• varlığından, yokluğundan haberdar olmadığım yasak. ama hakkında yapılan yorumlar ilginç olmuş o ayrı.

    kimse oruç tutmak zorunda değil. sabahın yedisinde uyanmak zorunda olan insanlar sabahın dördünde uykusunda edilmek zorunda da değil.

    eskiden beri vardı bu adet, paşa dedemin konağında davul çalınırdı, biz direklerarasında davul dinlerdik vs ifadeleri de katıp his seli yapmanın da bir yere vardırmadığı abes bir tartışmadır bu. üzgünüm ki eskisi gibi yaşamıyoruz. hayat eski döngüsünde değil, biz eski ritme uygun akmıyoruz. ne yazık ki oruç tutmayan insanlar da gecenin bir vakti uyandırılmak istemiyorlar

    benim uykum çok hafif. yan odada birisi yürüse uyanıyorum. takdir edersiniz ki davul çalsa bırakın uyanmayı, sabahlara kadar bir daha uyuyamıyorum. kendisi uyanmıyor diye beni de uyanmaz sanan, kendisi ibadet ediyor diye beni de mümin sanan, kendisi sabah uyanmak zorunda değil diye beni de öğlene kadar uyuyor sanan, kendisi bir inanca sahip diye beni de inanıyor sanan insanlara özel not: hayır vicdan azabı içinde kıvranırken duyduğum davul sesleri beni gözyaşına boğmuyor, ne yazık ki hayır müslüman olmadığımı davulla duyuramıyorum ben.

    peki birileri beni dangur dungur davul sesiyle uyandırdığında rahatsız olmam, "uyanmak istemiyorum, isteyen kendi imkanıyla uyansın, insanlar kendi ibadetini kamusal bir uykusuzluk haline getirmesin" diyor olmam mı gösteri, yoksa saat, alarm gibi imkanların olmadığı dönemlerden kalan bu geleneği, başkaları rahatsız olsa da "bana ne bana ne ben uyanmak istiyorum işte" diyen insanların hali mi gösteri?

    üzgünüm ama ben bu tür talepler ile ("dinsel inancınızı kendi içinizde yaşayın, beni de aynı ibadete zorla dahil etmeyin" gibi bir talep bahsettiğim) ibadet etmemekten dolayı duyduğum korkunç vicdan azbının ifadesinden ziyade, ertesi sabah zinde uyanmak için ihtiyaç duyduğum sessiziği istiyorum sadece. bu kadar mı zor başkasının sizinle aynı şeye inanmadığını idrak etmek? bu kadar mı zor bu ülkede müslüman olmayanların varolduğunu kabullenmek?

