• karargah binasının ön kapısında, binayı ana caddeye bağlayan iki tarafı çimenlik bir giriş, girişin ağzında da iki adet tabela vardır:

    - "yaya giremez!"
    - "araç giremez!"
  • nöbet değişimi sırasında uyuduğunu tespit ettiğim ve diğer askerler de mevzide olmadığını, benim uyandırdığımı gördüğü için komutanlara bildirmek zorunda kalacağım (kaldığım) ve bunu bilen askeri uyandırmak için birkaç kere sarstığımda, artık nasıl derin bir uykuysa önce tatlı tatlı sağa sola dönmesi, sonrasında tokatla uyandırdığımda ise sanki tokat yememiş de sevgilisi öperek uyandırmış gibi mahmur vaziyette uyanması. bitmedi: "oğlum ne yapıyorsun, hadi uyudun bari silahı bırakma" diye çıkışınca: "yea çavuş, şafak olmuş comolokko, bu saatten sonra kim siker nizami nöbeti" demesi.

    ertesi gün içtimada, komutan'ın '2 numara' olarak adlandırdığı jopuyla bir güzel zopa yemesi.

    aradan aylar geçtikten sorna başka bir ilin adliyesinde tesadüfen karşılaşmamız. "abi çok özlüyorum o günleri" demesi. içim acımıştı.

    adamlar gündüz 6, gece de bazan 2 bazan 4 saat nöbet tutuyorlardı; nereye adam lazım olsa, istirahat saatleri olup olmamasına bakılmaksızın her işe koşuluyorlardı at gibi; ama gel gör ki sivildeki hayatları, askerliği özletecek cinsten...
  • pembe teskeredir. başka kim verir zaten niye versin.
  • karakol köpeğinin bile bıktığı için hindi eti yememeye başlaması.
  • yeni gelen kısa dönem askerleri bölük komutanı yüzbaşının toplayıp pis pis gülerek şimdi elime düştünüz kendi firmam olsa sizin kadar çok okumuş adamı çalıştırmaya param yetmez demesi.
  • - kaçak avlanmadan dönen bir arabanın gece vakti durdurulması ve amm'nin çağrılması. içinden köylülerle beraber bir adet uche okechukwu çıkması. şaşkın ve korku dolu gözlerle bakan uche'den imza alarak yatıştırmak ve salıvermek.
    - yaklaşık 5 metre yükseklikten (çatıdan) toprağa 45 derece açıyla gerilmiş paratoner telinin zifiri karanlıkta gözükmemesi, komutanın "iki ere karanlıkta göz kulak ol" emriyle koşarak hareketlenen çavuşun bu telin içinden geçmeye çalışarak çaycı tepsisi gibi yarım tur dönerek yere çakılması.
    - tabur komutanı yarbay'ın karakola denetlemeye gelmesi. her şeyi dört dörtlük görüp tam çıktığı saniyede malum çavuşun domino taşı gibi dizdiği silahlardan birine ayağını çarpması. huşu içinde birer birer birbiri üstüne devrilen silahları izlemesi ve en son devrilen silahla birlikte silahlığın camının büyük bir gürültüyle inmesi.
  • bazılarının inatla tuvalet yerine duşakabine sıçması.
  • takım komutanının nöbetçi olduğu karlı bir cumartesi günü, gazinoda pineklerken içeri nöbetçi çavuşun girmesi "hadi herkes dışarı, takım komutanının emri var, kardan adam yapılacak!" demesi. tabi önce sittir çekilmesi ama isteğin gerçek olduğunun anlaşılması üzerine, takımca dışarı çıkıp, pencereden bakan takım komutanının önünde, kardan adam yapmamız. ilk defa emirle kardan adam yapmak ve hayat boyu kardan adam yapmaktan tiksinmek.
  • pazartesi sabahın köründe, içtima için toplanan bölüğün istiklal marşı'nı söylemek üzere, santralde görevli askerin hoparlöre marşı vermesini beklerken, bu görevli arkadaşın bilgisayarda arka planda açık unuttuğu porno filminin sesini hoparlöre vermesi. evet, bu oldu. akabinde bölük komutanının santral odasına bodoslama dalışı, ve yeşil sahalarda görmek istemediğimiz sahneler..

    o kadar uç bir olaydı ki, dumura uğradığım olaylardan sadece bu kalmış aklımda.
  • hayatı boyunca dadılarla büyümüş, elini sıcak sudan soğuk suya sokmamış yurt dışılarında okumuş sen jozef mezunu sosyetik çocuğun tekrar bağlayamam korkusuyla sadece hafta sonunda botlarını çıkarması ve yatağı toplayamam diye battaniye yerine kabanla yatması.
hesabın var mı? giriş yap