• bilimsel bi prensip, karsi karsiya oldugunuz bi problemde hersey esitse, en basit aciklamanin dogru oldugu varsayilir. mesela basiniza kus pislediyse ve buna sebep olarak:
    1 devlet kusu basiniza konacagina delalet etmek icin verilmis ilahi bir isaret( hemen milli piyango bileti alin)
    2 pisleyen bi kusun altindan gectiniz
    benzeri iki sebep varsa bunlardan 2. olani kabul edilir
    yanlis hatirlamiyorsam contact isimli carl sagan senaryolu filmde bu konudan dem vurulmustu
  • tip ogrencilerine su sekilde ozetlenirmis: "nal sesleri duydugunuz zaman atlari dusunun, zebralari degil". yaniii, semptomlara bakarak bu semptomlara uyan olasi hastaligin tanisi konulmalidir, az rastlanan egzotik hastaliklarin degil.
    peki hangimiz bu basit kurali gunluk hayatta pratik edebiliyoruz? hicbirimiz. otur sifir!
  • sadece bir olayı açıklayan iki ters fikiri yanlış veya doğru olan olarak ayırmaktan çok, gereksiz olanında elenmesini önerir.

    örnek olarak, aşağıdaki problem çözme çeşidi herkes tarafından bilinir.

    -kahve döküldü:

    a) elim çarptı
    b) uzayda oluşan bir manyetik alan sonucu sinir uçlarım, hormon dengemi bozarak istem dışı hareket yarattı ve hede hödö...

    occam'a göre 'herkesin bildiği gibi' a seçeneği olayı basitce açıkladığı için doğrudur.

    ancak, occam usturasının bir de 'gereksiz olanın eklenmemesi' yönü vardır.

    -kahve döküldü.

    a) elim çarptı
    b) aniden telefon çalınca, hızlı hareket etmek istedim ve dikkatsize davranıp kahve fincanına çarptım, fincanın ağırlık merkezi hede hödö olunca kahve döküldü.

    bu seçenekler incelendiğinde ikiside doğrudur, fakat bu prensibe göre a seçeneği olayı açıklamakta yeterli olduğundan, b seçeneği gereksizdir.

    occam usturası, bir otobüsü neden kaçırdıklarını 45 dakika boyunca anlatabilmelerinden de anlaşılacağı üzere kadınlar açısından geçersiz bir önermedir.
  • occam'ın usturası olarak bilinen prensip şudur: şeyler gerekmedikçe çoğaltılmamalıdır...einstein da buna karsilik sunu dior
    karmaşık her sorunun basit, düzgün ve yanlış bir cevabı vardır.
    teorini mümkün olduğu kadar basit tut, ama daha basit değil.
  • kisaca "bir sorunun iki ayri teorik cozumu varsa bunlardan daha basit olani tercih edilir" diye aciklanabilecek bilimsel prensip.
  • william of ockham tarafından 1340 yılında ortaya atılmış teori. çok genel bir açıklamayla;
    "basit olan açıklamanın doğru olma olasılığı daha fazladır".
    yani her şey eşitse basit olanı seçin...

    örnekle açıklamak gerekirse;
    çocuk sahibi olmak isteyen bir çift bir türlü başaramıyor... neden olabilir?
    a) sevişmiyorlar
    b) kısmet değilmiş
    c) kadın veya erkek veya her ikisinde birden tıbbi bir sorun var / (rahim sorunu, sperm sayısında düşüklük vs)

    ockham'ı kıçıyla anlayan birine göre cevap a şıkkıdır. anlamaya bile gerek duymayan birine göre ise b şıkkı.
    bu da gösterir ki ockham'ın bu çok değerli teorisini gündelik hayata bir türlü adapte edemeyiz. ockham'a sorabilsek bu durumun kabahatlisinin muhtemelen kendisi olduğunu belirtirdi çünkü "ben anlatamamışım" demek muhtemelen "en sade" açıklama olacaktı. ama aslında sebep, sadeleştirme ile kolaya kaçma arasındaki farkın bilinmemesidir.
  • 2000 yılında ilk kez bir köpeğim oldu! aynı yıl yeni bir de araba aldım. köpeğimi hiç yanımdan ayırmadığımdan arabanın sağ koltuğu da ona ait oldu. böylece hafta sonu gelince yeni arabamıza kurulup birlikte yazlığa gidiyorduk.

