• cahil anne babanın yapıp it gibi sokağa attığıdır. şu virüste akşama kadar kafam şişiyor bu piç kuruları yüzünden ne ders çalışılabiliyor ne oturulabiliyor,uyarsan fayda etmiyor.
  • en kalın duvarlar'dan,
    çift camlar'dan, pimapen'lerden,pvc'lerden geçebilen,
    delici,kesici,
    işkence aracı olarak da kullanılabilecek,
    psikolojik harp aracı ses
  • buna hayat diyen insan hayatıma girsin istemem. büyük çile. iş yerinin orada da bunlar öğlen bir saatten sonra türüyorlar ve deli oyunlar oynuyorlar. bacak kadar çocuklar küfür kıyamet. telefonla konuşamıyorsun, "çocuk parkı mı orası?" diyorlar. çıldırtan bi ses. camdan fırlıyorum "lan, şşş, bağırmayın lan, çocuk parkı mı burası? kaybolun lan. kaybol!" diyorum. 1-2 dakika sürerse şükrediyorum. anında tekrar başlıyorlar. tekrar fırlıyorum "lan ben kime diyorum hayvan mısınız anlamıyosunuz, defolun gidin lan evinize bahçenize, çıkın otoparktan. lan bakma sığır gibi yürü git." diyorum. 1-2 saat sürerse şükrediyorum. çocuk mu bu şimdi değil bildiğin öküz. doğurup doğurup sokağa atıyorlar sonra adı çocuk büyüttü oluyor. büyüyecek malın teki olacak anası babası gibi, mal mal heriflere oy verip ülkenin geleceğinin içine edecek. babasından kalma işin başına geçip eline geçen her tatil fırsatında evli olsun olmasın "karı"ya giderken cuma namazlarını aksatmayacak. aralarındaki konuşmalar, birbirilerine davranışları, kızların kavgaları, erkeklerin onlara lafları; ebeveynlerinin minyatürü hepsi. cılk çocuk sesiyle birlikte hayatların nasıl ilkel nasıl iğrenç şekillendiğini duyuyorum ve zaten 31'e benzemeyen hayat daha da anlamsızlaşıp çekilmez oluyor.
  • oyun oynayan çocuk sesi kuş cıvıltısı gibi geliyor bana.

    lakin mirim yeni jenerasyon oyundan falan bir sik anlamıyor. açık konuşmak lazım. bildiğin anırıyor bu çocuklar.

    gözlem şansım oldu. ip atlayan, bisiklete binen, saklambaç oynayan, sek sek oynayan çocuk görürseniz bana haber verin dostlar. hemen aralarına dahil olacağım.

    ama oyun falan oynamaktan aciz, günün 7342546 vakti annneeaaaauuu diye pencere altında çemkiren, (ki ben eve çağırılar diye, eşşeğin aklına karpuz kabuğu düşürmeyeyim diye anne, baba demezdim) ota boka ağlayan, paylaşmaktan; oyun adı altında sorumluluk almaktan zerre kadar haberi olmayan bu insan yavrusu yaratıklara tahammül edemiyorum.

    sanmayın ki öyle metropolde yaşıyorum. çocuk parkı dibimizde, apartmanın arkası çayırlık top sahası. bu yaratıkların tek bildiği balkon dibinde kuru gürültü yapmak.
    çocuk sevmiyorum, seveni de sevmiyorum. bunlar öyle sevimli afacan değil, bildiğin az zekalı sıkıştırılmış yetişkin.
  • küfür literatürümü geliştiren sestir. her türlü gelişime açık munis bir insan olduğumdan başlarda bu durumun da olumlu bir yanı olabileceğini düşünmüştüm. küfürse küfür onun da lazım olacağı bir an gelir, bir küfür fazladan öğrenmek bile an gelir insanın işine yarar diyesiydim. her ne kadar küfürlere konu olan anatomik bölgeleri bir başka insan üzerinde görmelerine daha en az on beş yıl olsa da bu çocukların kuramsal anatomi konusundaki engin bilgilerine hayret etmemek mümkün değildi. kedimi taşlamadıkları, camımızı çerçevemizi kırmadıkları, balkondan donlarımı çalıp beni iki sokak ötedeki marketin önünde geçen hafta aldığım donu görüp tanımazlıktan gelmek zorunda bırakmadıkları zamanlarda bu çocuklarla ve onların sesleriyle ilgili de bir sorunum yoktu. sonra sonra çocuk sesleri havlamalara ve akşam üzerleri ulumalara döndü. önceleri sokağa köpekler dadandı sandım. ne zaman ki;

