• kurduğu ülkede bile kendisine çok düşman vardır. benim gözlemlediğim neredeyse dinine bağlı herkes bi şekilde sevmiyor. bu kadar düşük zekalılarla aynı ülkede yaşamak can sıkıcı. az önce youtube de atatürk baskılı bayrağı indiren 2 cübbeli haberine denk geldim. video altındaki yorumlar fecaat. içimizde ne kadar düşman olduğunu tekrar yüzümüze çarpıyor.
  • türkiye cumhuriyeti'nin kurucusu, ulu önderimiz, başkomutan, mareşal, gazi mustafa kemal atatürk. onun miras bıraktığı ülkede yaşayan bir türk genci olarak onun düşüncelerini kendime yol bilirim.

    ne zaman kendimi kötü, başarısız hissetsem aklıma onun sözleri ve hayatı gelir. kendisi tüm zorluklara, uçurum kenarında yıkık bir ülke, türlü düşmanlarla kanlı boğuşmalar, yıllarca süren savaşa rağmen başarmıştır. türk insanının başına gelen en güzel şeydir. allah mustafa kemal atatürk ve silah arkadaşlarının bu vatanı kurtarmak için her şeyi yapan atalarımızın mekanını cennet eylesin.

    umutsuz durumlar yoktur, umutsuz insanlar vardır. ben hiçbir zaman umudumu yitirmedim.

    zafer, zafer benimdir diyebilenindir. başarı ise 'başaracağım' diye başlayarak sonunda 'başardım' diyenindir.

    hiçbir şeye ihtiyacımız yok, yalnız bir şeye ihtiyacımız vardır; çalışkan olmak.

    şayet bir gün çaresiz kalırsanız, bir kurtarıcı beklemeyin. kurtarıcı kendiniz olun.
  • cumhuriyet dizisini izliyorum trtizle.com'da. orada kendisinden de bahsediyorlar biraz.

    serbest fırka kuruluyor fethi okyar tarafından. ilk miting izmir'de. mitinge vali izin vermiyor ve fethi okyar m.kemal'e telgraf yazıp, mecâlini anlatıyor. cevap şu:

    "serbest fırka reisi fethi bey hazretlerine;
    anlıyorum ki sana nutkunu söyletmek istemiyorlar. fakat sen nutkunu söyleyeceksin ve tesadüf edeceğin herhangi bir engeli hemen bildireceksin. asayişin temini için başbakan, içişleri bakanı ve izmir vâlisi; lâzım olan tedbirleri almakla mükelleftir."

    ve bu telgrafın birer kopyasını başbakanlık, içişeri bakanlığı ve izmir valiliğine gönderiyor.

    hiçbir yere direkt emir vermeden meseleyi çözmeye çalışıyor. sanki birkaç yıl önce büyük taarruza kalkan mareşâl o değilmişcesine sivil'ce hareket ediyor.

    şu cumhurbaşkanlığındaki asâlete bakar mısınız?

    böyle bir dehaya şapka çıkarmamak mümkün mü?
  • kendisine atfedilen politik, askeri sıfatlardan bağımsız olarak şunu söyleyebilirim ki bireysel yaşamımda ne zaman dara düşersem aklımda bir kıvılcım gibi parıldayan isimdir. türkiye üzerinde amaçları olan işgalci güçlere elinde imkan yokken nasıl karşı koyabildiğini çok düşünürüm. bunu sadece gözle görülür ordularla mücadele etmesi olarak düşünmeyin. özellikle cumhuriyet kurulduktan sonraki dönemde her türlü gizli cemiyetin, manipülasyonun ve suikastın kol gezdiği bir ortamda, emperyalist güçlere meydan okuması ve günümüzde zor bulunur cinsten tam anlamıyla yerli olan, membaı dışarıdan olmayan bir siyasi figür olarak 15 sene bilfiil politikalarını devam ettirmesi bana akıl almaz bir iş gibi geliyor. akıl sır erdiremiyorum. kendisi türk milletinin yüzyıllardır eksik kaldığı hemen her konuya 15 yıl gibi kısa bir sürede merhem olmuş yüce bir şahsiyettir. ben günlük hayatımda kendisinin insani vasıflarını anlamaya çalışarak zorluklarla mücadele etmeye çalışırken ve kendime motivasyon kaynağı olarak düşünürken kendisi neye dayanarak bu kadar büyük işler yaptı hayret ediyorum.
  • eskiden çalıştığım kurumda bir dostum vardı (hala her zaman görüşüp fikir aldığım, akıl danıştığım bir dostum) gamze hoca, arada gazi baba lafzı açılır konuşurduk, gamze hoca hayata karşı duruşu olan, farklı bakabilen benim bu hayatta tanıdığım özel insanlardan birisi, bir gün bana şunu demişti, belki de biz de atatürk devrinde yaşasaydık en büyük muhalifi biz olurduk, çünkü onun kadar ileriyi göremezdik ve yaptığı her şeyi eleştirdik...
    şimdi düşünüyorum da ne devrinde ne de günümüzde atatürk'ü hiçbir zaman doğru anlayamamış bir toplumuz biz.
    eğer bu kutlu, bilge lideri doğru anlayıp peşinden gidersek akpli asalak tayfanın 20 senede açtığı tahribatı çok değil 2 senede bilemedin beş senede kapatırız.

