• yakışıklı prensin prensesi kötü durumdan kurtardığı masalları dinleyerek büyüyen kız çocuğu genç kız olunca da beyaz atlı prensi bekleyebilmektedir.
  • içten içe, gölgesi olduğunu kabullenmesine yardımcı olabilecek masallar sayesinde iç huzurunun temellerini atabilecek, herşeyin ve herkesin "iyi" olmak zorunda olmadığını, "iyi"nin "kötü"yü kapsayabildiğini öğrenebilecek olduğundan, söz konusu tahribat, kazanılacak bakış açıları nedeniyle bazı yönlerden görmezden gelinebilecektir. bu sayede, ayın karanlık yüzünden dolayı acı çeken, kendine acı çektiren çocukların yaşayabileceği duygusal travmalar minimuma indirilebilecektir. ortaya çıkan toz pembe algı sapkınlığı, çocuğun eğitiminde alınacak önlemlerle tedavi edilebilir. sonuç olarak tahribat yaptığı düşünülen masallar, aslında yararlı bir şeye sebep olacaktır.
  • türk filmleri gibi tıpkı, kendi hayatını masallara koymuş küçük kız çocukları, bir gün gelecek beyaz atlı prenslerini beklerler. o gelmezse, her geleni o zannederek ona anlamlar yüklerler.
    başka bir dünyadan gibidirler saflıklarıyla. yine de güçlüdürler*.
    öyle çok hayal kurarlar, öyle alışırlar ki hayallerindeki yalnızlıklarına, gerçek dünyada bir türlü yürüyemezler. attıkları adımlar küçük denizkızı gibi kandan damlalar bırakır görünmeyen, arkalarında.
    bir şekilde taktıkları o pembe gözlüklerini çıkartamadıkça, kırılıp gözlerine batan hayalleri ile kan ağlar, ruhlarını besledikleri rüyalarını kan kusarlar.
    çocukken değil de sonrasında, hep yalnız kalırlar.
    saf denir onlara, anlamıyorsun denir. kendilerine yükledikleri adalet anlayışını toplumda görmeyi beklerler. çiçek çocuktur ruhları bir şekilde, ama bu topraklarda çiçek yetişmez. kıraçtır, yozdur, sarptır, kayalıktır.
    onlar da kısa zamanda solar gider, bir fosile dönüşürler.
    yine de kardelen gibi açmaya inat ederlerse*, acı çektikçe varolur, yaşamayı böyle kabul ederler. hayallerini reddedip yaşamaktansa, hayatı reddedip hayal dünyasında kalırlar. günlük küçük mucizeleri izlerler sisli akşamlarda.
  • masallarin cocuklar uzerinde tahribata yol actigini dusunmek dogru degildir. kazandirdiklari vardir misal; hepimiz agustos bocegi ve karinca hikayesinden ogrendik kisin ayazinda, kar boran icinde kapimiza gelen arkadasimizi eli bos geri gondermeyi. boylece hepimiz birey olduk, super olduk.
  • masallardaki üvey anne figürü çocuk üzerinde olumsuz etki bırakmaktadır.üvey annenin külkedisine yada pamuk prensese yaptıklarını dinleyen,okuyan çocuk bu konuda önyargılara sahip olabilmektedir.bu önyargı bireyden topluma dahi geçmiştir.
  • aslında masalların kültürel bir aktarım ve ders çıkarma aracı olarak görüldüğü vakit gerçekleşme olasılığı yadsınamaz kavram (bkz: peri masallari uzerine)
  • uykuya yatmadan evvel bir prenses olduğunu fısıldar sana masallar, prens birgün gelip seni bulacaktır, istersen zehirli elma ye , gelip kurtarır seni, kaç git, kurtulamazsın ayakkabından izini sürer, prenses olduğunu gizle gene peşini bırakmaz, çarşafın altına bezelye koyup bulur. sırf prensin seni bulması için doğurulup kuleye konmuş bir prenses olduğundan kendi başına kalmana imkan verez masallar, onsuz bir hiçsindir. kimliğini yalnız kuramazsın, yaşamını kendince sürdüremezsin. kırmızı pabuçlar giyip gönlümce dans edeyim desen, ayakkabıların cezalandırır dikbaşlılığını, dans etmeyi bırakamadığın için ayaklarını keserler.
    büyüyüp de prensin seni bulmadan önce masalları elinden alıp pembe seriler, beyaz seriler tutuştururlar eline, büyükler için masallar. gelecek prens iş adamına , sense olgun, güzel, yalnız genç kadına dönüşürsün. prens diyar diyar seni kovalamaktab bıkıp yoluna güller döken cüretkar bir erkek olmuştur.
    evlenirsin, düğününde prensesler gibi eteği kabarık gelinlikler giyere. prens seni odaya götürüp öpeceğine takılan altınları hesaplar, kırılırsın. birgün "bana çiçek alsana" dediğinde yoluna güller döken, seni bulmak için dağları delen adam tokadını yapıştırır yüzüne "sen kendini prenses mi sanıyorsun?" diye. anlarsın masalların elinden kayıp gittiğini. kule kapandığın evindir ama seni kurtarmaya gelecek adam yoktur ortalarda. o prensesi değil kahvede kumarı, meyhanede içkiyi, genelevdeki öteki kadını seçer. onsuz yaşamayı öğrenmediğinden, kocanın sarhoş bakışında beyaz serideki centilmen adamı ararsın. bulamazsın, susarsın. masal biter.
hesabın var mı? giriş yap