• kırtasiyelik türlü edavatın üzerine yayılıp meşhur olan ve arkadaşımız olarak tabir ettiğimiz bu zat, kızılderili ile japon kırması görünümünde bir oğlandır..

    saçlarının kütten biraz daha uzun, ensesini örtecek biçimde dümdüz taranmış ve net bir çizgiyle ortadan ikiye ayrılmış bir pozisyonu vardır.. gözleri, çekik ve kısık; yaptığı işin vehametini bilecek kadar didaktik, lakin mini bünyeleri sarsmayacak kadar da şefkatlidir..

    sima olarak yakari'yi andırsa da, daha akademik bir hali olduğu su götürmezdir -belki de yakari'nin sorbonne'da felsefe tedrisatından geçmiş hali tahayyül edilerek resmedilmiştir, olabilir..

    dudakları ince bir çizgi halinde; hem kararlı, hem de anaç bir ifadeyle kıvrılmıştır.. kimi zaman yüzündeki ifade bakana çok ebleh görünür; -bu halini şimdilerde mor bir teletabiye yorabiliriz tabii de, o zamanlar öyle miydi ya?-, kimi zamansa denize bakıp saçlarını savuran pardösülü adam gibi gizemcil bir eda takınır..

    belki de, uzaklardaki -misal iskandinavya'da ya da iber'de- bir boya markasının üzerine yayılmış olan sevdiceğini düşünüp içlenmektedir bu anlarda (nova color'da boya yiyen oğlan mıdır acaba sevgilisi, yoksa arkadaşımız bir ibne midir?)..

    göğüsten kesiktir mon ami'miz*.. bünyesinin geri kalanı hep bir muamma olarak kalacaktır zira.. (nova color'daki oğlanın da göğüs altı yoktur he, kesin var bunlarda bir iş..)
  • çok kötü bir tadı vardır.. çocukken nova color gibi bunu da yenebilir pastel boyalardan sanıp, yemiştim biraz.. çocuk milletine bir kere "yiyebilirsin bunu, zehirlemez" dersen o da bokunu çıkarır, diğerlerine de sarar işte.. bir de geçen gün yeğenim resim yaparken aklıma geldi.. logosundaki çocuk büyümüş, şenay düdek olmuş sanki..

    http://img269.imageshack.us/img269/3152/albtm8.jpg

    http://img269.imageshack.us/img269/2598/albtm9.jpg
  • kutusunun içinden çıkan iki adet çıkartma resim çantasının üzerine simetrik bir şekilde yapıştırılırdı illa ki.
  • 90'lı yılların ilkokul öğrencileri için prestij sembolüydü mon ami pastel boya. ne kadar çoklusu varsa o kadar prestijliydin, büyüktün işte sınıfta. annem de durdu durdu 4. sınıfta mı ne aldı bana bundan. sen ilk 3 sene o ince ve kalitesiz pastel boyayla sınıfın puan tablosunda en alt sıralara oyna, ondan sonra da 48'li mon ami'yle 2 sene içinde şampiyonlar ligi mücadelesi ver. zordu bu işler.

    neyse efendim bunun 48'li kutusunun içinden bir adet pastel boya tutucu (cart turuncu ve plastik) bir adet de boya kazıyıcı (beyaz ve plastik) çıkmıştı. lan o boya kazıyıcıyı ne sikime verirlerdi hiç anlamadım. kazımazdı ki o alet pastel boyayı kağıttan. ama o mon ani kokusu şu an burnuma geliyor. nasıl bir kazınmış zihnime, üzerinden 20 yıl geçmesine rağmen unutmamışım. gözüm gibi bakardım kağıtları sıyrılmasın, yırtılmasın diye.
  • ilkokulda yaşanan bir hüzünün nesnesidir bu firmanın pastel boyaları. ilkokul 2'deyiz, okumayı zaten 4 yaşında söktüğümden sorun yok, yazı ehven-i şer, bir taraftan da 2 arka sıradaki seren'e yazma hayalleri içerisindeyim henüz o eyleme "yazma" denildiğini bilmeden. böyle alev alev yanıyorum hayatımın kadını diyecek moddayım şu andaki bilgi birikimim olsa. neyse, resim iş dersi var ertesi güne öğretmenim pastel getirin demiş biz de paşa paşa söyleyeceğiz eve... ama ah be şu dilim bir sussa... biliyorum mon ami en klas pastel, böyle stickerlı falan, kantin parasıyla alınamayacak kadar da kallavi olduğu başka bir hüzünlü günün ve ardından gelen anne dayağının konusu olmuş...

