• alman progressive rock grubu.1975 yilinda weltschmerz isimli bir albumleri vardir.

    grup elemanlari ;

    martin morike - organ, piano, vocals
    klaus hermann - drums
    gerhard kraus - violin, vocals
    eberhard muller - guitar
    klaus scharff - bass
    gabi rossmanith - vocals (1.sarkida)
    iris rothermel - flute
    lothar mattlinger - tuba (4.sarkida)
  • kitabi okumamı sağlayan kutsal bilgi kaynağım'ın* çıkarttığı ve benim de görmemi sağladığı sonuç: beklemek.
  • siddhartha ve nekropsi beraber konser versin kampanyasını başlatmama neden olan grup
  • varmaktan ziyade, seyahatin kendisini taçlandıran kitap.
  • bir hermann hesse kitabıdır.kitapta kişinin özbenliğini bularak uygarlığın yerleşik biçimlerinden sıyrılma çabası anlatılmaktadır.kurtuluşu daha çok doğu, özellikle hint felsefesinde gören hermann hesse siddharta adlı kahramanın hikayesini anlatırken bir yandan da doğu felsefesinin ana hatlarını çizmektedir.kitapta belki de en çok dikkatimi çeken; yol göstericilerin izinden giderek erişilmeye çalışılana erişilemeyeceği,öğretenlerin yolunu izlemek yerine özgün, yeni bir yol yapılandırmanın gerekliliği idi.spinoza'nın felsefesinde de mevcut bu özellik, ki bu şekilde spinozanın doğu etkileşimi de dolaylı yoldan da olsa çok hoş bir şekilde gözler önüne seriliyor kannımca.

    bunun yanında hermann hesse kitabı hakkında şunları söylemiş:

    "ben,olmak ile yapmak arasında bir ayrım yapmayı ve "cani" de muhtemel evliyayı görmeyi hint düşünürlerinden öğrendim.bu düşünceleri kitaplarım sayesinde, bilhassa siddharta sayesinde benimseyen binlerce insan var."

    "siddharta'dan bir şeyler öğrenmek isteyen kimsenin onu yavaş yavaş ve mümkün olduğu kadar tekrar tekrar okumasını zorunlu görüyorum."

    kadıköy'deki bir sahaftan edindiğim kitabı okurken oldukça komik bir olay ile de karşılaştım.benden önce kitabı okuyan şahıs kitapta sadece tek bir kısmın altını çizmiş o da şudur:

    "...siddharta şimdiye dek ölüm ve şehvetin bu denli birbirine yaklaştığı bir anı yaşamamıştı.kamala'nın yanına uzandı,yüzü yüzüne yakındı gözlerinin altında, dudaklarının ucunda böylesine bir kaygıyı böylesine açık ve seçik görmemişti.orada siddharta'ya kırlaşan saç tellerini hatırlatırcasına hafif belli belirsiz çizgiler, incecik kırışıklıklar..."

    adam neredeyse tüm hayatını doğu felsefesine adamış; ben diyor,buda diyor,sıyrılın bu toplum düzeninden diyor,çocuk insanlardan biri olmayın diyor.altını çizili yerin az çok etkileyici olduğu kabul edilebilir fakat koca kitapta sadece bunun altı çiziliyse -ki öyle- alnını karışlarım ben bunun altını çizenin...
  • narziss ve goldmund'da "ermişliğe giden en kısa yollardan biri günahkarlıktır" diyen hesse; siddartha'da ise nirvana'ya ulaşmanın hayattan sıyrılarak değil, bizzat onu her yönüyle yaşayarak olacağını göstermiştir. ve kutsallık hayattan o kadar ayrı bir şey değildir, ve ona ulaşmak için hayattan kendinde olandan fazlasını beklemek gerekmemektedir.

    münzevilikten, tüccarlığa ve kumarbazlığa, kutsal sevgiden kadın sevgisine kadar geçen bu yol uzun ve durağan bir kayıkçılık yaşantısında nihayetine kavuşur. hayatta her yoldan geçmiş olan bu adam; herkesin ve eski yol arkadaşlarının aramak için uzun mesafeler katettiği bu sırrı kendi içinde bulabilecekken pek de uzağa gitmemek gerektiğini anlamıştır.
  • siddharta diye bir kaç grup var. (sloven olan> siddharta ) türk olanı, tek albüm çıkarıp sonra da dağılan bir grup.şimdi detaylara geçelim:
    siddhartha;
    1993' te özgür kurcan, ege madrave ulas akintarafindan kurulan, 1998'de ilk ve tek albumunu yayinladiktan sonra 2000 yilinda dagilan türkiye'nin ilk psychedelic rock toplulugu.

    ---grup serüveninden kimi notlar--
    "93:

    siddhartha ilk olarak nisan-1993'te "scarecrow" adı altında, bir okul konseri için biraraya geldi.

    grubun ilk kadrosu şöyledir;

    özgür kurcan:gitar,vokal - ege madra:gitar - ulaş akın:bass - korhan başar:klavyeli çalgılar - uluç taşocak:davul.

    bu konser siddhartha'nın scarecrow adı altında verdiği ilk ve tek konserdi.

    tarih 7 mayıs 1993/etiler lisesi.

