• sanırım çekildiği yıldan bu yana bir filmde bu kadar fazla (adet babında) üst düzey oyunculuk görüldüğü azdır. film boyunca oyunculuklardan gözünüzü alamayacaksınız. kim oynadıysa inanılmaz işler çıkartmış.

    o kadar ki, filmde sadece birkaç sahnede yer alan beatrice straight en iyi yardımcı kadın oyuncu oscar ını eve götürmüş. aldığı oscarların yanında, aynı filmden iki en iyi erkek oyuncu adayı ve bir adet de en iyi yardımcı erkek oyuncu adayı çıkartabilmiş bu yapım. yine en iyi yardımcı erkek oyuncu oscar'ına aday olan ned beatty abimizin de filmde sadece üç sahnesi vardır. öyle de bir performans yani. kazandığı ödüller de şu şekilde:

    - en iyi erkek oyuncu: peter finch
    - en iyi kadın oyuncu: faye dunaway
    - en iyi yardımcı kadın oyuncu: beatrice straight
    - en iyi özgün senaryo: paddy chayefsky

    ödüller ve adaylıklardan ziyade, olay senaryoda bitiyor. bir çok insan 1976 da çekilen bu filmin senaryosunun bir distopya olarak yazıldığını düşünebilir, bunun cevabını rahmetli chayefsky'den alıyoruz; "bu gerçek... her kim size bunun gerçek olmadığını söylerse söylesin, bunlar gerçekler. hem de her bir parçası". filmi baş yapıt kategorisine yükselten de bu olay zaten.

    bütün bunlar gerçek ve bu film de tam bir başyapıt.

    --- spoiler ---

    filmin vaaz sahnesinden bir alıntı:

    çevirisi:

    howard beale: (kendi kendine gülerek) " ah ama bizden(televizyondan) hiç bir şekilde gerçeği alamazsınız. size sadece duymak istediklerinizi söyleriz; bunun için çılgın gibi yalanlar saçarız. size, aah, kojak'ın her zaman katili yakaladığını, veya archie bunker'ın` :all in the family` evinde kimsenin kanser olmadığını, ve bir kahramanın ne kadar bela içinde olursa olsun, merak etmeyin, sadece saatinize bakın; bir saatin sonunda kazanacağını söyleriz. size duymak isteyeceğiniz her türlü boktan şeyi söyleriz. biz burda ilüzyon yapıyoruz yahu! bunların hiç biri gerçek değil! ama yine de siz insanlar orada oturuyorsunuz, günlerce, gecelerce, yediden yetmişe, tüm renklerden ve mezhepten insanlar... tüm bildiğiniz biziz. burada çevirdiğimiz ilüzyonlara inanmaya başladınız. bu tüpün` :tvgerçek :lik`, ve kendi hayatlarınızın gerçek dışı olduğuna inanmaya başladınız. tüp size ne emrederse onu yapıyorsunuz! tüp gibi giyiniyorsunuz, tüp gibi yiyorsunuz, çocuklarınızı tüp gibi yetiştiriyorsunuz, hatta tüp gibi "düşünüyorsunuz"! bu toplu çılgınlık, sizi manyaklar! tanrı adına, siz insanlar gerçek olansınız! ilüzyon olan *biziz*! şimdi televizyonlarınızı kapatın. onları şimdi kapatın. hemen şimdi kapatın. kapatın ve bırakın kapalı kalsınlar! tam cümlemin ortasına geldiğim anda kapatın şu televizyonlarınızı! <keps> kapatın!! </keps>

    beale kendinden geçip bayılır ve topluluk çılgınca alkışa başlar.

    orjinali:

    howard beale: [laughing to himself] but, man, you're never going to get any truth from us. we'll tell you anything you want to hear; we lie like hell. we'll tell you that, uh, kojak always gets the killer, or that nobody ever gets cancer at archie bunker's house, and no matter how much trouble the hero is in, don't worry, just look at your watch; at the end of the hour he's going to win. we'll tell you any shit you want to hear. we deal in *illusions*, man! none of it is true! but you people sit there, day after day, night after night, all ages, colors, creeds... we're all you know. you're beginning to believe the illusions we're spinning here. you're beginning to think that the tube is reality, and that your own lives are unreal. you do whatever the tube tells you! you dress like the tube, you eat like the tube, you raise your children like the tube, you even *think* like the tube! this is mass madness, you maniacs! in god's name, you people are the real thing! *we* are the illusion! so turn off your television sets. turn them off now. turn them off right now. turn them off and leave them off! turn them off right in the middle of the sentence i'm speaking to you now! turn them off...