    (1nci çocuk) - hovhovhovauuuuuğğğva
    (2inci çocuk) - hırrrrhooooovvv
    (1nci çocuğun annesi) - maaammeeet (muhammed) yemeeğe geeel.
    (1inci çocuk) - hohovhovhov baaannneee hııırrrrhav!

    şeklindeki diyalog - fabl arası duruma şahit oldum bende şalter attı. artık sokaktan gelen çocuk sesi de duymak istemiyorum havlayan çocuk ve annesinin yanık sesini de duymak istemiyorum. benim için çocuk faslı bitmiştir.
  • bu seslerden masalsı hikayeler kuran sevgi kelebekleri ya hayatlarında gerçekten sokaktan gelen çocuk sesine maruz kalmamışlardır ya da sinirlerini aldırmışlardır. bir gün olur iki gün olur eyvallah dersin ama bu tıpkı aynı vücuttan bir yere sürekli vurmak gibi, yavaş yavaş ağırdan ama sürekli. ne zaman biteceğini asla bilemezsin itiraz etsen ertesi gün diğeri başlar. savunmayın arkadaşım bu sesi, sokakta oynayan çocuğun var biliyorum al çocuğunu evinde kudurt.
  • son 3,4 aylık süreçte zirve yapan işkence çeşidi.

    evdekal dediniz evde kaldık ama bu çocuklar ve onların boktan aileleri yasak dinlemediği için sikmedik kafa bırakmadı. hiç "siz çocuk olmadınız mı" romantizmine girmeye gerek yok. biz de çocuk olduk ama böyle değildik. yeni nesil çocuklar aşırı bir bağırma çağırma gereksinimi hissediyor. ve kendine anne baba diyen yeni nesil idiot çiftler çocuğuna hiçbir uyarıda bulunmuyor.

    virüs dolayısıyla bir yere kaçıp gidemiyorsun da. olabildiğince evde kalmaya çalışıyorum ama bu işkence katlanılamaz hale geldi. odaklanıp kitap bile okutmuyor insana ve bu cam pencere açmamış halim. bide cam pencere açsam kafayı sıyırırım herhalde.
  • insanın içindeki katili uyandıran sesler bütünü.ufaklık kardeşiniz veya sevdiiniz bi velet diilse bi de extradan yüksek frekanslı şuursuz sesler(aaaabeeelleeekooopdoooaaaaaaaa)çıkarıosa aşa inip bağırsaklarıyla boğmak farzdır.
  • sabah 7.30 da dışardan şöyle sesler geliyosa:
    annneeeeeeeeeeeeeeeeee annnnnnnnnnnnneeeeeeeeeeeeeeeeeeeeee
    yapılacaklar:
    1:eline pompalı alıp vurmak.
    2:kıza sapanla taş fırlatmak
    3:elde herhangi bişey kalmadıysa aşağıya inip çoçuğu boğazlamak.
    artık rahat rahat uykunuza kaldığınız yerden devam edebilirsiniz.
  • sokaktan gelen çocuk sesleri ikiye ayrılır; birincisi kız çocuğu sesi, ikincisi hayan oğlu hayvan primat şerefsiz haysiyetsiz ahlaksız sesi.

    dün sabah saatlerinde sitenin bahçesinde 5 tane kız çocuğu, biri ötekine bebeğini veriyor, öteki elini suyla yıkıyor. diğeri küçük kardeşine "ama o başkalarının suyu, neden bizim suyumuzda içmedin dikkat etmelisin" diyor. sanarsın aşk ve gurur'daki balo sahnesinde, balo kıyafetlerini evde unutmuş kızlar, nezaketten kırılacak. önceki gün de 3-4 tane kız, kareografik olarak dans etmeye çalışıyorlar falan. yani ya oyun oynuyorlar yada bir organizasyon peşindeler. bilinç var.