    "o dönem birçok ortak yönümüz vardı ege'yle...grup olma fikri acaip heyecanlandırıyordu bizi. siddhartha'nin tohumları böyle atıldı.(özgür)"

    bu konserden sonra "turkish rock report" adı altında çıkacak olan toplama bir albümün yapımcılarından teklif alırlar ve "i had a dream" adlı ilk besteleriyle bu projeye katılırlar. fakat bu prodüksiyon hiçbir zaman gerçekleşmez.

    ve "i had a dream"'in kayıtlarından sonra grup da ilk fireyi verir. uluç taşocak... (su anda "yüz derece" grubunda davul calmaktadir kendisi)

    "bir cuma akşamı stüdyo taksim'de turkish rock report için "i had a dream"'in kaydına girmemiz gerekiyordu. uluç ortalıkta yoktu. kimse onu bulamadı. kayda inanilmaz bir sorumsuzluk örnegi sergileyerek üç saat geç geldi. biz de uluç'la daha fazla çalışmamaya karar verdik böylece."

    kayıtlardan yaklaşık 2 hafta sonra (henüz yeni bir davulcu bulunamadan) korhan da ayrılır gruptan. böylece scarecrow projesi doğru dürüst başlayamadan sona erer.

    "ege, ulaş ve ben bu tersliklerden sonra birbirimize daha bir bağlandık. grup fikrini öyle benimsemiştik ki ne olursa olsun devam edecektik. birlikte bir program yaptık. güneyde bir yerlerde bar programı yapıp tecrübe ve para kazanmak istiyorduk. böylelikle eylül-ekim gibi yeniden yapılanmayı başlatabilirdik. ege'yle beraber iş bulmak amacıyla güneye indik ulaş, iş kesinleşince katılacaktı bize... ilk durağımız izmir di. ordan marmaris'e gidecektik ancak ani bir kararla bodrum'da bulduk kendimizi.grup adına hemen hiçbirşey yapamadan, bol alkol ve hayaller içerisinde 2 ay kaldık bodrum'da. bu da bir başka fiasko idi. sonradan siddhartha'nın ilk dönem bestelerinin temasını oluşturacak birçok deneyim yaşadık ege'yle beraber... birçok yeni heyecan, birçok hayal kırıklığı ve hayata dair daha birçok şey... (özgür)"

    "bodrum dönüşünde bir yandan besteler üzerinde çalışıyor, diğer yandan davulcu arıyorduk. grubun 3 bestesi vardı artık ve bu bile bizim için büyük bir gazdı."

    grup eylül 1993'te davula ari sarkis alpert'i alır ve böylece yeniden yapılanmayı başlatır.

    "ari'yi aldıktan sonra, gruba yeni bir isim arayışına giriştik ve bir arkadaşımız hermann hesse'nin siddhartha'sını önerdi. hemen herkes kitabı okuyup fazlasıyla etkilendiğinden bu ismi hemen benimsedik."

    ekim 1993'e gelindiğinde grup siddhartha adı altında ilk konserlerini verir.

    tarih 23 ekim 1993 yer beşiktaş, yıldız sineması.

    "alkışlar, alaylar, geğirmeler...

    konser çok kötüydü. ilk ciddi konserimizdi. evet, gerçekten çok acemiydik ve insanların beklediğinden farklı birşeyler yapmaya çalışıyorduk. sonuç pek de başarılı olamadı tabii...türkiye'de o dönem ki rock müzik dinleyicisinin profilini önümüze cikaracak kücük bi anekdot hatirliyorum. hepimiz henüz lise caginda oldugumuzdan sac uzatamamak gibi bir problemle karsi karsiyaydik. feci uyuz bi durumdu bu. o yaslarda nasildir, ne kadar önemlidir böyle seyler bilirsiniz. bunu protesto etmek amaciyla saclarimi kazitmis ve konser öncesinde peruk takip etrafta dolanmistim.konser basladi. daha ilk parcayla beraber hemen önümde bir kiz güruhu belirdi. parca boyunca parcayi bilmemelerine ragmen gruba eslik etmeye calistilar. parca bittiginde kafamdaki perugu cikarip izleyicilere firlattim. o dakikadan sonra biraz önce önümde cilginlarca tezahürat yapan kiz güruhundan eser kalmadi.aninda uzadilar. gercekten bir dönem cok önemliydi böyle seyler,belki hala önemlidir, bilemiyorum. ama bu aslinda o kadar icler acisi bir durumdu ki, insanlara sundugumuz müzik yerine kafamdaki kil yumagi prim yapiyordu."(özgür)

    1994:

    1994 yılına girerken grubun elinde toplam 5 adet beste vardı. ocak 94'te grup gültepe d&j stüdyo'da "sky's end"i kaydetti. bunu takip eden 2 yıl boyunca parça bir siddhartha klasiği haline geldi. kayıt elden ele çoğaltıldı ve belli bir kesimde siddhartha adının duyulmasında önemli bir rol oynadı.