    edit:
    okudum anladım ki sözlükte fikir savunulmuyor. karşıdakinin savunduğu fikre, temellerine itiraz etmek, başka temellere dayandırılmış yeni öneriler getirmek zor geliyor herhalde. ucuz laf oyunları ile bir tür gösteri yapılıyor.
    bu vesileyle kendi hakkımda öğrendiğim hakikatler:
    -aynı evde yaşayan anam babam oruç tutarken ben demek din kavramından rahatsızmışım, nefret edermişim. kendim inanmıyorum diye herkese kin beslermişim
    -davulcu dediğimiz şahıs bizzatihi müslümanlığın sembolü olup, çalar saat kullanmak dinden imandan çıkmayı gerektiriyormuş. "şehrin bütün gürültüsüne bir de davulcu gürültüsü eklemeyin" denildiğinde "şehirdeki bütün gürültülerin sesini kısın" demiş oluyormuşum. "gece üçte davul çalmasın "dediğimde "öğlen onikideki otobüs seferlerini de kaldırın, belediye hizmet vermesin" diyormuşum.
    -en güzeli de elalem benden iyi biliyormuş ben sadece bir gece uyanıyormuşum, diğer geceler ruhum duymuyormuş aslında. maden bu kadar yakınsınız bana, bir daha uyku düzenimi izlemek için odama uğradığınızda sevabına bir bardak su bırakıverin başucuma. uyanınca ağzım kuruyor (gerçi onu da biliyorsunuzdur siz, ağzım kurumuyordur, müminlere olan nefretimden vücudumun suyu çekiliyordur)
  • ben dinimin gereği olsa bile sabahın köründe kalkıp saksafonla take five çalarak dolaşamıyor, aksi halde dayak yiyorsam, bu yasağın olmaması "dine saygı" değil "vicdan hürriyeti"ne saygısızlıktır. devlet her dine eşit mesafede durmalıdır. islam'ın ne şekilde korunacağı devleti ilgilendiren bir şey değildir. ama vatandaşın zorunlu olmayan ve alternatifi bulunan bir hizmet yüzünden mağdur olması devleti ilgilendirir. bu yüzden devlet "geleneklerimiz göreneklerimiz" gerekçesini gözardı etmek durumundadır. bu durumda kabullenilmeyecek, anlamayacak, isyanlar çıkaracak ne olduğunu da pek kavrayabilmiş değilim.
  • gelenekler ve görenekler bir toplumun gelisimiyle birlikte degisir, cok azi kalir, cogu yok olur. nasil ki sol seritten düsmek bilmeyen (eski - yeni) sevgili ile mendil atilmasi veya biyik burulmasi yoluyla tanisilip valide hazretlerinin gelin hanimi hamamda bir güzel süzmesinin ardindan kirk gün kirk gece süren bir dügünün ardindan kirk yil ayni yastikta kocanmiyor, 11 ayin sultani ramazan vasil oldugunda, top atilip da iftar acildi miydi beyefendinin kafasinda fes, hanimefendinin yüzünde ferace hayrullah efendinin faytonu tutularak direklerarasina gidilip karagöz seyredilmiyor, keten helva yenilip, serbetler icilmiyor, eve dönüp de uykunun derininde eski kulagi kesiklerden davulcu nazim cavusun kah yeren, kah güldüren manileri ile söyle bir gerinilip agir agir sahur sofrasi hazirlanmiyor, ertesi günü beyefendi evkafdaki dairesinden döndü müydü biraz ebru, biraz da hatt ile mesgul olup, baska dünyalara daldiginda ancak hanimefendinin udunda yankilanan bir kürdilihicazkar ezgiyi duyunca vav'in cengeliyle ugrasmayi birakarak kanununu ile udun tinilarinin pesinden gitmiyorsa, davulcu da gecmesin artik evimin önünden, uyandirmasin kakafonisiyle müslümanini, ateistini, samanistini, güc bela uyutulmus hasta bebegi, geceyarisina kadar ders calismis ögrenciyi. üc kurus icin fazla mesai yapmis iscinin, tekstil atölyesinde gece yarilarina kadar karin tokluguna calisip da sac agirtan genc kizin bütün iyi niyetleriyle verdikleri liralarina ne idügü belirsiz bir mafya el koymasin, cünkü o güzel insanlar o güzel atlara binip gittiler, bize de kala kala para icin insanlari adeta tehdit eden oryantal tokmakcilar kaldi. iyi bir sey olsa ve ucunda para olmasa imis, zaten bugüne kalmazmis, merak etmeyiniz.
  • gelenekler, görenekler değişebilir; tıpkı insanların ve insanlığın değiştiği gibi. "geleneklerimize dokunmayın; müslüman değilseniz veya müslüman olduğunuzu düşünüp ibadet etmiyorsanız, büyük çoğunluğu müslüman olan ve ramazan ayında oruç tutan insanların dini geleneklerine karışmayın" tarzı söylemler yanlıştır; at gözlüğü ile bakmaktır; elma ile armutu karıştırmaktır. çoğu kişinin bahsettiği gibi, masa saati, cep telefonu, kol saati gibi cihazların, gelir seviyesi en düşük düzeyde olan insanların evinde bile olduğu aşikardır. müslüman olmadığı için oruç tutmayan, müslüman olduğu halde oruç tutmayı istemeyen, yaşı çok küçük olduğu ve/veya sağlığı elvermediği için istediği halde oruç tutamayan vs. birçok insanın, -kimi zaman ürkütücü boyutlara varan seslerle- uykudan uyandırılmasını savunmaya kimsenin hakkı yoktur; çünkü din ve vicdan özgürlüğü, bireysel olduğu kadar başkalarının özgürlüğüyle de sınırlıdır.

