• fethiye yanıklar köyü'ndeki ekolojik yaşam çiftliği http://www.pastoralvadi.com/
  • gönüllü olarak katılıp hiç para ödemeden ve kazanmadan yaşayabileceğiniz yer. ekolojik tarımla, çiftçilikle uğraşıyormuşsunuz. doğayla, hayvanlarla bir oluşunuz, 3 öğün yemeğinizin, evinizin ve internetinizin müesseseden oluşu da bonusu. fena halde göz koyarım ben buraya. burayla anısı, deneyimi olan paylaşsın ya da sonsuza kadar sussun.
  • gittim, kaldım güzeldi. ama para ödemeden kısmını hiç duymamıştım. çok şık kerpiç villalar vardı, birinde 1 gün kaldık, ucuz değildi ama değdi.. bizi, çok yakında bulunan yeşil vadi adında, buz gibi bir nehrin aktığı, ağaçlar altında, gizli, sakin bir parka geziye götürdüler. sakindi, güzeldi ama yaz sıcağında değil de sonbahar veya kış aylarında gidilse, hatta bir de yoga kampı gibi bir şeye denk gelinse daha iyi olabilir düşüncesindeyim, şansım olursa bir de öyle denemek istiyorum. bir de, ayrılırken tanıştığımız yöneticisinin adı "e" idi. e ne? diye şaşırmıştık ama kartını verdi gerçekten de adını sadece e olarak kullanıyormuş. enteresann dedik.. bu da böyle bir anıydı..
  • eko-turizm yapan çiftlik. karşı-kapitalizm kafasındalar. gönüllü sistemleri çok farklı. gönüllüler ile para verenler aynı yemekleri yemiyor. mesela yumurta vermiyorlar gönüllülere. ünlüler kazanıyor hep.
  • (bkz: ben bugün bunu öğrendim)

    facebook şeysi

    tesadüfen sayfasına denk geldim. bayıldım, hele çocuklu atölyelerine.

    (bkz: gidesim tuttu)
  • ekolojik yaşam kurma iddiasının gerçekliği, gönüllü emek verenlerle para vererek kalanlara ayrı koşullar sağlanmasından ve ayrı yemek çıkmasından "belli" olan, bir çeşit turizm işletmesi.
  • fethiye yanıklar köyü'nde bulunan, ulaşımın taksi veya araç ile kolay olduğu yerleşim yerlerine nispeten uzak bir konumda bulunan ekolojik yaşam çiftliği. ekolojik yaşam, doğal gıda, odun ateşinde pişen yemek gibisinden mottolar hava uçuşur ama yarım pansiyon kendi çadırında konaklama için 80 tl talep ederler. kurucusu 1981 yılında istanbul'dan buraya göç eden itü mimarlık mezunu ahmet amca.

    23 - 24 ağustos tarihinde iki gece üç gün konaklama yaptım. bir tavsiye üzerine gittiğim bu turizm işletmesinde yemekler odun ateşinde ve tamamı orada yetiştirilen sebzeler ile yapılıyormuş. aynı zamanda kahvaltıda sundukları bal, tereyağ, peynir vs. bunlara dahilmiş. yalan efendim bildiğin bim peynirini yedirdiler bize, hiç doğal peynir yemesem inanacağım! ayrıca o balı bir arı yapmış olamaz, bildiğin renklendirilmiş şekerdi.

    öncelikle işletme ile alakalı beklentilerinizi bilmiyorum fakat belirli aralıklarla yoga kampları düzenleniyor, gider ormanda taş bir evde yada kendi çadırımda kalırım sabah erken kalkarım gider salatalık domates toplar soyar inek sağarım tüm bunlar içinde günlük güzel bir para (işletmeden fiyat alın ben 150tl verdim yarım pansiyon günlük konaklamaya) veririm diyorsanız gidin. fakat her türlü buranın ticari bir işletme olduğunu iliklerinize kadar hissedeceksiniz. doğal dedikleri peynir, bal, tereyağı gibi gıdaların ucuz birer market malı olduğunu anladığınızda üzülebilirsiniz.

    iki katlı taş evde kaldık, yataklarımız temizdi, yerler duvarlar ve banyo toz içindeydi, normal karşıladık çünkü taş ve ağaçtan yapılmıştı ev. bahçeler ortak alanlar tertemizdi izmarit dahi görmedik yerlerde, bunlar güzel detaylar. son akşam bir kadını köpek ısırdı, kuyruğuna basmış karanlıkta fark edemeyip, köpeğin aşılarının olmadığını öğrendik.

