• barzani'nin ifadesine göre 'yılın bu dönemlerinde* güneye inmeleri normal' olan topluluktur...

    leylek mi lan bunlar?
  • şu ara bizim kahramanlarımız.

    şaka da, kinaye de, mubalaga da değil. üç aydır iş nedeniyle erbil'deyim... ve herşey yolunda, huzurum yerinde, keyfim tıkırındaydı. ama işte ortadoğu ne bekiyorsun ki, hayat güllük gülistanlık mı olacak, tarihinde yok. dünyadaki milyarlarca insan bir topun peşinde, bizse götün derdinde.

    neyse olaylar malum, bir saat uzağımızda herifler mekan gibi, ülke basıyorlar. hapishanedeki mahkumları serbest bırakıyorlar falan... resmen amerikan filmi. senin de gözün sike sike bir batman arıyor. o sırada da işte peşmerge konusu açılıyor.

    erbilde 20 - 25 kişi aynı otelde kalıyoruz, herkesten hep aynı şeyi duyuyorum. peşmerge siker atar. peşmerge söyleymiş, peşmerge böyleymiş... oğlum şaşılacak şey lan. ben küçükken peşmerge teröriste denir sanardım. öyle büyüdük. pkk lı peşmergeler su kadar askeri şehit etti falan diye haber sunardı spikerler. bunca yıl geçti işte şimdi onlara güveniyoruz. varolsun peşmerge diyoruz. bizimkiler çünkü helikopteri, tankı tomaların yetmediği yerde kullanmak için üretiyorlar. onlar için evde tuttukları % 50 yeterli dışarıdakilere olanları umursadıkları yok.

    peşmerge siker olm.
  • yıllar yılı ırak'ta özgürlük mücadelesi veren, bu uğurda yüzbinlerce kayıp veren kürtlerin silahlı güçlerine verdikleri ad. özgürlük mücadelesi veren kürt olunca ezberlenmiş yalan yanlış bilgilerle küçük görülüp alaya alınması kaçınılmaz olmaktadır.

    1988 yılında halepçe'nin bombalanması sonrasında saddam hüsayin güçleri katliamlar yapmaya başlayınca savaşamayacak olan kadın çocuk ve yaşlılar türkiye sınırına dayanmış, türkiye aylarca sınırda beklettikten sonra batı ülkelerinden gelen yoğun baskılar ve dış basında rezil olunduktan sonra sınır açılıp ülkeye girmelerine izin verilmişti. öncelikle tanımı itibariyle türkiye'ye sığınanlar pêşmerge değildi. peşmerge silahlı olanlara verilen addır. pêşmergeler o esnada savaşmaya devam ediyordu. türkiye'ye sığınanların tamamı ıraklı sivil kürt veya türkmen'di. aslında mülteci olarak başvuran kürtlere sınırı açması uluslararası hukukun bir gereği olarak yerine getirmesi gereken bir durumken halen günümüzde kürtlere sınırı açtık gibi abukluklarla övünülebilinmektedir. aslında sadece bu olayın detayları bile bugün kürt meselesinin neden var olduğunun çok açık bir kanıtıdır. kürtler bu ülkenin vatandaşı ise kürtlerin soydaşlarının da bu ülkenin soydaşı muamelesi görmesi gerekirken ancak dış baskılarla ülke sınırları açılabilmiş. bulgaristan'dan kaçan türk kökenli bulgar vatandaşları türkiye'de nasıl karşılanmışsa kürtlerin de aynı şekilde karşılanması gerekirdi. eğer bir ayrımcılık yapılmışsa bu kürtlerin neden eşit vadandaş olmadıklarını da gösterir.

    peşinen şunu belirteyim ki bulgaristan'dan kaçıp türkiye'ye sığınan türk kökenliler kürtlerle kıyaslanmayacak düzeyde olsa bile yine de iyi karşılanmamamıştı. hatta bulgaristan'dan gelenlerden önemli bir kısmı umduklarını bulamayınca geri döndüler. ancak türk halkının zihninde dolaşanlar açısından sığınmacı türk ile kürt arasındaki fark çok gelirgindir.