    ruhun şad olsun paşam, açtığın yolda durmadan ilerleyeceğime namusum ve şerefim üzerine and içerim.
    selam olsun gamze hocam, özlemle.

    edit. imla
  • türk milletinin atatürk'ü yeterince anlayamadığına ben de katılıyorum.

    bizim ülkemizde kartpostal atatürkçülüğü denilen, kenan evren tipi bir atatürkçülük hakim.

    kenan evren tipi atatürkçülük diyorum çünkü bu mantığı 12 eylül sonrası kenan evren cuntası yerleştirmiş. atatürk'ü sadece milli günlerde anan, üç beş atatürk sözü paylaşmayı, "büyük adamdı" yahut "atam atam sen kalkta ben yatam" demeyi atatürçülük zanneden, nesillerini atatürk gibi iyi eğitimli ve vizyon sahibi yetişrmek yerine "atatürk bir mucizeydi, onun gibisi bir daha asla gelmez" diyerek atatürk'ü ilahlaştıran bir anlayış bu.

    oysa atatürk kendisine tapılması değil, fikirlerinin anlaşılıp tavizsiz uygulanması dışında bir şey istememişti.

    eğer bu millet atatürk'ü anlayabilmiş olsa;

    1) hayatta refah seviyesi yüksek ve kaliteli bir yaşam sürmenin anahtarının ülkedeki herkesin iyi bir eğitim almasından geçtiğini anlar, başta köy enstitüleri olmak üzere her eğitim kuruluşuna sahip çıkar, iktidara gelen hükümetlerin eğitim müfredatını yapboz gibi değiştirip nesillerin hayatını karartmasına şiddetle karşı çıkardı. eğitime sırt çevirip, dudak büküp borsayla bilmem neyle filan kolay yoldan zengin olmak peşine düşmezdi.

    2) atatürk'ün "egemenlik bir zümrenin, bir kişinin değil, kayıtsız şartsız milletindir" anlayışıyla getirdiği ve bütün yetkileri milletin %100'ünü temsil eden tbmm'ye vererek oluşturduğu parlamenter sisteme sırtını çevirmez, bir referandumla bütün egemenliği bir milletin en fazla %50+1'ini temsil etmesi yeterli bir başkan'a devretmezdi. anayasal hak ve özgürlüklerine her şart ve koşulda sahip çıkmaya çalışırdı. hatta egemenlik tekrar kayıtsız şartsız milletin olsun diye çaba sarf eden şu andaki tek kuruluş olan altılı masayı saçma sapan aday tartışmaları gibi bahanelerle yıpratmaya çalışmaz, destek verirdi.

    3) atatürk'ün "hayatta en gerçek yol gösterici bilimdir, fendir" sözüne kulak tıkamaz, fizik-kimya-biyoloji mezunlarına "işsiz kalacak zavallı" ya da "asla yazılmaması gereken bölümler" muamelesi yapmaz, bilimin yolundan gidenlerin şartlarını iyileştirir, önlerini tıkamak yerine yollarının açılması için destek olurlardı. jenerasyonları yetiştiren öğretmenlere, toplumu iyileştiren doktorlara özellikle klavye başından "yan gelip yatıyorlar", yahut "şiddeti hak ediyoralar" diye nefret kusmaz, atatürk'ün "milletvekili maaşları öğretmen maaşlarını geçmesin" sözünü hatırlatıp siyasilere "milletvekilleri bu ülkede öğretmenlerden niçin fazla maaş alıyorlar?" diye hesap sorardı.

