• film, dizi ve kitaplarda kardashev ölçeği örnekleri ile medeniyet tipleri;

    kardaşev ölçeği, ilk olarak 1964 yılında sovyet astronom nikolay kardaşev tarafından ileri sürülmüş, uygarlıkların teknolojik gelişimlerini, iletişim kurma doğrultusunda kullanabilecekleri enerji miktarına göre ölçen bir yöntemdir.
    ölçek, tip ı, ıı ve ııı olarak üç ayrı kategoriye sahiptir,
    tip ı uygarlık, komşu yıldızından gezegenine ulaşan kullanılabilir enerjiyi kullanma ve depolama yetisine sahiptir,
    tip ıı uygarlık, yıldızındaki bütün enerjiyi kullanabilme yetisine sahiptir.
    tip ııı uygarlığın ise içinde bulunduğu galaksinin tümü ölçeğinde enerji kontrolü bulunmaktadır.

    https://upload.wikimedia.org/…_de_kardashev.svg.png

    kardaşev ölçeğine, önerildiği zamandan beri daha geniş güç seviyelerinden (tip 0, ıv ve v) çeşitli eklemeler önerilmiştir.

    tip ıv, ve tip v kardaşev dereceleri: ölçeğe yapılan eklemelerde tüm evreni kontrol eden tip ıv medeniyetler ve paralel evrenleri kontrol eden tip v medeniyetlerdir. (tip ıv medeniyet ve ilerisi güncel bilimsel anlayışın sınırlarının dışındadır bu yüzden mümkün olmayabilir)
    bu eklemeler ayrıca tip 0 medeniyetleri de kapsar.

    film, dizi ve kitaplarda kardashev ölçeği örnekleri;

    tip ı uygarlığı,
    https://encrypted-tbn0.gstatic.com/…s0a5cg&usqp=cau
    nükleer füzyon enerjisinin enerji kaynağı haline geldiği totall recal ve insan bilincinin vücuttan ayrıldığı altered carbon serisinde görmek mümkün.
    https://encrypted-tbn0.gstatic.com/…hsoodw&usqp=cau

    tip ıı uygarlığının en bilinen örneği star trek birleşik gezegenler federasyonu'dur.
    https://encrypted-tbn0.gstatic.com/…unsuyg&usqp=cau
    klingonlar, romulanlar, borg ve diğerleri de tip ıı'ye girer. federasyonun teknolojisi, bir yıldızın enerjisini doğrudan kullanabilecek, gemileri ışık hızının birçok katı hızda ilerletebilecek ve hatta yarı kontrollü zaman yolculuğunu gerçekleştirebilecek kadar gelişmiştir.
    predator filmindeki yautja ırkı tip 2,0'ye,
    https://encrypted-tbn0.gstatic.com/…obmbcg&usqp=cau
    otostopçunun galaksi rehberi kitabında hayata, evrene ve her şeye nihai cevabı bulmakla görevlendirilmiş bilgisayar yaratan hiper zeki ırk tip 2.2'ye,
    https://encrypted-tbn0.gstatic.com/…ctvf7q&usqp=cau
    aynı kitaptaki vogon ırkı tip 2.6'ya ulaşmıştır.
    https://encrypted-tbn0.gstatic.com/…8zs8-w&usqp=cau
    marvel çizgi romanlarındaki galactus, tip 3.3'e,
    https://upload.wikimedia.org/…7/galactus_(2018).jpg
    kendi evrenlerini yaratabilen beyonder tip 3.5'e,
    https://encrypted-tbn0.gstatic.com/…hqqzdw&usqp=cau
    one above all ise neredeyse tip 4'e ulaşmıştır.

    semavi dinlerdeki tanrı tasvirleri ise tip ıv, ve tip v tanımındadır.
    fakat böyle bir medeniyet bizim uzay & zaman algımızın çok üzerinde olacağı için algılamamız veya anlayabilmemiz imkansızdır.

    1970'lerde insanlık 10 terawatt ya da 10 trilyon watt kadar güç tüketmekteydi. bu, bizi, kardaşev formülüne göre tip 0.7 yapmaktaydı.
    günümüzdeki 17.7 terawatt üzerinden hesaplayacak olursak, medeniyetimiz şu anda 0.725 seviyesine yükselmiştir.

    tip-1 medeniyet'e ne kadar sürede ulaşabiliriz?

