• nevşehir karoser sanayi karşısında, aksaray yolu üzerinde, merkeze 2 km uzaklıkta kurulmuş olan, iki binalı bir eğitim kurumudur. çok pis adamları bünyesinden geçirmiş, kul etmiş, köle etmiş ama bir baltaya sap edememiştir.
    nadide ve güzide şehrimiz olan nivşahar ilinin iç kısımlarında, bir mahallenin ortasına kuruludur. eğitim binası 3 kattan oluşmaktadır, binada 6 sınıf yer almaktadır. pansiyon binasının alt katı yemekhane ve mutfak, birinci katı etüd salonları, ikinci katı kız pansiyonu, üçüncü katı erkek pansiyonu, çatı katı ise güvercin pansiyonu olarak kullanılmaktadır. her kattan, her sene kamyon dolusu gübre elde edilir.
    okuldan ziyade, tam anlamıyla yaşama alanıdır.
    şöyle ki:
    birey okula geldiği ilk gün, evet ilk gün, kazan dairesine odun taşımış; ilerleyen zamanlarda, okulun önündeki sahayı asfalt boyasıyla boyamış, basket potası dikmiş, beton dökmüş, toprak çekmiş, kaldırım taşı döşemiş, duvara ısı yalıtımı için köpük yapıştırmış, mutfakta balık temizleyip yemek yapmış, sayısını hatırlayamayacağı kadar çok getir götür işi yapmış, yine sayısını hatırlamadığı kadar çok ağaç dikmiş, bomba imhası eyleminde bulunmuş, pansiyon katının paspasla silmiş ve daha nice işlerde yer almıştır. ilk günden başlayan bu mücadelesi diplomasını aldığı güne kadar devam etmiş, son gününde üzerine yıkılmak istenen ağır bir işten de helalliğini alarak kaçmıştır.
    okulda bulunan öğrenciler okulun birer bireyi gibidir. okulun çalışanı yoktur, sadece öğrencisi vardır. çalışanlar geçip gidici iken öğrencileri her zaman kalıcıdır. duvarlarında, yollarında, merdivenlerinde ve hatta helalarında hepsinin anıları, geçen zamanları, attıkları kahkahaları, döktükleri gözyaşları bulunur.
    o okula giren öğrenci bir ayda, öğretmen üç ayda delirir denmesine rağmen normal çıkanlara da rastlanmıştır. (hiç bir zaman vereceğim bilgilerin doğruluğunu garanti etmedim!)
    bir su gibidir, içinden çıkan balıklar feci afallar. mezunları ilk zamanlarında sürekli bir özlem içerisinde kalırlar. çevrelerindeki insanların çoğu liseden arkadaşlarıdır.
    eğitim almakta olan öğrencilerin azlığı sebebiyle bir sülaleden daha çok çekirdek aile havasındadır. gizli saklı işler yapmak olanaksızdır, arkadan işler çevirmek imkansızdır. bunun yanı sıra son derece samimi olduğunuz ve yediğinizin içtiğinizin ayrı gitmediği insanların sizin sınıf arkadaşınız olması gibi bir şart yoktur. hatta sizin koğuş arkadaşınız veya döneminizden birisi olmayan bir kişiyle, ve hatta hemcinsiniz olmayan birisiyle çok sağlam bir arkadaşlık kurmanız mümkündür.
    bir abi kardeş, anne evlat, alt dönem üst dönem sınıflandırmasından daha ziyade, insan insan sınıflandırması vardır. siz insansanız kimse size karşı kin güdmez veya gereksiz çıkışlarıyla sizin üzerinizde egolarını tatmin etmeye çalışmaz.
    diğer birçok yatılı okulun aksine dönemler arası çelişkilere bu yaşama alanında pek de rastlanmaz. ilk günlerinde üst dönemlerine abi, abla diye hitap eden kişiler uyarılır. ancak her bireyin de bir haddi ve hududu vardır.
    öğretmenleri bilhassa, son derece ilginçtir. sizinle aynı sofrada oturmak bir yana, aynı hayatı yaşayabilen insanlardır. üzerinizde baskı kurmaktan ziyade sizi anlamaya çalışan öğretmenler olduğu gibi psikolojik sorunlarını öğrencilerine direk olarak yansıtan öğretmenler de mevcuttur.
    klişe bir kalıp olan "biz hababam sınıfıydık" repliğinden ziyade, "biz insandık" repliği öğrencileri açısından daha doğru olacaktık. hududlarını bilen, nerede ne diyeceğini kestirebilen, kendine güven duydurabilen kişiler; bu okulun sınırları ihata duvarı içerisindeki hayatı daha yaşanılır kılar. bunun yanı sıra size bir abi abla gibi davranan, yeri geldiğinde yanınızda ağlamaktan bile çekinmeyen, sırlarını paylaşabilen öğretmenler, sizin üzerinizde baskı kurmaktan da çekinirler. çünkü sizin de insan olduğunuzu bilirler. kurunun yanında yaş var mıdır? vardır... yanmış mıdır? yanmıştır...