    çalakalem aklıma gelen bunlar. eksik yazdıysam eklerim sonra.

    ama şu unutulmamalıdır. atatürkçü olmak demek modern giyinimli olmak, seküler tarzda yaşamak, kızlı-erkekli ortamlarda bulunmak ya da gericilerin iddia ettiği gibi alkol içmek filan değildir. batı taklitçiliği hiç değildir.

    atatürkçü olmak çağın en gelişmiş ülkeleri neleri icat ediyor, gündelik hayatta nasıl yaşıyorlar, neleri tartışıyorlarsa onları alıp ülkemizde de uygulamaktır. yani bilimin, sanatın, teknolojinin, yeniliklerin peşinde koşmaktır. her daim dünyanın en huzurlu, en mutlu, refah seviyesi en yüksek ülkelerinden ilham alıp ülkemizde de bunu sağlamaktır. başkasının yaşam tarzına saygı duymak, dil, din, ırk, cinsiyet farklılıklarından rahatsızlık duymadan herkese saygı göstermektir.

    yani o siyasal islamcı gericilerin ya da kenan evren tipi atatürkçülerin zannettiği gibi batı taklitçiliğini değil, bizzat batılı gibi yaşamayı esas almaktadır.

    örneğin atatürk'ün hedefi şudur; diyelim ki 1930 yılında dünyanın en gelişmiş ülkesi ingiltere'de yeni mezun bir ingiliz genç nasıl yaşıyorsa, 1930 yılında türkiye'de yaşayan yeni mezun bir türk genci de hayatını aynı koşullarda yaşayabilsin. atatürkçülük budur. bunu başarabilmek için o ülkelerle rekabet edebilecek reformları her dönem takip edip uygulamaktır atatürkçülük.

    işte onun mirasını kavrayamayan insanların son 70 yıldır verdiği oylarla sağcı, solcu farketmeksizin iktidara gelenlerin bir zincir gibi gerçekleştirdiği icraatlar neticesinde geldiğimiz noktada bugüne, 2022'ye baktığımızda o ingiliz genç dünyayı dilediği gibi gezebiliyor, araba alabiliyor, kendini geçindirecek kadar rahat bir maaş kazanabiliyorken türk genci 1 sterlinin 20,31 tl değerinde olduğu ülkesinde o ingiliz yaşıtından 20 kat daha fakir olduğu için, ne dünyayı gezebiliyor, ne dışarı çıkıp kahve içebiliyor, ne üstüne başına rahat rahat kıyafet alabiliyor. tatil yapmayı, araba almayı geçtim bile.

    keşke atatürçülüğü "sadece modern yaşamak" ya da "milli bayramlarda atatürk resmi paylaşmak" olarak algılamak yerine fikirlerini özümseyebilseydiniz. ama tabi bunları yapmak, bunlara kafa yormak yerine "her şey kemal kılıçdaroğlu'nun suçu" demek daha kolay. çünkü sizin anlayışınıza göre sizin hiçbir sorumluluğunuz yok bu ülkeyi kurtaran, cumhuriyet'i kuran, kalkındıran atatürk'e karşı. ona karşı her sorumluluğu yerine getirmesi, her şeyi yapması gereken kılıçdaroğlu size göre. neyse ben daha fazla konuşmayacağım. çok uzattım zaten lafı.

    işte böyle dostlar...
  • özlem duyduğumuz ulu önder.
  • yakışıklı, keskin bakışlı bir türk atatürk.
    hakkında bin iddia olsa da mavi gözlerinin vatan, yüreğinin millet sevdasıyla dolu olduğunu biliriz.
    çocuğu olmadı deniliyor, lakin yalan.
    milyon çocuğu var, ben bir tanesiyim.
    onun için ayyaş diyen de oldu, hain diyen de.
    diyen dediğiyle kalmadı, lanetlenip tarihin çöplüğüne terk edildi.
    en canlı örneği zat-i muhteremdir.
  • tanım: 1881 yılında selanikte doğmuş türk askerdir. aynı zamanda türkiye cumhuriyetinin kurucusu ve türk kurtuluş savaşının başkomutanıdır.
  • gökbörü'dür.
hesabın var mı? giriş yap