    "sky's end'in kayıtları oldukca komikti. simdilerde kurban'in vokalisti ve gitaristi olan deniz yilmaz'la yaptik kaydi. tek bir parçayı kaydetmek 2 haftamızı aldı. ari'nin davul kaydı sadece 12 saat sürdü. ege'nin gitarları ise sadece 2 gün. imkansızlıktan dolayı vokalleri deniz'in evinde bir elbise dolabının içinde yapmıştım. içler acısı bir durumdu, yine de eğlenceliydi."(özgür)

    bu dönemde grup tam gaz üretimdeydi.her ay yeni bir beste çıkıyordu ortaya ve gelen her türlü performans teklifini kabul ediyorlardı.buna rağmen yaptıkları müzikte bir türlü istedikleri çizgiyi tutturamıyorlardı.ya çok sert,ya çok yumuşak,yine de farklı ancak benimsedikleri psychedelic sound dan hala uzak...

    dönemin popüler mekanlarından biri olan flatline daki ilk konserlerine yine dönemin underground piyasasının popüler gruplarından monkey's popcorn'la çıktılar.(monkey's popcorn un kurucu üyesi baris cakir su an yüz derece' de) 4 yeni beste vardı. syd plays , anyone cares - lost love - logo ve while it's someone's dawn...

    "while it's someone's dawn...belli ki söylenen bir ölüm şarkısıdır.çığlık çığlığa ve sessiz...."

    "lost love çok üzüntülü bir şarkıdır, sinir sistemi harap olmuş birini, bir aşk acısını anlatır, çok karamsar..."

    1994 mayıs'ına gelindiğinde grubun sound'unda gözle görülür değişiklikler olmaya başladı.

    7 mayıs 94'te dimensions ile birlikte verdikleri konserde değişim ve gelişim sinyallerini vermeye başlıyordu grup. ilkinden 2 ay sonra, bir kez daha flatline'da çalıyorlardı.

    "kapıdan girdiğinizde inanılmaz bir sıcak yüzünüze çarpar, sonra da duvarlarda gezen ışık demetlerini görürsünüz. flatline daki underground olusum insanlara birşeyler ifade ediyordu ama gerçekte ne olduğunu ve bunun nereye dogru gittigini anlatmıyordu.yine de o dönemden günümüze pek cok basarili grup geldi. örnegin mad madame (simdiki duman) monkey's popcorn - dimensions - too much - cockroach (simdiki yüz derece ve kurban) tüm bu gruplar icin flatline in ve o dönemin herhalde bir anlami vardir hala... "

    siddhartha bu konserde sonradan iki ayrı beste haline dönüşecek "nervous breakdown" ve "beyond destiny"'yi birlikte bir "intro" olarak çaldı. ve psychedelic siddhartha sound'unun ilk ışıklarını vermiş oldu. bu son flatline konserinden sonra grup çalışmalara bir süreliğine ara verdi. ari'nin ağustos sonunda amerika'ya dönme kararı almasından sonra grup ari'yle son kez stüdyoya kapanıp 4 saat boyunca o zamana dek yapılmış olan 13 besteyi canlı olarak kaydetti. daha sonra bu kayitlarla "a psychedelic solution for musical vacancy" adı altında bir demo yaptilar.

    ps: elinde bu demo olan varsa lütfen bizle irtibata gecsin.

    kasım 94'e gelindiğinde siddhartha davula serkan yılmaz'ı aldı ve çalışmalara yeniden başlandı. ancak ulaş ciddi bir rahatsızlık geçirdi ve yeniden ara vermek zorunda kaldılar.

    1995:

    ulaş'ın yaklaşık 1,5 ay süren rahatsızlığından sonra grup ocak 95'te mecidiyeköy'de kırmızı adam adlı bir stüdyoda tekrar çalışmalara başladı. ve çok uzun bir süre sadece kırmızı adam'da çalıştılar.

    "kırmızı adam çok acaip bir mekandı. yerin altında...üst katı matbaa olduğundan devamlı makine gürültüleri dinlerdik. ve ilk sample alma fikri burada matbaanın gürültüsünden dolayı ortaya çıktı. bunun yanısıra kedi'yle (kesmeşeker'in o dönem davulcusu olan murat) iyi arkadaştık. kırmızı adam'ı kapatıp kanada'ya yerleşme kararı aldığında grup ve kendi adıma çok üzülmüştüm. 2,5 yıl beraber olduktan sonra bir sevgiliden ayrılmak gibi birşeydi. kırmızı adam'da bir sürü anımız oldu. siddhartha müziği orada şekillendi ve olgunlaştı."

    siddhartha şubat 95'te gruba klavyelere volkan yıldırım'ı aldı.

