17004 entry daha
  • duyguların gücü düşündügumuzden de fazlaymış.

    duygularımızın, kelimenin tam anlamıyla, dünyamızı şekillendirdiği üstelik sadece evreni algılayışımızı değil gerçeğin ta kendisini fiziksel olarak değiştirip belirleyebildiği gerçeği farklı biliminsanı gruplarıyla yapılan 3 farklı araştırmaların birleştirilmesi ile ortaya çıkarılmış.

    ilk deneyde insan dna'sı izole edilmiş bir kaba mühürleniyor. ve diğer odadaki dönorun duygusal degisimlerinden dna'sının etkilendiği, pozitif bir duygu ile dna'nın gevşediği, negatif bir duygu ile ise kasildigi gözleniyor. dolayısıyla biliminsanları bu durum ile ilgili insan duygularının geleneksel fizik yasalarına karşıt şekilde etkiler ürettiği sonucuna varmışlar.

    buna benzer ama bununla alakasız diğer deneyde de donörlardan beyaz kan hücreleri alınarak elektriksel değişimleri gözlemek üzere ilki gibi diğer odalara konuluyor. donöra da çeşitli duygusal uyaranlar içeren video klipler izletiliyor. hem donör hem de onun dna'sı farklı ekranlarda görüntülenirken dönorun duygusal iniş çıkışları ile farklı yerdeki dna'nın elektriksel iniş çıkışlarının aralarında hiçbir gecikme, hicbir gecis sureci olmadan özdeş olduğu gözleniyor. yani dna'nın iniş çıkış zamanları ile dönorun iniş çıkış zamanları tam olarak örtüşüyor ve dna ile donörun arasındaki mesafe artsa bile bu değişmiyor. sonuç olarak donor ve dna'sı zaman ve mekanın ötesinde bir iletişime sahipler.

    üçüncü deney ise daha şok edici. biliminsanları dna'nın fizik dünyamızdaki etkisini gözlemlemişler. etrafımızdaki dünyayı oluşturan ışık fotonlarını bir vakumun içindeyken fotonların konumlarının tamamen rasgele olduğu gözlemlenmiş ama insan dna'sı vakumun içine yerlestirilince ışık fotonları artık rasgele değil tam olarak dna'nın geometrisini izleyerek düzene girmişler. yani dna'mız dünyamızı oluşturan ışık fotolarını bile etkilemiş!

    çalışmayı yapan biliminsanları fotonların hareketlerini "şaşırtıcı ve mantıksızca" bulmuşlar ve şunu da eklemişler: "yeni bir enerji alanının olasılığını kabul etmeye mecbur kaldık."

    bu üç çalışmanın üzerine yeni bir çalışma daha yapıldığında ve bu 3 kanıt birbirine bağlandığında biliminsanları şok olmuşlar. eğer duygularimız dna'mızı etkiliyorsa, dna'miz da etrafımızdaki dünyayı sekillendiriyorsa, duygularımız gerçekliği fiziksel olarak da şekillendiriyor demektir. ayrıca dna'mızla zaman ve mekanın ötesinde de bağlantılıyız ve duygularımızı seçerek gerçekliğimizi de seçmiş oluyoruz.

    bilim içinde yaşadigimiz evren hakkında insanı dumura uğratan bazı gerçekleri kanıtlamis durumda. tüm yapmamız gereken noktaları birleştirmek.

    kaynak:

    https://www.lifecoachcode.com/…tion-shapes-reality/
  • dünya'daki en büyük oksijen kaynağı su yosunlarıdır. su yosunlarının ürettiği oksijen miktarı tüm ağaçların ürettiği oksijen miktarından daha fazladır.

    ses duvarını aşan ilk icat ise kırbaçtır.
  • içten tövbe etmiş pilottur. ucagı tövbesidir. fazla ask ayyas etmiştir.
  • dunyanin ilk renkli kitabi , 1633 tarihli bir cinli kaligrafi ve resim kullanim kilavuz kitabidir. artik kendisine online ulasabilirsiniz.
  • istanbul'un fethinden önce şehirde türk mahallesi kurulmuştur.

