• mehmet gürs'ün esas adam olduğu grundigin yeni projesi. tüketimden, insan alışkanlıklarından, israftan ve yemekten bahseden, mehmet gürsün estetiği yüksek görüntülerle hayat hakkında konuşurken yemek yaptığı program. yönetmeni deniz tarsus. ajans 12 yapım. projeyi ozgur uysal yazmış, norr film de prodüksiyonunu yapmış. ülke standardlarının çok üstünde olmuş. linki şöyle :yemeğin yolculuğu
  • konusu itibariyle ucundan kenarından (bkz: jamie ve jimmy ile yemek düellosu) 'na göz kırpan, üst düzey kalitesi ile türkiye ortalamasını yükseltecek olan prodüksiyon. vakti gelmişti zaten

    teşekkürler (bkz: mehmet gürs)
  • mehmet gürs'ün liderliğindeki yeni proje.

    öncelikle belirteyim ki çekimlerin yapıldığı konteynır çok güzel. kim yaptıysa tebrik ederim.

    mehmet gürs zaten çok karizmatik bir adam; sesiyle, duruşuyla kendini dinletebilen biri. videolarda da mehmet gürs, yılmaz öztürk ve tangör tan doğal; gerçekten toplaşıp da kampa gitmiş gibi duruyorlar. ama arda türkmen tüm sevimsizliğiyle u2'nun catering işini yaptığını anlatınca bence sırıtıyor.

    ikinci videodaki devamlı "burası bana isveç'i hatırlattı; isveç şöyle, isveç böyle" diyen kadın da ne iş yapar bilmiyorum (moda fotoğrafçısıymış google baktık herhalde) ama pek bir eğreti duruyor. bunun dışında çekimler, görüntü kalitesi bence güzel tüm ekibin eline sağlık.

    tek temennim güzel ıstrancalarımızın boş-beleş blogger tayfasının yedirilip içirildiği videolara fon olması yerine değerini bilen/bilecek güzel insanlara kavuşmasına vesile olmasını sağlamaları.
  • grundig markasının kafamdaki marka değerini acayip artmış proje. dizi ortasında bangır bangır reklam verenlere örnek olsun. o gürültü bizim için bir şey ifade etmiyor artık. gerçekten kutluyorum bu projenin arkasında kimler varsa. eskiden olsa 'grundig mi, o ne ya?' falan diyip dönüp bakmazdım ama artık ürünlerini dikkatle ilgileneceğim kesin. kafama uyarsa alırım da. ve hemen ekleyeyim, markalar konusunda fikri bir kere oluştu mu öyle kolay kolay değişmeyen bir insanım.

    ayrıca o konteyner aklımdan çıkmıyor bir türlü.

    vitamin reklamında oynayan ve yemek yaparken de malzemelere şu arkadaş bu arkadaş diyen antipatik aşçı arkadaşı yadırgamıyorum. bizim de etrafımızda böyle onu yaptım bunu yaptım u2'ya kuzu çevirdim diye gezen arkadaşlar var. napalım, kurtulamıyoruz onlardan da. hayatımızın bir parçası oldular.
  • ruhun doysun adlı video larını izlesem mi izlemesem mi diye kararsız kaldım, tanıtım amaçlı sözlüğün reklam alanında izinsiz ve kafasına göre oynadığından az çok konseptini anladığımı düşünüyorum lakin sonrasında tükürdüğünü yalamakta var lakin konu bu değil gördüğüm kadarıyla insanın doğaya dönüşü üzerinden bir zamanlar medenileşme adı altında gelişmişlik basamağını dikilen rezistansların katlarıyla ölçülendirdiğimizden dolayı kopan bağlarımızı tekrar kurarak şehir yalnızlığını ve ruhumuzda eksikliğini gün be gün hissettiğimiz ama medenileşme ve gelişme adına yarattığımız eseri görmeye midemiz kaldırmadığından adını koyamadığımız huzursuzluğu doğaya dönerek doğayla ve kendimizle barışık içinde yaşayarak çözümlememiz gerektiğini, doğanın yıkıcı değil yapıcı olduğundan bahsediyor lakin reklamın ve hedeflenen temayı öne sürenlerin derslerine iyi çalışmadıklarını düşündüren bir nokta var ki belirtmeden olmaz.