    kimi insan davulcuların yasaklanmasını, sadece kendisi müslüman olmadığı için istiyor; kimisi de "dini gelenek bu" sözüne dayanarak sadece müslüman olduğu için din olgusunun zeval görmesini önlemek adına davulcuların varlığını savunuyor; ama esas mesele, bunun din adına değil, başkalarını rahatsız etmeme adına yasaklanmasıdır. bu konudaki hassas nokta, -çoğu zaman olduğu gibi- elma ile armutun birbirine karışmasıdır.

    bir de şöyle bakalım: ramazan gelenekleri arasında olan, mahya, iftar topu, ramazan şenlikleri gibi oluşumlara itiraz edilmemektedir; çünkü bunların müslüman olmayan ve/veya müslüman olduğu halde ibadet etmeyenlere bir zararı yoktur. bu minvalde, her geleneğe (özellikle de dini olanlara) "gelenek bu kardeşim; elleşmeyin" diye yaklaşmanın hiçbir anlamı yoktur. gelenekleri sorgulamaya ve varlıklarının faydalı/zararlı olma analizini yapmaya özen göstermek lazımdır.

    "gelenek bu; elleşmeyin" diyenler, televizyonda dizi izlemek yerine, en önemli ramazan geleneklerinden biri olan karagöz-hacivat gösterisini izlemeye kaç kere gittiniz? hadi onu geçelim; sıradan bir ramazan davulcusu kadar bile para kazanamadığı için karagöz-hacivat figürleri üreten ve/veya onları oynatan ustaların sayısının bir elin parmağını geçmeyecek kadar azaldığını biliyor muydunuz?
  • alarm yokken, elektrik yokken yapılan bir geleneğin artık saçma kaldığını farkeden modern belediye kararı. evinde meşaleyle dolaşanların hala ihtiyacı olabilir.
  • modern zamanlar ve evimizde çalarsaat var gerekçesi doğru ama aslında (bence) daha temel bir sebebin parçası bunlar. gelenek güzeldir ama büyükşehirlerde (bkz: metropol) bu tür sosyal hayata müdahale eden uygulamalar sorunlar yaratır. çok sayıda insanın yaşadığı bir alanda toplumsal anlaşma şartları gereği bazı gelenekler gidecek, ne yazıkki hayat o açıdan biraz daha "renksiz" ve bazı geleneklerden uzak olmak zorunda kalacaktır. ama bunu istemiyorsak büyükşehirde makul bir hayat seviyesi oluşmasına da imkan yoktur..

    aynı anda binlerce insanın yaşadığı, uyuduğu dar sokaklar ve çok katlı apartmanlardan oluşan bir şehirde davula bir vurduğunuzda aynı anda belki 1.000 kişinin uykusuna müdahale ediyorsunuz ama bunlardan hiçbirinin rızasını almış değilsiniz bu konuda. belki 750'si bile sahura kalkıyor olsa, geriye kalan 250 kişinin bu yüzden rahatsız edilmemeyi isteme hakkı vardır - hem de sahur vakti uyanmak için artık en az bir düzine çok daha garantili ve çevreye rahatsızlık vermeyen yöntem varken. mesela hasta insanlar, çocuklar, yaşlılar, bütün bunlar da bu şehirde yaşıyor ve küçük bir kasabaya oranla çok daha fazla var şehirde bu tür "uyandırılmaması gereken" insanlardan. keza yaşlılar yurtları, hastaneler ve benzeri kamusal sağlık kuruluşları açısından da aynı şey geçerli, bunların da binaları şehir içinde yer alıyor. en azından bütün bu insanlar için belli bir dikkatin gösterilmesi şart.

    ayrıca aslında tamamen kişiye özel bir tercihtir bu sahura kalkmak ve bu yüzden bu konuda toplumda bir ihtiyaç olsa bile büyükşehirlerde bu ihtiyacın gideriliş yöntemi istisnasız bütün şehir halkını etkileyen bir yöntemle olamaz. telefon şirketleri anlaşarak böyle bir servis versin mesela, ne bileyim isteyenlerin telefonu sahur vakti çalsın, ne ala.