    1396'da beyazıd, ordusunu istanbul'a yönlendirdiğini ve şehrin teslimini talep ettiğini açıkça ortaya koyar. karşılıklı müzakereler sonucunda bizans bağlılığını sunar.
    10000 düka yıllık vergi vermeyi kabul eder.

    bunun yanı sıra konstantinopolis 'te (istanbul'da) kadısı ve camisi olan bir türk mahallesi kurulur. mahalleye göynük ve taraklı-yeniceli müslümanlar yerleştirilir.

    ancak beyazıd'ın 1402 yılında ankara'da timur tarafından mağlup edilmesinden sonra, bu türkler şehirden kovulur.

    kaynak: halil inalcık - osmanlılar ve haçlılar
  • baş parmağınızın yerini göz kapaklarınızın alacağı geleceğin teknolojisi: akıllı lensler

    hepimizin kabul edeceği büyük bir kırılmanın önemli bir noktası olabilir. filmlerde, kitaplarda bir çip takılır, başka bir şey bizi takip eder korkusu vardı. ama bu akıllı lensler sayesinde takip ve araştırma gücümüze, yazılımların sunacağı öneriler de eklenince bildiğiniz tony stark olabileceğiz. tabi pazarlamasını yapmak yerine, gerçekten sırayla neleri değiştirebilir gelin beraber inceleyelim.

    çoğu yerde akıllı kontakt lens olarak geçiyor fakat akıllı cep telefonlarında olduğu gibi bir kelime eksilip akıllı lens, smart lens gibi iki kelimede kullanacağımız bir ürün olacak diye düşünüyorum. akıllı telefonlar ortadan kalkacak. evet, sıkıldık akıllı telefonlardan. şu an en iyisi bile çok işlevli değil. artıları elbette vardı ama bir masaüstü bilgisayarın verdiği rahatlığı bile veremediler. örneğin; geniş ekranda film, dizi seyredemedik, autocad tarzı programları kullanamadık, futbol, araba yarışı tarzı oyunları oynayamadık, ekranı küçük olduğu için kullanması zordu. bir de şarj sorunu var. peki akıllı lensler bize neler sağlayacak?

    mission imposible ghost protocol filminde trevor hanaway (lost'tan meşhur sawyer) yüz tanımlamak için kullanmıştı akıllı lensi. sene 2011. . yine aynı filmde jeremy renner gizli belgelerin fotoğraflarını çekmek için kullanıyordu. çektiği fotoğrafların çıktısını aynı anda diğer taraftan alabiliyordu.

    video ve fotoğraf çekimi; tehlikeli bir yenilik. özel hayatın gizliliği konusu mobeseler yüzünden tartışma konusu, bu bir de üstüne herkesi mobese kamerası yapacak. kötü amaçlı kullanılacaktır ama diğer yandan, hem çok pratik olacak hem de neredeyse her gördüğünüzü kaydedebileceksiniz. yani arada bir kameranın yarattığı mesafe sorunu olmayacak, daha dikkatli bir şekilde zoom yapıp açıyı ayarlayabileceksiniz.

    sağlık konusuna gelince; google'ın aldığı patente bakılırsa, göz yaşımızdan alınacak örnekle, biyolojik verilerimiz bir cihaza aktarılacak ve sürekli takip edilebilecek. akla ilk kan şekeri düzeyi geliyor. inanılmaz faydalı bir yenilik. zamanla çıkacak yazılımlarla vücudumuz hakkında güncel çok daha detaylı bilgiler alabileceğiz.

    sağlık ile ilgili bir tartışma konusu var; yıllardır lenslerin aslında retinaya hatta daha fazlasına zarar verdiği yönünde. bu tarz akıllı lenslerle beraber bu zararın artacağını düşünenler var. sonuçta gözünüzde elektonik değişiklikler olacak. fakat işin diğer tarafında, bu akıllı lensler vasıtasıyla normal lenslerden daha öte bir görüş açısı dijital olarak kazanılabilir. yani daha uzaktaki bir yeri internetin verdiği bilgiler vasıtasıyla - örneğin uydu görüntüsü - görebileceksiniz.

    google'ın aldığı bir diğer patent engelliler için; buna göre akıllı lensi kullanan görme engelli kişi, yol tarifini bir kulaklık vasıtasıyla alabilecek. yol üzerinde bir çukur, bir tümsek varsa ya da önünde dikkat etmesi gereken başka bir engel varsa uyarılacak. sosyal hayata adapte olabilmeleri için büyük bir artı.