    "sereeen bende mon ami pastel vaar" (manyak herif böyle mi girilir?)
    "aaaa yarın getircen dimi ablamda vardı çok sevdim ben beraber çizeriz" (neyse kız en azından refüze etmedi)
    "oluur"

    oluur oluur da... evde bırak mon amiyi, pastelin p'si yok. hayır bir de bu mon ami yüzünden "gülbenler plastik fatih t.c." yazısı sırtıma ekleşmiş, evde mon desem şrak gelecek yanıt olarak. e kıza da söz verdik getirecez edeceğiz beraber çizeceğiz diye. neyse başımda kara nimbokümülüsler halinde servisle eve döndüm.

    "anne, pastel almamız lazımmış..."
    "olur oğlum çıkar şimdi alırız..."
    "şey ama anne, (hah!) öğretmenim mon ami istedi"
    "öyle mi... allah allah niye öyle marka verdi? bak sen istiyosun diye yalan söylemiyosun dimi"
    "yok annecim ne alakası var..."
    "dur ben pakize'yi arıyayım bir... " (pakize öğretmenim, bende bir sıçtık bakışı...)
    ...
    yemin ederim o gün nasıl dayak yediğimi hatırlamıyorum. sen bana niye yalan söylüyorsun ile başlanan sonrasında "para basıyoruz sanki evde! beyimiz monomi istiyor!" gibi abik bir cümle hatırlıyorum. ertesi gün daha da bombok, her tarafım acıyor. elimde boktan novacolorlar... gözüne görünmek istemiyorum aşkımın...

    ama tabii ki...

    "hani mon amiler?"
    "yaa şey annem atmış onları!"
    "..."

    böyle salak hiper gerizekalı bir cümle geçiyor... kız daha sonra bana da bakmadı zaten...

    öyle işte.
  • 90'ların en önemli hava atma gereciydi. büyüğü makbuldü.
  • fransızca arkadaşım, dostum demektir aynı zamanda
  • #18875630 siyah olanının çabuk bitmesinin sebebi mal olan resim hocasının* senenin başında 35cmx50cm olan defteri önce diğer boyalarla karışık olarak boyatıp, en üstünü komple siyah renkle* kaplatıp, uçlu kalemin ucuyla boyayı kazıtarak şekilli şekillli gece resimleri çizdirmesiydi. sene sonunda yaptırsana şu boku, e o kadar alana siyah boyamı dayanır, kalan bütün dönem siyah renk olmadan resim çizmeye çalışırdık.
  • cocuklugumun sanrisi. bu boyalari her babayigit alamazdi. cok pahalilardi. benim de yoktu zaten. bir kere olmustu onu da hic unutamam her boya kirildiginda oturup aglardim. bu boyalara sahip cocuklar kullandirmazlardi boyalarini. cünkü cok pahalilardi, bir prestij malzemesiydi ve kirilirsa telafisi kesinlikle yoktu. ha bi de resim dersi günlerinde cantaya koymak yerine cantali modellerini ellerinde tasirlardi. ya öyle üzülürdüm ki anlatamam neden benim monamim yoktu?
    cocugum okula basladiginda okulundaki durumu kötü olan en az 20 cocuga monami cantali set boyalardan alip hediye etmeyi ahdettim. kisfmet.
  • arkadaşım demektir franszıca, bu kullanımda erkekler için söylenir, dişiler için amie haline geçer... (bkz: dallama fransizlar)
hesabın var mı? giriş yap