• intihar ettiği gün boyunca bach'ın brandenburg konçertolarını dinlemiş olan abimiz.. yağmurlu günlerimin değişmez şarkıcısı.. leziz insan..
  • viski gibi yakar adamın içini. buz katılıp içilmelidir. viski değil, nick drake...
  • ölü bi şairin ilk kitabını alıp çok sevmek sonra ikinciyi alıp daha çok sevmek sonra hepsini alıp çok sevmek kadar kötü bi his yaratıyo içimde nick drake.. zamanında yanında olamadığım bi arkadaşım gibi üzülüyorum ona bu günlerde. bach dinliyorum. nick drake dinliyorum. üzülüyorum. salak salak.

    sanki onu soğuk bi günde dışarda bekletmişim de iyice geç kalmışım gibi üzülüyorum.
  • her sabah ve her aksam yatmadan once bir doz dinlenmesi gereken mukemmel muzigin yaraticisi, bir nick drake, bir belle and sebastian bir sigara ve bir kahve. eger oldukca yanlizsaniz, cok ozlem icindeyseniz, ama bunu farketmeniz icin daha ne gerekli diye dusunurken , koyun pink moon cd nizi , place to be ve from the morning sanirim kendinizi size anlatacaktir
  • dinlerken, hüzünü, özlemi, huzuru ,hayranlığı, yalnızığı, sevgiyi aynı anda hissettiğim; müziğin duygu işi olduğunu fazlasıyla kanıtlayan insan. gitarını alternatif, abuk subuk biçimlerde akort ettiği için, zırt pırt eline gitarı alıp çalamazsın şarkılarını. kendini paramparça hisseden, biraz dinginlik isteyenlere iyi geleceği kesindir. huzur içinde yatsın.
  • bu adam oyle bir been smoking too long soyler ki sigarayi agzina almamis birinin bile cigerleri duman doluveririr.
  • kendi tarzinda müzik yapan birçok baska müzisyen gibi intihar etmis; bu kadar dingin bir müzik yapan insanlarin illa da hayatlarinin bunalimli oldugunu düsündüren, depresif modunuzda iyice hüzünlendirip neseli modunuzda içinizi mutlulukla doldurabilecek bir müzisyen (di).
  • bir çeşit jeff buckley. çok şey yapmak isteyen ama bunlara ömrü yetmeyen insanlardan sadece biri. five leaves left ile başlayıp bryter layter ile sürdürdüğü (ve kanımca zirveye ulaştığı) ve pink moon ile sonlandırdığı müzikal kariyerinin bu üç albümü de birbirinden güzel elmaslardır. tatlı, içten, basitliğinden utanmayan, popüler müziğe büyük yenilikler getirmese de müziğin güzelliklerini en verimli bir şekilde kullanan bir müzikal dildi nick drake'inkisi. kendisini daha yakından tanımak isteyen bir kısım sözlükçülere öncelikli tavsiyelerim şunlar olacaktır:
    ilk albümünden*; time has told me, way to blue ve day is done.
    ikinci albümünden*; at the chime of a city clock, one of these things first ve muhtemelen yaptığı en güzel şarkı olan ve bugünden bakıldığında neredeyse belle and sebastian'ın doğuşunu müjdeliyormuş gibi gözüken hazey jane 2.
    son ve yarım saatten az süren kısacık albümünden*; pink moon, free ride ve which will. özellikle bu albüm neskafe / sigara ikilisine en iyi eşlik eden şeylerden biridir. yorucu bir günün akşamında evinde oturup dinlenmek isteyenler "pink moon"da çok şey bulabilirler. buldukları takdirde, bu albümle yakından akraba olan paul simon'ın the rhythm of the saints'ine de mutlaka kulak vermelidirler.
hesabın var mı? giriş yap