    "biz de herkes gibi başladık. dönemin klasiklerini çalıyorduk. bu yeni kadroyla rotamız değiştiğinde, herşey daha fazla emprovize hale geldi ve artık herkesin duygularını yayabileceği daha geniş bir alan vardı."

    yaklaşık 1 yıl aradan sonra siddhartha 5 kişiden oluşan yeni kadrosuyla tekrar sahnede. tarih 28 nisan 1995 yer beyoğlu tribunal

    tribunal siddhartha'nın organize ettiği ilk solo konserdi. konseri, böyle bir bar mekanı için çok sayılabilecek (172 biletli) yaklaşık 250 kişi izledi. ve bu siddhartha'nın kayda değer ilk başarısı oldu.

    "tribunal'deki konserin adı uyarım şöleni'ydi.konserde 1 gece önce ege'yle yaptığımız karamelleri dağıttık. o gün tüm duyu organlarına hitap eden bir konser oldu. flaşörler ve ışık tesisatı işin görsel yönünü, siddhartha müziği işitsel yönünü, her tarafa koyduğumuz tütsüler ve dağıtılan şekerler ise işin tatsal ve kokusal yönünü oluşturuyordu. herşey amacına ulaştı. ve bu tip organizasyonlarda ortalama 50-100 kişiyi ancak konuk edebilen tribunal'i 200-250 kişi doldurdu.(özgür)"

    "o sıralar biz de bunun farkında değildik ama yavaş yavaş müziğin bir bütün olduğunu da görüyorduk. o bütünün içinde ışık, sözler, müzik... tüm bunların birbiri içindeki dengesi. konserden önce birçok insandan kendi coşturucu maddesini getirmesini istedik. milletin kafası kıyaktı. çok eğlenceliydi."

    siddhartha ilk kez istanbul dışında bir konser için 2 mayıs 1995'te haydarpaşa'dan trenle yola çıktı.ve ertesi günü ankara'da odtü stadyumunda 500-1000 kişi arasında değişen bir dinleyici kitlesine çaldılar.

    "tamamiyle kendiliğindendi. biz sadece anfileri açtık ve müziği düşündük, gerisi kendiliğinden gelişti, ama hala yapmak istediğimiz şeyden çok uzaktık ve geliştirmek zorundaydık. grup üyeleri arasında diğer gruplara oranla daha fazla iletişim vardı. müziği birlikte düşünürdük. çoğu konserimiz emprovizeydi ve provasızdı diyebilirim. içimizden gelen müziği duyuyorduk. müziğin ve ışıkların üstümüzde yarattığı etkinin seyirciye de yansımasını ümit ederdik. biz yeni bir gruptuk, insanlar bizi duyduğunda önce durur ve öylece dinlerlerdi. bizim istediğimiz şey ise onları bizim gibi, müziğin bir parçası olarak dansetmeleriydi."

    "aslında tamamen anarşik bir müzik, ama demek istediğim bunun kollektif bir anarşi olduğu... psychedelia'nın amacının gerçekleşmesi için bu kesinlikle gereklidir. bizim müziğimiz sizi çığlık çığlığa korkulara ya da çığlık çığlığa coşkulara sürükleyebilir. biz dinleyicimizin dansetmesini engelliyoruz, orada durup ağızlarını açarak bizi dinliyorlar."

    "konserlerde emprovizeyi tercih ederiz, hissettiklerimizi öne alarak çalmayı. daha çok sanatsal yönümüz ağırlıktadır. böyle olunca insanların bizim hakkımızda ne hisssettiği pek ilgilendirmiyor, ancak bir yerde çok sevilip, öbür tarafta dışlanmak da şaşırtmıyor değil bizi..."

    grup bu ankara konserinden sonra çalışmalara yeniden bir süre ara verdi. 1995 yazı siddhartha için tatsız birkaç olayla geçti.

    1 haziran 1995'te özgür, 3.kattaki evinin penceresinden aşağıya betona çakılarak ölüm tehlikesi atlattı.

    "allahtan kerem (özyegen - mor ve ötesi) evdeydi o sira. evin balkonunda duvar boyamakla mesguldü. ben de pencere pervazinda elimde icki, jim morrison'cilik oynuyordum. ne oldugunu anlamadan yerde buldum kendimi. kerem direkt hastaneye yetistirdi beni. hastanede bir yanlis anlama sonucu (polisler onun beni ittigini zannetti) az kalsin tutuklaniyordu benim yüzümden. o sirada ölmüs olsaydim ve bu yanlis anlasilma ortaya cikmasaydi, türkiye kerem gibi bi gitaristen mahrum kalacakti valla. herhalde kafadan birkac yil yerdi." (özgür)

    grup aynı kadroyla 16 eylül 1995'te yeniden kırmızı adam'da çalışmaya başlamıştır. fakat yaklaşık 5 aydır serkan'la olan sorunlar bu dönemde gittikçe artmıştır.