    http://www.youtube.com/watch?v=c5gf0vkxk5q

    --- spoiler ---
  • sozlukte v for vendetta gibi kavram corbasi, devrim basitlestiricisi, anarkososyaldistopyeviutopikantitotaliterantisiddet bir sistem elestirisi (sevmedim sevemedim arkadasim ne yapayim) sayfalarca yer kaplarken; sistemi "hocam olay bu, valla bak, iste hendek iste deve; iste birey iste kurum; iste duygu iste para" seklinde ozetleyen ve bunu bir tv studyosu icinde, hem de 1976 yilinda yapabilen ve gene de degeri bilinmeyen super film. oyle ki, sidney lumet* ve paddy chayefsky* filme ne zaman satirik dense atlayip "lan ne satirigi, gercek olm bu, gercegin ta kendisi, gercek degil derlerse inanmayin" diye de bagirmislardir.

    a streetcar named desire'dan sonra 3 adet oyunculuk odulu toplayan tek film olan network, toplamda 4 oscar almistir. ben faye dunaway'in oscarlik performans sergiledigine inanmasam da (rakibesi rocky'den talia shire, durum vahimmis o sene; gerci carrie ile sissy spacek de alabilirmis rahat aslinda, gecmis zaman olur ki deyip gecelim lafi uzatmadan); oyunculuk, yonetmenlik; ve de en onemlisi senaryo olarak asmis bir filmdir. filmden birkac ay sonra kalp krizi gecirecek peter finch'in neden kalp krizi gecirdigini anlarsiniz filmi izlerken.

    ayrica bu film yapildiginda howard stern daha boston university'de son senesini okumaktadir, oyle de hayran kalinir iste.

    --- spoiler ---

    this was the story of howard beale: the first known instance of a man who was killed because he had lousy ratings.

    --- spoiler ---
  • alınan takım elbiseyi tadilata gönderirken verdikleri tarihin asla doğru tarih olmamasından dolayı, tarih kavramı üzerine uzunca bir süre düşünmesi gereken hazır giyim firması.
  • filmden sonra medya gerçekliğini bir süre hazmedemediğim film. öyle ki; dönen oyunları, bilinen gerçekler yaklaşık bir 30 yıl önce anlatılmaya başlanmış. ama biz hala nelerden söz ediyoruz. peh. filmin anakarakteri howard beale'ın öyle bir konuşmaları vardır ki alıp incelenesi, üstüne düşünülesi, kürsülerde tartışılasıdır. adam kapitalizm gerçeğini gözler önüne sererken, bir yandan aslında deliliğinin aslında bilinçlenmişlik ve farkındalık olduğunu gösterir bizlere.

    --- spoiler ---

    howard beale'ın tv seyircilerine pencerede abuk abuk bağırması söylemesi, sanırım bizim susurluktan sonra tencere-tava ile isyan edişimize benziyor. belki bu hönkürüş filmden kopyadır. kimbilir.

    --- spoiler ---
  • gayet az sayıda olan jilet keskinliğindeki filmlerin en iyi örneklerinden biri.

    --- mad spoiler ---

    network bugün bu gezegeni yöneten temel güç odakları üzerine bir film. bu da uluslararası para piyasaları ve iş dünyası. karakterler o açıdan sembolik değerler taşıyor.

    arthur jensen: filmde az görünmesine rağmen en önemli karakter. beale'e verdiği vaazda günümüz dünyasını net şekilde özetliyor. özellikle "ruslar kendi parlamentolarında karl marx mı tartışıyor sanıyorsunuz" çok önemli bir tespit. çünkü bunu "türkler atatürk'ü mü tartışıyor sanıyorsunuz" veya "çinliler lao tsu'yu mu tartışıyor sanıyorsunuz" şeklinde genişletmek gerek. bunu fark ettiğiniz anda mesela burda ülke gündeminin neden bu şekilde bazı yerlere doğru sürüldüğünü anlarsınız. beale'in gecenin yarısı duyduğu sesin o olması çok çok önemli bir metafor. bunun anlamı artık bilincimizin en derinlerindeki inançlarımızın - hatta kendi iç sesimizin bile- jensen'in simgelediği "iş dünyası" ve uluslararası şirketler tarafından şekillendirildiği.

    howard beale: jensen'den sonraki en önemli karakter. birşeylerin yanlış olduğunu, yolunda gitmediğini biliyor. kızgın. ama tepkisini koymak için yaptığı her hamle o hoşlanmadığı sistem tarafından çatır çutur kullanılıyor. bu bir paradox. sistemin dışına çıkacak alternatifleri bize sunan yine sistemin kendisi. yani "no way out". üstelik kendi kontrolünde olmayan bir alternatif yol farkedecek olursa bunu hemen kendi çıkarına çevirmeye hazır. bu sahneler çok önemli, örneğin ahmet khan'ın (bir tür usame) saklandığı evde oturulup yüzde komisyonlar üzerinden anlaşmalar yapılması müthiş sahnelerdi bana sorarsanız.