    ilk gün odanıza girip hiç tanımadığınız insanlarla yaşamaya başlarsınız. ilk bir ay neler yaşadığınızı daha sonra hatırlamayacaksınızdır. çünkü bir ay geçtikten sonra farklı birisi olarak evrim geçirdiğinizi siz de farkedersiniz. ilk gününüzde sinirinizi bozan kişi, bir derdiniz olduğunda adını anacağınız ilk kişi olabilir. ilk gün yattığınız yatakta burnunuzu direğini çatlatan kokular, yastığınızın sert oluşu, tuvalette sürekli birilerinin konuşuyor, pisliyor veya sigara içiyor oluşu, banyo yaparken bile civar muhitinizde 11 farklı kişinin oluşu, yemek yerken sıra beklemeniz, günde sekiz saat derse giriyor oluşunuz, her akşam saatlerce etüdde bunalmanız vs vs.. sizi ölüyormuşsunuz gibi bunaltır.
    bir gün kendi evinize gittiğinizde 'gerçek' yatağınızın kokusunu ararsınız... bir gün gelir banyoda veya tuvalette nasıl böyle bir sessizlik olduğunu anlayamazsınız... tek başınıza yemek yiyemez olursunuz ve sırf sizinle yemek yiyecek birilerini bulamadığınız için birkaç gün adam gibi yemek yemezsiniz... günün birinde evinize gittiğinizde odaları karıştırır, lambaların yerlerini bulamaz, evdeki kokuya yabancılık çeker, akşamları televizyon izlemeye yabancılaşır, bir an canınızın çok feci yandığını farkedersiniz. işte o an telefonla ulaşacağınız ilk kişi, o okulun mezunlarından biri olur...
    üzerinden yıllar geçmişken, yaşadığınız bir anı anlatılır, acı veya tatlı, işte o an içiniz burkulur... çevrenizdeki insanlara bakarsınız, hepsi de o okuldan geçmiştir, sizinle yolları orada kesişmiştir...
    o okulun mezunları sizin hakkınızda anne ve babanızdan daha fazla şey bilirler. onlarla vakit geçirmek ailenizle vakit geçirmekten daha eğlenceli hale gelir.
    yıllar geçtikten sonra yolunuz düşer, bahçesinden içeri girersiniz...
    o kapının yanındaki ağacı, ağacın altındaki çimenliği, yanındaki çiçekleri, toprağını, kaldırım taşlarını, bahçenin önündeki asfaltı, sınıfları, merdivenleri, yemekhaneyi, pansiyonu... adım adım gezer, her noktasında, her santiminde ve her işitilen sesinde bir anınızı, yüzünüzü güldürecek bir yanını bulursunuz...
    ama değişimler de içinizi burkar... diktiğiniz ağaçlardan bazılarını kestiler diye söversiniz, yemekhanenin duvarlarındaki resimleri kaldırmışlar diye veya sizin zamanınızdaki personeli bulamadınız diye...
    çok feci söversiniz!
    bir daha dönemeyeceğinizi, bir daha oturup da o duvarların içinde ağlayamayacağınızı veya birileriyle birşeyler yapamayacağınızı anlarsınız...
    çok pis söversiniz...
    eviniz olmuştur, barkınız, hayatınız, geçirdiğiniz belki de en güzel günlere dair bir parça, tanıdığınız en kaliteli insanlara rastladığınız bir mekan olmuştur...
    özlersiniz...
    çok feci söversiniz...
    nevşehirin; aksaray yolunda; iki adet bina, yüz ile yüzelli arası öğrenci, 10un üzerinde öğretmen, bir adet kaloriferci hikmet usta, herbir haltı becerebilen bir adet köksal abiniz, iki adet aşçı, 24 oda ve 6 derslikten oluşan yerleşim kapasitesi, pansiyonda 10, etüd katında 3 ve okulda 3 tane olmak üzere size ait 16 tane tuvalet, birkaç pisuvar, yüzlerce metal tabildot, bir sürü dolap ranza battaniye nevresim yastık vs vs ile varlığını muhafaza eden; dünya üzerinde, belki de en yaşanılası mekan.
    bir çok resmi var elimde, bir çok konaklayanı muhitimde, sayısız tane hatırası zihnimde, yaşattığı çok güzel 3 sene, ve açtığı derin yaralar içimde... ama burnumdaki kokusu yavaş yavaş siliniyor, ve kulağımdaki sesler gitgide azalıyor! işte bu yüzden, aklıma geldiği her vakit çok feci sövdürüyor...
    okulum...
