• sanatcilarin falan ya$adigi bir cag.ba$langictaki maymunlukla sonlardaki bunama arasindaki zamandir.genelde derin bir aci ya$adiktan sonra uretimin artmasiyla meydana gelir.bakarsiniz gunun birinde biz sozluk yazarlari icin de boyle bir cagdan bahsedilir:
    ''sevgilisi,biricik a$ki rosalinda kendisini terkedince uyu$turucu bagimlisi olan ve alkol tedavisi gormeye ba$layan golgi bir de beyaz kadin ticareti icinde bulur kendini.uzun bir sure kendini toparlayamaz.2. cumhuriyetin ilani kendisinde buyuk degi$iklikler yapar ve kotu ali$kanliklardan kurtulup tekrar uretmeye ba$lar.muhalif tavirlariyla ve korkusuz eserleriyle sanatinin ''''olgunluk cagi''''ni ya$ar.sonraki yillarda bunar,$opar olur aleme.saga sola sicar,i$er.delirir inceden.tekrar bunalma olayina girer ''hani toparlarsak belki ikinci bahar ayagina bi daha gotururuz mali'' diye ama beceremez.hepten bunalir,bir gun evinin balkonundan a$agiya atlar fakat zaten 1. katta oturuyordur.yuzu koyun yere du$er.pijamasindan kici acilir,catali gorunur.hepten ta$ak oglani olur elaleme.sonra kufrederek evine donerken ayagi kayar ve boynunun uzerine du$erek boynunu kirar.arkasindan devlet toreni duzenlenir.''
  • 7 romanındaki kronk dini peygamberlik mertebesinin, ridaf'a teslim edildiği çağ.
  • sinekleri yakalayıp kanatlarını koparmanın anlamsız geldiği, kızların/erkeklerin pis olmadığının anlaşıldığı, saçı taramanın, yakışıklı/güzel olmanın ne işe yaradığının bilinmesi, daha ilerleyen dönemlerde paranın gücünün öğrenilmesi ve benzeri olayların anlaşılmasıyla başlayan dönem..
  • (bkz: afterlife)
  • ["dünyada bir tek tenor vardı. yani bana bir şey söyleyen, demek istiyorum. ama herhalde hiçbiriniz adını duymamışsınızdır." (...) "parkinson'du. ben dinlediğimde olgunluk çağına erişmişti, ama bir erkek hançeresinden çıktığını işittiğim en güzel tenor sese sahipti." james joyce - dubliners (the dead*)

    "olgunluk çağının ürünü olan "babama mektup"ta, görünürdeki tüm aykırılıklarına karşın, özde yatan değerlerde yine de onunla özdeş olduğunu kavrar atay." yıldız ecevit - ben buradayım
  • insanın en üretken zamanıdır, en büyük başarılarını ya da en çok rağbeti gördüğü hayat evresidir. anglofonlar prime derler. bir halet-i ruhiye ön şartı gerekir. zeka, fiziki güç ya da dış görünüş açısından tavan yapmak tek başına işe yaramaz. zihin berraklığı ve özsaygı da lazım gelir.
  • kaşgarlı mahmud'un "divan-ı lügati't-türk" adlı eserinde türk adının kullanıldığı anlam.
  • "kurtuluşu bir başkasında görmek yıkılmanın en güvenli yoludur."
    (simone de beauvoir, "olgunluk çağı 1")
  • “'bir ev kadını olmamaya dikkat ediniz' de diyordu. bir ev kadını haline dönüşme tehlikesi benim için yoktu ama o beni özgürlükleri için savaşıp da sonradan bir erkeğin eşi olmakla yetinen meredith'in kadın kahramanları ile karşılaştırıyordu. onu düş kırıklığına uğrattığım için kendime kızıyordum. evet, vaktiyle mutluluğa bel bağlamamış olmakta haklıydım. çehresi ne olursa olsun, beni her türlü çekilmeye sürüklüyordu. sartre ile tanıştığımda her şeyi kazandığımı sanmıştım; onun yanında kendimi gerçekleştirmemem olanaksızdı; şimdi ise kendi kendime, kendinden başkasının kurtuluşunu ummanın kendini yitirmeye koşmanın en emin yolu olduğunu söylüyordum.(••)

    ama sonuçta, bu pişmanlıklar, bu korkular niyeydi? kuşkusuz, feminizmin bir militan değildim, kadınların hakları ve görevleri ile ilgili hiçbir kuramım yoktu; nasıl eskiden "kız çocuğu" olarak belirtilmeyi reddediyorduysam, şimdi de kendimi "kadın" gibi düşünmüyordum: ben bendim. kendimi bu nitelikle suçlu buluyordum. tanrı'dan koptuktan sonra kurtuluş (selâmet) fikri bende yaşamaya devam etmişti ve başta gelen inançlarımdan biri, herkesin kendi kurtuluşunu bizzat kendisinin sağlaması gerektiğiydi. bana acı veren tutarsızlık toplumsal değil, ahlâki, hatta dini düzene aitti. ikinci sınıf bir varlık olarak yaşamayı kabul etmek, "görece" bir varlık olmak, insan niteliği taşıyan yaratık sıfatıyla alçalmaktı; butün geçmişim bu aşağılanmaya başkaldırıyordu.”

    üstteki kısa bölümün şöyle bir çevirisi de var. (yayınevi ve çeviri sahibini bilmiyorum)

    (••) “sartre'la karşılaştığım zaman, her şeyi kazandığıma inanmıştım. onun yanında benim kendimi gerçekleştirmem başarısızlığa uğrayamazdı. şimdi kendi kendime şunu söylüyorum: kurtuluşu bir başkasında görmek, yıkılmanın en güvenli yoludur.”

    simone de beauvoir
    olgunluk çağı ı

    çev.: betül onursal
hesabın var mı? giriş yap