    bahsedildiği gibi ırak'tan kaçan kürtler türkiye hukümeti tarafından hoş karşılanmamıştır. güneydoğu'da en zor koşullarda hayatta kalmayı başabilmişlerdir. bir kısmı inşaat altlarında aylarca yaşamak zorunda bırakılmıştır. bir kısmı ya inşaatlarda çalışmış yada seyyar satıcılık yapıp geçinebilmiştir. türk hükümeti yeterli yardımı yapmadığı gibi ülke içerinde yardım kampanyası yapılmasına da engel olmuştur. hatta batı ülkelerden gelen yardımları da engellemiştir. birleşmiş milletlerden mülteciler için gönderilen paraların ise dönemin olağanüstü hal bölge valisi hayri kozakçıoğlu'nun kişisel hesabına aktardığı bilinmekte. yetmiyormuş gibi türkiye'deki kamplarda artmaya başlayan ölüm vakalarından sonra yapılan araştırmalarda yiyeceklerine zehir konulduğu şüpheleri ortaya çıkmıştı. kamplarda soğuktan donup ölenlerde olmuştu ancak herzaman ki gibi tüm bu utanç verici olaylar inkar edilmiştir. aşağıda bunlarla ilgili bazı alıntıları okuyacaksınız.

    ***

    dönemin shp milletvekillerinin yardım kampanyası düzenlemek için içişleri bakanlığına yaptıkları başvuruya verilen cevap:

    ===alınıt===

    emniyet genel müdürlüğü
    güvenlik daire başkanlığı
    sayı:1989-2860-g
    şube:dernekler (d)

    konu: yardım kampanyası.

    05.09.89*245317

    sayın ibrahim aksoy
    (malatya milletvekili)

    insani gayelerle sınırlarımızı açarak yurdumuza kabul ettiğimiz irak vatandaşlannın yaşantılarını sürdürmeleri için ihtiyaçlannı karşılamak üzere devletimiz tarafından sağlanan yardımların yetersiz kaldığı belirtilerek yardıma muhtaç durumda olan irak'lı sığınmacılara yardım yapılmak üzere, yardım kampanyası açmak için bir komite oluşturduğunuzdan yardım toplanmasına izin verilmesi talebinize ait 18.8.1989 tarihli dilekçeniz tetkik edilmiştir.

    insani gayelerle sınırlarımızı açarak yurdumuza kabul ettiğimiz irak vatandaşlannın yaşantılarını sürdürmeleri için tüm ihtiyaçlan devlet tarafından karşılanmaktadır.

    şu ana kadar ne yabancı ne de yerli gerçek kişilerin sembolik veya ayni yardım taleplerine devletimizin çok büyük meblağlara ulaşan harcamalannı gölgelememesi maksadı ile izin verilmemiştir.

    ayrıca, yardım toplama kanununun 3 üncü maddesi gereğince talebinizin bakanlığımızca is'afı mümkün görülmemektedir.

    bilgilerinize rica ederim.
    bakan adına
    tuncer perçinler
    vali
    müsteşar yardımcısı

    ===alıntı sonu==

    ***

    dönemin olağanüstü hal bölge valisi hakkında gelen yardım paralarını zimmetine geçirdiği ile ilgili pek çok iddia ortaya atılmıştı.

    ===alıntı===
    hesabindaki mülteci parasi

    yıl 1993 eylül'ü. gazetelerin manşetlerinde hayri kozakçıoğlu. milliyet gazetesi sürmanşetten soruyor: ‘‘bu 7 milyar ne!’’

    süper valilik'teki 2 milyarlık birleşmiş milletler fonunu, istanbul'a gelirken özel hesabına aktarmakla suçlanıyor. kozakçıoğlu, ‘‘valilik hesabında. diyarbakır'a geri gitti. vakıflar bankası sirkeci şubesi'nde hesabım yok’’ diyor. ama şubedeki hesaplarında toplam 7 milyar lirası olduğu ortaya çıkıyor. üstelik bu beş ayrı hesaptaki paranın aynı tarihlerde ve hep bir aylık vadeyle yatırıldığı saptanıyor.

