• bütün sevenlerine başsağlığı dilediğim rantçı-kent düşmanı zihniyetin son kurbanı. facebook'ta bir arkadaşımın yaptığı yorumu paylaşmak isterim:

    "odtü'den bir kardeşimiz bisikletiyle ankara trafiğiyle mücadele ederken trafik kazasına kurban gitmiş. katili gökçek'tir. muhalefet olsun diye demiyorum, bütün ankara'yı bireysel taşıtlarıyla yolculuk ettirmeye yemin etmiş gökçek'tir, ankara'nın ulaşım politikasını daha fazla şerit, daha fazla geniş yollar, daha hızlı taşıt trafiği, daha fazla katlı kavşak, daha az toplu taşıma, daha fazla hız, daha fazla hız olarak düzenlemiş olan gökçek'tir. katili gökçek'tir!"

    ve

    (bkz: ulaşım/#30093653)
  • alıntı(bölüm hocası)

    meril
    "alaskayı gördüm hocam keşke başka yerde olsa idi konferans", cevabını
    aldığımda ukalalık etmek için değil daha fazla görüp öğrenmek için
    konuştuğunu anladığım merili herkesten biraz daha fazla tanımış olmak benim
    şansım ve şerefim oldu. üçüncü sınıfta ben artık araştırma yapmak istiyorum
    diye geldi karşıma. onun gibi mukavemet öğrenmiş bir öğrenci araştırma
    yapabilirdi. hiç küçümsemeden yüksek lisans tezi ayarında bir konuyu attım
    kucağına. doktora sonrası araştırmacı olarak beraber çalıştığımız tahsinle
    beraber üçüncü sınıfın sonunda neredeyse yüksek lisans tezini
    tamamlayacaktı. derlediğimiz 51 adet deneysel makaleleri, tezleri okudu,
    sonuçları didikledi, hatta hataları buldu. her birini opensees ile
    modelleyip eşdeğer basınç çubuğu modellerinin dolgu duvar rijitliğini
    modellemedeki başarısını inceledi. inelastik modellere de başlamıştı. hatta
    aynı konuyu bir ıtalyan öğrenciye yüksek lisans konusu olarak verelim
    dendiğinde bizim üçüncü sınıf öğrencimiz nerdeyse çoktan bitirmişti konuyu.
    makalesini de asce'ye yazdık, düzeltmelerini de yaptık, bir üçüncü sınıf
    öğrencisi olan meril ile. daha 21 yaşında gördüğüm en iyi yüksek lisans
    öğrencilerimden oldu. perşembe günü spss öğreniyordu daha iyi bir model
    için. dördüncü sınıfın sonuna kadar da bir doktora konusu ile de tanışmasını
    planlıyordum. inşaat konularının araştırmada popülerliğini yitirdiğini
    söyleyince sahip olduğu bilincin harvard veya brown'a gitmeyi hak ettiğini
    anladık.
    ortalaması, dersleri, çalışması disiplini transkriptin de yazılı. dik
    omuzları, ışıldayan gözleri, seattle'lı bakışları farklıydı bu kızın. onu
    biliyorum da hocam diye başlayan sabırsız tavırları ile üç beş yıla
    bizlerden daha iyi olacağını gördüğüm bu zehir gibi çocuk, erdem hocasının
    tabiri ile 1500 kişi arasında işaret parmağı ile gösterilmeyi hak ediyor. on
    yıl içinde gördüğüm benzerini görebilmek için belki de bir on yıl daha
    beklememiz gerekecek en iyi ve en bilinçli öğrenci dün öldü. bu şehirde
    trafik daha iyi aksın diye şehrin göbeğinde yapılmış bilmem kaç metre
    genişliğinde kimsenin kırmızı ışığında durmaya dahi tenezzül etmeden hız
    denemelerinde bulunduğu, her gün oğlumu kreşe götürüp getirirken benim bile
    korkarak sürdüğüm abuk ve pahalı bulvarında, hepimize pahalıya mal olarak
    öldürüldü. 06dg5979 plakalı sürücü belki de onu öldürmek misyonu ile dünyaya
    gelerek bizlere bu acıyı verip, göremediğim bir kozmik dengenin sağlanması
    rolünü üstlendi. böyle bir dengeye isyan etmeye niyetimin olması mümkün
    olmasa dahi bu üstün çocuğun yokluğunun bizlere olan olası yansımasını
    düşünmek onun var olmuş olduğunu bilenlere kaldığını söylemeliyim. üstelik
    pek de ölüm ayı olmadığını düşündüğüm sıcak temmuz ayının ilk günlerinde
    veyahut da ramazanın birinde ölecek kadar hesaplanmıştı her şey. iki
    ciğerimin arasında düğümlenirken bulduğum kelimeler, bu kızcağız hayatta
    olsa idi sadece annesi için değil cemil meriç'in bu ülkesi için de farklı
    bir şeyler yapabilme kapasitesine sahip olduğunu ifade etmeli, ama
    yapamıyorum. ilk defa değil morg kapısında cesetlerin arasında kendimi
    çaresiz hissedişim. düzgün postürü ile yatıyor soğuk metalin üstünde.
    insanlık için ölüme üzülmek yerine insan için ölüme sevinebilmeyi
    anlatanları hatırlıyorum. tek yapabileceğim, meril başkaydı diyebilmek ve
    benim için dünyanın en genç akademisyene benden mezun olduğunu bildiren
    diplomasını yarın mezarı başında bir dua ile vermek.

