• uzun telefon konuşmaları dahilinde (siz diyin 4 ben diyeyim 5 saat)*, iki taraf da telefonu kapatmak istemiyor ama kimi zaman* söyleyecek şey de bulamıyorsa taraflardan birinin kullanması muhtemel sözcük (bu durumda ötekinin de aynı şekilde, öyle yani, karşılık vermesi muhtemeldir; dolayısıyla konuşma kesilmez, tarafların ayrılığı bir süre daha engellenir, konuşma anlamlı bir döneme girer- "öyle"siz- ve telekom kazanır kazanır...)
    konuşmanın geçiştirme gerektiren kısımlarında ise püf* kelime için (bkz: neyse)
  • öyle seveceksin ki,

    koskocaman dünyada
    tek başına kalınca
    sevdiklerin seni yalnız bırakmasın...

    gün ışığı parmaklığı söküp atsın,
    taş duvarlar,
    ha var
    ha yok...

    arif damar
  • benim lafım bu.
    ifadem bittiğinde fakat söyleyeceklerim bitmediğinde imdadıma yetişiyor. daha çok şey var da, neyse... demek gibi. bununla tamam oluyor hepsi.

    öyle
  • öyle bir kitaba sahip olmalıyız ki; hem bu dünyada okunsun hem ahirette.
    öyle bir arabamız olmalı ki; hem dünya da gitsin hem ahirette.
    öyle bir anne ve babamız olmalı ki; hem bu dünyada yanı başımızda olsun hem de ahirette.
    öyle bir eşimiz olmalı ki hem bu dünyada eşlik etsin hem ahirette.
    öyle bir evladımız olmalı ki; hem bu dünyada göz aydınlığımız olsun hem ahirette.
    öyle bir mülke ermeliyiz ki; hem bu dünyada sığınalım hem ahirette.
    öyle bir elbisemiz olsun ki; hem bu dünyada üstümüzü örtsün hem de ahirette.
    öyle bir lokmamız olsun ki; hem bu dünyada doyursun hem ahirette.
    öyle bir rabbimiz olsun ki; tüm öyle ve böylelerimizi kendi söylelerine çevirip bizi dünya dertleri ve kederlerinden kendine çekip iletsin.
  • .öyle

    senin en güzel yanın, bir can taşıyor olmak,
    o bir canı, çok yumuşakça, bana taşıyor olmak,
    o bir canı bana taşıyıp, benimle bir olmak,
    bir olup,
    bir kozaya dönmek, bir nefesi solumak,
    bir lokmayla doymak,
    hep aynı "ohh"larla sonlandırmak bir olmaları,
    engine ermek,
    ve ben ne kadar "offfffff" çeksem,
    hiç yıkılmamak.

    ps: lokma, yumuşak, can, offfffff, ooh, keşke, hep, koza, nefes, son.
  • çünkü sine nobilitate, çünkü ortalamanın üstü etkisi, çünkü je ne sais plus parler değil: piyanokteyl'e göre fa ve mi kadar yakınız, ondan.

    hayattaki ondanların toplamına küfretmeye 'öyle' denir.
  • bir zamanlar sıfatların berisinden gönderdiğim bumerangın, sıfatların ötesinden dönüşünde çıkardığı ses. beklenmedik bir anda öylece gelişinin öylesine olmadığını bildirir. "ben geldim" geldim der o, "öyle mi" dersiniz. hep öy'ledir. bazı şeyler zaman alır.

    "aşık özne, durmadan sevilen nesneyi tanımlamaya çalıştığı ve bu tanımın belirsizliklerinin acısını çektiği için, ötekini nasılsa öyle, yani her türlü sıfattan bağışık görmesini sağlaaycak bir bilgelik düşler."*
  • uzun cevapları gerektiren yada cevap vermek istemediğiniz her soruya karşı rahatlıkla cevap olarak kullanılabilecek müthiş kelime... (bkz: böyle)

    - abi saat kaç?
    - öyle...
    - ne nası?

    - abi hayatın anlamı bence aşkdır...
    - öyle..
    - sen ne düşünüyorsun bu konuda...
    - öyle öyle...
  • genellikle neden soru kalıbına verebilicek en kendi halinde cevap, öyle işte bok mu var merak ediyosun öyle bu , sende sorma denilir siktir edilir.
  • bana çok fazla “öyle” diyen bir birisi vardı hayatımda. her öyle dediğinde o kadar çok düşündüm ki ne demek olduğunu. sözlük anlamına baktım:

    1. onun gibi olan, ona benzer
    2. o yolda, o biçimde, o tarzda
    3. o denli, o kadar, o derece
    4. içinde ne, nasıl vb sorular bulunan cümlelerin sonuna geldiğinde o cümlede anlatılan şeyin hoş karşılanmadığını veya ona şaşıldığını anlatan bir söz

    hepimizin bir hikayesi, hepimizin bir gerçekliği ve “öyle”lerimizin ayrı anlamları var yaşamımızda. onun öylelerinin de anlamları fazlaydı muhtemelen. çünkü uzun cevaplar hatta uzun açıklanması gereken her şey hayatta bir “öyle” ile geçiştirilebiliyordu.

    çok ciddiye alıyorum ya hayatı, insanları; o nedenle “ öyle” demeye çok alıştırmamışım kendimi. kullanmayı beceremiyorum kullanıldığı yerlerde beni kesmiyor. babamla konuştuğumuzda “öyle”yi; “ oğlum öyle demek korkaklık ve cehalettir çoğunlukla, açıklamaya, anlatmaya bilgisi, cesareti olmayan, sıkışan kaçmak için söyler” dedi.. aşırı derecede anlamlı geliyor

    birine sevgini, duygularını, düşüncelerini “öyle” diyerek anlatmak mümkün mü? insan olmak, sevmek, önemsemek bence daha fazlasını hakediyor. ama kendi sınırlarını karşında ki kişiye bir “öyle”den fazlasıyla açıklamıyorsanız haksızlık edersiniz.

    belki "o denli, o kadar, o derece” geliyordu öyleler. bilmiyorum. eğer o anlamdaki “öyle” ise başka kelimeler olmalıydı sözlüğünde.. belki öyle değil de böyle anlatılmalıydı sevmek..

    öyleleri artık anlayamıyorum heralde..
hesabın var mı? giriş yap