    "gerçek neden serkan'a durumu bir türlü anlatamamızdı, onu bir arkadaş olarak hala seviyorduk, volkan karasızdı ama bizden artık kimse onunla çalışmak istemiyordu."

    gruba ekim ayının ortalarında menejerlik görevi ile gökhan aya katıldı. ve grup kasım başında demo kayıtlarına başladı.

    "kayıtlara başladığımızda a trip to innerself'in kaydı için serkan yine bir sürü acaip fikirle gelmişti. bir leğen, bir akvaryum motoru, alüminyum levha ve çeşitli düdükler.."

    grup "a trip to innerself" in kayıtlarından sonra serkan'ın gruptan ayrılması gerektiğine karar verir. bu arada miksajı tam bitirilmeyen kayıtlar beğenilmez ve elde kalır.

    "artık serkan'la ilgili herşey gittikçe kötüleşiyordu. bugünlerde onun davranışları grubu tahrip ediyordu. sarsılmaya başlamıştık. başarısız bir-iki kayıt yapmıştık. grup içi disiplin iyice dağılmıştı. boşuna vakit ve para harcıyorduk. serkan garip ve tutarsız bir kişiliğe bürünmüştü. sorumluluk duygusu taşımıyordu hiç. gerçi hep garip ve değişik bir kişiliğe sahipti ama o sıralar iyice manyaklaşmıştı. onun hasta olup olmadığını bile sölyeyemiyorduk, tüm bildiğim hem işini hem de yaşamını mahvettiğiydi. sonuçta bir grupta çalışabilme yeteneğini kaybetti.(özgür)"

    "serkan, birşeye tutkun olan bazı insanların yok oluşunun uç noktalarından birinin sembolüdür. çünkü onlar modern yaşamın üzüntüleriyle ancak böyle başaçıkabiliyorlar."

    "serkan'la gökhan'ın ilk tanışmasını hatırlıyorum. kayıttan önceki son provaydı. gökhan'ı stüdyoya getirdiğimizde serkan iptal bir vaziyette davulun önünde sızmıştı. manzara korkunctu. zar zor kendine geldiginde adini bile söyleyemedi. gökhan'in yüz ifadesini hic unutmuyorum. "tanrim niye bulasiyorum böyle birseye" der gibiydi."

    grup bu başarısız kayıt sonrası yeni bir davulcu arayışına girer. bir- iki başarısız denemeden sonra aralık ayının ortasında gruba burçin ergünt alınır.

    1996:

    tarih 2 şubat 1996 yer beyoğlu, fotoğraf evi

    siddhartha burçin'in katılımıyla oluşan yeni kadrosuyla fotoğraf evi'nde ii. solo konserini verdi. istanbul blues kumpanyasi 'ndan sarp keskiner ve bruno assa bu konserde perküsyon çaldılar. daha sonra grup the explorer'ın akustik versiyonunu ve a trip to innerself'i burçin'le tekrar kaydetti. fakat bu kayıtlarda burçin'in performansını beğenmediler. ve kayıtlar bir kez daha tozlu raflarda kaldı.

    "herşey çok deneysel ve acı vericiydi, herkes son derece sıkılmış görünüyordu.(özgür)"

    grup şubat ayının sonlarına doğru burçin'i çıkartıp yerine bruno assa'yı aldı.

    grup , mart ayının başında yeni kadrosuyla birlikte "roxy i.müzik günleri" ne katılmak için hazırlıklara başladı.

    17 mart 1996: nervous breakdown kaydedildi. 26 mart 1996: the explorer kaydedildi. 2 nisan 1996: kayıtlar roxy'ye veridi. 8 nisan 1996: grup 101 grup içinde ilk 18'e girdi. 10 nisan 1996: basın toplantısı ve kokteyl. 16 nisan1996: yarışmanın 2. günü canlı olarak roxy'de çaldılar. 18 nisan 1996: roxy'de rock dalında siddhartha ii.oldu aynı yarışmada "teoman" i., avant-garde dalında da nekropsi i. olmuştu.

    siddhartha bruno'nun katılımından hemen sonra perküsyona kerem özyeğen'i de aldı.(artik mor ve ötesi nde caliyor) gökhan menejerlik dışında grupta vokal de yapmaya başladı. ve roxy'de şu kadroyla çaldılar: gökhan aya: vokal özgür kurcan: vokal, gitar ege madra: gitar ulaş akın: bass volkan yildirim: klavyeli calgilar kerem özyeğen: perküsyon bruno assa: davul

    "çok özel bir zamandı. o günler bizim için gerçek deneyimlerle doluydu, sürekli öğreniyor ve ne yapmaya çalıştığımızı anlıyorduk. bu "siddhartha"'nın şekillenmesiydi."

    "öğrendiğimiz bir diğer şey de fikirlerimizin müzikal kapasitelerimizden çok daha ileride olduğuydu. o yarışmada aslında çok fazla hata yaptık ama aynı zamanda çok şey de öğrendik. herşeyden önce 3 senedir yapmaya çalıştığımız şeyin artık kabul edildiğini anladık."