    10 temmuz 2013

    b. binici
  • ankara'da angora bulvarı üzerinde bisikletiyle ilerlerken sanıyorum arkadan çarpan bir araç sonucu hayatını kaybetmiş. bisiklet kazalarının artık sonu gelsin yalvarırım, kazanın detayını bilmiyorum ancak, angora bulvarı'na hız kasisleri konsun bu kaçıncı kaza artık kaç kişi öldü o yolda, tüm yol manyak ruhların ralli yeri gibi. umarım hakeden cezasını bulur ve o bulvara önlem alınır.

    yakınlarına baş sağlığı ve sabır diliyorum.
  • biraz önce cenazesinden geldiğim canım arkadaşım.. bölüm birincisiydi, daha 3. sınıftayken akademik çalışmalar yapıp hocalarıyla birlikte yazdığı makalesi yayınlanmıştı, örnek gösterilen, herkes tarafından sevilen birisiydi. hepsi bir yana çok güzel bir insandı meril.. her zaman sıcakkanlı, ne zaman ihtiyacım olsa konuşabileceğimi bildiğim birisiydi.. şimdi saatlerce sayfalarca yazsam yine olmaz.. elim titredi bugün tabutunu taşırken, mezarına konulurken bakamadım, toprak atmaya elim gitmedi.. hayatındaki tek varlığı olan kızını kaybeden annesini gördüm bugün, o acının tarifi yok.. ne desek boş artık. senin canını alan adama ne ceza verilse az, kaldı ki ceza bile almaz bu adaletini siktiğimin ülkesinde.. bugün binlerce kez içimden geçirdim, buraya da döküyorum, seni çok özleyeceğiz meril..
  • temmuz ayında ölümüne sebep olan aracın sigorta şirketi tarafından kusurlu bulunup aracın hasarlarını ödemesi istenilen kişi. evet, yanlış okumadınız, öldüğü halde kendisine hasar faturası çıkarılan kişi.

    bir sigorta şirketi ölen bir insana fatura çıkaracak kadar nasıl vefasız olabilir? insanlığından hiç mi utanmaz? 3-5 kuruş uğruna nasıl bu kadar aşağılayıcı bir fatura çıkarabilir? ticari itibarına zarar geleceğini hiç mi düşünmez?