    diana (faye dunaway): ultra sevimsiz özellikleri çok fazla göze sokulmuş olsa da tipik günümüz insanının 30 sene önceden haber verilmesi bu karakter. bir "humanoid" (insanımsı). william holden'ın onu terkederken söylediği gibi herşeyi programlanmış ve senaryolaştırılmış. daha önceki nesillerin insan varlığını ifade etmek için kullandığı duygular onda yok. bir program. bir tür ajan smith. dokunduğu herşeyi kendine benzetiyor veya yok ediyor.

    schumacher (william holden): çıkmazda olan insan bilincinin sembolü bu karakter. filmde en dengeli ve bir çözüm arayan kişi o. ama çevresinde gelişen delilikleri görmesine rağmen fazla müdahele edemiyor. herkes kendi deliliğinden sorumlu sonuçta! ayrıca kendi zayıf noktaları da var ve bu nedenle "humanoid"lere bulaşmak zorunda kalıyor - bu da çıkmaza sürüklüyor onu. bu hepimizin yapmak zorunda olduğu birşey. ama schumacher karakteri çok önemli bir güç gösteriyor; kıvırmıyor, saklanmıyor, oynamıyor. kendi zayıf noktalarının farkında olmanın avantajıyla herkesin zayıf noktalarını da çok rahat görebiliyor. aslında bu açıdan aynı zamanda en "ütopik" karakter. bu kadar açıkça 25 yıllık karısının karşısında durup "biz artık abi - kız kardeş gibi olduk benim yeni heyecana ihtiyacım var, üstelik bunu arayacağım kadının yapay senaryolarla yaşayan bir humanoid olduğunu bilerek" diyebilecek kimseyi tanımıyorum.

    --- mad spoiler ---

    oyunculuklar, senaryo, göndermeler neyse de filmle ilgili asıl büyüleyici olan bugünü noktasına virgülüne dek 30 sene önceden nasıl bu kadar ayrıntılı haber verebildiği. arşivde bulunup arasıra howard beale sahnelerinin ve özellikle de arthur jensen monologunun izlenmesinde büyük yararlar var.
  • gömlek kesimlerinin vakkodan daha iyi olduğu önce bir iddia idi. sonra üzülerek söylüyorum ki, tarafımca test edildi onaylandı. fit kesimleri şiddetle tavsiye edilesi.
  • göründüğünden çok daha fazlasına sahip bir film. ince ince işlenerek izlenmeli. medya, filmin çekildiği tarihlerde şimdiki kadar azmamıştı. film daha çok anti-ütopya tadında çekilmiş. tuhaf bir şekilde ironi barındırıyor aynı zamanda. televizyona bağımlılığın kölelik olduğunu yine televizyondan duyuruyor network mesihi. bu sefer de insanlar bu mesihi izlemek için ekran başına kilitliyorlar kendilerini. ama günümüz medya ağının filmde anlatılan ile hala aynı olması ilginç. bir şeyler aranmalı bazı yerlerde sanki. ufaktan bi kıllanılmalı.
  • aslında bu filmin en önemli kısımları zeitgeist ta görünüyor. daha fazlası da teferruat. yine de çok önemli bir nokta var, film en sonunda max'in açıkladığı şekilde sembollerle anlatıyor olayları, kişileri sembol olarak kullanıyor gibi geldi bana.

    --- spoiler ---
    diana: açıkça günümüz dünyasını ve hatta televizyonu simgeliyor.

    max: normal bireyi simgeliyor, aslında beale in istediği insan.

    howard beale: inancı, tanrıyı ya da aydınlanmayı simgeliyor. ama sonra onu yaratanlar onu öldürüyorlar. bu bakımdan;
    (bkz: nietzsche)

    frank: klasik kapitalizmi ve pragmatizmi simgeliyor.

    jensen: bu da mükemmel bir gönderme. daha iyisini zor bulursunuz, big brother.

    --- spoiler ---
  • "no work" deriz biz* bu it departmanına.
  • no work degildir suphesiz. (bkz: #15944070)

    yillardir yaptigim is olan, eglenceli, sistem tarafi ile ugrasan arkadaslarimin da pek anlamadigi, zaman zaman stresli, planlamanin ve iyi bir dizaynin cok onemli oldugu it kolu. beni su anda tam olmak istedigim yer olan buralara` :amsterdam` getirmis olan meslegim.
hesabın var mı? giriş yap