    "müzik tüyler ürpertici, görkemli ve soğuk kanlıydı. biz belki o kadar iyi değildik ama o anda kalablığın hislerine seslenmeyi bilmiştik."

    "kerem'i aldık çünkü şarkı söylebiliyor, gitar çalabiliyor, müziğimizi tanıyor ve ihtiyacımız olan perküsyon olayını beceriyordu. aslinda herseyin ötesinde kerem gercekten etrafinizda olmasini isteyeceginiz türden biridir. zaten hep de birlikte olduğumuz biriydi. bunun aramizdaki kan bagiyla ya da ne kadar iyi bir müzisyen olmasiyla da bir ilgisi yok, cünkü asil önemli olan iyi müzisyenlikten önce birlikte yaşayıp yaşayamadığımızdır. hic görüsmedigim baska bir ton kuzenim var mesela, galiba biz bu adamla birlikte yaşayabiliyoruz." (özgür)

    "bruno, gruba şubat 96 sonunda katıldı. yepyeni bir kadro vardı şimdi, yeni bir başlangıç yapmak zorundaydık."roxy" yola yeniden çıkmanın iyi bir yöntemiydi. kerem'in de perküsyon da eşlik etmesiyle yeniden yapılanmayı bir kez daha başlatmış oluyorduk."

    "bruno'yla beraber artık yapmak istediğimiz müzikte de değişikliğe gittik. artık herşeyi büyük bir özenle hazırlamaya başladık."

    tarih 9 mayıs 1996 yer tarabya, marmara üniversitesi

    siddhartha roxy'deki aynı kadroyla tekrar konser dönemini başlattı. bu konserden 6 gün sonra tekrar ankara 'da çaldılar.ankara odtü deki bu konsere kerem burun amaliyatı olduğu için katılamadı. yerine tolga ergin çaldı.

    "harika bir gün geçirdik. oraya sabah erken bir saatte ulaştık. ve bizden önce çalan grubu izledik.sahneye çıktığımızda hava çok güzeldi. yağmur yeniden yağmaya başladığında herşey iyice uyumlu hale gelmiş oldu.şarkıları konserden bir gün önce seçmiştik ama günün sonunda, hava durumu da göz önüne alındığında "sky's end" son derece uygun görülmüştü. fakat grup herkesin bildigi ve grubun marsi haline gelen bu parcayi berbat caldi. ege yillarca unutulamayacak berbat bir performans sergiledi bu parcada..."

    " ege'yle her konuda konuşabilirsiniz. o tartışabilen bir insandır. grupta kerem'den sonra en fazla arkadaşlık yaptığım kişidir. o, serkan'ı gruptan çıkartma cesaretini gösterebilmiştir. serkan grupta kalsaydı birlikte daha fazla devam edemeyeceğimizi söyleyebilirim. serkan'a değer verirdik ve tam bir sene önce o da bu sahnede bizimleydi, zaman zaman onu gruptan attığımız için suçluluk duyuyorum ama galiba böylesi daha iyi...(özgür)"

    "ankara dönüşünde gara geldiğimizde volkan'ın klavyelerden birini sahnede unuttuğunu farkettik. biz daha kalabalık olduğumuzdan nekropsi'yle biletleri değiştik. ben ve gökhan nekropsi'yle beraber döndük. diğerleri klavyeyi alıp sonradan geldiler.(özgür)"

    siddhartha ankara konserinin ertesi günü istanbul-itü maslak'ta çaldı. bu konserden sonra volkan gruptan ayrılmak istediğini açıkladı. ve grubun bu en parlak döneminde grubu terketti. haziran ayına geldiğimizde grup bu kez de gökhan aya'yı çıkartma kararı aldı.

    "gruptan ayrılması gerektiğini ona ne şekilde söyleyeceğimiz önemli bir sorundu çünkü ne yaptıysa siddhartha'yı sevdiğinden yaptı. ama yine yanlış yerlerde koşuyorduk. çok amatör olduğunu düşünüyorduk. onu seviyorduk ve bir arkadaş olarak saygımız vardı ama sahnede hiçbirimizin anlamadığı garip hareketler yapıyordu, bunlar da grubun tarzını hiç yansıtmıyordu. ayrıca grup adına kendi başına karalar da almaya başlamıştı. herkesle iyice ters düştü. biz de bir yerden sonra ona haddini bilmesini söyledik, o da ayrıldı.(özgür)"

    "bu kadar kendine dönük, profesyonellikten uzak, koca kafalı ve mutsuz biriyle hiç tanışmamıştım.(ege)"

    siddhartha "best music in town festival"'inde kerem'in diğer grubu spark'la birlikte çaldı.volkan sürpriz bir şekilde klavyede gruba bir kez daha eşlik etti bu konserde...

    ağustos ayının ortalarında grup üçüncü kez "a trip to innerself"in kayıtlarını yaptı. kayıttan sonra bruno kıbrıs'a gitti. ve grup yaklaşık 8 ay kadar hiçbir icraat yapmadı. bu dönemde bruno'nun sorumsuzluğu grupla iyice ters düsmesine neden oldu.

