• akmerkez şubesi'nde 130 ytl ye kadın saçı kesen kuaför,
    kesmek demişken;
    millet o paraya kurban kesiyor sevabı vecibesi yanına kar,
    etini ciğerini yiyor, işkembe ediyor çorbasını, kavurma filan,
    pösteki yapıyor derisini.

    (bkz: oha diyorum)
  • kuaföre pek gitmem. hepsine kılım. bugüne kadarki hiçbir kuaförden mutlu ayrılmadım. en son gittiğim kuaförün ardından da kuaförlere tövbe ettim. bir daha saçımı kuaförde kestirmeyeceğime dair kendime söz verdim. gerekirse kendim keserim. alırım elime makası. zaten dalgalı saçım var, yamuk yumuk kesişlerim de dalgaların arasında kaybolur, hem de asimetrik kesim ayağına yatarım.

    ama sevgilim (canım benim) saçlarımdaki kontrolsüz uzunluk yerine şöyle modern bir şekle sokmamı tavsiye etti:
    ''yani yanlış anlama hayatım, saçın böyleyken de çok güzelsin. ama hani elimizdeki bu güzelliği daha da güzel kılabiliriz.''

    ona daha önce hüsranla biten kuaför deneyimlerini anlattım. o da:
    ''mos'a gidelim hayatım. türkiye'nin en meşhur, en iyi kuaförü.''

    mos'un internet sitesine baktık sonra. etkileyici idi.

    yavaş yavaş saçımı kestirme fikrine ısınır gibi olmuştum. ama sonra yine vazgeçiyordum.
    benim saçım kolay kolay uzamıyor. uzadığı zaman da saçımı kestirmem gerektiğini düşünüyordum. sanki saçımı beli bir noktaya kadar uzatabilirim, ondan sonrar kestirmem icap ediyormuş gibi.
    saçım hayatımda hiç bu kadar uzamamıştı. bu uzunluğunu seviyordum. çünkü hiç saçımın bu uzunluğunu koruyamamıştım.

    ama bir yandan da saçımın gittikçe kezbanlaştığının farkındaydım.
    ancak o kuaförler yok mu? uzundan azızık al dersiniz, gider bir karış almadan rahat durmaz onlar.
    bir kuaförün eline verilmesi en tehlikeli şey , makastır aslında.

    ama mos, hani çok meşhur, çok popüler..falan.

    bu popülaritenin de bir bedeli var tabi. saç kesim 70 ytl.

    bir yandan bu parayı düşünüyorum (gerçi sevgilim ödeyecekti bunu, beni ikna edebilmek için ödemeyi teklif etmişti, ben onun ödemesine değil, toptan kuaföre gitme fikrine karşıydım ya neyse)

    ama bugün gitmesek, haftaya sevgilim gene kuaföre gitme fikrini ortaya atacaktı. bundan da kaçmak istedim aslında. hani gidelim bitsin bari, çıksın aradan. fiyatsa buram buram içimi yakıyor ama, hani mos ya, marka olmuş ya, iyi yapıp bu parayı hakederler herhalde değil mi?

    gittik.
    sevgilim koltuğa oturdu bekledi.

    ben benimle ilgilenmek üzere yanıma gelen kuaföre derdimi anlattım:
    ''çok kısalmadan, önemle vurguluyorum bunu bakın, çok kısalmadan, biraz şekil istiyorum. şöyle modern bir havası olsun. asimetrik olabilir. ama çok kısalmadan lütfen.''

    beni dinleyip dinlemediğinden bile emin değildim, ama başını salladı. anlamış olsa zaar.
    ama ben yine de kesim esnasında''aman çok kesmeyelim''diye uyarılarıma devam ettim.

    1,5 saat süren bir işlemin ardından saçımın önleri düz fön, arkaları kabartılmış, adeta düğüne gider gibi bir havaya büründürülmüştüm.''bu ne ya, düğüne gider gibi oldu, düz fön çeker misiniz lütfen''

    kuaför, biraz bozulsa da''o zaman yıkalayalım saçınızı, jöleledik ya''

    ''yıkamak mı?aayyyyy, yeter''dedim içimden,dışımdansa''tamam, neyse kalsın o zaman''

    sevgilim beğenmişti. ama ben kısaldığında ısrar ediyordum.

    neyse çıktık kuaförden. ben yine hüsran. kısalmıştı. omuz hizasındaydı.

