• bu uydunun fırlatılmasından sonra amerika'nın götü tutuşmuştur ve elindeki orta menzili füzeleri yerleştirecek sscb'ye yakın ülke aramaya başlamıştır.. ingiltere, italya ve türkiye "ben ben ben ben" diye hareketlenmiştir ve bunun sonucunda türkiye'ye jüpiter füzeleri yerleştirilmiştir.. tabi küba'da da sscb'nin füzeleri mevcut.. velhasıl bunlar türkiye'den habersiz aralarında anlaşmışlar(1962) ve iki taraf da füzeleri sökmüşlerdir(1963).. zaten amerika da uzun menzilli füzelerini geliştirmiştir bu arada.. ha kaldırmasalar olası bir savaşta türkiye falan hep vurulcaktır.. e tabi uzun menzilli füze geliştirince amerika, türkiye'nin jeopolitik önemi de azaldıkça azalmış, menderes kredi için amerika'ya gittiğinde geri çevrilmesi üzerine kafasına dank etmiştir bazı şeyler.. bu olaydan sonra dış politikada çok yönlülüğe geçilmiştir.. bir sputnik neler yapmıştır görüyorsunuz..
    (bkz: küba füze krizi)
    (bkz: jüpiter füzeleri)
    (finale çalışıyorum, entry olarak girince daha çok aklımda kalıyo)

    edit: ahahhaa bu soru çıktı sınavda ahahaha.. türkiye'de çok yönlü dış politikaya geçişi anlatınız.. anlattım tabi..
  • kazakistan’ın baykonur'daki özel tesislerinde kurulan r-7 roketiyle 4 ekim 1957’de gönderilen “sputnik” adlı uydu, bir ilki başarmış, uzayın sonsuz boşluğuna adım atan ilk insan yapımı olmuştu.
    rusça’da “yoldaş” anlamına gelen sputnik uydu, parlak gümüşi bir renge sahipti. 83.5 kilo ağırlığı ve 58 cm çapıyla bu ilk uydunun görevi aslında çok basitti: üzerinde bulunan dört anten vasıtasıyla sürekli olarak sinyal göndermek. ünlü bilim-kurgu yazarı arthur charles clarke’ın ortaya attığı uydu fikri tam 12 yıl sonra gerçeğe dönüşmüştü. "eskiden dünyanın yörüngesinde sadece bir tek ay vardı" cümlesiyle gelecekten müjdeler veren clarke, gazete ve dergilere manşet oldu. gökyüzünde iz bırakara geçişi özellikle geceleri çıplak gözle bile görülebilen sputnik herkes için umut olmuştu. zaten ruslar’ın sputnik’i o kadar parlak yapmalarının nedeni de çıplak gözle görülebilmesiydi. ayrıca parlak kürenin gönderdiği radyo sinyallerinin amatör radyocuların bile alabilmesi için düşük frekansta olması heyecanın dozunu artırmıştı. geleceğin yaşam biçiminde uyduların ne denli önemli olduğu ta o günlerde, teknolojiden bihaber insanlar tarafından bile sezinlenmişti. sputnik’in gönderdiği sinyalleri dinlemek büyük bir ayrıcalık olmuştu. o dönemi yaşayan insanlarla sputnik arasında kopması imkansız bir duygusal bağ oluştu. uydular bugün dünyanın gözü kulağı. ancak arada bir geçmişe dönüp sputnik’e bir selam vermek de gerekiyor. ne de olsa gezegenimizin ilk göz ağrısı o.

    yıllar sonra gelen edit: yukarıdaki yazıyı bir dergi için hazırladığım makalede kutu olarak kullanmıştım. sputnik'e olan sevgimden, ekşi sözlük'te de kalsın istedim...
  • ruscada "yolda$", "yol arkada$i" anlamina gelen kelime.
  • uyducuk deyip gecmemek lazim.

    aha bu internetten, cep telefonuna, televizyonunuzdan tencerenize kadar gunumuzun vazgecilmezi bircok sey bu uydunun yarattigi heyecan ve bilgi birikiminin eseri olmustur...

    iletisim caginin, transistor ile birlikte kapisini aralayan gelismelerden en onemli gelismedir sputnik...
  • on altıncı yüzyılın sonlarında ressam ventura salimbeni tarafından montalcino'daki st. peters kilisesinin duvarına yapılmış olan trinita tablosunda görülebilen uydu.

    trinita
    sputnik
  • sovyetlerin uzaya gonderdigi ilk uydunun adi..
  • soguk savas donemlerinde amerikalilarin yuksekten ucan radara yakalansa bile yerden havaya atilan roketlerin menzilinin disinda kalan casus ucak u2 ye karsi eski sovyet sosyalist cumhuriyetler birligi simdiki rusya tarafindan gelistirilen ve uzaya ilk atilan uydu olarak tarih kitaplarina gecen casus ve gozlem uydusu.
  • fırlatıldıktan sonra 26 ekim 1957ye kadar uydunun yeryüzüne gönderdiği sinyal şöyledir:
    http://fiftiesweb.com/pop/sputnik.wav
  • 1957 yılında abd ve sscb arasındaki uzay yarışını başlatan sevimli, yapay uydu. bu yarış 1973'de çıkan petrol krizinden sonra 1975'de son bulmuştu.

    sputnik insanlara teknolojiye dair 21'inci yüzyıl ile ilgili büyük hayaller kurdurtmuş olsa da günümüz insanının hayal gücü "140 karakter" arasında sıkışıp kaldı.

    peter thiel'den gelsin: "we wanted flying cars, instead we got 140 characters.”

    ben hayallerimi yaşatıyorum, sputnik'i hala çok seviyorum o ayrı.
  • cilgin, alkolik milleti canindan bizar eden bir kamyon soforunun sayesinde amerikalilari fena halde mat etmis bir uydudur. nikita kruscev in usa girismis oldugu rekabette kruschev oyle bir ultimatom salliyor ki sergei korolev e zavalli korolev saskin caresiz henuz tamamlanmamis devasa sputnik i firlatilacagi alana goturebilmek icin sirketten bir arac istiyor. sirketteki mudur de, alkolik soforu basindan defetmek icin, sputnik i tasiyacagi kamyonu verip korolev e yolluyor. yukluyorlar devasa sputnik i, ama sofor tasidigi yukun oneminden habersiz ve zilzurna. duz yolda giderken sofor nasil beceriyorsa koskoca bir agaca bodoslamadan giriyor ve tabi kamyon tepetaklak. zavalli sputnik parca pirtik. korolev sac bas yoluyor ama yapacak hic birsey yok.... bu arada korolev in teknisyenlerinden biri mikhail tikhonravov soyle bir dusunuyor ve " bence biz sadece antenle birlikte transmitteri yollayalim " diyor. zaten baska secenekleri de yok o dakikada cunku kruscev godzilla gibi zavallilara dehset saciyor. ve sonunda karar verip roketi atesliyorlar, sputnik gozden kayboluyor aradan pek fazla bi zaman gecmeden " diiiit diiit diiit " sesleri tum dunyayi dumur ediyor.....
hesabın var mı? giriş yap