• geçen haftadan beri müdürlüğümüzde yoğun faaliyet var. şöyle ki; elektrik olsun, su olsun, kalorifer sistemi olsun tesisatlar yenileniyor, boya badana yapılıyor, kırık storlar düzeltiliyor vs vs vs. müdürümüz bir işçimizi bütün bunlar belgelensin diye fotoğraf çekmekle görevlendirdi. tabii bu arada hemen tüm çalışanlar da bir şekilde fotoğraf çekildiler, bazıları tek, bazıları toplu. insanımızın fotoğraf çekilme merakı inanılmaz, her seferinde hayret ederim.

    lakin ben fotoğraf çekilmeyi sevmem. hiç öyle romantizm kasamayacağım, tamamen fotojenik ve güzel bir kadın olmamamla ilgili. güzel bir kadın olmadım olmadım, bir de fotojenik de değilim yüce rabbimin bir hikmeti olarak. kısacası fotoğraf çekilmeyi sevmem. aynaya bakmayı da sevmem, aynı büyük halama benziyorum :/

    az evvel, tüm fotoğrafları alayım da, bilgisayarda ve harici sistemde yedekleyeyim diye işçinin yanına gideyim dedim. ama işçinin olduğu yer resmen inşaat alanı, ben de seslendim ve bana baktığında da elindeki kamerayı işaret ettim, getirsin diye. o da sanırım benim de fotoğraf çekilmek istediğimi sandı ve hemen kamerayı gözüne götürüp çekme eylemine girişti.

    peki ben ne yaptım?

    hemen yanımdaki duvara sırtımı yasladım, bacağımın birini bükerek duvara dayadım ve sol kolumu da alınımın üzerine kaldırıp öyle poz verdim.

    iyi ama ben fotoğraf çekilmeyecektim ki?
    ayrıca neden böyle acayip bir poz verdim? burası resmi bir kurum ya hu???
    ve ben de ciddiyetiyle menşur (!) mjorate hanımım.

    resmen işçiye kendimce seksi bir poz verdim ve şu an ben makineyi alana kadar müdürlüğe yayılmaz diye umuyorum. çünkü milletin komik fotoğraflarını alıp alıp müdürlüğün whatsapp gruplarında "nihohahaha" nidalarıyla paylaşan da benim.

    kabak benim başıma patlamış olsa da, rabbim büyüksün. kimsenin ahını kimsede bırakmıyorsun. hamdolsun.
  • durup dururken yaşamak zorunda bırakıldığımız ağır tedirginlik hali. el ayak uzuv neyim büyür ve yerini unutur. gözler oraya buraya dikilir. objektife bakmak durumunda kaldığınızda kedi gözü gibi parlar karede gözleriniz. o nasıl bir bakamamaktır öyle.
  • çok zor iş. az önce instagram sayfama baktım, çoğunlukla kedilerimi paylaşırım, kendi fotoğraflarımda ise neredeyse hep aynı pozu vermişim. hatta evin aynı köşesinde, üzerimde aynı sweatshirt ile. hayatım ne kadar tekdüzeyse artık. neyse böyle böyle öğreneceğim. hadi hayırlısı.
  • en rahat bireyi bile kasan, pozun verileceği aktviteye daha sonra bakıldığında/izlendiğinde verilen pozun ne derece sahtekar bir ifade taşıdığı alenen belli olacak bir eylemdir. fotoğraf çektirilirken uzun bir patates denildiğinde gülme pozu yakalandığını da ayrıca belirtmek isterim.
  • büyük dert.

    çünkü benim için anlamı "kameraya bak ve yalandan gülümse".

    beceremiyorum ya.

    "haberim yokmuş gibi çek" tribine girsem gülesim geliyor, uzaklara baksam kendi kendime "hay tipini, tribini sikiiim" diyorum. elin oğlu/kızı gibi karizmatik çatık kaşlı poz da veremiyorum. öyle çok eğlendiğim bir anda fotoğrafımı çeken birini fark etsem bu sefer de modum düşer.

    dedim ya varsa yoksa kameraya bak, yalandan gülümse.

    o zaman da 90'lı yıllarda futbol takımlarının maç öncesi fotoğraflarındaki yedek kaleci gibi bir surat ifadem oluyor.

    hiç sevmiyorum, hiç.
  • verdiğiniz pozlardaki gülümsemenin ne yaparsanız yapın yapmacık olmasının nedeni poz verirkenki gülümsememizde beynimizde kullandığımız alanın, beynimizdeki asıl gülme merkezi olmamasıdır...
  • geli$iguzel cekilen enstantanelerin haricinde ozel bir event icin cekilen tum resimlerde poz vermek bir i$kenceye donu$ur..

    zira fotografci sizden gulumsemenizi ister fakat ortada gulmeyi gerektiren bir durum yoktur.. "neye guleyim!" dersiniz. fotografci da sizi iyice bir sikar ve sonra "200 asa'nin adiyla gulumse!" diye tekrarlar.. boyle bir durumda "iyi de ben gulme bilmem ki" diye devam ettirmek hayatinizin geri kalaninin sadece yazili metinlerde devam etmesine yol acabilir..

    gulmek icin yuz kaslarini germenin yettigine inananlar, benim gibi yanilgiya du$ebilirler.. bu gulme denen $ey oncelikle surekli yapildiginda bir sure sonra yuz kaslarinin agrimasina ve glikoz+oksijen yetersizligi sebebiyle uzun vadede titremesine yol acmaktadir.. bu acikli durum dahilinde gozlerinizi aciyla kapamamak icin yaptiginiz kimi refleksleri engellemek icin gozlerinizi "o ne gokta$i mi" edasiyla actiginizda suratinizda dunyanin en aptal ifadesi olu$maktadir..

    biz buna halk arasinda maymun olmak diyoruz..
  • kişinin kendisi gibi görünmeye çalışmasıdır.
    oysa kişinin kendisi gibi görünmeye çalışması zordur. inanmayan ayna karşısına geçip kendini taklit etsin. hem o durumda kişi kafasındaki kendisini oynar. kendisinin farkında olduğu davranışları gerçek hayattaki davranışlarından farklı olabilir.

    netekim, habersiz çekilen fotoğraflar iyidir.
    insan, kendisi gibi durmaya çalışmaz. o anlarda zaten kendisidir.
  • fotoğraf makinesine bakmak bile sinirleri yeterince germişken, bir de "gülümse!" baskılarına maruz kalmak, poz veren kişiyi içten içe acı çeken bir insan görünümüne sokabilir. "çekiyorum gülümseyin" lafını duyanlar arasında gülümsemenin dünyadaki en gereksiz şey olduğu hissine kapılanlar ve hatta gülmeyi unutanlar bile olmuştur.
  • fotografciya gidildiginde kasilarak oturma eylemidir. daha cok eylemsizliktir. cunku fotografci cenenizden tutmak suretiyle saga sola cevirdigi kafanizla size bir hicmişsiniz gibi davranir. yuzunuz ve siritisiniz asla sizi temsil etmez.
hesabın var mı? giriş yap