    sigorta işleri böyle yürürmüş, ölen insan üzerine fatura çıkarmaları normalmiş, sen faturaya itiraz edermişsin ve olay en sonunda mahkemeye taşınırmış, sonunda da kesin kazanarmışsın vs vs. peki olayın manevi zararını kim karşılayacak? kızlarının acısı zaten kendisine yeten bir aile 3-5 kuruş uğruna insani değerlerini kaybetmiş bir sigorta şirketi yüzünden kızlarının yasını mahkemede mi tutacak?
  • arama geçmişinden bir linki bulmaya çalışırken haberi ilk aldığım gün yaptığım aramalar geldi önüme. yakın arkadaşım değildi ama tanıyorduk birbirimizi. hiç bir kötülüğünü görmedim. keşke görseydim belki dayanması daha kolay olurdu. kör ölür badem gözlü olur hikayesi değil bu. kabul: biraz değişikti, alışması zordu ama hiç de bi kötülük bulunmazdı içinde. insan hem bölüm birincisi olup, hem sporla uğraşıp hem de bu kadar sosyal olabilir mi? oluyordu işte.
    adaletsiz ölümü karşısında isyan etmemek mümkün mü? belki bile diyemiyor insan onun gelecekte kazanacağı başarıları düşünürken. ilk duyduğumda "şaka mı?" dedim sonra cenazede adını o ekranda gördüğümde vurdu. imam merhume dediğinde ağlamamak için dişlerimi nasıl sıktım. çünkü benim hakkım yoktu annesinin, erkek arkadaşının ve yakın arkadaşlarının yanında ağlamaya. cenazesine 2 otobüs ve onlarca arabayla gidildi, ama bu kadar kişi toplanıp onu cenazesine gitmemeli diyor insan, onunla birlikte pikniğe falan gidilmesi gerekiyordu, 22 yaşında ölmek de ne! insanin dili varmıyor "arkadaşımın cenazesine gidiyorum" demek. bakamadım o toprağa konulurken, toprak atılırken üstüne. sonra? bitti. 22 yıllık o güzelim yaşam bitti. toprak oldu. 22 yıllık emek bir saniye içinde yok oldu. yalan dünya.
    ne desek boş. yetmiyor.
    ışıklar için yat meril.
  • bu okulda en çok ortak yönümün olduğu ve bu ortak yönlerden konuşmaya bayıldığım insan. ne yazık ki iki gün önce öldü, bugün defnettik. her şeyiyle dünya iyisiydi.
  • bir iş çıkışı servisle eve dönerken beysukentin oralarda bir kaza gördük.
    bir bisiklet ve otomobil...
    bisiklet bir yere fırlamıştı ama sürücüsü ortada yoktu.
    sonra ambulansı farkettim; daha sonra da ambulans görevlilerinin sakin hareketlerini.
    ölüm olduğunu o zaman düşündüm.
    yaralı olsa bir gayret olurdu herkeste.

    kaza olan yolu bir görseniz o kadar tenha ve rahat ki böyle bir kazanın olmasının mantıklı bir açıklaması yok.

    üzücü.
  • bugün uzun zamandır geçmediğim bir yerden, odtü ögrenci barakasının yanından geçerken buz mavisi spreyle boyanmış, oturağı yerinde olmayan, tekerleri gövdesi yamuk bir bisikletin dikkatimi çekmesiyle haberdar oldum bu talihsiz kazanın(!) kurbanı kızcağızdan. öyle çarpıcıydı ki görüntü, üstüne de fotoğrafını asmışlar, nasıl da güleç... yok canım, bunu ironi olsun diye koymuşlardır derken anıt taştaki yazıyı okuyunca içimi çok derinden acıttı yaşananlar. ben yaşananlar diyorum, bir bakıyorum kızcağız melek olmuş, anneciği arkasından kahrından dayanamamış o da gitmiş... cümleler dağılıyor kafamda, çok acı çok...
  • bir insan niçin hız yapar sizce?

    ya da niçin göz yumulur hep yanlışa, yanlış kendi dinlerine karşı yapılmadıktan sonra?

    peki bazı şeylere dur demek için kaç can gitmesi gerek ülkemde? bizim burda bi trafik lambası için 8 can gerekmişti misal.

    ya bilinç düzeyi yüksek bir toplum için kaç can gerek?

    tanım: bisikletiyle yol alırken kimliği öğrenilemeyen* bir varlık tarafından katletdilmiş güzel ruhlu insan.
hesabın var mı? giriş yap