    mehmet ağar, ünal erkan, hayri kozakçıoğlu sonraki yıllarda dyp'de biraraya gelseler de ‘‘hesaptaki para’’ yüzünden epey kavga ediyorlar. hayri kozakçıoğlu, hakkındaki haberlere karşılık iki klasör dolusu belgeyle basın toplantısı yapıyor, ‘‘erkan ve ağar'ın komplosu’’ diyor. mehmet ağar'ın istanbul'daki görevinden alınmasını kendisine bağladığını, ünal erkan'ın da gözünü kendisinin koltuğuna diktiği için ‘‘çeşitli organizasyonlara girdiklerini’’ söylüyor. kozakçıoğlu açıklamasının devamında ‘‘amaç, köşk'ü yıpratmak’’ diyor.

    bütün bu toz duman arasında cumhurbaşkanı süleyman demirel devreye giriyor. ilksan'da olduğu gibi taraf oluyor ve duruma elkoyuyor ve hürriyet gazetesine açıklama yapıyor. ‘‘bu insanı savunmak benim için vicdan borcudur. ben bu işe karışırım ve kelle koltukta çalışan bu insanı korurum’’ diyor. devlet eski bakanı cavit çağlar da kozakçıoğlu'na destek veriyor. ‘‘kozakçıoğlu için zimmetli veya zimmetsiz suçlamaların kenarından bile bahsedilmesi haksızlıktır.’’

    fonun özel hesaptan çıkması, birleşmiş milletler'i de karıştırıyor. yine de köşk'ten aldığı destekle ve vakıfbank tarafından incelenen hesaplarda ‘‘suiistimal yok’’ denmesiyle görevinde kalan kozakçıoğlu rahatlıyor. basına bir açıklama yapıyor: ‘‘bütün amacım devletin parasını en iyi şekilde değerlendirmek. bir kuruşu bile cebime girmedi. benim 7-8 milyarım olsa niye 18 milyon liraya çalışayım?’’

    bu arada içişleri eski bakanı ismet sezgin hürriyet'in sorusu üzerine şunları söylüyor: ‘‘bu paralar kendi paraları değil ki. örtülü ödenekten gönderilen, istanbul'daki terör ve anarşiyle mücadelede kullanılan paralar bunlar. vali bunu söyleyemez mi?’’

    dönemin eski içişleri bakanı mustafa kalemli de bu özel hesap işine karışıyor. kozakçıoğlu kalemli'yi telefonla arıyor ve ‘‘hatırladınız mı sayın bakan? ben sizin talimatınızla o parayı istanbul'a götürmüştüm’’ diyor. kalemli ise yaptığı basın toplantısında kozakçıoğlu'na şu cevabı verdiğini söylüyor: ‘‘nereden hatırlayayım? o dönemde böyle bir şey olmadı.’’

    ===alıntı sonu===
    kaynak: http://arama.hurriyet.com.tr/…vnews.aspx?id=-216849

    ***

    yurtdışından ıraklı mülteciler için gönderilen yardım engellenmiş, bir süre sonra da el konuşmuş yada geri gönderilmiştir.

    ===alıntı===
    sığınmacı yardımına kamu yararı engeli

    "alman derneklerinin, iraklı sığınmacılara iletilmek üzere ihd'ye gönderdiği eşyaya "derneğin kamu yararına çalışıp çalışmadığı belirlenemediğinden" hibe izni verilmedi."

    alman demokratik işçi birliği ile göçmenler derneği yöneticileri tarafindan. iraklı kürt sığınmacılara verilmek üzere insan haklan derneği diyarbakır şube sekreteri özgür gencan adına gönderilen giyim malzemelerine. maliye ve gümrük bakanlığı, "demeğin kamu yaranna olup olmadığının belirlenememesi" nedeniyle hibe izni vermedi. gencan, kolilerin göndericilere iade edileceğini bildirdi.
    yaklaşık 5 ay önce iraklı kürt sığınmacılara verilmek üzere ptt aracılığıyla gönderilen 450 koli ile ddy kanalıyla gönderilen bir ton giyim eşyasının hediye limitini aştiğını belirten gümrük yetkilileri, adres sahibi ihd diyarbakır şube sekreteri av. özgür gencan'a, "giyim eşyasının verilmesi için bakanlıktan hibe izni gerektiğini" bildirmişlerdi.
    kolilerin, altı ay içerisinde alınmaması ve göndericiye iadesinin yapılmaması durumunda. maliye ve gümrük bakanlığı'nın ilgili mağazalarında satişa çıkanlacağı öğrenildi.
    ===alıntı sonu===
    kaynak: cumhuriyet, 3 mayıs 1989