    nasılki gündüz vakti kamyonetinde zerzevat satan seyyar manavların komik ve anlaşılmaz anonslarından memnun değilsek, nasıl ki aygaz satıcılarının zamanındaki megafonlardan bas bas bağıran seslerinden huzurumuz kalmayınca bunlara zorla melodi sistemi getirilmişse, ramazan davulları da sonuçta artık bu kalabalık şehir hayatı için gereksiz hatta huzursuzluk verici bir kurum haline gelmiştir.
  • gecenin ikisinde penceremin kenarinda yaklasik 5 dakika durmadan calan davula kayıtsız kalamadım ve uykumdan uyandim. simdi de uyuyamiyorum...

    sinirlendim elbette; ama yine de diyorum ki: ulan bu insanlar ramazan davuluna manevi bir anlam yüklemişler. karşı çıkana gavur gözüyle bakıyorlar. sevmesek de saygi duymaya calışalım o zaman, şimdi biz bunlara artık cep telefonlarının alarmı var, kurun kardeşim o alarmi desek, anında linç ediliriz.en iyisi susmak ve saygı duymak diyorum; fakaaat:

    eger 10 kasım'da, saat 09.05'de sirenler çaldıgında, ramazan davulu bizim adetimiz kardeşim diyenler, uykumuzdan uyandık yeaaa diye ağlarlarsa, siz ne iki yüzlü pezevenglersiniz demekten de geri kalmam.

    neyse, rüyalarda buluşuruz diyerek entry'mi sonlandırıyorum. iyi geceler güzel ülkemin güzel insanlari.
  • eğer yaptığınız şeye dini bir kılıf uydurabilirseniz feriştahı gelse size dokunamaz bu ülkede.

    - sokak düğünü yapılır (ki hiç sevmem). saat 23.30'da dakikasında polis çağrılır ve düğün dağıtılır.
    - gece bebek ağlar. yan komşu anında duvara vurur.
    - müzik sesini fazla açarsın hemen şikayete gelirler.
    - köpek beslersin. yok havlıyor komşuları rahatsız ediyor derler.

    ses konusunda bu kadar hassas olan insanımız, ramazan davulcusuna ''gelenek'' adı altında gık dememekte, üstüne bir de para vermektedir. rahatsız olana da ''saygı duy götveren'' diyerek aklınca geleneklerini korumaktadır.

    aynı şekilde birbiri arasında 300 metre olan camilerin 15'er saniye aralıklarla ezana başlaması ve bu ezanların da hoparlörlerden son ses verilmesiyle tüm seslerin birbirine karışmasını da gayet normal görür. rahatsız olana da ''dinimizi yaşayamiyürüz. mağduruz'' ile ''atayiz köpek sanane yarraam ezan sesinden. bu ülkeden ezanı kaldıracak insanın amuğakoruzlan'' arasında bir seviyede tepki vererek dinini kurtardığını zanneder. (atayiz köpek yerine yunan dölü, ermeni tohumu, yahudi piçi gibi ithamlar da duyabilirsiniz)

    gördüğünüz gibi her şeyi yapabilirsiniz. yeter ki dine uydurabilin.

    hatta bunun için müslüman olmanıza bile gerek yok.

    (bkz: coca-cola'nın ramazana herkesten çok sahip çıkması)
  • oruç tutmamama ragmen ramazanda her gece davul sesiyle uyanmaktan hoslanmadigim icin dogru buldugum uygulama. umarım benim semtimde de davul engellenir. karagöz ve hacivatla bir degildir. karagöz hacivati isteyen izler, istemeyen izlemez. insanların izlemesi de beni hiç mi hiç rahatsız etmez. bogaz'da eski vapurlara isteyen biner, istemeyen hemen yanda deniz otobüsü var, ona biner. isteyen oruç tutar, isteyen sabat ayini yapar, isteyen vaftiz olur. buna katılmaya beni zorlamadıkça ya da gözüme sokmadıkça niye rahatsız olayım. ama oruç tutmayan ya da müslüman olmayan insanların her gece zorla uyandırılması zorlamadır, haksızlıktır.
  • bir şehrin * sembolü olmuş vapurlarla ve diğer güzel ama unutlumuş geleneklerle karşılaştırılmaması gereken bir insanlara saygısızlık unsurunun ve aynı zamanda bir rant kaynağının ortadan kaldırılması. keşke avrupa birliği yalakalığı için değil de içimizden geldiği, artık gereksiz olduğuna inandığımız için yasaklansaydı.
hesabın var mı? giriş yap