    1997:

    mayıs 1997'de kerem'in hem klavye hem perküsyon konusunda zorlandığı gözününe alınarak gruba yeni bir klavyeci alındı. bu isim neslihan engin.

    22 mayıs 1997 itü'nün spring festival'inde çaldılar. bruno bu konserde grubu yüzüstü bırakıp, konsere gelmedi. onun yerine nekropsi den cevdet ve kaan sezgin vurmalıları çaldılar.

    haziran ayının ilk haftası darphane'de bir gösteride daha çaldılar. aradan 2 ay geçtikten sonra siddhartha 4. solo konseri için bir kez daha darphane'de çaldı.

    tarih: 29 ağustos 1997/ bu konserde orkun öker gruba eşlik etti.

    bu konserden sonra bruno gruptan ayrıldı. beraberinde kerem de ayrıldı. bunun sonrasında grup 7. bir davulcu arayışuna girişti.

    "siddhartha bence en parlak dönemini kerem, bruno ve volkan'in grupla beraber oldugu süre icerisinde yasadi. kerem ve bruno vurmali olayinda o kadar uyumlu ve yetenekliydiler ki...sanilanin aksine aramizda bir bozusma durumu fln yok tabii ki. bir takim sartlar öyle gerektirdi diyebiliriz. bruno olmadan kerem in gruptaki fonksiyonu anlamsiz olurdu. ona bu külfeti daha fazla yasatmak istemedik. ayrica "taxi" diye bir grubu var simdi. ve bu kez ipler onun elinde...kendi yolundan gitmeye karar verdi. ben onun bir gün türkiye nin jimi hendrix 'i olacagina ve adindan cok söz ettirecegine inaniyorum." (özgür)

    eylül ayının ilk haftası davula kaan sezgin alındı ve 13 eylül gecesi çeşitli alternatif müzik gruplarının yer aldığı toplama albüm "sesimizi yükseltiyoruz" için grup, "kervan" ı kaydetti. parçanın kayıtlarına dışardan berke özcan ve eski siddhartha davulcusu serkan yılmaz eşlik etti.

    bu dönemde siddhartha'nın yıllardır provalarını yaptığı "kırmızı adam" kapandı. ve grup çalışmalarına "stüdyo renk"'te devam etti..

    1998:

    siddhartha yeni yıla bir fire daha vererek girdi. yaklaşık 8 aydır grupta klavye çalan neslihan engin gruptan ayrılmak istediğini açıkladı. buna rağmen 10 ocak'ta ii. kez nervous breakdown'ı kaydetti. ancak bu kayıt da beğenilmedi.ocak ayı ortalarında gruba istanbul blues kumpanyası'ndan sarp keskiner menejer olarak katıldı.fakat kısa bir süre sonra grup çeşitli nedenlerden dolayı sarp'la olan ilişkisini kesti. grup 19 mart 1998'de eski klavyecisi volkan yıldırım'ı tekrar gruba aldı. volkan'la birlikte orkun'un da katılımıyla kadro yeniden 6'ya çıktı. ve grup çalışmalara bir kez daha başladı.

    "artık çok yorulmuştuk. 5 senedir beraberiz ve henüz bir albüm bile yapamadık. orkun ve volkan'la ayrıca bir projede çalışıyorum. her ikisi de siddhartha'ya yakın insanlar... böylece ege ve ulaş'a bunu önerdim. onlar da kabul etti. ve işte buradalar.(özgür)"

    mayıs 1998 grup bu yeni kadroyla mayıs ayı içinde 3 tane konser verdi.

    temmuz 1998 ve nihayet albüm kayıtları için ada müzik'la görüşmeler başladı. temmuz ayı boyunca devam eden görüşmeler sonucunda grup 15 temmuz 1998'de albüm kaydına girdi. 31 temmuz 1998'de kayıtlar bitti.

    ağustos 1998 siddhartha, albüm için prodüksiyon çalışmalarını sürdürürken "sesimizi yükseltiyoruz" adlı çalışma da piyasaya çıktı.

    ekim 1998

    siddhartha albümü fenomeni:

    ve siddhartha ilk albümünü 12 ekim 1998'de çıkardı.fakat albümün hemen ardından 20 ağustos 1998'de ege madra yükseköğrenimi için bir sene new york'a gitti. bunu takiben yaklaşık bir ay sonra orkun öker de "müzik teknolojisi" okumak için londra'ya uçtu.

