• cogunlukla psikolojik problemler sonucunuda yedigini kusup tekrardan yeme hastaligi.

    --- spoiler ---
    padme hanimin zannedersem boyle bir problemi var?
    (bkz: star wars episode iii soundtrack)
    --- spoiler ---
  • kafada tilkilerin dolaşması olarak da tarif etmeye alıştığımız düşünce şekli.
    geviş getirmeye benzeyen tarafı ise eylemin ilerleyici, yapıcı bir sürecin parçası olmayıp kendi içine kapanmaya meyletmesidir.
  • olumsuz duyguları kuvvetlendirip, depresyona katkıda bulunan bir düşünme şekli.

    (bkz: ruminative thinking)
  • ilgili wikipedia sayfasında hakkında çılgınlar gibi bilgi bulabileceğiniz derdim.

    özetle;
    - response to "failure to progress satisfactorily towards a goal"
    - negative thoughts about past failures

    kendimden nefret etme sebebim. derdim içimde.
  • tam tersi (bkz: mindfulness)
  • ruminasyon genellikle sağlıksız ve depresyonla ilişkili olsa da, birisinin duygularını düşünmesi ve açması doğru koşullar altında faydalı olabilir. (bkz: pennebaker)`a göre, sağlıklı açılım kişinin problemlerinin kaynağı hakkında daha fazla iç görü ve anlayışa yol açar. bu nedenle, insanlar destekleyici ilişkiler bağlamında duygularını başkalarıyla paylaşırlarsa, fayda görmeleri muhtemeldir. buna karşılık, insanlar sürekli olarak geviş getirdiklerinde ve aynı sorunla ilgili ilerleme kaydetmeden uzun zamanlar geçirdiklerine depresyon yaşamaları muhtemeldir.

    eşli ya da partnerli geviş getirmek, hem olumsuz hem de pozitif muhabbetlerde göreceli olarak anlaşılan bir yapısı olan, karşı tarafların birbirlerini anlayabildiği (bkz: ilişki içinde kişisel sorunların aşırı tartışılması) olarak tanımlanan bir süreçtir.
  • düşüncelerin akılda tekrarlayıcı bir biçimde dönüp durması.

    ruminasyon ile ilişkili fazlasıyla model var. mevcut olumsuz duygulanımın nedenleri, sonuçları ve semptomları hakkında tekrar tekrar düşünmek şeklinde olabilir ve bu daha uzun süreli ve ağır depresyonla ilişkili. mevcut sıkıntı ve üzüntüyü çevreleyen koşullar hakkında tekrarlayan düşünme, stresli olaylarla ilgili olumsuz çıkarımlarda bulunma, hedeflere ulaşamama hakkında tekrarlayıcı düşünceler şeklinde de gerçekleşebiliyor.
    son olarak post-event rumination sosyal fobide yaygın. sosyal durumlardan kaçınma ve bireyin kendisiyle ve yaşadığı olaylarla ilgili olumsuz bilgileri hatırlaması ile ilişkili.
  • türkçede bir kelime olsaydı, bu kelime "dertlenmek" olurdu bana kalırsa.
    bir deyim olarak da "kukumav kuşu gibi düşünüp durmak".
    bir heykel olsaydı -hepiniz tanıyorsunuz- bu olurdu.
    hani, oturur da uzun uzadıya düşünür ama bir türlü işin içinden çıkamazsınız; doluya koysanız almaz, boşa koysanız dolmaz; içiniz içinizi yer ama ne kadar düşünseniz de olduramazsınız; geceleri uykularınız kaçar ama çözümsüzlükten ötürü boşa kürek çekiyormuş hissine kapılırsınız, işte o durum.

    rumination, endişenin eşlik ettiği düşünmeye ve bu düşünüp durmaların sonucunda da hiçbir çözüm üretilememesine verilen isim. çözümsüzlük endişeyi, endişe de daha çok düşünmeyi, daha çok düşünme ise çözümsüzlüğü doğuruyor ve korkunç bir kısır döngü içinde boğuluyorsunuz.

    almanca das grübeln/grübeln.
    avusturya'da son günlerde çok duymaya başladığımız bir kelime. sosyal izolasyonda neredeyse üçüncü haftayı bitiriyoruz ve yetkililerin ağzında artık hep bu kelime. düşünmeyin, diyorlar insanlara. koyduğumuz kurallara uyarak dışarıya çıkın, doğaya karışın, yürüyüşler yapın, bisiklete binin ama sürekli evde kalmayın ve düşünmeyin. yoksa evinizin çatısı başınıza yıkılır, diyorlar.
  • size anksiyete vermekte olan çok basit bir düşüncenin bile dert dediğimiz kavrama evrilmesinde büyük rol oynayan beynin çalışma şekillerinden biri. ajda pekkan’ın “hiç bunları kendine dert etmeye değer mi?” dediği şeyin temel sorumlusu çoğu zaman ruminative thinking dediğimiz olgudur. insan o şeyi alır ve aklında geviş getirmek suretiyle defalarca kez evirir çevirir. konunun da, tıpkı geviş getirilip duran bir yiyeceğin lezzetini yitirmesi gibi asli önemini yitirdiği aslında gözden kaçan detaylardandır. ama tadı kaçan lokmayı yutmak nasıl bir eziyetse, düşünceyi sindirmek de öyle bir eziyet olduğu için aynı şeylerin tekrar tekrar ve tekrar irdelenmesi göze alınan cost oluverir.

    bu kadar metafor kullanımının ardından ruminasyon hakkında biraz da reel olgulardan konuşacak olursak; ruminasyon aslında herkesin hayatının belli zamanlarında yaptığı bir davranış şekli. maalesef ki bir kesim için, terk edilememesi neticesinde depresyon ve daha komplike ruhsal hastalıkları alevlendirdiğini söylemek mümkün. aslında ortada düşünecek bu kadar şeyin de olmadığı durumda sonu olmayan ve abartılı düşünme haline giren bireyin sabah akşam aynı şeye kafa yormasına verilen ad özetle.

    ruminatif düşünceye hapsolmuş bireyin bunu kasti yapmadığını ve zaten kimsenin bunu kendine kasti yapmayacağını düşünecek olursak, burada kişinin yakınlarına büyük iş düşmektedir. bazıları rüya gördüğünü fark eder ve kötüye giden rüyadan uyanmayı başarır, bazılarını ise uyandırmak gerekir. o sebeple, aynı düşüncelere saplanıp kalmış bireyi önce ruminasyon kavramı ile tanıştırmak ve durumunun evrensel olduğunu göstermek gerekir. kişi durumunun ne kadar olağan olduğunu düşünürse, bu işten sıyrılıp çıkma olasılığı o kadar yüksek olur. velhasıl, kişiyi girdiği döngüden çıkarmak için çevresi etkili bir araç olabilmektedir. izolasyon çoğu zaman overthinkingi besleyip büyüttüğü için ruminasyona fırsat vermemek adına izolasyondan kaçınmak olası en anlamlı şey olabilecektir.

    son olarak, bir kez daha ajda pekkan’dan gelsin: düşünme hiç neden diye, yorulma.
  • bireyin geçmişe takılarak, problemini çözmek adına harekete geçmeksizin, içinde bulunduğu duygu durumunu, olası sebep ve sonuçlarını tekrar tekrar düşünmesi olarak tanımlanmaktadır.

    diğer adı "zihinsel geviş getirmektir."
hesabın var mı? giriş yap