    gönüllü arkadaşlar vardı, büyük bir taş evde kalıp oranın temizliğini bakımını yapıp ücretsiz konaklayan. evet o arkadaşlara haksızlık yapılıyor aynı yemeği yemiyor ve gereksiz yere azar işitiyorlar bizzat şahit oldum. gece yıldızları izlemek için ışıkları söndürmüş olmalarından ötürü diğer kişi köpeğin kuyruğuna basmış, işletme sahibi bunu yapan kişiyi azarlamıştı. bana saçma geldi madem öyle tüm tesisi ışıklandır insanlar rahat etsin. tesis zaten salaş bir yer.

    son olarak kullanıcı yorumu beklerseniz, gidip kafamı dinlerim insanlarla tanışır aldıkları parayı düşünmem temiz nefes alır stresten uzak kalırım derseniz kesinlikle tavsiye ederim. dinlenmek için tatile çıktıysanız deneyimlenebilecek bir yer. fakat bu paraya hatta daha ucuza belki ölüdeniz tarafında otelde kalabilirsiniz, tamamen tercih meselesi.

    bir daha belki giderim çünkü orayı felsefesi ile yaşamak gerekir sanırım bu düşünceyle gitmek daha mantıklı.
  • internetten bakınca vay be diyorsun yoga, ekoloji, spirütüel yaşam, ekosistem, hayvan dostu diyorsun ama içeri bir giriyorsun ego savaşları sexsist yaklaşımlar, kendi hayvanlarına dost başkasınınkıne duşman, saçma sapan bir yer. işletme sahibi yaşlı amca ve genç kadın çok sıcak kanlı olmasına rağmen işletmeyi idare eden orta yaşlarda erkek bir dallama var orada. el kadar köpeğime canavar muamelesi yapan ama sözde hayvansever ve hayvan dostu bir yer?! (yersen) ne imiş köpeği odalara alamazmış çünkü çarşafları ve battaniyeleri parçalarmış. yıllardır en kaliteli nevresimlerimi bi parçalamadı bu yavru, senin o boktan kokuşmuş nevresimini ne yapsın! ayrıca iletişimi bozuk ve seksist olan bu beyefendi kadınlara pozitif ayrımcılık yapmakta. hayvan dostu göstermelik, çamur içinde her yer vicik vicık. kasıntı... tavsiye etmiyorum.
  • tarikatvari etkinliklerin düzenlendiği çakma jonestown.
  • sikko tatil okazyonlarona düşkünlüğüm nedeniyle fii tarihinde sikko bir dönemde paralı olarak kaldığım yerdi.

    ahmet aga bence de pek samimi değil ekolukta.

    kaldığımız dönem şubat mart gibi idi galiba biraz soğuk ve yağmur vardı. gönüllü olarak çalışıp beleş kalan avusturyalı bi sevgili çift vardı, hurdalıktan 2-3 bin euro’ya bi vw caravelle veya transporter t3 almışlar. şanzıman yağ eksiltiyormuş eksildikçe tamamlıyorlarmış , niyetleri havalar düzelince yola çıkıp önce iran’a en nihayetinde hindistana gitmekmiş.

    mekanın çorum veya tokatlı bir kahyası vardı. kış kıyamet elemanlar güya çalışıp beleş yemek yiyor geceleri karavanlarında kalıyor. bizim kahya ben bunlara ne iş vericem şimdi iş yok ki diyor.

    neyse 3-5 gün oyalanırlar diye elemanlara 10-15 ster gelir belki geçer bi okaliptüs odunu yığını gösteriyor kırsınlar diye.. bizim viking kırması avusturyalı sap, yağmur altında yalın ayak elde balta odunlara bir giriyor 3-4 saatte bitiriyor.

    kahya dertli ; bu amkun viking soyu insan değil , 4 saatte kırılır mı o kadar odun, ben şimdi buna nasıl iş bulacam.

    ahmet emmi ise sinek kıçından yağ çıkartmakla meşgul, güya oraların ünlü balığıymış lopa diye anılırmış diye bize yedirdiğin güya adı gopes mi ne olan tırsimsi o beş para etmez, muhtemelen balıkçıların çöpe attığı kedilerin bile burun kıvırdığı o balıkları bize yedirmeni unutmadım. balık zaten yağsız bir de buğulama yapmış sivri zeka. sokarım ahmak ekolojik yaşama.

    saygılarımla.
hesabın var mı? giriş yap