• geli$iguzel cekilen enstantanelerin haricinde ozel bir event icin cekilen tum resimlerde poz vermek bir i$kenceye donu$ur..

    zira fotografci sizden gulumsemenizi ister fakat ortada gulmeyi gerektiren bir durum yoktur.. "neye guleyim!" dersiniz. fotografci da sizi iyice bir sikar ve sonra "200 asa'nin adiyla gulumse!" diye tekrarlar.. boyle bir durumda "iyi de ben gulme bilmem ki" diye devam ettirmek hayatinizin geri kalaninin sadece yazili metinlerde devam etmesine yol acabilir..

    gulmek icin yuz kaslarini germenin yettigine inananlar, benim gibi yanilgiya du$ebilirler.. bu gulme denen $ey oncelikle surekli yapildiginda bir sure sonra yuz kaslarinin agrimasina ve glikoz+oksijen yetersizligi sebebiyle uzun vadede titremesine yol acmaktadir.. bu acikli durum dahilinde gozlerinizi aciyla kapamamak icin yaptiginiz kimi refleksleri engellemek icin gozlerinizi "o ne gokta$i mi" edasiyla actiginizda suratinizda dunyanin en aptal ifadesi olu$maktadir..

    biz buna halk arasinda maymun olmak diyoruz..
  • fotoğraf makinesine bakmak bile sinirleri yeterince germişken, bir de "gülümse!" baskılarına maruz kalmak, poz veren kişiyi içten içe acı çeken bir insan görünümüne sokabilir. "çekiyorum gülümseyin" lafını duyanlar arasında gülümsemenin dünyadaki en gereksiz şey olduğu hissine kapılanlar ve hatta gülmeyi unutanlar bile olmuştur.
  • poz veren kişiyi gülümsüyormuş gibi göstermek için bir takım fotoğraf hileleri de vardır, 'cheese' dedirtmek gibi. cheese diyen kişi farkında olmadan 32 dişi birden sergilemiş bulunur. bazı fotoğraf stüdyolarındaysa fotoğrafı çeken kişi kurbanını kötü espri yaparak güldürmeye çalışır, en çok karşılaşılan örneği:
    -evli misin?
    -hayır
    -sokakta mı yaşıyorsun ekikiki
    dir. bu inci tanesi espri buklesi bir zumrut klasiğidir
  • 333 diyip seksi gozukmeye calısanları da yok degildir.
    okul fotograflarında ki herkes arkadaşlarının yanında karizma yapmak icin okuz gibi durur ve yıllık fotograflarının ifadesizligi buna dayanır.
    fotomodellerimiz bu işten para kazanırlar.
    pozların en tutulanı da objektife bakılmayanıdır genelde.
    hiç fotograf cekildiginden haberiniz yokmuş gibi,aynı noktaya sabit bakarak,butun saflıgınızla derin derin düşünürmüş gibi yaparsınız.eger ki amacınız pozlardan olusan fotograflar cekmekse bunun son derece zevkli oldugu kanısındayım.
  • the seven year itch filmindeki marilyn monroe gibi gerçekleştirilmesi moda olan eylem.

    (bkz: seda sayan)
  • geçen gün fotoğrafçıya gittiğimde adam pozitifler dediği zaman demek poz zamanında pozitifin kısaltmasından türemiş diye düşünüp ardından aynı anda olur mu lawn ingilizcedeki pose lafından geliyor diyip yoksa ingilizce pose lafı mı positive'in türemesinden geliyor gibilerden başlayıp bir süre sürüp giden bana etimolojik delilik yaşatmış ek fiil alarak yüklem durumuna gelmiş sözcük grubu ya da öyle bir şey.
  • fotografciya gidildiginde kasilarak oturma eylemidir. daha cok eylemsizliktir. cunku fotografci cenenizden tutmak suretiyle saga sola cevirdigi kafanizla size bir hicmişsiniz gibi davranir. yuzunuz ve siritisiniz asla sizi temsil etmez.
  • kişinin kendisi gibi görünmeye çalışmasıdır.
    oysa kişinin kendisi gibi görünmeye çalışması zordur. inanmayan ayna karşısına geçip kendini taklit etsin. hem o durumda kişi kafasındaki kendisini oynar. kendisinin farkında olduğu davranışları gerçek hayattaki davranışlarından farklı olabilir.

    netekim, habersiz çekilen fotoğraflar iyidir.
    insan, kendisi gibi durmaya çalışmaz. o anlarda zaten kendisidir.
  • en rahat bireyi bile kasan, pozun verileceği aktviteye daha sonra bakıldığında/izlendiğinde verilen pozun ne derece sahtekar bir ifade taşıdığı alenen belli olacak bir eylemdir. fotoğraf çektirilirken uzun bir patates denildiğinde gülme pozu yakalandığını da ayrıca belirtmek isterim.
hesabın var mı? giriş yap