    ===alıntı===
    sığınmacı yardımı iade edildi

    federal almanya'daki çeşitli derneklerce irak'lı kürt sığınmacılara gönderilen giyecek eşyalarının büyük bölümü altı ay gümrükte bekletildikten sonra bürokratik engellemeler sonucu geri gönderildi. yaklaşık altı ay önce federal almanya'daki işçi demekleri, göçmen federasyonları ve üyeleri tarafından kürt sığınmacılara ddy ile bir ton, ptt kanalıyla da 450 koli giyecek yardımı yapılmışü. ihd diyarbakır şube sekreteri av. özgür gencan, kürt sığınmacılara iletilmek üzere adına gönderilen kolileri almaya gittiğinde eşyalann hediye limitini
    aştığı belirtilmiş ve kolileri alması engellenmişti.

    gümrük yetkililerinin maliye ve gümrük bakanlığı'ndan "hibe" izni alması gerektiğini bildirmeleri üzerine av. gencan bakanlığa
    başvurmuş, ancak bakanlıktan da olumsuz yanıt almıştı. gümrük müdürlüğü yetkilileri gönderilen koliler üzerindeki şartnamede göndericinin "eşyalar alınmadığı takdirde masrafları tarafımızdan ödenmek üzere tekrar adresimize iade edilsin" maddesi bulunduğunu savlayarak, 209 koliyi geri gönderdi.
    yetkililer göndericinin gönderme masraflarını üstlenmemesi halinde eşyalann devlet malı sayılacağını da belirtti.

    ===alıntı sonu===
    kaynak: cumhuriyet, 2 ağustos 1989

    ***
    ===alıntı===
    peşmergeler, kampta ilaçla zehirlenmiş
    ingiliz bilim adamları ve uluslararası haber ajansı reuters, türkiye'deki kürt mülteci kamplanndaki zehirlenme olaylarında, kimyasal savaşta kullanılan organik
    fosfat ve baryum maddelerine rastlandığını önesürdüler. uluslararası tıbbi yardım organizasyonu'ndan dr. jhon foran, leeds üniversitesi öğretim üyelerinden, kimyasal savaş alanında 16 yıllık tecrübesi olan toksikolojist dr. alastair hay ve gazeteci guynnerobert'in katıldığı, "kürt bilim ve tıp cemiyeti" tarafından düzenlenen basın toplantısında konuşan uzmanlar, daha önce iddia edildiğinin tersine, ekmeklerde herhangi bir zehire rastlanmadığını, bununla beraber kimyasal savaşta kullanılan bir tür zehirin bulunduğunu ifade ettiler.

    araştirma az
    guynne robert ile birlikte türkiye'den yeni geldiklerin kaydeden dr. alastair hay, kamplara girişlerin çok sıkı olduğunu, geniş bir inceleme ve araştırma yapma fırsatı bulamadıklarını kaydederek şunlan söyledi: "ancak sekiz adet kan örneği alabildik. gerçekleştirebildiğimiz tesfler sonucu, alınan kan örneklerinde, normalin 20 misli düzeyde baryum ve kimyasal savaş alanında kullanılan zehirlerden biri olan organik fosfat bulundu. gerçek olan şudur ki, kamplarda zehirlenen kürt mültecilerin kanlarında normal yollarla gelmesine imkân olmayan zehirli maddelere rastlanmıştır" dedi.

    organik fosfor
    dr. jhon foran ise söz konusu zehirin ticari olarak elde edilemeyeceğini, çok özel ve kuvvefli bir madde olduğunu belirterek, şöyle konuştu: "türkiye'den getirilen kan gruplarını inceleyen southampton üniversitesi, herhangi bir ize rastlamadı. ancak daha sonra testi daha zor olan, organik fosfor üzerinde duruldu. neticede ingiliz ulusal zehirler merkezi, eldeki örneklerin organik fosfor taşıdığını ispat etti."

    türk otoriteler
    irak'ın daha önce de kendi topraklarındaki kürtlere karşı zehirleme olaylanna karıştığına dikkati çeken bilim adamlan, son olayların arkasında da aynı kaynakların bulunabileceğini gözden uzak tutmamak gerektiğini ifade ederek, bölgedeki türk otoritelerinin de bireysel düzeyde soramlu tutulabileceğini iddia ettiler.
    ===alıntı sonu===
    kaynak: hürriyet, 16 ağustos 1989