    memleket beton ülkesine döndüğünden reklamlarda bahsedilen yeşili, ağacı ve doğayı kim nerede ve nasıl bulacak ki? yeşillik alan dediğin, doğa dediğin bildiğin boynuna zincir bağlanarak kimilerinin cinsel fantezilerini yerine getirmesi için pazarlanan bir köle olmuş günümüzde, hangi yeşilliğe bakarsanız yeşili koruyacağım diye taşınabilir prefabrik yapılar yerleştirerek gezintiye gelecek olanların zorunlu ve lüks ihtiyaçlarını karşılayarak rant sağlama odaklı bir hizmetle karşılaşırsınız sonrasına lokantalar, eğlence merkezleri, oteller, kalabalık turistik turlar ve gelsin endüstrileşme.
  • fikir şahane, sohbet tatlı, mekan seçimi çok güzel.
    son dönemlerin doğaya dönelim, üretelim, nefes aldığımızı hissedelim trendlerine yakın fakat samimiyetle sunan bir program,

    demem odur ki, yalan tavırlarla gerçek üstü söylemler "siz de yaparsınız!" mottoları yok.

    "biz yapıyoruz, siz de izleyin gözünüz-mideniz-ruhunuz doysun" demişler iyi demişler.
    tek eleştirim yönetmeni ve görüntü yönetmenine, ecnebi muadillerini taklit etmekte sınır tanımamışlar az yaratı olsalar program daha güzel olur.

    tv'ye geçmesini umut ediyorum.

    fikir babası için (bkz: özgür uysal)
  • sayesinde mehmet gürs'ü tanıdığım proje.
  • ilk bölümünü az önce izlediğim ve başarılı bulduğum projedir.

    açıkçası sağlıklı beslenme üzerine kıl tüy bir muhabbet bekliyor insan ilk başta. sonra bir bakıyorsun ki abiler ciğeri kuyruk yağına sarıp şişe diziyorlar...

    güzel olmuş, elinize sağlık.

    (bkz: grundig)
  • asırlık lezzetçiler'i izlerken yan tarafta önerince bakayım dedim. "ne kadar ihtiyacımız var?" adlı videosunda ilk baştaki kalite ayrı, hızlı hızlı ilerletirken sarışın amca'nın yabancı görünümlü olup türkçe konuşmasına (dublaj mı?) bi ayrı şaşırdım.

    proje güzel.

    bahsi geçen video da sanırım günümüz insanın problemlerinden biri olan aşırıcılık, hepsinden olsun, bu da olsun = israf'a ışık tutuyor.

    yani insan istiyor ki sofraya oturduğunda her şey olsun yiyeyim ama çoğu zaman koyduğu şeyin çoğuna bile dokunamıyor.

    sanırım önemli olan ilk önce ruhu doyurmak. bu sadece yeme-içme alanında değil. bir çok alanda böyle. yaşayamadığımız güzel şeylerin hasretiyle tutuşup biran önce harekete geçme isteği. yaptığımız şeylerin bizi tatmin etmemesi. veya o yöne bizi sevk etmemesi.

    basitçe örnek vermek gerekirse; bugün büyük şehirlerde yaşayıp biran önce doğaya, yeşile kendini atmak isteyenler bolca mevcut. çünkü para ruh doyurmuyor.

    yani belirli şeylere sahip olup ruhen doygunluğa ulaşamamak da günümüzün başka bir problemi.

    güzel valla ben sevdim. ismi de çok anlamlı.

    tebrik ediyorum.
  • umutlu olduğum proje. izledikten sonra tatmin olmuşsam eğer ülkeye dair umutlar yeşertecektir içimde.
hesabın var mı? giriş yap