    0.1 zeka potansiyeli olan bir türün ortaya çıkışı. ilk aletlerin keşfi ve kullanımı.

    0.2 gezici & avcı toplayıcılar geniş alanlara yayılır. ateş ve tekerleğin icadı. ilkel tarım ve takas sistemlerinin kullanımı kabileler bir araya geldikçe ortaya çıkıyor.

    0.3 yazının icadı. ilk büyük yapılar. eksik de olsa ilk astronomik bilgiler

    0.4 ticaret ekonomileri, piyasa ekonomileri ve demokrasi denemeleri. okyanuslar tahta gemilerle geçiliyor. ilk teleskoplar, pusula, mıknatıs, matbaa, depolama ve tahılın seri üretimi. imparatorluklar, rakip imparatorluklar üzerinde ekonomik hakimiyet sağlamak amacıyla, kültürel, etnik veya coğrafi olarak yetki alanları içindeki insanlar üzerindeki kontrollerini genişletir. bu dönemin sonunda sanayi devrimiyle ilk buhar motorları ortaya çıkar.

    0.5 tüm vatandaşlara oy hakkı veren demokrasiler. herkese eğitim hakkı. adalet önünde eşitlik. bilimin patlaması, yanmalı motorlar, seri üretilen kara ve hava araçları. bilgisayar devrimi ve ilgili teknolojiler ortaya çıkıyor. serbest piyasalar ortaya çıkıyor.

    0.6 varsa, gezegenin uydularına mürettebatlı inişler dahil, ilkel uzay yolculuğu. bilgisayarlar ağa bağlıdır ve transistör minyatürleştirmesi ve entegre devre kartları sayesinde seri üretilir. nükleer güç geliştirilir. nakit paradan banka hesapları ve kredi kartlarına geçiş. kurumsal yapıların ve makine mühendisliğinin yükselişi.

    0.7 mevcut medeniyetimiz. gen haritası. canlıları kopyalama. küresel ağ & internet. ilk parçacık hızlandırıcıları. elektronik paralar ile dijital veri devrimi. nanoteknoloji. yakındaki gezegenlere ve uydulara doğru başlayan uzay uçuşları. uzaya gönderilen teleskoplar. nükleer füzyon, fosil yakıt ve kömür santrallerinin yerini alacak, küresel yenilenebilir temiz enerji kaynakları.

    0.8 insan üstünde uygulanan genetik mühendisliği. diğer gök cisimleri üzerindeki ilk kalıcı üsler. yaygın kuantum bilgisayarlar. karanlık madde ve karanlık enerjinin keşfi. nükleer füzyon birincil enerji kaynağı haline gelir. minyatür nesnelerin yakındaki yıldızlara gönderilmesi. bu dönemin sonunda teknoloji yardımıyla insanın fiziksel ve zihinsel olarak üst seviyelere taşınması. insan bilincinin vücuttan ayrılması.

    0.9 potansiyel hava durumu manipülasyonları dahil küresel iklim kontrolü. deprem gibi tüm doğa olaylarının kontrolü. tek dünya devleti. güneş sistemi etrafındaki üsler ve asteroitlerden gelen malzemelerin kullanılması. ilk uzay gemilerini yakındaki yıldızlara göndermek.

    ünlü teorik fizikçi michio kaku, 100-200 yıl içinde dünyanın bir şehir devletine dönüşeceği ve tip-1 medeniyet olacağımızı öngörüyor.
    tip-1 medeniyet olabilmek için erişmemiz gereken düzey olan 10 katrilyon watt, şu anki enerji tüketimimizden 550 kat daha fazla.
    fosil yakıttan tamamen vazgeçilip, rüzgarların, volkanların, yıldırımların, depremlerin, gelgitlerin ve hatta dünyaya ulaşan güneşin enerjisi bile kullanıldığında bu yeterli olmayacaktır.
    buna ulaşmanın tek yolu, füzyon enerjisidir. (bkz: füzyon reaktörü)

    https://kardashev.fandom.com/wiki/type_0
    https://futurism.com/…civilizations-in-our-universe
    http://www.trek.fm/…ns-in-star-trek-and-beyond.html
    https://medium.com/…le-types-ii-and-iii-d9184edb9c5
  • puro'nun son kalan kısmı içmesi zordur tütün ısınırsa tadı bozulur parmak yanar felan bunu önlemek için son kalan kısım pipo'nun içine konur keyfi çıkarılır.
  • öğretmen zil çaldıktan sonra öğrencileri sınıfta ceza olarak tutamaz, tutması cenevre sözleşmesi'ne aykırıdır.
  • kleopatra sanılanın aksine mısırlı değil, yunan kökenliymiş.
  • epdk'nın dürüst akaryakıt istasyonlarına nasıl zarar verdiğini ve kaçakçı dağıtıcıların nasıl çoğaldığını ve devlete zarar verdiğini anlatmak istiyorum. ben bildiğim sektörü yazıyorum insanlar bilgilensin diye. siz de kendi sektörünüzü yazın.

    enerji piyasası düzenleme kurumu diye bi kurum var kısa ve bilinen ismi epdk dır. bu kurumun birincil amacı akaryakıt sektöründeki kaçağı önlemektir. aldığınız her litre yakıtta bu kuruma trt payı gibi epdk payı ödersiniz. o yüzden inanılmaz bütçesi vardır.
    epdk nın başında mustafa yılmaz vardır. 3 dönemdir kendisi epdk başkanlığı yapmaktadır. mustafa yılmaz thy yönetim kurulundadır, oradan da maaş almaktadır. kendisi bu görevleri icra ederken bıyık da bırakmıştır. cumhurbaşkanımız bürokratlarında bıyık istemektedir biliyorsunuz.

    epdk başkanı çift maaş alıyor

    epdk başkanı sürekli tvlere ve basına çıkarak en ucuz yerden yakıt alınmasını söyledi. dürüst istasyoncular, kaçak devam ediyor devletin vergi kaybı var yapma dedikçe o durmadı insanları kaçakçılara yönlendirdi. bi sürü kaçakçı dağıtıcı ve istasyon açıldı. dürüst istasyoncular sektörden çıkmak zorunda kaldı, aşırı zarar gördüler, hala görüyorlar.

    2016 dan bi haber epdk başkanı diyor ki en ucuz yerden alın biz denetliyoruz

    peki sonra ne oldu bakın. silici operasyonu halen sürmekte. bakın devlet son 5 yıl içerisinde 15 milyar tl zarara uğratılmış.

    kaçak akaryakıtçılar devleti 15 milyar tl zarar uğrattılar

    bu zararın en büyük sebebi ve birinci müsebbibi epdk başkanıdır. epdk kaçağı engellemek bir yana kaçakçılara destek olmuştur. tüm uyarılara rağmen. sektör sendikalarını, ve istasyon sahiplerini hiç dinlememiştir.
    15 milyar vergi kaybının hesabını kim verecek. bıyık bırakıp thy den maaş almaya benzemiyor bu iş? bir kurum devlete ve dürüst petrolcülere bundan daha büyük nasıl zarar verebilir?

    ama ilginç bir ülkeyiz mustafa yılmaz hala göreve devam ediyor. çok kişinin ahını alarak.

    dediğim gibi ben bildiğim sektörden bariz bir hatayı yazdım çünkü hatanın devlete ve sektöre zararı çok büyük. bu silici operasyonu cumhuriyet tarihinin en büyük kaçakçılık operasyonudur.

    kaçakçılara destek vermemek için yanan tabelalarla indirim yapan ne idüğü belirsiz yerlerden yakıt almayın. yarın siz de maliye tarafından karşı incelemeye alınabilirsiniz, bunun örneği çok.

    edit: son haber de bu epdk makam odalarına 401 bin tl lik halı almış.
    yazık çok yazık. bi sektör bitti, devlet bu kadar vergi kaybına uğradı. güzelce kar ver rahat bırak , kaçakçıları kapat hem insanlar düzgün hizmet alsın hem devletimiz adam gibi vergi toplasın. son 5 senede 15 milyar tl kayıp var diyorlar. neden akaryakıt sektörünü bezdirip kaçakçıları doldurdunuz. düzgün insanlar sektörden çıkmak istiyor bu yüzden.
  • aslında nereye yazacağımı bilemediğim için buraya yazıyorum. malum ülkemizin güney ve güney batısı tarihimizin en büyük yangınlarından biriyle boğuşuyor.

    yangınlar sadece canlılara zarar vermez. çoğu kişi betonun yangına karşı oldukça dayanıklı bir malzeme olduğu yanılgısına kapılır. genelde insanlar betonu algısal olarak taşla eşdeğer görürler. taşa zarar vermeyecek bir şeyin betona da zarar veremeyeceğini düşünürler. birçok cahilce ihmal de bu yüzden yapılır. halbuki beton bir kayaya göre çok çok daha dayanıksız bir malzemedir.

    ortalama bir yangında sıcaklık, ilk beş dakikadan sonra yaklaşık 500 ºc, 10 dakika sonra yaklaşık 600 ºc, 15 dakika sonra yaklaşık 700 ºc ve 30 dakika sonra yaklaşık 800 ºc'ye çıkar.

    yangın sonucu oluşan ısı 300-400 dereceyi geçtiğinde betonarme yapılar çok ciddi zarar görürler. çimentonun içinde yer alan kalsiyum bazlı bileşenlerin yüksek sıcaklık sonucu kimyasal yapıları değişir. bu yeni kimyasal yapı suyla soğutulduğunda suyla yeni bir bileşik oluştururlar ve bu bileşiğin hacmi betonda bulunan kalsiyum bileşenli yapıların ilk hacminden daha fazla olur. yani beton ısıya maruz kaldıktan sonra suyla soğutulduğunda şişer. bu da beton içinde farklı noktalarda gerilmeler yaratır. bu farklı gerilmeler de içte ve dışta çatlaklara neden olur. bu yazdığımdan suyla soğutmazsak zarar görmez gibi bir sonuç çıkarılmasın suyla soğutma ekstra zarar getiriyor.

    betonarme bir yapının betonunun ciddi oranda zarar görmesi zaten fazlasıyla kötüyken bir de üstüne donatıların (arme) yüksek sıcaklık sonucu yumuşaması ve betona tutunma kapasitelerinin (bkz: aderans) ciddi derecede azalması durumu daha da zorlaştırır.

    ısının yapıya etkisinin en büyük ve acı tecrübesi van depreminde gözlenmiştir. fırın kültürünün yaygın olduğu şehirde en alt kattaki fırın dükkanlarının yaydığı ısı betonarme taşıyıcı elemanların dayanım yetisine ciddi zararlar vermiştir. yaşanan deprem nedeniyle de özellikle en alt katında fırın bulunan binalar çok ciddi hasar görmüşlerdir.

    siz siz olun evinizde bir yangın çıktığında hızlıca söndürülmüş olsa bile taşıyıcı sistemin dayanım değerlerini uzman kişilere ölçtürün.

    yangın bölgesinde tanıdıkları olanlar varsa diye uyarma ihtiyacı hissettim.

    aşağıya da konuyla ilgili bir makale bıraktım.

    konuyla ilgili makale

    "betonarme eleman yüksek sıcaklığa maruz kaldığında fiziksel ve mekanik özelliklerinde değişiklikler görülür. bu değişiklikler, betonun basınç dayanımında ve elastisite modülünde azalma, çatlak oluşumu, parçalanma ve dağılma, çelikte ise akma dayanımı, düktilite ve çekme dayanımında azalmadır."
    ...
    puzolan katılmamış harçların basınç dayanımında havada soğutulan gruplarında 600°c’den sonra düşme başlamıştır. suda soğutulan gruplarında ise, kalker esaslı harçlarda 300°c’den, silis esaslı harçlarda 200°c’den sonra basınç dayanımında düşme başlamıştır. silis esaslı kumun kullanıldığı havada soğutulan harçlarda
    900°c’deki dayanım kaybı %54 (şekil 1.a), kalker esaslı agreganın kullanıldığı gruplarda ise bu kayıp %30’dur (şekil 2.a). puzolan katkılı havada soğutulan numunelerin dayanımı 600°c’de artış göstermiş, bu sıcaklıktan sonra düşme başlamıştır. bu harçların suda soğutulan gruplarında 300°c’ye kadar önemli değişme olmamış, 600°c’de yaklaşık %30, 900°c’de kalker esaslı harçlarda %50, silis esaslı harçlarda %80 dayanım kaybı olmuştur (şekil 1.b, şekil 2.b). kalker esaslı agrega ile üretilen ve 1200°c sıcaklığa maruz bırakılan gruplar suda soğutulduğunda tamamen dağıldığı için bu numunelerde değerlendirme yapılamamıştır."
  • hapşırırken ağızı kapatmak oluşan basınçtan dolayı boyun damarlarının yırtılmasına sebep olur.
  • dünya dışı varlıklarmış gibi görünen ejderha kanı ağaçları sahip oldukları ilginç özellikleri sayesinde bizleri kendilerine hayran bırakmaktadır.

    ejderha kanı ağacı (dracaena cinnabari) hint okyanusu'nda bulunan sokotra takımadaları'nın dağ zirvelerinde yetişmektedir. dracaena cinsinin 120 üyesi var ama ejderha kanı ağacı deyince, özellikle iki tür akıllara gelmektedir. biri yemen'in sokotra adası'nın endemik türü dracaena cinnabari ; diğeri ise kanarya adaları'na özgü dracaena draco.

    ejderha kanı ağaçları daima yeşil ve iğne yapraklı bir ağaç türüdür. onları diğer ağaçlardan farklı yapan ilk özellikleri tabi şekilleridir. dev bir mantarı veya ters bir şemsiyeyi andıran görüntüye sahiptirler. tabi bu görüntüleri onların bulunduğu bölgenin koşullarında en iyi adaptayon şeklidir. sokotra, özellikle sert bir kurak mevsime sahip ve çok az yağış alan, sıcak, ıssız bir adadır. bitkiler burada hayatta kalabilmek için su elde etmek için akıllı yöntemler geliştirmelidir. ara sıra sabah sisi dağları süpürürken, ejderha kanı ağacının uzun mumsu yapraklarında su damlacıkları birikir. bir nevi çanak görevi gören yapraklar eğer damlacıklarını toprağa düşürürse zeminde hemen buharlaşacaktır. ancak bu damarlaşan dallar sayesinde ağacın yarattığı yoğun gölge ile yavaşça dallar üzerinden süzülür ve direkt ağaç köküne ulaşır. ejderha kanı ağaçları böylece ekstrem kurak koşullara karşı hayatta kalmayı başarabilir.

    bir diğer özelliği ise bu ismi almasını sağlayan kırmızı bitki özsuyudur. özsuyu kan renginde olan bu ağaçlar gövdeleri yaralandığı zaman dışa sızan kırmızı kan rengi bitki sıvıları nedeni ile ejder ağaçları olarak adlandırılmıştır. bu kırmızı özsu, eski zamanlarda değerli bir meta olan reçine oluşturmuştur. romalılar ve diğer eski uygarlıklar onu ilaç ve kırmızı boya olarak kullanmışlardır. ejderha kanı reçinesi tarih boyunca çeşitli amaçlarla popülaritesini sürdürmüştür ve bugün bile hala vernik olarak kullanılmaktadır.

    ejderha kanı ağaçlarının yaşam süreleri oldukça uzundur bazı kaynaklarda 900 yaşına kadar yaşadıklarından bahsedilmektedir. her 10 yılda yaklaşık 1 metre gibi yavaş bir hızla büyümektedirler. ancak dünyamızda yaşanan iklim krizi ejderha kanı ağaçlarının büyümesi ve çoğalması için gerekli olan suyun o bölgede artık neredeyse hiç olmamasından kaynaklı 2080 yılına kadar potansiyel habitatının yaklaşık %45'ini kaybedebileceği öngörülmektedir.

    bundan dolayı dünya doğa ve doğal kaynakları koruma birliği (ıucn)'nin tehdit altındaki bitkiler kırmızı listesinde hassas olarak sınıflandırılan türler arasında yer almaktadır.
  • zamanda daralma...

    1 gün artık 24 saat değil, 16 saat'den daha az arkadaşlar.
    günler bu yüzden çabuk geçiyor.
    yani, zaman aslında 'hızlanmaya başladı'
    ya da çöküyor.
    binlerce yıl 'schuman rezonansı' ya da dünyanın nabzı "kalp atışı" saniyede 7.83 devirdi.
    askeriye bunu güvenilir bir kaynak olarak kullandı.
    bununla birlikte, 1980’den beri bu rezonans yavaş yavaş yükseliyordu.
    şimdi bu saniyede 12 devirin üzerinde. bu, bir günün 24 saat yerine 16 saatin altında olduğu anlamında geliyor.
    (not: bu yazı, "three waves of volunteers and the new earth, dolores cannon" isimli kitapan alıntılanmıştır.)
  • dünyaya yalnız geldin ve yalnız öleceksin... o yüzden kendin için bir dünya inşaa et.
    not: basit bir melankoli yalnızlığından bahsetmiyorum, hayatı ve maddi/manevi durumları-olguları paylaş ama bu finalde dünyadan yalnız gideceğin anlamını değiştirmez...
hesabın var mı? giriş yap