    en sevmediğim saç boyu. bir saç ya uzundur,bele kadar sarkar. ya da kısadır, sadece enseyi kapatır. omuz hizası saç ne ki, kimliğini bulamamış, arayışta, kişiliksiz gibi.

    hüzünlendim. gözümden birkaç damla yaş süzüldü gayri ihtiyari. çünkü hayatımda saçımı hiç uzun süre uzun tutamamıştım. ilk kez bu kadar uzamıştı, ama ben yine bunu da muhafaza edemedim ve kestirdim.

    sevgilim beğenmişti.''ben beğendim hayatım, çok güzel oldu. hem kısalmadı da''

    -nasıl kısalmadı ya.ühüüü.

    sonra ağladığıma kızdım. ben üzülünce benden milyon kat daha fazla üzülen bir sevgilim var çünkü.

    neyse, ben de sonra''hee güzel olmuş, tamam''diyip , normale dönmeye çalıştım. herşey yolunda havasına bürünmek için uğraştım.

    canım benim'in iltifatlarıyla az neşemi bulur gibi oldum.

    sonra eve geldim. annem,benim saçım için sık sık''ne o saçlar, papaz gibi öyle. bir şekle sok''der. eve geldiğimde annem yine aynı şeyi söyledi.gayet normal bir şekilde. evet, annem saçımı kestirdiğimi farketmemişti. şok oldum.

    odama geçip aynaya baktım şöyle bol bol. ve evet, gerçekten saçımda pek bir değişiklik olmamıştı. ama nasıl olur, baktıkça bana mı uzun görünmeye başladı saçım. yok, esasında yine kısalmıştı ama farkedilecek kadar değil. kuaförden çıktığımın ilk saatlerinde herhalde tam anlayamamıştım. ama saçım, eski haline fena halde benziyordu. hatta aynısı desem başım ağrımaz. hatta''yemin ederim saçımın eski hali ile yeni hali arasında fark yok, allah canımı alsın aynı ya''desem yeridir.

    e o zaman, madem bir fark yok, ben niye o kadar para baydım ki. yani ben değil gerçi sevgilim(canım benim) verdi ama, ha onun parası, ha benim param.

    şimdi içimi inanılmaz bir kazıklanmış hissi aldı.

    ve taşlar yerine oturdu.

    mos'ta çalışan kuaför kadınların hepsinin saçı birbirinden iğrençti. ben sabahın köründe okula giderken bile saçımı daha güzel yapıyorum. orada çalışan kadınların saçı, benim sınavlara giderkenki saçıma benziyor. tepeden toplamışlar yalapşap. yahu, sen kuaförsün. senin saçın nasıl kötü olabilir? sen oranın vitrinisin. benim gittiğim mahalle kuaförlerinde çalışan kadınların bile saçları daha bakımlı.

    sonra meğer benim sevgilim orada 1,5 saat beklerken kimsecikler ona çay, kahve ikram etmemiş. ikram etmeyi teklif dahi etmemiş. 3.sınıf kuaförlerde bile bekleyene çay teklif edilir.

    yani mos olmuş ama insan olmamamış.

    bu arada saçımı kestirdiğim de aramızda kalsın. eskisiyle yenisi arasında hiçbir fark olmayan bir saç kesimi(!)ne 70 ytl verdim diyemem. insanlar bana güler.
  • bugun 22 ytl verip hali hazirda dokulmekte olan sacimi "artik son cirpinislari nasilsa, guzel bi berber yuzu gorsun yavrucağız" diyerek 3 numara kestirdigim yerdir..

    ulan herifler bildigimiz 3 numarayı bile farklı söylüyorlar! ben herife "3 numara istiyorum" diyorum herif "abi 4,8,16,20 numaralar var, bu 4 numara senin dedigin 3 numaradan biraz daha kısa kesiyo, 8 numara azcık daha uzun kesiyo, ama arkalarını hafif saçaklı bırakmak istersen 16 veya 20'yi öneririm.. ne diyosun aabi?" diyor.. kafam karıştı ulan ne bu böyle, eski köye yeni adet!! bizim evin burda varan 1 diye bi berber var ohh makine gibi geleni 3'e vuruyor, gideni kırpıyor, herkes halinden memnun, herkesin yüzü gülüyor!! "kes abi iste kısacık ya, istemem öyle saçak maçak" diyorum zaten sinirliyim, saçlar gidici, azıcık ömrü kaldı bi de herif bana demez mi "birader senin saçlar da baya dökülmüş yıh yıh*" diye!! öldürmez miyim ben bu adamı şimdi, ben senin gaydirigubbak, ibibik gibi sakalınla, şempanze kıçı suratınla dalga geçiyor muyum ha!! neyse herif kesiyor artık 4 numara mı 8 numara mı her ne haltsa ona, bin bir özenle, bin bir makas darbesiyle, bizim varan 1'in keseceğinin 5 katı fazla zamanla! sonra eve geliyorum, alıyorum aynamı elime "tersten bir bakayım ensem nasıl olmuş acaba" diyorum, amaninnn ne göreyim!! hipnetor bildiğin saçak bırakmış ensemde, bir de hiç belli bile etmiyor namussuz!! ama illa o imzasını atacak ya atmış işte bizim enseye de.. ben artik o kadar para verip mahalle berberindekinden tek farkı bir santim ense uzunluğu olan bir saç kestirdiğime mi yanayım, saçlarım hızla beni terkediyor ona mı yanayım, yoksa yarın final sınavım var ve ben hala buraya bir şeyler yazıyorum ona mı yanayım karar veremiyorum.. napalım, sağlık olsun..

    (bkz: yuzun gozun acilmis)
    (bkz: adama benzemissin)
  • bu isimdeki erkek kuaförüne vereceğim parayı kendi mahalle berberime versem etek tıraşımı bile yapardı afedersin... (bkz: acı ama gerçek)
  • geçen kapitolde fiyat tabelalarını görme şerefine eriştim. son fiyatlar şöyle: 30tl fön, 110 tl kesim 130tl kesim artı fön. yani 110 lirayı vermişin sana bir 10 lira indirim yaparız fönde diyorlar. allah sizden razı olsun canlarım
  • gelin saçını provasız mrovasız yapmak isteyen ve dolayısıyla müşteri kaybeden kuaför.
  • ilk şubesi nişantaşı 'nda açılan 3 kuaför muammer, orhan, sedat'ın baş harflerinden adını alan, akmerkez şubesinde erkek bölümünde bir zamanlar ya da hala çalışan petra 'ya saç kestirmek için bazı gebeşlerin kuyruk olduğu, ortaklarından sedat kamaz 'ın 40'lı yaşlarının başında kalp krizinden öldüğü, kalan iki ortağın çalıştığı dükkanlarda sadece ismini kullanan kuaför zinciri. gece kulübü çıkışında kahyaya 100 dolar veren züppelerin 10 milyona saç kestirmeleri, 3000 dolarlık prada çantayla gelen sarışına 15 milyona fön çekmek ayıp olur diye kelle başı 200 geçirirler, rahatlarsın...
  • hayallerdeki beni anlayan kuafor hatta tek kuafor imajini percinleyen.

    agzinizdan nasil bir kesim istediginizle ilgili tek bir soz cikmamisken ve aynanin karsisinda kesim icin beklerken, arkanizdan biri gelip,

    "sacinizin sag tarafiyla cok oynuyorsunuz, asimetrik kesimin sagdaki agirligi belliki sizi oldukca sıkmıs,
    iletisim icin yuzunuzun sol tarafini kullaniyorsunuz, kendinizi o acidan gormeyi tercih ediyorsunuz,
    sacinizin ust kismini kabartip, yanlarini geriye atmaniz, yuzunuzu ince ve uzun formda tutmak istemenizden kaynaklaniyor
    ..."
    gibi bir giris yaparsa sasirmayin, boynuna sarilip, "evet! evet!" diye bagirarak, sevinc cigliklari atmak isteyebilirsiniz.

    bir de konusurken, derdinizi "ya sedaaat, geeeaal! ben bunun burasini booole istiyoduuaam, ama bak booooole olduaa"
    diye anlatan cinsinden degilseniz, kendisini cok sevindirirsiniz, hatta akli selim biri oldugunuz icin size tesekkur bile edebilir.

    kullanimi kolay, yuz yapisina uygun, kendinizi nasil hissettiginiz/hissetmek istediginize gore kesim yapan/yapabilen.
    nadide. tek.
  • sedat'ın ölümünden sonra, ki en iyileriydi, bi ara durgunluğa uğrayıp daha az tercih edilen ama şimdilerde yeniden toparlanan pahalı kuaför. vermemek lazım o kadar para bi saç için. gereksiz.
  • "kendinizden sonra saçlarınıza en iyi bakan kim biliyormusunuz?" yazdıkları için saçlarımı yaptırmaktan neredeyse vazgeçeceğim kuaför. biri el atsın lütfen.
hesabın var mı? giriş yap