    şimdi ikinci it oğlu it sürüsünden bahsedelim. bu anası babası doğurmamış da sıçmışın çocuklarından. 10 dakika öncesiyle başlayayım, alt kat komşumuz "mami" kod adlı piç kurusu eline 2 tane taş almış bir birine vuruyor. "lan oğlum mal mısın, ses çıkarmak hoşuna mı gidiyor" diyorum. beyin fonksiyonları çalışmadığı için boş boş bakıyor.

    sonrasında 1-2 saat geriye gidiyorum, 4 erkek küçük baş canlısı kaydırağın üstüne çıkmış (merdivenin sonunda, kayma yeri ile merdiven arasındaki alanda) zıplayarak oradan çıkan ses eşliğinde çıldırıyorlar. sakin sakin bekle diyorum, bu kez sesin yankı yaptığını fark eden bir primat, bu kez "aaaaaaaaaaa nnnn nnnnneeeeee" diye seslenmeye başlıyor. ama amacı annesini çağırmak da değil, bu sesin yankı yapması hoşuna giden. derken anasına babasına sövmek suretiyle küfredince (sesim de gürdür) sesler kesiliyor.

    1-2 hafta öncesinde bu beyinsiz canlılardan biri elinde çekiç (evet çekiç ya, şaka gibi) salıncağın ayaklarına (kalın demir kısmına) vuruyor. "inersem o çekici kafanda kırarım" diyorum, anası çıkıp "sen kimin kafasında ne kırıyorsun" diyor (bak işte anası ne ki çocuğu ne olsun. demiyor ki benim evladımın elinde çekiç ne arıyor, oyuncak mı bu). "ablacım sen gir içeri, kocana söyle de o baksın bir" diyorum ama tabi koca çıkmıyor (kılıbığın teki zaten az çok tanıyorum). bir gün bu primatlardan birinin babası ile birbirimize dalıp haberlere çıkacağız, o zaman editlerim.

    diyeceğim o ki; kız çocuklarını nasıl yetiştiriyorsanız, erkeklere de o şekilde ayar verin. saygıyı öğretin.

    edit: bazı arkadaşlar "senin isin gucun yok mu butun gun dana gibi balkonda mi oturuyosun?" benzeri şeyler söylemiş, birine verdiğim cevabı aşağı bırakıyorum, genel olarak bu çerçevede bakabilirsiniz. tek tek cevap vermeyeceğim.

    --- spoiler ---

    - el insaf be hocam, koca yazıdan bu sonucu mu çıkardınız? belli ki siz de hikayedeki "benim çocuğum her şeyi yapar" ebeveynlerdensiniz. ancak dikkatli okusaydınız;5 dakika önce, dün ve 2 hafta önce demiştim. zira çalışan insan olduğum için 5 dakika önce ve dün "cumartesi" gününe denk gelirken, 2 hafta önce bugün de "pazar" a denk geliyordu. yani haftada 1-2 gün balkonumda otururken, taşı taşa, çekici demire vurmasınlar istiyorum, çok mu şey istiyorum? gerçekten birazcık empati yapmaya çalışın, başka ghiçbirşey değil. ben oyun oynayan çocuklara kızmıyorum, bunu da kareografi eşliğinde dans eden kızlar örneğini verirken söyledim. kızlar şarkı da söylüyor basbas ama oyun bu. maç yapan çocuklar da topu at diye bağırır. oyundur bu. ancak kaldırım taşını alıp, pat pat diye sürekli kaydırağa vurmak yada çekiçle salıncağa vurmak oyun değil; gürültü kirliliğidir.
    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap