• "beraber kelimesindeki “ber” göğüs demek farsçada. bir şeyi birisi ile beraber yapmak, göğüs göğüse yapmak demek dolayısı ile. etimoloji diyor ki; beraber olduğun şeye dikkat et. her göğüs her göğüse denk değildir zira."
  • neden decade kelimesinin turkce karsiligi yok diye sormuslar? cevabini buradan vereyim. daha fazla zihin acilsin.
    çünkü sümerler 60'lık sayı sistemini kullanıyorlardı.60 lık sayı sistemi nedir bilir misin? 60lık sayı sisteminde on sayısının bir yeri yok. var da yok. yani 12 daha degerli. bundan dolayi düzine kullanılıyor bizde. onluk sayı sistemi ise avrupa'da. neden sümerler'e biz diyorum? araştır biraz. 1-59 arasi tum sayilari farkli isimlendiriyoruz. onlardan bize gecmis de onun icin. on ve bir - yirmi ve iki - otuz ve üç - dört ve kırk- beş ve elli okunuş olarak ayni degil. cunku 60 lık sayı sisteminde hepsi birer sayı. ama altmış ve altı-yetmiş ve yedi- seksen ve sekiz-doksan ve dokuz bunlar ise 59dan sonra geldiği için fonetik olarak başa sarıyor. ayni sekilde seslendiriyoruz. neden 12 10 dan daha önemli? e adamlar astronomide ve matematikte cok ilerlemis. dakikayı, saati , gün , ay ve yılı 12 katlarindan olusturmuslar. 12 sayisi 60 lık sayı sisteminde en kritik sayı konumunda…
    ayrica neden 60 lık sayı sistemi? ticarette hesap makinesine ihtiyaciniz olmadan sayabileceginiz en yuksek sayi. bas parmaginiz ile diger parmaklarinizdaki bogumlari saydiginizda 4x3=12 sayisina ulasiyorsunuz. her turda diger elinizdeki bir parmagi kapattiginizda 12x5=60 sayisina ulasmis oluyorsunuz. 2-3-4-5-6-10-12-15-20-30 bir cok sayiya bolunebiliyor.yani cok kullanisli.
    sonuc olarak bizim cografyamizda 10 sayisinin pek bir ehemmiyeti yok. binlerce yildir 12 bizim icin daha degerli. 10 ise yunanlilarda. onlarin sayisi sisteminde 5-10 ve 100. cent. daha kritik. dolayisiyla ozel isimlendirmeleri var. bizde yok. bizimki daha mantıklı. yani anadoluda düzine.dekat mekat degil.

    edit: ekleme yapmanin zamani geldi.
    - arkadaslar decade in tam karsiligi deste degil.dekat derseniz anlarim. desteyi de tam olarak on sayisi ile eslestiremezsiniz. dest kelimesinin ne anlama geldigini ve nereden geldigini arastirin lutfen. duzine kelimesine de bakin yani farsca, latince,fransizca karismis durumda. bakin kalp kirmiyorum konusurken.
    - 11 ve 12 nin isimlendirmesine cok takilan oldu. tekrar okumanizi tavsiye ediyorum. 12li sistem demiyorum. 60li sayi sistemi vardi. 12 sadece deger verilen bir sayiydi. bu hala bizim kulturumuzde de devam ediyor. duzinenin bizde ki degerini anlatmaya calistim. mesela çok anlamina gelen duzinelerce… terimini kullaniyoruz.
    - simdi bu yazimi okuyup ana temayi kaciranlar var. burada anlatilmak istenen sumerler.ve onlarin suregelen bize gecen bazi kulturleri, aliskanliklari. tarihciler bunlari sadece sumerler buldu demezler. sumerler zamaninda baska kavimler de bazi seviyelere gelmis olabilirler ancak biz 5bin yil once sumerlere ulasabildik.
    - benim tavsiyem biraz arastirin mesela muazzez ilmiye cig bir dinleyin. sumerler ile anadolu-mezopotamya insanlari arasinda matematik,astronomi, dini inanc, burclar vb. bircok konuda ortak degerler goreceksiniz. mesela diger dinlere de gecmis bazi ortak noktalara ulasacaksiniz. orta asya kavimleri ile bile ortak isimlendirmeleri var.
    -gobeklitepe konusu ise burada onem kazaniyor. cunku cok daha eski bilgilere 10bin yil oncesinden bilgi alma durumu var.
  • galatasaray ve sirkeci kelimelerinin nereden geldiği.

    galat sözcüğünün anlamından önce bazı tarihi bilgilerin anılması daha faydalı olabilir. eskiden istanbul daha yeni fethedilmişken ve başkent olmasına karar verilmişken, osmanlı sarayı şimdiki sarayburnu denen yerde değildi. oraya taşınmasına karar verilene dek başka bir yerdeydi.

    tarihçi stropon, kadıköy tarafında ikamet eden megaralılara (oraya khalkedon da diyorlardı) "ya neden karşıya yerleşmediniz ki? bakın oranın manzarası daha güzel. körsünüz siz, kör." demiş ve bu yüzden megara toprakları körler ülkesi diye anılmış. sultanı ziyaret eden diğer ülke vatandaşları da "sultanım sarayı şuraya kondursanız da daha bi boğaz manzaralı olsa güzel olmaz mıydı?" dediklerinden, sultanlar da bu fikrin doğru olduğunu düşünüp sarayın yerini değiştirmeye karar verirler.

    fakat yeni sarayın yapıldığını bilmeyen kimi anadolu beyleri, istanbul ziyaretlerinde devlet işlerini görmek için eski saraya gidiyorlardı. orada kendilerine: "burası galat-i saray, siz sör keci bölgesine gideceksiniz." deniyordu.
    bu arada o zamanın ingiliz elçisi sir albert keci'nin rıhtımın yapılmasına sağladığı ingiliz yardımı nedeniyle, adının bölgeye verilmesi uygun bulunmuştu. zamanla bu da söylene söylene sirkeci haline geldi.

    peki eski sarayın olduğu yere neden galat-i saray deniyordu ki netekim bu da söylene söylene galatasaray olmuştur. çünkü galat arapçada yanlış anlamına gelmektedir. yani saray diye onca yolu tepip de geldiğiniz yer yanlış; doğrusu şurada denmek isteniyordu.

    edit: ben bu bilgileri ilginç etimolojik bağlantılar başlığına mı yazsaydım acaba?
  • ekşi şeylerde gördüğüm şu (#137622982) entryde yaya geçidindeki düğmelerin aslında plasebo etkisini kullandığını yazmış fakat hepsi aynı şekilde çalışmıyor.yeniköy koybaşı caddesini çoğuzu bilir orada tam beykoz motor iskelesindeki ışıklarda da vardı bu yaya düğmesinden ve yüzlerce kez tecrübe ettiğim çlışma prensibi şu.düğmeye ne kadar basarsanız basın belli bir süre boyunca asla yaya yeşil yanmaz çünkü araçlar için yanması gereken minimum yeşil süresi vardır örneğin 60 sn lik bir süre boyunca siz ne kadar basarsanız basın yayaya yeşil yanmaz 60 sn dolunca düğmeye basan biri varsa araçlara kırmızı yayaşara yeşil yanar diyelim ki kimse düğmeye basmadı o halde birisi düğmeye basıncaya kadar hep araçlara yeşil yayalra kırmızı yanar taa ki bir yaya gelip düğmeye basana kadar.eğer başta söylediğimiz süre dolduysa düğmeye bastığınız anda otomatik olarak araçlara kırmızı yayaşra yeşil olarak yanar.
  • sevgili ekşici dostlar,

    her mesleğe sorulan klasik sorular vardır. örneğin doktorsan mutlaka birileri sana rahatsızlığını anlatır, öğretmensen çocukları için tavsiye ister, bankacıysan nereye yatırım yapayım derler. algı yönetimi uzmanıysan da ülkedeki siyasal propaganda yöntemleri veya medyanın kullandığı yönlendirme taktikleri gibi sorular tabii ki gelmez. bana gelen sorular genelde iki başlık altında toplanabilir birincisi "hocam nasıl kız tavlarız ?" diğeri de "birinin bana yalan söylediğini nasıl anlarım ?" sorularıdır.

    şimdi tabi tavlama departmanı benim alanım değil ama yalan konusunda bir kaç kelam edeyim de belki soruların ardı arkası biraz kesilir.

    öncelikle şunu belirteyim bir yalancıyı kesin olarak anlamanın bir yolu yoktur özellikle sosyopat yalancıları yakalamak çok zordur. yalanı meslek olarak söyleyenleri de zor avlarsınız (hocam hangi meslekler diye sormayın başım belaya girmesin)

    ama vereceğim taktikler ve iyi bir gözlem yeteneği yalancıların sizi avlamasını zorlaştırabilir. bak hiç yoktan iyidir.

    yol 1 : uyum sağla

    iyi polis rolünü oyna. karşı tarafı sert bir şekilde sorgulaman hiç bir işe yaramaz üstelik öfkeleneceğin için mantığın tamamen devre dışı kalır ve bu da yalancının işine yarar. örneğin çocuğun eve geç geldiği zaman "neredeydin sen ?" diye kükremeni tavsiye etmem. bunun yerine samimi ol. "aa geç geldin merak ettim hayırdır kötü bir şey olmadı değil mi ?" gibisinden olaya girersen karşı taraf rahatlar ve senin şüphelenmediğini düşünerek kalkanlarını indirir. kısacası birini hangi durum için sorguya çekeceksen önce rahatlat. samimi davran, espri yap, kahve ikram et gerekirse aptala yat ama sakın gerilme.

    yol 2 : şaşırt

    şimdi dostum seni kandırmak isteyen kişi armut değil. büyük bir ihtimal senin soracağın soruları önceden düşünüp hepsi için ince ince cevaplar hazırlayacaktır. sen de gerçek armut gibi tahmin edilebilir sorular sorarsan bunlara önceden hazırlandığı için sana çok sakin ve inandırıcı cevaplar verir, sen de kanarsın. bunun yerine tahmin edilemeyecek sorular sor. ne kadar sıra dışı sorular sorarsan karşı tarafın hazırlığı olmadığı için afallayacak ve maskesi düşmeye başlayacaktır. burada önemli olan şey bu soruların onu kem küm ettirmesi. ama baktın en ters soruya bile rahat cevap veriyor büyük ihtimal doğruyu söylüyor veya oscar ayarında oyuncu.

    yol 3 : konuşmak yerine dinle

    yalancılar karşı tarafı ikna etmek için bolca konuşurlar. çok laf yalansız olmaz atasözümüz boşuna değildir yani. hatta daha ikna edici olmak için böyle teknik terimler falan kullanırlar. şimdi karşına heyecanlı heyecanlı seni ikna etmeye çalışan biri çıkarsa şu sözlerim kulağına küpe olsun yeğenim. öncelikle stresli insanlar daha hızlı konuşur ve yalan söyleyenler stresli olur. aynı şekilde yalancı daha yüksek sesle konuşarak seni daha fazla etkilemeye çalışır. en manyak yalanı attığı cümlede sesinde hafif bir kırılma hissedebilirsin çünkü acayip risk almaktadır bu sebeple kulaklarını iyi aç. ayrıca stres nefes yolu ve gırtlak kaslarına etki ettiği için yalancı sürekli aksırıp tıksırarak boğazını temizler. bu semptomların hepsi varsa, dikkatli ol. hocam peki bunun tam tersi yavaş konuşan, sakin ve hiç belirti vermeyen yalancı yok mudur diyorsan vardır ama onlar üstat seviyesindedir, çoğunluk yalancı amatördür ve kendini ele verir meraklanma

    yol 4 : hayır kelimesini nasıl kullandığına dikkat et

    şimdi birine soru sordun ve sana "hayır" dedi. işte bir yalancıyı yakalayabileceğin an tam da bu andır. eğer karşındaki kişi soruna "hayır" cevabı verirken gözlerini kaçırıyorsa, gözünü kapıyorsa, hafif durakladıktan sonra "hayır" diyorsa , "hayııııır" diye uzatarak söylüyorsa veya şarkı gibi ritimli bir "hayır" çekiyorsa çok ama çok dikkatli ol. çünkü buradaki mesele gelen soruya beyni "evet" cevabı vermek istiyor ama o zorlayarak "hayır" kelimesini çıkarttığı için sinir sistemi strese giriyor ve bahsettiğim defoları veriyor.

    yol 5 : davranış değişimlerini takip et

    efendim yalancılar bazı davranışlarını değiştirirler örneğin uzun zamandır tanıdığın biri yalan söylemeye başladığı zaman bir takım davranışları değişecektir. örneğin bir konuyu konuşuyorsun ve tam kritik bir soru sorduğun zaman geçici hafıza kaybına uğruyor ama diğer detayları takır takır hatırlıyor. normalde bülbül gibi konuşmayı seven insan belli bir konuda soru sorduğun zaman kısa cevaplar veriyor ve hiç bir detaya girmiyor. normalde samimi olduğun kişi bir anda seninle resmi resmi konuşmaya başlıyor. kişinin sade bir konuşması varken bir anda normalin dışında abartı laflar kullanıyor. örneğin günün nasıl geçti diyorsun sana "mükemmel ötesi" diye cevap veriyor. bu tip davranış değişikliklerini tavşan peşindeki kartal gibi takip et derim.

    yol 6 : olayları geriye doğru anlatmasını sağla

    insanlar doğru konuştukları zaman bol bol detay verirler ve bir olayı ileri geri her türlü anlatabilirler. ancak sana yalan hikayeyle gelen birisi bunu önceden uydurur ve ezberler. sana hikaye sallarken aynı olayı ikinci kere anlatmasını istersen arada mutlaka açık verecektir. hatta daha iyisi tersten anlatmasını iste. örneğin "akşam arabam bozulduğu için eve geç kaldım" dediği zaman hikayeyi araba bozulmasıyla başlatıp eve geç kalmasıyla bitirecektir ama sen ona evin önünden arabaya doğru zamanda geriye giderek anlatmasını istersen ritmi bozulacak ve çuvallayacaktır. bir de detay isteyin. örneğin arabanın hangi parçası bozulmuş, neden bozulmuş, bozulduğunu nasıl anlamış türü detayları anlatmasını talep edin. kısacası her hikayeye hemen kanmayın efendim.

    yol 7 : aşırı övgülere dikkat et

    şimdi birisi sana yalan söylerken önce güzelce bir yağlayıp cilalar. sana haddinden fazla iltifat ediyorsa, övüyorsa, her lafını onaylıyor ve her şakana gülüyorsa bu ne kadar hoşuna giderse gitsin radarlarını aç. çünkü her tür aşırı davranışın altında yatan gizli duygular olabilir.

    yol 8 : soru sormaya devam et

    birisiyle konuşurken kafana yatmayan bir santimlik yer bile olsa mutlaka sorularla orayı aydınlat. örneğin birini işe alacaksın ve uzun zamandır aradığın tipte birisi mülakata geldi. her tür soruna güzel cevap veriyor ve tam aradığın kişi. ancak bir konuda verdiği cevapta çelişki hissettin ama uzun zamandır aradığın tipte birisi olduğu için çok da üzerine gitmek istemedin. işte kazığı yiyeceğin yer burasıdır. duyguların aklını gölgelemesin ve kafana yatmayan bir şey olduğu anda iyice tatmin olana kadar orayı iyice sorularla kaz sonra kafanı duvarlara vurma.

    evet dostlar durumlar budur. şimdi iki önemli not.

    önemli not 1 : burada anlattıklarım fizik formülü değildir iki tane yazı okuyup insanları yalancılıkla suçlama, insanların davranışlarının bir çok açıklaması olabilir. burada anlattıklarımın hepsini yapan birisi doğru söylüyor ve tam tersini yapan birisi de yalan söylüyor olabilir. bu taktikleri sana fikir versin diye yazdım vicdanına ve iç güdülerine dayan.

    önemli not 2 : yazıyı okuduktan sonra you tube kanalımda bulunan "evet dedirtmenin yolları" başlıklı videomu bul ve izle. bak bu önemli.

    işte kanal burada
    https://www.youtube.com/c/aydinserdarkuru

    yalansız ve yalancısız bir yaşam dileklerimle

    sevgilerimle
  • kısa / uzun sap bağlamada :
    tekne uzunluğu = sap uzunluğu
  • melatonin hormonu bilinen en güçlü antikanserojen ve antioksidanlardan biridir ve karanlıkta salgılanır.

    bu nedenle görme yetisine sahip olmayan insanlarda daha fazla melatonin salgılandığından, kanser görülme oranı da daha düşüktür.
  • llanfairpwllgwyngyllgogerychwyrndrobwllllantysiliogogogoch

    birleşik krallık'taki bir köyün adı .
  • zihin açılsın denip zihin kapatan uydurma bilgilerin olduğu başlık. anadolu'da düzine varmış da o yüzden decade kelimesinin karşılığı yokmuş. decade kelimesinin türkçe karşılığı destedir. 10lu grup anlamına gelir. ingilizcede zamanla anlamı değişerek on yıl anlamına gelmiştir. 12li grup olan düzinenin karşılığı da dozen kelimesidir. görüldüğü gibi her iki sayı sistemine uygun kelime her iki dilde de var.
  • neden latin amerika ülkelerinin halkları kuzey amerika halklarına göre yerli halklara daha çok benzer? nasıl oluyor da meksikalılar ispanyollardan çok kızılderililere benzerken amerika birleşik devletlerinde yaşayanlar daha çok avrupalılara benziyor? insan hücrelerinde bulunan mitokondria doğrudan yumurta hücresinden yani anneden geçer. mitokondrianın dna yapısında babanın genleri bulunmaz. benzer şekilde erkeklerin y kromozomu da babadan geçer bu kromozomda anne genleri bulunmaz. latin amerikalılar üzerinde yapılan mitokondriya dna çalışmalarında %80 amerika yerlisi,%15 afrika ve %5 iberya genlerine rastlanmış. oysa y kromozomu dna çalışmaları %85 iberya, %10 amerika yerlisi ve %5 afrika genine rastlanmış. bu gösteriyor ki ispanyollar amerikayı fethe ve zenginliklerini yağmalamaya gelirken kadınlarını getirmemişler. yerli erkekleri savaşlarda öldürüp kadınlara el koymuşlar. iş gücünü de afrikadan kadın erkek köle olarak taşımışlar. oysa kuzey amerika avrupa'dan kadınlı erkekli büyük bir göç almış. bu nedenle gen havuzuna amerikan yerlilerinin katkısı kısıtlı seviyede kalmış.
hesabın var mı? giriş yap