    ***
    normalde herhangi bir ülkede utanç vesilesi olacak olaylar bu ülkede gurur duyulacak olaylar olabilmekte. kürt dememek için türkiye'ye sığınan sivil mültecileri pêşmerge demeyi uygun görmüşlerdi. tabi o zamanlar kürt yoktu dolaysıyla ırak'ta da kürtler olamazdı. türkiye zaten mülteciler konusunda geçmişi pek iyi değil. ırak'tan gelen kürtlere iyi davranılmamış denilebilir. bu kısmen kabul edilebilir fakat anayasal vatandaşlık temelinde bir türklük iddiasında bulunan bir ülke için bir ülkeden gelen insanlar "soydaş"ken başka bir ülkeden gelen insanlar ise peşmergê ise durum değişir. hatta bu insanlar yıllar yılı bu ülkede aşağılanmış ise durum daha karmaşıklaşır. sadece bu spesifik olay bile kürt sorunun temelde eşit vatandaş olamama sorunu olduğunun kanıtıdır.

    türkmenler için bir not: türkiye o yıllarda ırak türkmenlerin türkiye'ye sığınmasına sıcak bakmıyordu. bu nedenle türkmen girişleri büyük ölçüde engellendi. bunun sebebi türkmenlerin türkiye'ye sığınması sonrasında geri dönmeme ihtimaliydi. türkmenlere adete siz orda kalın ilerde işimize yarayacaksınız denildi. biz burdan bakınca ırak tükmenlerinin türkiye ile çok iyi ilişkileri olduğunu zannederiz ancak durum hiç öyle değildir.
  • "ölümle yüzleşenler" anlamına gelen bir isimdir...
  • kurtce: savasçi, fedai.
  • kuzey ırakta 100 ila 300 dolar arası maaş alan kürt menşeyli abd askerlerine verilen isim.
  • güney kürdistan burjuvazisinin silahlı korumaları. şimdilerde işid ile savaşmak yerine geri çekildikleri* söyleniyor.
  • 1920 li yılların başlarında özgür kürdistan parolasıyla tarih sahnesine çıkmış,ülkü olarak kuzey ırak bölgesinde bağımsız kürdistan kurmayı hedef edinmiş ve bugün aşağı yukarı 100 bin kişilik bir kadroya sahip olarak düzenli birlik yapısından ziyade gerilla biçimi örgütlenmeyi seçmiş birimlere verilen addır . saddamın devrilmesinden sonra değişen ve parçalanan ırak yönetim vizyonunda ırak düzenli ordusuna katılmayı reddetmekle birlikte kuzey ırakta bölgesel bağlamda özel ve ayrı olduklarını dile getirmişlerdir . bugün merhum turgut özalın politika arenasında yaptığı atılımlardan çekic güç uygulamasının o dönemde peşmergelerin önünü açan ve güçlendiren unsur olması gerçeği çok belirgin biçimde görünebilmektedir . ve yine bugünkü konjonktür gereği göte giren şemsiye açılır mı açılmaz mı bunu kestirmek bizim işimiz olmasa da,dün bu devlet eliyle saddam'a karşı bir denge politikası olarak kullanılanlarla bugün sıcak bir çatışma olması durumunda kanlı bıçaklı olunması gerçeği kaçınılmaz görünüyor .
  • bir yanlışlığı düzeltelim.
    peşmerge dağda türk askerine silah sıkmış değildir.
    tam aksine bazen türk askeriyle birlikte, bazen yalnız olarak, pkk ile doksanlı yıllar boyunca mücadele etmiştir.
    pkk ile mücadelede ölen peşmerge sayısı binlerle ifade edilmektedir.
  • gerçektende hayal kırıklığından ibaret bu aralar. bile bile lades şengal meselesi içindeki ve bağlı bulunduğu siyasi yapıdaki yozlaşmışlığı ortaya çıkarmıştır. hele öyle iddialar var ki buradaki faşo itlere malzeme olmasın diye yazmıyorum. onlar özeleştirilerini verirler. şer de hayır vardır da diyemiyorum; hele çocuklar dağbaşında susuzluktan ölüyor, kadınlarda selefi cihatçılarca kaçırılıp nikahlanıyorsa.
hesabın var mı? giriş yap