonu (pazar) günü iki yetişkin ve iki küçük çocuk olarak yolumuzun düştüğü mekan oldu. garson, bütün kuzu kaburgasının hafta sonu olması nedeniyle gramaj olarak az gelebileceğini (aslında et gramajında değil de pazar günü olması nedeniyle? altında humus vb. yatağının olmayacağını anlatmak istedi) söyledi; biz de bütün kuzu kaburga yanına dana uzun kaburga sipariş ettik. ikisi de hayal kırıklığıydı. şayet bu lezzetsizlik hafta sonuna özelse neden açıyorsunuz? genel bir lezzetsizlik hali ise geçmiş olsun. iki kaburga ve bir hamburgerden oluşan menüye 600 tl. ödedikten sonra bütün bir akşam midem enkaz haline gelmeseydi bu entryi yazmayacaktım umarım dikkate alınır.
  • az önce emaar şubesinde burgerini denedik.
    yüksek fiyat ama fiyatlandırma biçimi yanlış. yoksa hamburger lezzetli.

    gün itibariyle 120gram ribs burger artık adı neyse 95lira. sinan büdeyri'nin popülitesine göre makul. makul ama yanında patates kızartması yok. ben patates olmadan burger yemem. parası neyse verelim de patatese doyalım. neymiş parası, 75lira. makul. doyduk mu?

    75 lira karşılığında gelen patates
    iki tane eksik hali bu, hak geçmesin.

    burger'in tanesi 150 olsaydı ve yanında patatesle gelseydi, “şefim maharetini konuşturmuş sonuçta” der, içerlemezdik. ama bu kadar patatese, bu kadar fiyat, bu devirde bile rızası dışında adam silkmeye girer.

    uraz'ın mekanında daha kaliteli hizmet ve daha fazla lezzet alıyorum.
  • maslak oto sanayi içinde açılmış kaburgacı. mekan baya güzel ve şık. istanbul'da hele ki oto sanayi'de değilmişsiniz gibi. cuma ve ctsi akşamları 8 buçuktan sonra canlı müzik de var. saksafon filan tatlış bi havası var. rezervasyon için 2 gün önceden aradım iki oturum yapıyoruz 6-8 ve 8-10 dediler. 6-8 oturumuna yer bulabildik, çok da dolu değildi. menü inanılmazgeniş fln değil o yüzden kafa karıştırmıyo. kaburga ve yardımcı yemekleri lezzetli, fiyatlar fahiş değil. beğendim yazayım istedim.
  • maslak oto sanayi’nin değişmeye başlayan yüzünün son temsilcisi.

    yemekler ve fiyat/performans muhteşem, çalışanlar güleryüzlü. ilk fırsatta hamburgerini de denemeye gideceğim.

    tavsiye olunur.
  • şarap zevkleri ve seçenekleri oldukça kısıtlı olmasına karşın insana mutluluk veren mekanlardan biri olduğunu belirtmek yanlış olmayacaktır.

    poutineleri ve tek secenek olan tatlıları istanbul özelinde fark yaratacak nitelikte. kaburgaları fiyat/performans olarak başarılı ama bahsettiğim diğer ürünlerin yanında biraz geride kaldıklarını iddia etmek zor olmayacaktır.

    mekanın içindeki sanat ve dekorasyon oldukça başarılı, opera havası veren üst kat ( eğer öyleyse ) heyecan verici ama bar sandalyesi olmayan masa bulmak biraz zor. hali hazırda zaten önden rezervasyon yapmanız lazım ve masalar için fazla kişi olmanız gerekiyor.

    şarap hariç yapılacak en temel eleştiri ise ülkemiz kültürüne uygun olmayan 'kısmen' dayatma üzerinde kurulu bahşiş sistemi olabilir. sık sık amerika'daki mekanlarda denk gelebileceğiniz, fiyata eklenen %10-15 servis ücreti burada da görülmektedir. haliyle hesabınız kafadan 30-40 tl artmaktadır. bu kültüre hakim olan insanlar için sorun yaratmayacaktır fakat herkesin olağan karşılamasını da bekleyemeyiz.
  • gözümden kaçmadıysa değil yıldız, michelin guide selection da göremedi. ilker canikligil'in 2. oytun vakası. bakalım 3. hangi sektörden olacak.

    peynir, çikolata ve bira saçmalıklarıyla benim de aşırı itici bulduğum şefin ekmek teknesidir.
  • muhtemelen istanbul'da yiyebileceğiniz en iyi poutine burada. poutine en iyisi kovalanacak bir yiyecek değil ama yine de not düşmek lazım. sadece, patatesleri bir tık daha çıtır yapıp öyle yatırsalar doku daha başarılı olabilirmiş gibi.

    kaburga konusunda kendini ispatlamıştı zaten ama ayak üstü gitmişken bir de burgerini deneyeyim dedim; ı-ıh.

    ekmek çok kuru ve pörsümüştü. üstten parmakla bastırdıkça parça parça olan ekmeğin içine ne koyarsan koy kötü bir burger deneyimi yaşatır. kaldı ki soğan turşusu dedikleri şeyin hizmet etmesi gereken, etin yağlılığına karşı getireceği asidite, başarısız bir turşulama sebebiyle işlevsiz kalmış. çiğ soğanı 3 saat sirkede bekleterek mi yapıyorlar anlamadım.

    özellikle haftasonu, rezervasyon yapmadan gitmeyin. ben gitmeden yarım saat önce, google kartları üzerinden quando ile rezervasyon yaptım ama gittiğimde rezervasyonu göremediler; teknik bir sorun varmış. o an müsaitlikleri olduğu için sorun etmediler ama "8e kadar kalkarsanız iyi olur ehihi" demeyi de unutmadılar. müşteriye anlatması zor bir konu bu. kırmızı bluzlu, guest relation ekibinden olduğunu tahmin ettiğim güzel hanımefendi bu anlamda gayet kibar davranarak beni kaybetmemeyi başardı en azından.

    markus gibi kendini "gösterişli" konumlandıran, müşteriden servis ücreti almak gibi türkiye için iddialı bir uygulaması olan bir mekanın müşteri iletişimi konusunda bu noktada olması beklenir zaten. ama aksi örneğini o kadar çok gördüm ki, aslında olması gereken bu tip şeyleri artı olarak belirtmek zorunda kalıyoruz. belirtmek de lazım esasen, iyiyle kötüyü ayırmazsan kaliteyi de bekleyemezsin.
  • (bkz: overrated)
  • flutv'deki programlar sayesinde fiyatının yüksek olduğunu bilerek gittim. ama değecek diye düşünüyordum.

    çıktığımda kendimi tam bir silkelenmiş keriz gibi hissettim.

    michelin yıldızı alırsa fiyatlarını arttıracağını ima etti ama daha da arttırırsa herhalde ulaşılmaz olacaktır birçoğu için.

    bulunduğu konum ise biraz talihsiz. yevmiyesini bir tabak yemeğe verdiğiniz yüzlerce insanın ortasındasınız. hele dışarda oturuyorsanız bu his çok daha şiddetli yaşanıyor.
  • çengelköy perşembespor’un golcü oyuncusu antepli chef sinan büdeyri’nin açtığı mekan. balkabağı çorbasını tavsiye ederim.

    içeride 1912 yapımı langırt bulunmaktadır.
hesabın var mı? giriş yap