  • resmi adı nevşehir hüseyin avni incekara fen lisesi olan 1996 yılında eğitim-öğretim hayatına başlayan, nevşehir gibi bir mahrumiyet kentine yeni bir kan getiren güzide eğitim kurumudur. mezun verdiği ilk yıl 44 kişi mezun olmuştur. bu sayı sonraki yıllar katlanarak artmıştır.
  • nevşehir merkez ilçe milli eğitim müdürlüğü'ne bağlı bir okuldur.

    bağlı olduğu kurum: milli eğitim bakanlığı
    bulunduğu yer: nevşehir / merkez
    adı: nevşehir h.avni incekara fen lisesi
    adresi: mehmet akif ersoy mah.532 sokak 50040
    telefon numarası: 3842137848
    faks numarası: 3842126239
  • lanet okul.. gerçekten bir senemin katili.
    ergenliğe girmişim, aileden ayrı okuyorum bir de dengesiz hocalarla cehennem azabı gibi bir okul.
    pansiyon müdür yardımcısı vardı ayşe hoca. okulun ilk günleri bu hazret bizi yemekhaneye çağırdı. biz derken; 1. sınıfta okuyan tüm kızları neymiş efendim öğle yemeğinde mantı varmış mantı dolduracakmışız. bak bak kafaya bak. orada erkekler fonksiyon öğrenirken ben mantı dolduracakmışım. duramam burada kusura bakmayın diyip gittim ve taktı kafayı bana.
    bir insan sürekli bir öğrenciye ceza verir mi? her hafta sonu okulda cezalı bırakıyordu beni 2 ay eve gidemedim bu 8 hafta eder. düşünün 15 yaşında bir kız çocuğu evine, ailesine gidemiyor sürekli cezalı. ailem geliyor aileme de beni kötülüyor yatağımı düzgün toparlamıyormuşum. bu yüzden beni bir hafta eve yollamamıştı.
    sonra ben sanki kendim istemişim gibi beni etüd başkanı yapmış haberim de yok kimse bana bir şey söylemedi sonra bir sabah odasına çağırdı sıralar dağınık kalmış bu yüzden cezalıymışım. olur tabii böyle şeyler düzen önemli dedim ve gidip diğer sınıflara baktım en derli toplu olan bizim sınıftı. düşün ceza vermek için bahane bulmuş.
    bir keresinde de yatakhanede arama yapmıştı sadece ben ve yakın arkadaşlarımın dolaplarını aramıştı.
    daha yazılacak öyle saçma sapan cezaları vardı ki.
    kendisine eğitimci demek cidden zor. biz ergeniz sürekli cinsellik düşünürüz sanıyordu. bir kız arkadaşımın boydan fermuarlı elbisesi vardı yanına çağırıp azarladı sen utanmıyor musun bunu giymeye diye neymiş efendim erkekler fantezi kurarmış elbiseyi açmakla ilgili.
    okul tabii anadolunun ortasında yobazlık akıyor buram buram yemek hanede kızlar ve erkekler asla yan yana oturmuyor. ben ve bir kaç kız arkadaşım erkeklerin oturduğu bölüme geçtik diye ne garip karşılanmıştık, sonra ki sene bu düzenin değiştiğini duyunca çok etkilenmiştim. orada yemek yerken masanın üzerine çıkıp ben sizin için savaştım ve kazandık demek istedim. yapmadım tabii ziyaretçi gitmişim ne gerek var göze batmaya.
    sonra ki sene başka bir fen lisesine gittim, kurtuldum o cehennemden.
  • gelmiş geçmiş en overrated okul olmaya adaydır. gerek kadrosu (özellikle fizik öğretmeni), gerek imkânları olsun; vasatın altında bir okuldur. bahçesindeki basketbol potalarını yerinde tutan sadece 1 intake pole civatası kalmıştır ve hepsi salınım yapmaktadır. yarın öbür gün; vince carter okula ziyarete gelse, 360 ters smaç bassa ne olacak? güm, pota aşağıda.

    okul yapılanması da apayrı bir rezalettir. etkinliklerine ve konferanslarına iştirak edin, gülmekten ölürsünüz. yurt binasından tutun, genel öğrenci tipine kadar; bu okul hakkındaki her şey, büyük bir şakadan başka bir şey değildir. kapatılması durumunda, nevşehir ve dünya açısından pek bir kayıp olmayacağını; aksine, devletimizin bütçe tasarrufuna katkıda bulunacağını düşünmekteyim. şu anda okuldan mezun olduğum için, öğretmen kadrosu bana bir şey yapamaz. ahahahahaha.
hesabın var mı? giriş yap