    sosyla hayat demişken, bu konuda da çok ilginç gelişmeler olacaktır. örneğin; ikili ilişkiler hiç eskisi gibi olmayacak. biliyorsunuz, vücut hareketlerinden, ne anlatmak istediğinizi gösteren birçok yayın var. bu yazılımların lensle birleşmesini hayal edin. örneğin, karşınızdaki kişinin nefes alıp verme hızını ölçen bir yazılım olacak. siz konuşmaya başlayınca bu hızın kaydadeğer bir şekilde arttığını gösterecek. hatta bunu puanlayacak ve kişiyi olası kategorilere ayıracak. bu konuyla ilgili yapılmış harika bir video var

    enerji konusuna gelince; alınan patentlere bakılırsa, şarj sorunu yaşamayacağız. hatta şarj kelimesini bile kullanmayabiliriz. gözümüzü açtığımızda lensin ekranın sağ üst köşesinde şarj seviyesini gösteren çubukları bile görmemize gerek kalmayabilir. çünkü güneş enerjisiyle şarj olabilecek kadar enerji yetebiliyor. (bir yerde ay ışığını da okudum ) şarj konusuyla beraber bir de fiyat konusu var; bu kadar muazzam gelişme sunan küçücük bir lens kaç para olur? zor bir soru. fakat malzemesi çok olan bir ürün, seri üretimle beraber ucuzlar. hatta bir yerden sonra o kadar ucuzlar ki, kullan at lensler gibi tüketmeye başlayabiliriz. malum göz sağlığı.

    orta vadede akıllı, hareket kabiliyeti yüksek robotlar üretileceğini zannetmiyorum. daha çok bilgisayar teknolojisiyle cihazların daha küçülüp insanlara entegre edileceğini, birkaç jenerasyon sonra, insanların çok daha zeki olacağı kanaatindeyim. tabi herkes için geçerli değil. bu kırılmanın miladı da akıllı lensler olacaktır.
  • limonlu biranın aslında damak zevkinden değil de bir zaruret sebebiyle keşfedilmiş olmasının hikayesi ufkunuzu ikiye katlamasa da biraz olsun kıpırdatabilir.

    aramaya inandıktan sonra bu konu hakkında birkaç farklı iddia bulmak mümkün fakat bu hikaye daha tatmin edici sanki.

    malum, sıcağı meşhur olan meksika'da alkolsever halk su içer gibi bira içer. fakat cehennem sıcağının kavurduğu yerlerde ekolojik sistemin yılmaz neferleri, lanet olası kara kıçlı karasinekler de bir türlü eksik olmazlar.

    esteban dayı o gün güneşin altında 3 saat harç karmış, 2 duvar tuğla örmüştür. bu yorucu ve yakıcı günün ardından kendisini ödüllendirmek ister. köşe başındaki desperados isimli bara girip bir bira ısmarlar.

    barmen ilk birayı esteban dayının önüne koyar koymaz bir adet karasinek "ya serinlik tanrım!" vızıltılarıyla birlikte biranın içine kamikaze dalışı yapar. esteban dayının siniri inceden bozulur ama çok takmaz. hemen ikinci birayı ister.

    ikinci biradan soğuk bir yudum aldıktan sonra huzurla arkasına yaslanıp tatlı yorgunlukla birlikte birkaç saniyeliğine gözlerini kapar. serinlemek için tekrar doğrulduğunda ikinci biranın ikinci yudumuyla o karasineklerden bir diğerini bu kez ağzında hisseder.

    gerçekten lanet olsundur. "estupido!" der yuttuğu karasineğe.

    sonra barmene dönüp;
    "hey barmen bana bir tane daha bira, ama bu sefer bir dilim limon koy şişenin ağzına!" der.

    o günden sonra içine karasinek kaçmasın diye "bira şişesinin ağzına limon koyma fikri" iyice yaygınlaşır. halk zamanla birlikte limonlu biranın tadına git gide alışır ve limonlu bira hayatımıza meksikalı esteban dayının sayesinde girmiş olur.

    edit:imla.
  • tarkan'ın söylediği kış güneşinin yıldız tilbe tarafından yazılmış olması.
24765 entry daha
hesabın var mı? giriş yap