• tuvalet şifresinin algoritmasını şeyapan insandır kendisi. fişlere baktıkça duygulanır.
  • makineleşmeye olabildiğince uzak durmaya çalışan insandır. ruhu,özgürdür.
  • bu insanın, ilk etapta sakil bir hareket yaptığını düşünürsünüz lakin enine boyuna düşünüldüğünde; o kağıdın dokusunun elde bıraktığı haz, kelimelerin tek tek, paragraf paragraf kağıtla buluşmasından duyulan hoşnutluk, burna çalınan mürekkep kokusu, hikayeyi yazarken yaşamak... bunlar hep, bir yazarın yaşamak istediği kutsal hazlardır.

    demek isterdim ama bildiğin dikkat çekmeye çalışan bir deyyustur. amk malı.

    edit:

    (bkz: parçada hangi duyu organıyla seçilebilen ayrıntılara yer verilmemiştir)
  • frances ha filmindeki iki sanat koleksiyoncusu ev arkadaşını gözümün önüne getirendir.

    daktilodur kullanılır, sesi ilham veriyordur belki deyip iyi niyetli yaklaşıyorum.

    (bkz: ama starbucks neden?)
    (bkz: hayır o kolay da taşınmaz)
  • hayal ettiğim tam da şöyle bir tip olduğundan, kusura bakılmasın, romantizm ve retroyu da satan embesil hipster kültürü dışında bir sosyolojik çerçeve aklıma gelmiyor. modern hayatın getirilerinin insancıl olanı tahrip ettiğini düşünen bir romantiksen (daktilo sesini, kağıdın dokusunu fetişize etmeyi de bundan ayrıştıramayız) bu hayatın tüketim ayağındaki merkezi sembolü olan bir mekanda işin ne, o mekanın insanıysan anti-modern diskurla işin ne. lady gaga'yı plaktan dinlemek gibi bir şey.
    (bkz: şekilsiniz ya hıammına)

    yazdığı şey de şöyle bir şey olabilir:
    "başlık: roman
    1. şimdi şizofren bir genç var..."
  • daktilonun sesi ilk başta güzel gelse de bir süre sonra çevresindekileri rahatsız etmeye başlayacak insandır.
  • bülent ecevit değilse şekilcidir.
  • her şekilde damgalanacak bireydir, zira alışmamış g.tte don durmamaktadır...
  • not defterine kalemle yazı yazan insandan daha makineleşmiştir.
hesabın var mı? giriş yap