    siddhartha'nın ilk albüm kadrosu: özgür kurcan: vokal, gitar ege madra: gitar ulaş akın: bas volkan yıldırım: klavyeli çalgılar orkun öker: klavyeli çalgılar kaan sezgin: davul

    ilk albümde yer alan diğer müzisyenler: neslihan engin: klavye çalgılar nil karaibrahimgil: vokal kerem özyeğen: vokal serkan yılmaz: perküsyon berke özcan: perküsyon

    ocak 1999

    yeni yılın başlangıcıyla ege kısa bir süreliğine amerika'dan döndü. yapılan bir toplantıda siddhartha'nın bundan böyle klasik formlarda, psychedelic rock tarzında bir grup olmaktan çok; "siddharthasound corporation" adı altında bireysel çalışmaların bir arada toplandığı yeni bir proje olarak devam etmesine karar verildi. fakat çeşitli imkansızlıklar nedeniyle bu projeye de bu dönemde bir türlü başlanamadı.

    ekim 1999

    ege'nin amerika'dan dönmesiyle grup yeniden yeni bir kadroyla biraraya geldi. ve çalışmalara başladı.

    yeni kadro: özgür kurcan, ege madra, ulaş akın, anıl savaş kılıç...

    2000:

    yeni binyilin ilk ayinda siddhartha yeni bir albüm kararı aldı. elektronik öğelerin daha çok yer alacağı bu albüm grubun pek duyulmamış ilk dönem bestelerinin yeni versiyonları, ve grup üyelerinin kişisel çalışmalarının biraraya toplanıp beraber yorumlanmasıyla oluşacakti. ancak ne yazik ki bu da gerceklesemeden mart 2000 de cekirdek kadro (özgür kurcan - ege madra - ulas akin) son kez biraraya gelerek yaklasik 6 senedir kollektif bir sekilde devam eden bu müzikal yolculuga son verme karari aldilar.

    siddhartha nin müzikal yolculuguna şöyle bir göz attığımızda grubun müziğini şekillendiren önemli etkenlerden birinin de degismeyen cekirdek üclü ile beraber bu yolculuğa katılmış birçok müzisyeninin katkıları olduğunu görüyoruz. hepsine buradan tesekkür...

    ps: grup elemanlarinin yorumlarinin alindigi bölümlerin bir kismi dönemin fanzin ve dergilerinden, bir kismi ise benim merak ettigim sorulara aldigim cevaplardan derlenmistir."
    (derleyen: yuki - 09 ocak 2001 )

    ---ve tek albümlerinin künyesi:
    01- a trip to innerself(1995)

    söz: ege madra müzik: özgür kurcan & volkan yildirim düzenleme: siddhartha

    02 - the explorer(1993)

    söz: özgür kurcan & ari sarkis alpert müzik: özgür kurcan & ulas akin düzenleme: siddhartha

    03 - desert (1993)

    söz: ari sarkis alpert müzik: özgür kurcan düzenleme: özgür kurcan

    04 -kervan(1996)

    müzik: ege madra düzenleme: siddhartha

    05 - baroque (1998)

    müzik: özgür kurcan & ege madra düzenleme: siddhartha

    06 -nervous breakdown(1995)

    söz: özgür kurcan müzik: özgür kurcan & ege madra düzenleme: siddhartha

    07 - beyond destiny(1994)

    söz: özgür kurcan müzik: özgür kurcan & ege madra düzenleme: siddhartha

    08 - distant cry(1995)

    söz: özgür kurcan - ege madra & gökhan aya müzik: özgür kurcan düzenleme: özgür kurcan

    09 -om(1997)

    söz: nil karaibrahimgil & ege madra müzik: özgür kurcan & volkan yildirim düzenleme: siddhartha

    10 - the hidden track(1998)

    müzik: ege madra & özgür kurcan düzenleme: siddhartha

    grup elemanlarının şimdi ne yaptıkları ve daha ayrıntılı bilgiler sitelerinde bulunmakta.

    (http://www.siddhartha.com.tr.tc/)
  • hermann hesse ' nin bir solukta okunan, tekrar okunması muhtemel olan muthis romanının adı. zaman, algı, sabır kendine yolculuk ve benlige donus diyelim. siddhartha'nın dilinden susleyelim hatta;

    --- spoiler ---
    diyelim suya bir tas attın, en kısa yoldan suyun dibine iner. kendine bir hedef belirledi, kafasına bir sey koydu mu, siddhartha'da da degisik degildir durum. siddhartha hicbir sey yapmaz, bekler, dusunur, oruc tutar, ama tas nasıl suyun icinde yol alırsa, o da dunyadaki nesneler icinden yol alıp gider, bir sey yapmaksızın, kılını kıpırdatmaksızın; bir sey cekip goturur onu; cunku hedefinden onu alıkoyacak hicbir seyin ruhundan iceri sızmasına izin vermez. iste samanların yanında siddhartha' nın ogrendigi sey. kalın kafalıların buyu diye niteledigi ve cinlerin basının altından cıktıgına inandıgı sey. cinlerin basının altından cıkan hicbir sey yoktur, cinler yoktur cunku. herkes buyu yapabilir herkes belirledigi hedefe ulasabilir, yeter ki dusunmesini, beklemesini, oruc tutabilmesini bilsin.
    --- spoiler ---

    korkmayanlara.
hesabın var mı? giriş yap