    yolculuk esnasında her defasında ilginç bir ritüel tekrarlanıyordu. yan koltuğa kurulmuş keyif yapan köpeğim ben otobandaki hız limiti olan 120 km/saati aşar aşmaz kalkıp daha rahatsız bir pozisyona geçiyor, ama bu esnada sanki beni uyarmaya çalışır gibi başını gaz pedalındaki dizimin üzerine yaslıyordu. bense buna hayretler içinde kalıyordum. ginger hız limitini nereden anlıyordu? gerçekten tehlikeyi nasıl seziyordu? yoksa benim ruh halimdeki değişikliği ve hormon dengemdeki (örneğin adrenalin) farklarını mı sezinliyordu? bu muammayı uzun süre çözemedim. derken ağır bir kaza yaptım.

    büyük şans ki kaza esnasında ginger arabada yoktu, yalnızdım. bana da hiç birşey olmadı ama otomobilin şakülü kaydı. uzun süre tamirde kaldı. ama eskisi gibi asla olamayacaktı. şasi hafifçe kaymış ve otomobilin ek yerleri milimetrik oranlarda da olsa yerinden oynamıştı. işte o zaman ginger'ın 120 km/saate çıktığımızı nereden anladığını anladım.

    ortada ne sihir, ne vücut kimyası, ne altıncı his veya köpek sezgisi vardı. bütün mesele seslerden ibaretti. arabam bir italyan arabasıydı ve elbetteki ki işçilik yönünden zayıftı. bu sebeple kabinin ses yalıtımı da mükemmel değildi. 120 km'ye çıktığımızda kapı fitillerinden sadece köpek kulağının duyabileceği yüksek frekanslı bir ses kabine sızmaya başlıyordu. haliyle ginger da bundan tedirgin oluyordu. kaza yapıp kapıların birleşim yerleri daha da yerinden oynayınca sesin frekansı düşmüş oldu. böylece 120 km'deki sesi ben de duyar oldum. zaten kısa bir süre sonra da benzer sebeplerden sattım arabayı.

    diyeceğim o ki, evrende bize büyük bir muamma gibi gelen pek çok şey oluyor. ve insanoğlu bunların cevabını binlerce yıldır çok uzaklardaki yıldızların dünyaya etkisi dahil olmak üzere gizemli güçlere bağlıyor. oysa çoğu kez cevaplar aslında çok basit ve çok daha yakında. buradan ockham'lı william'a yy.'lar ötesinden saygılarımı yolluyorum.

    sizler de kalın sağlıcakla. iyi hafta sonları

    http://www.felsefe.gen.tr/…william_xenon_kimdir.asp
  • en basitinden, "evreni n sayıda elemanla açıklayabiliyorsak n+1 unsurla açıklamaya çalışmamalıyız." şeklinde açıklanabilecek; bilimsel metodolojinin gelişiminde/içeriğinde önemli bir yere sahip kavramdır.
  • mümkün olan en basit açıklamayla işe başlayıp ancak bu yetersiz kaldığında daha karmaşık olana geçmek.ayrıca öne sürülen varsayımlar daha iyi ve basit bir şekilde açıklanabiliyorsa yeni bulgular onların yanlış olduğunu ortaya koyuncaya kadar bunları doğru kabul etmek.
    tezler ve varsayımlar üzerinde ockham'ın usturasıyla gerçekleştirilen budama işlemi sonucu ayakta kalabilen kanıtların gerçekten taktire şayan ve aklı başında kanıtlar olduğu söylenir.
  • bu usturadan medet uman foreman'a house'un şöyle de ayar vermişliği vardır:

    foreman: tıp fakültesi, birinci sınıf... en basit açıklama doğrudur.
    house : sen tıp fakültesi birinci sınıfında mısın?
hesabın var mı? giriş yap