• nar çiçeği, çiçeklenmesinin başlarında pamuk gibidir. incecik dalıyla birleştiği yer o kadar narindir ki, hafif bir dokunmayla dalından ayrılıp düşüverir. ancak dokunulmazsa o çiçek büyüyüp genişler ve aylar sonra kuvvetli bir el tarafından bile zar zor koparılabilen nadide bir meyveye dönüşür.

    çocukluk gibi bi'şey galiba. yapıştı kaldı üzerime. tek bir kanun çıkartacak kuvvetim olsaydı nar çiçeklerine dokunmayı yasaklardım. çocukluk, hayatın önsözü ve özetiyse ve biz sonraki yıllarda bu özeti ayrıntılarıyla yaşıyor ve adına hayat diyorsak hepimiz birer nar çiçeğiyiz. cinayet bu sebepten suç ve günah olmalı. sistemle ve tanrıyla bu konuda aynı fikirdeyiz.
  • renginin kadın teniyle uyumu şairlere ilham kaynağı olmuştur.

    "ellerin, ellerin ve parmakların
    bir nar çiçeğini eziyor gibi..."

    (bkz: monna rosa) (bkz: sezai karakoç)
    (bkz: nar çiçeği rengi oje)
  • asi ruhlu sarki; ismini verdigi renk gibi serseri, capcanli, dalindan koparilmaya gelmeyen cicek.*
    sarkiyi dinleyince soooyle yalinayak cimlere basip ruzgarda eteklerini ucustura ucustura donesi geliyor insanin.

    eh ne de olsa "nar ciceginden haylazim, gul dalindan hovarda"*
  • meyve veren agaclarin cicekleri icerisinde en alimlisi. izlerken icim gidiyor alsam uzerime elbise yapsam hepsini diyorum kiyamiyorum yerinde daha hoslar. mesela bir erik cicegi gibi kandirikci da degiller. beyaz acip yesil olmuyorlar. nari actiginizda cicektekine yakin kivamda ve guzellikte bir renk buluyorsunuz genelde.
  • nakaratında bıkmadan usanmadan kaytan bıyıklı gülsümden dem vuran dillere destan candan erçetin şarkısı.
  • "yel değmez bana yelden almışım sevda
    nar çiçeğinden haylazım, gül dalından hovarda
    yel değmez bana, yelken açmışım sana "

    ama hayat bu... bir şey olur, düşeriz ve nar taneleri gibi darmadağın olabiliriz... hayat bu...incir çekirdeğini doldurmayan bir mevzuda karşımızdakini de dağıtabiliriz...

    "söz geçmez bana, gözden düşsem bu yolda
    nar çiçeğinden haylazım, gül dalından hovarda
    yol düştü bana, yoldan vurdum dört yana"

    çünkü bilirim ki her ne olursa olsun her ne yaşanırsa yaşansın biz yine biraraya gelip o dağınıklığı bir bütün oldurabilir, bir olabiliriz.. yol'da olmak oldu mu biz yine yalınayak, şımara şımara, serseri ruhumuz ile kendimizi ol'durabiliriz
  • köyümde şimdilerde açan nar çiçekleri.. özlem özlem ulaşır mı sana..
  • malatya’da hizmet(!) veren bir lokanta. 6 yıldır yaşadığımız bu şehirde özellikle çorba içmek için sık sık giderdik. bir müddet sonra ikinci şubelerini açtılar ve yolumuz düştükçe çoluk çocuk oraya da gitmeye başladık. ne olduysa bu ikinci şube açıldıktan sonra oldu. nezaketsizlik, müşteriyi azarlama, salataların yıkanmadan gelmesi vs. ancak yine de iyi niyetli düşünüp yoğun oldukları için böyledir diyerek gitmeye devam ettik. ( bu da bizim eşekliğimiz tabi) geçtiğimiz haftaların birinde 10 yaşındaki oğlumla tiyatro çıkışında ikinci şubesinde çorba içmeye gittik ve üst kata çıktık (aile salonu!) sonradan şef garson olduğunu öğrendiğim bir mafya bozuntusu tipli adam(!) tanımda çocuğum varken merdivenden çıktığım anda karşıma dikilip hiçbir şey söylemeden gözlerimin içine sertçe bakmaya başladı, şaşırdım, etrafıma baktım, insanlar da garipsemiş olacak ki bize bakıyorlar. “hayırdır dedim ne oluyor? dövecek misin?” ters ve son derece kaba bir şekilde “burası aile salonu aşağıya inin” dedi. bunu daha kibar bir şekilde söyleyebileceğini hatırlattım kendisine baktım adam kabalaşmaya devam ediyor ben de kendisine aynı tonda hitap edip lokantadan çıkmak için aşağı indim. kasada mekanın sahibi olduğunu düşündüğüm kişiye durumu anlattım belki uyarır çalışanını diye ama maalesef o da aynı şekilde tavır sergileyince bu lokanta bizim için bitmiş oldu. şunu hemen belirteyim malatya’da yaşadığımız süre boyunca tanıştığımız tüm esnaflar çok yardımsever ve güler yüzlüydü ve bunu her fırsatta, her gittiğim yerde anlatırım. ancak bu mekan malatya esnafını yansıtmıyor. özellikle ikinci şube açıldıktan sonra esnaflıklarını kaybedip, banker olma yoluna girmişler. yazık çok yazık.
  • dalında ayrı güzel, kurusu apayrı güzel bir narin çiçek.
  • çok güzel bir rengi olan çiçek. zaten nar çiçeği rengine de adını vermiştir. ama insanlar alakasız bir çok renge de nar çiçeği diyor. turuncuya çalan kırmızıdır bu renk ama içinde pembede var gibidir güzeldir yani. bir de çayı yapılır ve onun rengide çok güzel olur.
hesabın var mı? giriş yap